Avrupa Komisyonu’ndan yeni AB-Türkiye ilişkileri raporu: Hangi alanlar ön plana çıkacak?

Göç anlaşması devam etmeli

Avrupa Komisyonu’ndan yeni AB-Türkiye ilişkileri raporu: Hangi alanlar ön plana çıkacak?

Avrupa Komisyonu’ndan yeni AB-Türkiye ilişkileri raporu: Hangi alanlar ön plana çıkacak?

Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye-AB ilişkilerinin mevcut durumu ve bundan sonraki süreçte hangi alanlarda adım atılması gerektiğine ilişkin raporunu 29 Kasım günü Brüksel’de açıkladı.

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve dış politika ile güvenlikten sorumlu yüksek temsilci Josep Borrell ve genişlemeden sorumlu komiser Oliver Varhelyi’nin birlikte açıkladıkları 17 sayfalık rapor, 2019 ve 2020 senelerinde Ankara-Brüksel ilişkilerinde yaşanan Doğu Akdeniz geriliminin sonuçlarını ortadan kaldırmayı ve başta jeopolitik konular olmak üzere taraflar arasında yeni bir angajman yaratılmasını hedefliyor.

Borrell ve Varhelyi’nin tavsiye niteliğindeki bu raporunun resmileşmesi için 15-16 Aralık'ta yapılacak AB Konseyi’nde 27 üye ülke lideri tarafından onaylanması gerekiyor.

'Akdeniz'de durum sakin'

Rapor, sonuç ve öneriler kısmından önce, taraflar arasında son dönemde yaşanan gelişmelerin özetini sunuyor ve özellikle dış politika alanında normalleşmeye dikkat çekiyor.

2019-2020 döneminde ilişkilerin bozulmasının en önemli nedenlerinden olan Doğu Akdeniz’de doğal gaz arama çalışmalarıyla ilgili durumun sakin olduğunu, Türkiye’nin bölgede sondaj faaliyetleri gerçekleştirmediğini ve Yunan adaları üzerinden Türk savaş uçaklarının artık uçmadığını kaydeden rapor, bunun Ankara-Atina ilişkilerine olumlu yansıdığını belirtiyor.

Rapor, Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinde Yunanistan’ın yardım eden ilk ülkeler arasında olmasının da iki komşu arasındaki yumuşamaya olumlu katkı yaptığını hatırlatıyor.

Bununla birlikte, Türkiye-AB ilişkilerindeki en büyük görüş ayrılığını oluşturan Kıbrıs sorununda Türkiye’nin pozisyonunda bir ilerleme olmadığı, BM parametrelerinin dışında “iki devletli” çözümü savunmasının sorun oluşturmaya devam ettiği belirtiliyor.

Rapor, Türkiye’nin başta Rusya-Ukrayna savaşı olmak üzere bölgesinde “iddialı ve önemli bir dış politika aktörü” olduğunu vurguluyor.

Bu kapsamda, Kafkasya’da Azerbaycan-Ermenistan barış süreci, Ortadoğu’da son dönemde başlayan İsrail-Hamas savaşı, Libya, Suriye ve Irak gibi çatışma alanlarındaki varlığı ile Türkiye ile diyaloğun kaçınılmaz olduğu belirtiliyor.

Değişen jeopolitik durumun etkileri

Josep Borrell de basın toplantısında, mevcut jeopolitik durumun 2021’e göre çok değiştiğini, Rusya-Ukrayna ve İsrail-Hamas savaşlarıyla yeni bir jeopolitiğe geçildiğini belirtti ve bu alanlarda Türkiye ile işbirliği yapmanın önemine dikkat çekti.

Borrell “Giderek daha karmaşık ve zorlu bir jeopolitik kontekste yaşıyoruz. AB’nin güvenliğini güçlendirmesi gereksinimi Türkiye-AB ilişkilerinde derin bir etkiye sahip" dedi.

Dış politika temsilcisi Borrell, hem kilit bir ortak hem de tam üye adayı olarak Türkiye ile ilişkileri derinleştirmenin tarafların ortak çıkarı olduğunu vurguladı.

Dış politika konularında farklılıkların olduğu kadar benzerliklerin de olduğunu kaydeden Borrell, hem AB’nin hem Türkiye’nin İsrail-Filistin meselesinde iki devletli çözümden yana olduğunu, bu konuda Ankara ile çalışmaya hazır oldukları mesajını verdi.

Bu anlayış, raporda da AB’nin Türkiye ile olası tüm alanlarda güven ve uzlaşı kültürü temelinde ilişki geliştirmesinin stratejik çıkarı olduğu ifadeleriyle yansıtıldı.

'Türkiye-AB ilişkileri kırılgan'

Raporun sonuç ve öneriler kısmında, taraflar arasında son dönemde yaşanan yumuşama ve normalleşmeye karşın Türkiye-AB ilişkilerindeki kırılganlığın sürdüğü kaydedildi.

Türkiye’nin Kıbrıs sorunu için “ iki devletli çözüm” önerisinde bulunması, bölgesel çatışmalara askeri destek sağlaması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamaması ve Hamas’ı terör örgütü olarak tanımıyor olması bu kırılganlığın nedenleri arasında sayıldı.

Bunlara rağmen, Türkiye-AB ilişkilerinin canlandırılması gerektiğini belirten rapor, AB Konseyi’ne şu tavsiyelerde bulundu:

Diyalog artmalı: 2019’da askıya alınan ekonomi, enerji ve ulaştırma yüksek düzeyli diyalog mekanizması -Türkiye’nin yeniden Doğu Akdeniz’de sondaj faaliyetine başlamaması ve AB üye ülkelerinin egemenlik haklarına saygı göstermesi koşuluyla- yeniden oluşturulmalı.

Aynı mantıkla Türkiye-AB Ortaklık Konseyi ve bakanlar düzeyinde siyasi diyalog toplantılar da gerçekleştirilmeli. İklim, sağlık, göç, güvenlik tarım, araştırma ve inovasyon konularında da yüksek düzeyli diyalog devam ettirilmeli.

'Türkiye, Rusya'ya yaptırımların delinmesine karşı önlem almalı

Dış politika alanında da düzenli diyalog yapılmalı. Türk Dışişleri Bakanı, AB’li muhataplarının Gymnich olarak bilinen gayri resmi toplantılarına davet edilmeli.

Gümrük Birliği görüşmeleri başlamalı: Türkiye ile AB arasında gümrük birliğinin modernize edilmesine ilişkin görüşmeler başlatılmalı.

Bu adım, Türkiye’nin toprakları üzerinden Rusya’ya uygulanan yaptırımların delinmesine ilişkin önlemleri hızlı ve etkin alması ile mevcut Türkiye-AB gümrük birliğinde yaşanan sorunları çözmesi anlayışına uyumlu olmalı.

Özellikle Türkiye, Rus askeri ekipmanlarında kullanılan ürünlerin kendi toprakları üzerinden re-export edilmesine karşı önlemler almalı.

Vize kolaylığı: Öncelikli bir konu olarak, AB üye devletleri ile özel kategoride (iş insanları, öğrenciler, aile üyeleri AB’de yaşayanlar, vb.) yer alan Türk vatandaşlarına vize kolaylığı için olasılıkları araştırılmalı. Bu adım uzun dönemli ve çok girişli vizeleri içermeli.

Komisyon yetkilileri, basın toplantısında, vize ile bir soru üzerine, 2016 göç anlaşmasında yer almasına karşın vize serbestisinin sağlanması için gerekli koşulların sağlanmadığını, bunun Türkiye tarafından da kabul edildiğini, bu nedenle vize kolaylığının gündeme geldiğini bildirdiler.

Göç anlaşması devam etmeli

2016 anlaşması etkin uygulanmalı: Türkiye ile AB arasında 2016’da varılan göç anlaşmasının etkin ve her iki tarafın yararına olacak şekilde uygulanması gerekli. Bu kapsamda Türkiye, toprakları üzerinden AB’ye düzensiz göçmen akışını hudut güvenliğini artırarak ve insan kaçakçılığını önleyerek durdurmalı.

Buna karşılık AB ve üye devletler de Türkiye ile işbirliğini artırmalı. Türkiye, Yunan adalarına geçen göçmenleri geri alma işlemini yeniden başlatmalı.

Bununla birlikte, AB ülkeleri de yeniden Suriyeli göçmen kabulüne başlamalı. AB, Türkiye’de barınan mültecilere dönük mali desteğini sürdürmeli.

EURO NEWS