PKK'nin alıkoyduğu askerlerin dönüş prosedürü ne?

Bilici “Hükümet heyet oluşturmalı, heyete lojistik ve güvenlik sağlamalı."

PKK'nin alıkoyduğu askerlerin dönüş prosedürü ne?

HDP Diyarbakır İl Binası’nın önünde oturma eylemi yaparak çocuklarının serbest bırakılmasını isteyen aileler arasında güvenlik görevlisi olan yakınları PKK tarafından alıkonulanlar da var. Daha önce PKK'nin elindeki askerlerin serbest bırakılması için oluşturulan heyetlerin içinde yer alan İHD MYK Üyesi Raci Bilici, oturma eyleminin yapılacağı doğru adresin siyasi iktidarın kapısı olduğunu söylüyor. Bilici “Hükümet heyet oluşturmalı, heyete lojistik ve güvenlik sağlamalı. Yoksa askerlerin serbest bırakılması mümkün değil” diyor.

 

Vecdi Erbay  verbay@gazeteduvar.com.tr

DİYARBAKIR – “Çocuklarımızı HDP kaçırdı” diyerek HDP Diyarbakır il binasının önünde oturma eylemi başlatan ailelere, değişik tarihlerde PKK tarafından alıkonulan bazı asker ve polis aileleri de katıldı. Bu ailelerden bazılarını İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nde düzenledikleri basın toplantısından hatırlıyorum.

 

Bu aileler 3 kez Diyarbakır İHD Şubesi’nde, 2 kez de İHD Genel Merkezi’nde basının karşısına çıkmış, çocuklarının kurtarılması için heyet oluşturulmasını, hükümetin de sürece dahil olmasını istemişlerdi. Bunun için Meclis’e gitmiş, HDP yetkilileriyle ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile de görüşmüşlerdi. Kılıçdaroğlu aileleri dinlemiş, sorunu dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’a ileteceğini ve askerlerin sağ salim geri dönebilmesi için elinden geleni yapacağını söylemişti.

Mayıs ayında aileler insan hakları savunucularıyla birlikte bir kez daha Meclis’e gitmişlerdi. PKK’nin elindeki çocuklarından mektuplar gelmişti İHD Genel Merkezi’ne. Çocukları sağlıklarının iyi olduğunu ve bağımsız ve tarafsız bir heyet oluşturulduğu taktirde serbest bırakılacakları yönünde mesajlar veriyorlardı. Meclis’te grubu bulunan partilerden görüşme taleplerine CHP ve HDP’den olumlu cevap almışlardı. Görüşme taleplerini defalarca cevapsız bırakan hükümetin de görüşmeyi kabul etmesi, ailelerin umutlanmasına neden olmuştu.

‘HÜKÜMET HİÇBİR ADIM ATMADI’

Bu görüşmelerin hepsinde yer alan İHD Diyarbakır Şubesi eski Başkanı ve İHD MYK Üyesi Raci Bilici, “Mayıs ayında AKP Grup Başkanı sayın Naci Bostancı ile görüştük. Bostancı’ya askerleri almanın yol ve yöntemlerini anlattık. Bostancı bizi dinledi ve yetkili arkadaşlarıyla görüştükten sonra bize geri döneceğini söyledi. Ama aradan aylar geçti ve bize bir geri dönüş olmadı” dedi.

Raci Bilici, PKK’nin kaçırdığı asker ve diğer devlet görevlilerini almak için oluşturulan heyetlerin içinde daha önce de yer almıştı. Bilici, bunun için iki kez Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne giden heyette de bulunmuştu. Bu nedenle askerleri geri almak için nasıl bir yol ve yöntem izlenmesi gerektiğini bilenlerden biri.

Biz de HDP’nin önünde oturma eylemi yapan ailelerle ilgili olarak kendisiyle konuştuk. Bilici, PKK’nin elinde 13 asker bulunduğunu belirterek, daha önce asker aileleriyle defalarca bir araya geldiklerini söyledi. “Şimdi neden HDP’nin önünde oturma eylemi yapıyorlar, doğrusu anlamış değilim” diyen Bilici, “Bu sürecin başından beri içinde olduğum için biliyorum, asker aileleri her zaman HDP yetkilileriyle görüşebildiler ve HDP’li yetkililer, her seferinde gerekli şartlar oluşursa görev almaya hazır olduğunu söylediler. Yani hükümet HDP’nin taleplerini dikkate almış olsaydı askerler şimdiye kadar çoktan serbest bırakılmış olurdu. Çünkü hükümet şimdiye kadar hiçbir adım atmadı” dedi.

ASKERLERİN DÖNÜŞ PROSEDÜRÜ

Bazı askerler 4 yıldır PKK’nin elinde. Askerler ailelerine gönderdikleri mektupta ve bazı televizyon programlarında iyi olduklarını söylüyorlar. Ancak bu açıklamalar ailelerin içini rahatlatmaya yetmiyor elbette. Çocuklarının bir an önce serbest bırakılmasını istiyorlar.

Raci Bilici

Ama askerlerin evlerine dönebilmesi için ne yapılmalı? Bilici, önceki deneyimlerden yola çıkarak, “Askerleri almanın bir prosedürü var” dedi ve şunları anlattı: “Aileler bize başvurduktan sonra askerlerin serbest bırakılması için çağrıda bulunuyoruz. PKK, bağımsız ve tarafsız bir heyet oluşturulursa askerleri serbest bırakacağını basın yoluyla duyuruyor. Bundan sonrası hükümete kalıyor. Hükümet işin içinde olmayınca olmuyor. Çünkü işin lojistik ve güvenlik boyutu var. Diyelim askerleri Federe Kürdistan Bölgesi’nden alacağız. Hükümetin heyete kolaylık sağlaması, Federe Kürdistan Bölgesi yönetimi ile diyalog içinde olması lazım. Onlar altyapıyı oluşturuyor, PKK ile görüşüyor, insanların nerede, nasıl teslim edileceğini planlıyorlar. PKK’nin istediği ise insanları bağımsız ve tarafsız bir heyete teslim etmek. Teslim ederken bir protokol imzalanıyor. Güney hükümeti temsilcisinin imzası da oluyor protokolde ve böylece bir resmiyet kazanıyor teslim alma işi. Biz de insanları getirip Türkiye’deki yetkililere teslim ediyoruz. Dolayısıyla Türkiye hükümeti oluşturulacak heyeti resmi olarak kabul etmediği sürece askerleri kimsenin gidip alması mümkün değil. Cumhurbaşkanı, ‘nasıl almışlarsa öyle bıraksınlar’ diyor, bazı aileler de aynı şeyi söylüyor. Ama bu mümkün değil. Nasıl aldılarsa öyle bırakma şansları sıfırdır. Çünkü güvenlik yoktur. Orada operasyonlar, SİHA’lar, birçok devletin güçleri var. Bu nedenle güvenlik sağlanmadan onları aldıkları gibi serbest bırakmaları mümkün değildir.”

‘ÇÖZÜM ÜRETSİNLER’

Çok sayıda insan HDP il binasının önünde eylem yapan aileleri ziyaret etti. Bunların arasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da vardı. Soylu, bir müddet ailelerle birlikte oturduktan sonra bir açıklama yaparak ayrıldı oradan. Çocukların ve askerlerin nasıl alınacağıyla ilgili herhangi bir projeden söz etmeden…

Bilici, buna da dikkat çekerek, “Siyasetçiler, sanatçılar, sivil toplumcular aileleri ziyaret ediyor. Onlarla dayanışma içinde olmaları güzel ama bir çözüm önerisi sunmuyorlar. Bizim raporlarımızda önceki deneyimler yer alıyor ve çok nettir. Daha önce onlarca insan alındı. Süleyman Soylu da bunu söylüyorsa sorunu çözmek çok basittir. ‘Heyeti oluşturun, ne gerekiyorsa biz hazırız’ diyorlarsa yine çok basittir. Ama sadece HDP’nin önünde oturursanız insanların aklına başka şeyler gelir. Aileler için üzülen siyasetçiler öncelikle çözüm üretmeli. Cumhurbaşkanı, ‘Aldıkları gibi bıraksınlar’ demişti ama bu sorunu çözmek değildir, çözümsüzlüktür ve aileleri daha fazla mağdur etmekten başka bir anlama gelmez. Bu söylemin kabul edilebilir bir tarafı yoktur.”

‘HDP TEK BAŞINA HİÇBİR ŞEY YAPAMAZ’

“HDP, zemin hazırlanırsa askerleri almak için elinden geleni yapacağını defalarca beyan etti” diyen Bilici, “Bu nedenle ailelerin oturacağı yer HDP il binasının önü değildir, hükümetin kendisidir doğru adres. Bütün anneler için muhatap siyasal iktidardır” dedi.

Bilici, şunları söyledi: “HDP tek başına bir şey yapamaz. HDP çağrı yaptı, ‘Gelin Meclis’te konuşalım, komisyon oluşturalım’ dedi. Şu anda HDP çok haksız bir şekilde siyasi lince maruz kalıyor, HDP’ye yönelik bir algı oluşturulmak isteniyor. Aileler HDP il binasının önünde oturmaya başladıktan sonra bütün televizyonlar sabahtan akşama kadar HDP’yi konuşuyor, HDP’yi kriminalize etmeye, itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bu doğru bir tutum değildir. Kaymakam adayını aldığımızda heyetin içinde iki HDP milletvekili de vardı, şimdi de heyette yer almaya hazır olduklarını söylüyorlar. Askerleri almak üzere gittiğimiz Erbil’de bir hafta kalmak zorunda kaldık. Çünkü hava operasyonları vardı. Görüşmeler yapıldı, operasyonlar durdu ve ancak ondan sonra gidip 22 insanı alabildik. Bun yüzden diyoruz, HDP ya da insan hakları savunucuları operasyonlar devam ederken elini kolunu sallayarak gidip askerleri alamaz. Hükümetin operasyonları durdurması, lojistik katkıyı sunması lazım. Bir kez daha söylemek gerekirse hükümet adım atmadan askerlerin sağ salim evlerine dönmesi mümkün değildir.”

Raci Bilici, son olarak hem tutsak askerlerin dönmesi hem de dağa çıkışların önlenmesi için Kürt meselesinin çözülmesi gerektiğine dikkat çekti. “Kürt sorunu silahla çözülmez” diyen Bilici, barış sürecinin yeniden başlatılması gerektiğini vurguladı.

İHD raporuna göre 335 kişi alıkonuldu

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin 1990-2012 yılları arasını kapsayan “PKK’nin Alıkoyduğu Kişiler Raporu”na göre 22 yıl içerisinde toplam 110 eylemde 335 kişi alıkonuldu. Bunların kategori olarak sayısal dağılımı ise şöyle:

Asker-polis: 67
Korucu: 32
İşçi-memur: 145
Siyasetçi: 15
Turist: 38
Gazeteci: 2
Sivil: 36

İLK ALIKOYMA EYLEMİ

2012 yılına kadar olan bu rakamların ön plana çıkan bazılarının ayrıntıları ise şöyle:

  • PKK’nin ilk alıkoyma eylemi 1991 yılında gerçekleşti. 05 Ağustos 1991 tarihinde Hakkari’nin Şemdinli İlçesi Samanlı Jandarma Karakolu’na baskın düzenleyen PKK, eylem sonrası 7 askeri alıkoydu. Askerler Mehmet Çiçek, İbrahim Doğan, Hüseyin Ören, Vahit Çiftçi, M. Ali Öz, İdris Şahin ve İbrahim Kubatoğlu, 18 Ekim 1991 tarihinde götürüldükleri Zagros Dağları’nda kendilerini görüntülemek isteyen bir grup gazeteciye teslim edilerek serbest bırakıldı.
  • Ağustos 1991 tarihinde Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne düzenlediği ilk sınır ötesi operasyonda meydana gelen bir çatışmada Adıyamanlı er Nurettin Demir, alıkonuldu. Demir, 19 Ekim 1991 tarihinde daha önce Hakkari’nin Şemdinli İlçesi Samanlı Karakolu’nda alıkonulan 7 askerle birlikte serbest bırakıldı.

 

KIZILHAÇ’A TESLİM EDİLEN ASKERLER

  • 16 Eylül 1991 tarihinde Bitlis’in Mutki İlçesi Çaygeçit mevkiinde Meydan Köyü’ne giden bir minibüsü durduran PKK, Astsubay Ömer Doğan ile köy korucuları Muzaffer Soyugüzel, Cevat Alkış ve Hüsamettin Demir’i alıkoydu.
  • 25 Ekim 1991 tarihinde Hakkari’nin Çınarlı ve Çayırlı köyleri arasındaki jandarma karakoluna baskın düzenleyen PKK, eylem sonrası jandarma erler Şenol Oral, Şeref Önder ve Eyüp Kabataş’ı alıkoydu.
  • 27 Ekim 1991 tarihinde Siirt’in Pervari İlçesi Okçular Köyü karakoluna baskın düzenlendi. Eylem sonrası jandarma er Kemal Özgenç’i yanlarına alarak olay yerinden uzaklaştı.
  • 20 Kasım 1991 tarihinde Şırnak’ın Balveren Beldesi Milli Jandarma Karakolu Komutanı olan Astsubay Yener Soylu, bir kahvehanede oturduğu sırada PKK’liler tarafından alıkonuldu.
  • 25 Aralık 1991 tarihinde Şırnak’ın Cudi Dağı eteklerinde bulunan Dereler Jandarma Komutanlığı’na yönelik bir eylem düzenlendi. Eylem sonrası Asteğmen Kadir Yüksel’i de yanlarına alarak olay bölgesinden uzaklaştılar.
  • Eylül ve Aralık 1991 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu 5 ayrı eylemde alıkonulan askerlerin tamamı 20 Nisan 1992’de aralarında gazeteciler ve Kızılhaç Irak temsilcilerinden Shilip Hochstrasse’nin de bulunduğu heyete teslim edilerek serbest bırakıldı.
  • 1992 yılında Van-Tatvan Karayolu’nun Sapur mevkiinde yol kesme eylemi yapan PKK’liler, yolcular arasında bulunan bir astsubay, 2 er ve 1 imamı alıkoydu. Üç kamu görevlisi daha sonra ailelerine teslim edildi.
  • 02 Aralık 1992 tarihinde izin için gittikleri İstanbul’dan Siirt’te dönen erler Üzeyir Mahmut Orhan ve Şeref Karaman Diyarbakır Silvan arasında yol kesme eylemi yapan PKK’liler tarafından alıkonuldu. Aynı eylemde Bitlis’ten Antalya’daki birliğine gitmekte olan Cemal Alagöz aldı asker de alıkonulmuştu. 3 asker aylar sonra Diyarbakır kırsalındaki PKK kampına giden iki gazeteciye teslim edilerek serbest bırakıldı.
  • 18 Ağustos 1993 tarihinde Batman’ın Kozluk ilçesi yakınlarında gece saat 23.00 sıralarında yol kontrolü yapan PKK’liler, Van’dan Mersin’e giden bir yolcu otobüsünde bulanan ikisi uzman çavuş 13 askeri alıkoydu. Askerler daha sonra ailelerine teslim edildi.
  • Eylül 1994 tarihinde Şırnak’ın Uludere İlçesi Kela Memê bölgesinde meydana gelen çatışmada sol gözünden yaralanan Asteğmen Mustafa Özülker, çatışma sonrasında alıkonuldu. Asteğmen Özülker, uzun süre PKK kamplarında kaldıktan sonra tedavisinin yapılması için Hollanda’ya gönderildi.
  • Aralık 1994 tarihinde Hakkâri’nin Şemdinli ilçesindeki Kürtçe adı Bêsosin olan Ortaklar Karakolu’na yönelik eylemde yaralanan İbrahim Yaylalı adlı asker, askeri birlikle irtibatı kaybetti. Uludere’ye bağlı bir köye gitmekte olan Yaylalı, bir mağarada PKK’lilerce alıkonuldu.
  • Bu tarihten 6 ay sonra 14 Haziran 1995 tarihinde yine Ortaklar Jandarma Karakolu’na baskın düzenlendi ve çatışma sonrası 5 asker alıkonuldu. Askerlerden İsmail Başaran ve Mehmet Sıkılgan Ağustos 1996 tarihinde serbest bırakıldı. Ramazan Çelik, Tuncay Kavaklıoğlu, Hakan Pusat ise 8 Aralık 1996 tarihinde Zeli Kampı’na giden RP Milletvekili Fethullah Erbaş ile aralarında İHD ve MAZLUMDER’in de bulunduğu sivil örgütlerden oluşan bir heyete teslim edilerek serbest bırakıldı. Aynı şekilde İbrahim Yayladı da iki yıl sonra aynı heyete teslim edilirken, Türkiye’ye döndükten sonra “Örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine konuldu. Zelê kampına giden bu heyete ayrıca 4 Temmuz 1995 tarihinde Hakkari’nin Şemdinli İlçesi Aşağı Kayalar köyünde meydana gelen bir çatışmada alıkonulan Jandarma Çavuş Tevfik Öztürk ile başka bir olayda alıkonulan er Sedat Ağca da teslim edildi.
  • 1996 tarihinde Van’ın Özalp İlçesi kırsalında meydana gelen bir çatışmada Tokatlı er Alaattin Sürer alıkonuldu. Er Sürer, bir süre sonra serbest bırakıldı.
  • Ekim 1999 tarihinde Hakkari’nin Çukurca İlçesi Uzundere bölgesinde 6 korucu alıkonuldu. 6 korucu 11 Aralık 1999 tarihinde serbest bırakıldı.

ASKERİ TESLİM ALDILAR, DAVALIK OLDULAR!

  • 18 Temmuz 2005 tarihinde Erzincan karayolunu akşam saatlerinde kesen PKK’liler, kontrol sırasında izne giden jandarma komando er Coşkun Kırandi’yi alıkoydu. Kırandi, 4 Ağustos 2005 tarihinde Dersim’in Kutu Deresi bölgesindeki Güleç Köyü kırsalında kendisini almaya giden sivil heyete teslim edildi. Kırandi’yi teslim alan İHD Bölge Temsilcisi Mihdi Perinçek, dönemin İHD Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş, Dersim Belediyesi İl Encümeni Özgür Söylemez, sanatçı Ferhat Tunç, gazeteci Umur Hozatlı ile erin teslim edilişini izleyen Doğan Haber Ajansı (DHA) ve Reuters Haber Ajansı muhabiri Ferit Demir, Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Haydar Toprakçı, Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Rüştü Demirkaya hakkında “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
  • 9 Ekim 2005 tarihinde Şırnak’ın İdil ilçesi’nde yol denetimi yapan bir grup PKK’li, polis Hakan Açıl’ı alıkoydu. Açıl, 110 gün sonra 27 Ocak 2006 tarihinde Güney Kürdistan’ın Zaxo kenti yakınlarında İHD ve MAZLUMDER heyeti ile birlikte gelen babası Muammer Açıl’a teslim edildi.

MECLİS BAŞKANI: KEŞKE ÖLSELERDİ

  • 22 Ekim 2007 tarihinde PKK’liler, Hakkari’nin Yüksekova ilçesi’ne bağlı Oremar Taburu’na düzenledikleri baskının ardından 8 askeri alıkoydu. Uzman Çavuş Halis Çağan, erler Ramazan Yüce, İlhami Demir, İrfan Beyaz, Özhan Şabanoğlu, Fatih Atakul, Fuat Başoda ve Mehmet Şenkul adlı askerleri Federal Kürdistan Bölge Hükümeti İçişleri Bakanı Hacı Mahmut Osman, Uluslararası Tolerans Başkanı Kerim Sincari ile kapatılan DTP’li milletvekilleri Osman Özçelik, Aysel Tuğluk ve Fatma Kurtulan’dan oluşan heyetle imzalanan protokolle 4 Kasım’da teslim etti. 8 asker serbest bırakıldıktan sonra Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca sorgulandı. 8 asker, “Suçun vasıf ve mahiyeti askeri disiplini aşırı derecede sarsmış olması, büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar suçunun işlendiğini gösteren kuvvetli delilerin bulunması ve izinsiz olarak başka ülkenin topraklarına geçmek” şeklindeki iddialarla 12 Kasım’da tutuklandı. İki yıl süren yargılamanın ardından askerlere ceza yağdıran mahkeme, ayrıca erlerden Ramazan Yüce ile Mehmet Şenkul, Fatih Atakul ve Özhan Şabanoğlu’na olay günü silahlarının kaybolması nedeniyle 1208 TL para cezası verdi. Dönemin Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, askerler için, “Keşke ölselerdi de esir düşmeselerdi” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

MÜZAKERE SÜRECİNİN İLK ADIMI: ASKERLER SERBEST

  • 09 Temmuz 2011 tarihinde PKK’liler Diyarbakır-Bingöl Karayolu’nun 65. kilometresinde gerçekleştirdiği yol denetiminde Lice 2. Mekanizma Tugay Komutanlığı’nda görev yapan Astsubay Abdullah Söpçeler, Uzman Çavuş Zihni Koç ve Bingöl’ün Genç ilçesinde çalışan Sağlık Memuru Aytekin Turhan Uz’u alıkoydu. Sağlık Memuru Uz, 16 Eylül 2011 tarihinde serbest bırakıldı.
  • 12 Ağustos 2011 tarihinde Diyarbakır Muş Karayolu’nda yol denetimi yapan PKK’liler, Muş Valiliği’nde Kaymakam adayı olan Kenan Erenoğlu ve Mardin’de 7 aylık asker olan Aykut Çelik’i alıkoydu. Er Aykut Çelik 19 Eylül 2011 tarihinde serbest bırakıldı.
  • 09 Eylül 2011 tarihinde Van’ın Çatak İlçesi’ne bağlı Bahçelievler Mahallesi’nde Nadir Özgen adlı polis,
  • 01 Ekim 2011 tarihinde Şırnak merkezde Kemal Ekinci adlı Uzman Çavuş,
  • 06 Ağustos 2012 tarihinde, Diyarbakır-Bingöl karayolunda askerler Ramazan Başaran, Hadi Gizli ve Reşat Çeçan PKK’liler tarafından alıkonuldu. Bir yıl içerisinde 5 ayrı eylemde alıkonulan Kaymakam Kenen Erenoğlu, 6 asker ve polis memuru Nadir Özgen, 2013 yılında Abdullah Öcalan ile devlet arasında yapılan görüşmeler sonucu başlatılan müzakere sürecinde serbest bırakıldı. Devlet görevlileri, 13 Mart 2013 tarihinde PKK’lilerin bulunduğu bölgeye giden BDP milletvekilleri, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ve Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Çoban’ın bulunduğu heyete bir protokol karşılığında teslim edildi. Bu aynı zamanda müzakereler için atılmış önemli bir adım olarak kaydedildi.
  • 06 Haziran 2012 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesi yakınlarında araçları durduran PKK’liler, Erzurum Narman’da asker olan jandarma er Ali Sabancı’yı alıkoydu. Er Ali Sabancı, 29 Haziran 2012 tarihinde serbest bırakıldı.
  • 21 Haziran 2012 tarihinde Bitlis kent merkezine 20 kilometre mesafedeki Buzlupınar mevkiinde gece saat 21.00 sıralarında çıkan çatışmadan sonra PKK’liler 2 öğretmen ile Vahdettin Kaya adlı asker alıkonuldu. Alıkonulan öğretmenler Mehmet Örk ve Ömer Sürücü 25 Haziran 2012 tarihinde serbest bırakıldı. Er Vahdettin Kaya da, 13 gün sonra serbest bırakıldı.
  • 13 Ağustos 2012 tarihinde, Van ile Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesi arasında yol kesen PKK’liler, Van nüfusuna kayıtlı Vural Minal adlı bir askeri alıkoydu. Minal iki gün sonra serbest bırakıldı.
  • Bu tarihten itibaren 2015 yılına kadar silahlı devlet görevlilerine yönelik kayda değer alıkonulma eylemleri pek gerçekleşmedi. Sadece 2014 yılında halen barış sürecinin devam ettiği dönemde, Diyarbakır’ın Lice ilçesi yakınlarında Uzman Çavuş İlhan Çalışkan, yapılan kalekol ve güvenlik yollarına karşı eylem yapan bir grup tarafından alıkonuldu. PKK’lilere verilen Çalışkan, 21 Haziran’da BDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Nahit Eren, KESK Dönem Sözcüsü Ramazan Kaval’dan oluşan heyete teslim edildi.

 

PKK’NİN ELİNDE BULUNAN DEVLET GÖREVLİLERİ

2015 yılına gelindiğinde ise durum değişti. Müzakerelerin sona erdirilmesinin ardından yeniden yoğunlaşan çatışma sürecinde PKK benzer eylemler yaptı.

Bu kapsamda;

  • 24 Temmuz 2015 tarihinde Diyarbakır-Bingöl karayolunda Polis Memuru Vedat Kaya,
  • 28 Temmuz 2015 tarihinde Diyarbakır-Bingöl karayolunda Polis Memuru Sedat Yabalak
  • 13 Ağustos 2015 tarihinde Diyarbakır-Lice karayolunda Uzman Çavuş Hüseyin Sarı ve Er Sedat Sorgun ile Er Süleyman Sungur,
  • 18 Eylül 2015 tarihinde Dersim-Erzincan karayolunda Astsubay Semih Özbey,
  • 2 Ekim 2015 tarihinde Dersim-Pülümür karayolunda erler Müslüm Altuntaş ve Adil Kavaklı,
  • 12 Aralık 2015 tarihinde Şırnak merkezde Uzman Çavuşlar Sedat Vardar ve Ferdi Polat,
  • 21 Eylül 2016 tarihinde Hakkari’de Uzman Çavuşlar Ümit Gıcır ve Mevlüt Kahveci PKK tarafından alıkonuldu.

Adı geçen bu asker ve polisler haricinde MİT’in Yurtdışı Etnik Bölücü Faaliyetler Başkanı Erhan Pekçetin ile MİT İnsan Kaynakları Yöneticisi Aydın Günel, 4 Ağustos 2017’de Süleymaniye’nin Dokan kasabasında PKK’liler tarafından alıkonuldu. Bu iki üst düzey MİT üyesi haricinde kamuoyuna yansımayan bazı istihbarat görevlilerinin de PKK’nin elinde olduğu tahmin ediliyor.

 

GAZETE DUVAR