Siyaset sahnesinde kartlar yeniden dağıtılıyor

Davutoğlu ve Babacan’ı zorlayacak diğer bir önemli yanlıştır.

Siyaset sahnesinde kartlar yeniden dağıtılıyor

Geçmişle hesaplaşmadan yani hatalarını açıkça söylemeden sanki bugün gelinen noktada kendilerinin payı yokmuş gibi; bağımsız yargı, liyakat, yolsuzluk, laiklik, özgürlük, demokrasi gibi konularda dem vurmak ve çözüm önerileri sunmak seçmen ile iletişimde Davutoğlu ve Babacan’ı zorlayacak diğer bir önemli yanlıştır.

Siyaset sahnesinde kartların yeniden dağıtılması için beklenen olası iki partiden ilki Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi siyasi yaşamına başlarken; Babacan’ın kuracağı partinin hazırlık aşamaları tamamlanmak üzere. Her iki yeni partinin de kuruluşunun Fazilet Partisi’nin içerisinden çıkan AKP’nin kuruluşu ile benzeştirilmesine karşın şimdiye kadar yaşananlar sürecin farklı işlediğini ortaya koyuyor.

Fazilet Partisi’nden kopuştan önce son düzlük olan olağan kongrede Abdullah Gül liderliğindeki ‘yenilikçi kanadın’ parti içinde önemli bir destek alması AKP’nin kuruluş sürecini başlatmıştır. Bugün gelinen noktada başta Gül olmak üzere Babacan ve Davutoğlu’nun parti içerisinde Erdoğan’a karşı bir mücadele başlatmadan yeni bir siyasi oluşuma gitmeleri AKP içerisinden beklenen kopmaları engelleyecektir. Diğer yandan ise AKP içerisinden kopan bu liderlerin bugün eleştirdikleri noktaları zamanında parti içinde dile getirmemeleri ve mücadele etmemeleri seçmeni ikna etme aşamasında her iki partiyi de zorlayacak en önemli husus olarak öne çıkmaktadır. Parti içerisinde mücadeleye girmemenin nedeni olarak demokratik bir yarışın imkansız olduğu ortaya konulabilir; fakat başarısızlığı göz önünde bulundurmayarak, AKP’li siyasetçileri ve seçmenleri zamanında uyarmanın ve biliçlendirmenin önemini gözardı eden Davutoğlu ve Babacan’ın bu mücadeleden sakınarak eleştirilerini ve görüşlerini yeni partiye saklamaları siyasi gelecekleri adına en büyük handikabı oluşturuyor.

GEÇMİŞLE HESAPLAŞMADAN…

Geçmişle hesaplaşmadan yani hatalarını açıkça söylemeden sanki bugün gelinen noktada kendilerinin payı yokmuş gibi; bağımsız yargı, liyakat, yolsuzluk, laiklik, özgürlük, demokrasi gibi konularda dem vurmak ve çözüm önerileri sunmak seçmen ile iletişimde Davutoğlu ve Babacan’ı zorlayacak diğer bir önemli yanlıştır. Seçmeni oy vermek için önce inandırmak gerekir, geçmişle hesaplaşma olmadan da seçmen, Babacan ve Davutoğlu’na inanmakta oldukça güçlük çekecektir. Davutoğlu’nun, “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan içine çıkamaz” ve “Yolsuzluk komisyonu kurulsun” çıkışları ile Erdoğan’ı hedef alması ilerleyen dönemde bazı ‘karanlık’ noktaların ortaya çıkacağına dair bir işaret olsa da yeterli değildir. Davutoğlu’nun aksine Babacan geçmişte yapılan hatalardan ziyade AKP’nin ekonomide ve Avrupa Birliği müzakerelerinde başarılı olduğu yılları öne plana çıkarma çabası içerisinde.

Abdullah Gül’ün Babacan ile birlikte hareket ettiği bilinmesine karşın yeni kurulacak partide kurucular listesinde bulunmayacak olmasının nedeni kendisini partiler üzerinde bir konuma getirmek istemesinden kaynaklanıyor olabilir. Daha çok Davutoğlu’nu ilgilendiren Şehir Üniversitesi meselesinde Erdoğan’ı ‘ricacı’ olarak araması ile bu rolüne ısınmasının bir işareti… Kılıçdaroğlu ile arasının iyi olduğu bilinen Gül’ün AKP içerisinden gelen bu iki parti ile birlikte Millet İttifakı içerisindeki olası Cumhurbaşkanlığı adaylığı potansiyelini güçlendirmek için perde arkasında kalmaya devam edecektir. AKP’ye karşı bu yeni partiler ile birlikte ortak bir cephe oluşturulurken ittifakın ilkeleri belirlenmeden önce hem Davutoğlu’nun hem de Babacan’ın geçmişe yönelik bilinmeyen noktaları kamuoyu ile paylaşmaları ittifakın diğer üyeleri tarafından bir ön şart olarak ortaya konulmalıdır. Hem Erdoğan tarafı hem de Babacan ve Davutoğlu tarafı ellerinde tuttukları kartları göstermeden kurulacak ittifak CHP ve İYİ Parti’yi de olumsuz etkileyecektir.

CHP GÜCÜ ELİNDE TUTUYOR

HDP’yi olası ittifak içine dahil etmenin yollarını aramaktan çekinen Kılıçdaroğlu’nun, geçmişe dönük henüz hesap vermemiş liderlerin yolunu gözlemesi en basit ifade ile kolaya kaçmak olarak görülebilir. HDP’nin AKP’yi desteklemeyeceğinden emin olan Kılıçdaroğlu’nun bu güven ile hareket ettiği muhtemel. Ancak diğer yanda belediyelere atanan kayyımlar ve hapiste bulunan başta Demirtaş olmak üzere HDP’li politikacılar yüzünden hem genel hem yerel siyasette temsiliyet sorunu olan Kürtleri ittifak dışında bırakmak AKP’yi yıkmak üzere hazırlanan siyasi formülü eksik bırakacağı gibi Kürt seçmenin de kendisini yalnız hissetmesine yol açacaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı Erdoğan’a karşı kurulan ittifaka AKP’den kopan yeni partileri acele bir biçimde eklemekten ziyade HDP’yi kazandırmak daha büyük önem teşkil etmektedir. CHP oluşacak ittifak denklemini değiştirme gücünü hâlâ elinde tutuyor, bunu doğru kullanıp kullanmayacağını ise zaman gösterecek.


* Forum kategorimiz çok çeşitli türde içeriğe açıktır.  Sehitler ölmez  ve Gazete Duvar'ın editoryal politikasıyla uyumlu olmak zorunda değildir.

 

Harun Güney Akgül / GAZETE DUVAR