Hilmi Paşa’ya vurun ama dinleyin

Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın elini sıkmıyor.

Hilmi Paşa’ya vurun ama dinleyin

Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

aselvi@hurriyet.com.tr

 

Hilmi Paşa’ya vurun ama dinleyin

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök bugünlerde hedefte. Bir yandan Nedim Şener vuruyor, diğer taraftan Ahmet Hakan. Onlara “Hilmi Paşa’ya vurun ama bir dinleyin” diyorum. Hilmi Özkök, AK Parti’nin iktidar olduğu bir dönemde, darbe tartışmalarının yaşandığı, muhtıraların konuşulduğu bir sırada Genelkurmay Başkanlığı yaptı. Sanki o dönemde Cumhuriyet mitingleri yapılmadı, 27 Nisan’da e-muhtıra verilmedi, Abdullah Gül’ün eşinin başı kapalı diye Cumhurbaşkanı seçilmesi engellenmedi, AK Parti hakkında kapatma davası açılmadı. O günleri değerlendirirken, darbe ve muhtıra rüzgârlarının estiği unutulmamalı.

Hilmi Paşa’ya vurun ama dinleyin

Özden Örnek günlüklerinden birkaç not:

1) Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın elini sıkmıyor.

YAŞ yemeği. Tarih 01.08.2003

“Yemekte Başbakan Cumhurbaşkanı’nın elini sıktı ama o elini geri çekti.”

Aynı gün yapılan YAŞ toplantısı:

“RTE, Genelkurmay Başkanı ile beraber salona girdi. Tüm orgeneraller ve amiraller kendisine ne selam verdiler ne de ayağa kalktılar.”

Bu da Mustafa Balbay’ın günlüklerinden.

22 Aralık 2002 Pazar. Tuncer Kılınç’la TRT programından sonra saat 12.00’de görüşme.

“Gül’e ‘Ben senin yerinde olsam karımın örtüsünü çıkarırım’ dedim. ‘Kendi kararı’ dedi. Ben de ‘İnsan karısına hâkim olamaz mı’ dedim.”

2) Müdahale hevesi hiç bitmedi.

AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerinden tek başına iktidar olarak çıkmıştı. Özden Örnek günlüklerine “kara gün” tarihini düşerken, Mustafa Balbay ise 27 Ocak 2003 tarihinde Şener Eruygur’un planlarını şöyle aktarıyordu:

“Bunlara karşı biraz sabırlı da hareket etmek gerekiyor. Şimdi eskisi gibi müdahale et, olmaz... Keşke olsa öyle bir ortam... Gerekirse yani...”

3) Meclis’in açılışında türban krizi

Meclis Başkanı Bülent Arınç. Komutanlar resepsiyona gidip gitmemeyi tartışıyor.

Karar, “1 Ekim’de Meclis açılışına eğer TBMM Başkanı kapıda bizleri türbanlı ve eşli olarak karşılarsa gitmeme kararı aldık” diye çıkıyor.

O dönemin ruhunu yansıtan günlüklerden iz sürmeye devam.

4) Özkök: ‘Muhtıra vermeye niyetim yok’

YAŞ’tan önceki değerlendirme toplantısında söz alan komutanlar hükümetin uyarılması konusunda görüş bildirmişti. Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına“Parlamento Cumhurbaşkanı tarafından feshedilmelidir. Yeniden anayasa yapılmalı ve bu anayasaya kendini koruyacak her türlü imkân konulmalıdır. Bu hükümetle olmaz” derken, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman“Seçimden önce muhtıra vermeliyiz” diye çıkış yapmıştı. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ise bu önerilere, “Herkesin aynı fikirde olması güzel. Muhtıra vermeye niyetim yok” diye karşı çıkmıştı.

Özden Örnek günlüğüne “Şura toplantısında amacımız Ağustos 2004 ayına kadar olacak sürede bu hükümet bildiğini okumaya devam ederse komuta heyetinin, halkın da duyacağı şekilde bir muhtıra vermesi şeklinde yetki almak” notunu düşünüyordu.

5) Özkök ve hükümet gitmeli.

Bu da Balbay günlüklerinden bir not.

“Özkök ve hükümet gitmeli. İlk hareket 30-60 gün içinde. Her şey planlandığı gibi. 30-60 gün içinde ilk hareket. Sizin tahmininizden de öte. Çok öte. BİRİN (Genelkurmay Başkanı Özkök) yanı sıra 59’un (hükümet) da gitmesi gerek.”

Komutanların Genelkurmay Başkanı Özkök’e bakış açılarını yansıtan örnekler ise her iki günlükte de çok sayıda yer alıyor.

İşte biri:

“22 Kasım 2003. KKK’da toplandık. Bu işin bu Genelkurmay Başkanı ile gitmeyeceğine, bu adamın kendi menfaatlerini ülke yararı önünde tuttuğuna, korkak ve hükümete yaranma peşinde olduğuna dair fikir birliğine vardık.”

Hilmi Özkök işte böyle bir dönemde Genelkurmay Başkanlığı yaptı. Gerisini siz düşünün.

BÜYÜKANIT KONUSUNDA BİR ELEŞTİRİ

CUMHURBAŞKANI Erdoğan darbelere karşı büyük mücadele verdi. 15 Temmuz’da darbeyi püskürten lider olarak tarihe geçti. 12 Eylül’cüler ve 28 Şubat’çıların yargılanmasını sağladı. Darbelerin yasal dayanağı olarak gösterilen TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesini değiştirip, Yüksek Askeri Şura ve Milli Güvenlik Kurulu’ndaki asker-sivil dengesini kurdu. Demokratikleşmede tarihi bir adım olan Genelkurmay’ın Milli Savunma’ya bağlanmasını sağladı.

Çok büyük işlere imza attı. Ama 27 Nisan’da muhtıra veren dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt yargılanmadı.

Erdoğan’ın darbelere karşı mücadelesi ne zaman gündeme gelse, “Yaşar Büyükanıt niye yargılanmadı? Muhtıra veren Büyükanıt’a devlet övünç madalyası neden verildi? Altına zırhlı Mercedes neden çekildi sorusu” gündeme geliyor.

 

Abdulkadir Selvi / HÜRRİYET