Selçuk Özdağ'dan Fazıl Duygun'un iddialarına cevap

'Hayatım boyunca kimsenin rızkı ile oynamadım'

Selçuk Özdağ'dan Fazıl Duygun'un iddialarına cevap

Yazar Fazıl Duygun'un kendisi hakkındaki "Ankara Kuşu hesabının sahibi Oktay Yaşar ile ilişkisi var" iddialarını yeniakit.com.tr'ye cevaplandıran Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, "Herkesi vicdanlı ve ahlaklı olmaya davet ediyorum. İddialarını kanıtlamayan alçak ve şerefsizdir. Duygun adlı şahsa Pazartesi günü dava açacağım ve onunla mahkeme önünde hesaplaşacağız." dedi.

 Taha Emre Özdemir  yeniakit.com.tr 

Yazar Fazıl Duygun'un iddialarına cevap veren Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, "Fazıl Duygun diye bir kişi twitter hesabından bir şeyler paylaşarak bizi Ankara Kuşu adlı şahısla ilişkilendirmeye çalışmış. Birincisi ben Fazıl Duygun denen kişiyi tanımıyorum. 2011 yılında milletvekili oldum. 5 Haziran 2016 yılı tarihinde Genel Başkan Yardımcılığı görevimi bırakana kadar Ankara Kuşu denen Oktay Yaşar adlı şahsı ne gördüm ne telefonla bir görüşmem oldu ne de tanıdım." dedi.

'Hayatım boyunca kimsenin rızkı ile oynamadım'

Özdağ, Fazıl Duygun'un 'Hayati Yazıcı, Ankara Kuşu'nu Ahmet Davutoğlu'na önerdi ve Selçuk Özdağ da Ankara Kuşu için referans oldu' iddiasına, "Bu ifadeler de diğerleri gibi külliyen yalan. Görüşmediğim, bilmediğim ve tanımadığım bir adama nasıl referans olabilirim?" diyerek cevap verdi. Fazıl Duygun'un yine bir başka iddiasında öne sürdüğü, "Selçuk Özdağ, Ak Parti Genel Merkezi'nde suçsuz günahsız isimleri ajan ilan edip, Genel Merkez'den uzaklaştırıyordu. Sözde Ankara Kuşu'na bilgi verenleri uzaklaştırdı. Oysa ki asıl bilgi ondan gidiyordu.' iddialarını da cevaplandıran Selçuk Özdağ, "Ben hayatım boyunca kimsenin rızkı ile oynamadım. Bir defa Genel Başkan Yardımcısı olarak böyle bir yetkim de yoktu. Oradan da tek bir kişiyi bile çıkartmadım." dedi.

'Berivan Algın'ı Mayıs 2018'de tanıdım'

"Fazıl Duygun'un şahsıma yönelik iftiraları sebebi ile onunla mahkeme önünde hesaplaşacağız." diyen Özdağ, "Berivan Algın adındaki kadın Mayıs 2018'de parlamentoya gelerek beni odamda ziyaret etti. Kendisi doğu kökenli bir kardeşimiz. AK Parti'de sosyal faaliyetlerde bulunduğunu, programlarda çocuklara oyuncak dağıttığını söyledi. Bana 'sizin bir programınıza katılabilir miyim?' diye sordu. Ben de kendisine 'hafta sonu Demirci'de Ayvalan Göleti'nin açılışı ve Gördes'te de uçurtma şenliği var. Buralara gelerek çocuklara oyuncak dağıtırsanız memnun oluruz. Mümkünse de AK Parti adına dağıtırsanız sevinirim.' diyerek cevap verdim. Bu etkinliklere gelerek çocuklara oyuncak dağıttılar." şeklinde konuştu.

'Hem yargıya hem de bana iftira attı'

Selçuk Özdağ, Duygun'un 'Özdağ, Darbe Araştırma Komisyonu Başkanvekili iken Oktay Yaşar adlı kişinin aranması vardı ve yargıyı arayarak bu kişinin aranmasını kaldırttı' iddiasına ise "Burada hem yargıya hem de bana iftira atılmıştır. Bu iddialarını ispat etmeyen alçak ve şerefsizdir. Bir insan yargıya nasıl böyle bir ithamda bulunabilir? Ben Darbe Komisyonu Başkanvekili iken orada devletimi, milletimi ve bayrağımı düşünerek görevimi şerefle yerine getirdim. Ayrıca bu iftirada tarihler de uyuşmuyor. Bu şahıs aranmasından dolayı 2018 yılında göz altına alınmış. Ben ise Darbe Komisyonu Başkanvekilliği görevimi 2017 yılının sonunda bıraktım." ifadeleri ile cevap verdi.

Duygun, bir haber internet sitesinin Selçuk Özdağ'a ait olduğunu da iddia etmişti. Özdağ, bu iddiaya da şöyle cevap verdi:

"Bu iste bana değil arkadaşlarıma ait. O sitede yazı yazarak arkadaşlarıma destek veriyorum. Sitenin Manisa'daki açılışında Ankara Kuşu adlı kişinin de orada olduğunu iddia ediyor. Ben tanımadığım bir şahsı açılışa nasıl davet edeceğim? O bina FETÖ'cülere aitti. Daha sonra bir arkadaş oraya giderek binayı kiraladı. Biz de burayı hem milletvekili ofisi hem de söz konusu sitenin bürosu olarak kullanabilir miyiz diye arkadaşımıza teklif ettik. Bize vakıflar tarafından tahsis edilmiş bir büro yok."

'Partimizin 3 ana kriteri var'

Kişilerin Gelecek Partisi'ne katılabilmeleri için 3 ana kriterleri olduğunu belirten Özdağ, şöyle konuştu:

"Bizim FETÖ ile asla hiçbir bağımız yok. Kimin FETÖ ile bağı varsa devlet yakalamalı. Hukuk bununla mücadele etmeli. Biz meşru bir partiyiz. Gelecek Partisi olarak kişileri bünyemize kabul ederken 3 ana kriterimiz var: Liyakat, ehliyet ve ahlak olacak. Kendisi için değil, milleti ve devleti için siyaset yapacak. FETÖ başta olmak üzere hiçbir illegal örgütle bağı olmayacak. Duygun adlı şahıs Ankara Kuşu adlı kişiyi Gelecek Partisi'nin PR'ını yapmak üzere kullandığımızı söylüyor. Ne ben ne de sayın Davutoğlu, Ankara Kuşu adlı kişi ile bu hususu görüşmedik. Bu şahsa böyle bir görev teklifinde bulunmadık. Böyle bir görevi de yoktu. Elinde belgesi olan varsa buyursun ortaya çıkartsın."

'Herkesi vicdanlı ve ahlaklı olmaya davet ediyorum'

Selçuk Özdağ, Duygun'un, 'Selçuk Özdağ’ı Ak Partiye kim getirdi bunları tüm Türkiye biliyor ama yarın detaylı yazacağım. Özdağ üniversitede görev yaptığı dönem adı bir taciz olayına karıştı. Bu dosya sebebiyle ipini nereye kaptırdı, kimin dediklerini yapmakla yükümlü birkaç örnek resimler' ifadelerine de cevap veren Selçuk Özdağ, üniversiteden 28 Şubatçıların baskısıyla kovulduğunu belirterek AK Parti'ye geliş sürecini şöyle anlattı:

"28 Şubat döneminde izinli yapmama rağmen 'izinsiz doktora yapıyorsun' denilerek önce doktoradan atıldım. Hem Muğla Üniversitesi hem Gazi Üniversitesi hem de YÖK izin vermişti ama 28 Şubatçıların baskısıyla beni attılar. 2 yıl boyunca da bununla uğraştım. Bir Danıştay saldırısından sonra ise Mason ve İngiliz vatandaşı olan Rektör bizi yürüyüşe davet etti. 'Yargı mensupları ile beraber yürüyerek Danıştay saldırısını protesto edeceğiz' dedi. Fakat ben anladım ki bu yürüyüşte CHP ve Mason dernekleri çeşitli partiler var. Yürüyüş parti bayrakları ile olacak. Bu yürüyüşe katılmadım ama takip ettim. Baştan sona kadar Osmanlı'ya hakaret ettiler. Ben de bunun üzerine bir demeç verdim. 'Bugün birileri üniversiteleri CHP'nin arka bahçesi yapmak istiyor. Buna müsaade etmeyeceğiz.

Rektör bey siyaset yapma. Sadece bilimselliğe önem ver' dedim. O zamanlar Büyük Birlik Partisi'nin de Genel Başkan Yardımcısıydım. Beni apar topar üniversiteden attılar. 7 ay kadar işsiz kaldım ve daha sonra mahkemelerle geri döndüm. Sonra rektöre hakaret etmekten yeniden dava açıldı. Beni tekrar kovdular. Ben 12- Eylül'de 7 yıl hapishanede kaldım. Sayın Arınç benimle birlikte dokuz ülkücünün avukatlığını yaptı hatta iki kişi de bu süreçte idam edildi. Bu süreçte sayın Arınç ile hukukumuz gelişti. Beni arayarak Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğü'nün başına getirdi. Biz 2010 yılında bağımsız Ülkücüler Platformunu kurarak Evet kampanyası yürüttük. Bu Evet kampanyasından sonra da hem sayın İrfan Sönmez hem de beni milletvekili adayı yapmak istediler. Beni milletvekili adayı yaptılar ve Manisa'dan milletvekili adayı oldum. Benim milletvekilliğim bu şekildedir. Hayatım boyunca kimseden bir görev talebim olmadı. Hep kader rüzgarları ile bir yerlere geldim."

YENİ AKİT