Çin'in yeni Dışişleri Bakanı Türkiye'ye bekleniyor

Uygur Türkleri iki ülke için de hassas konu 

Çin'in yeni Dışişleri Bakanı Türkiye'ye bekleniyor

Çin'in yeni Dışişleri Bakanı Türkiye'ye bekleniyor

Çin'in ortadan kaybolan Dışişleri Bakanı'nın yerine atanan Wang Yi Türkiye'ye geliyor. Ziyarette iki ülke ilişkilerinin ele alınması ve bu çerçevede tahıl koridoru anlaşmasının da gündeme gelmesi bekleniyor.

Çin'in yeni Dışişleri Bakanı olacağı açıklanan Wang Yi'nin Çarşamba günü Türkiye'ye beklenen ziyaretinde ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin yanı sıra tahıl koridoru sorununun da ele alınması planlanıyor. 

Çin'in en üst düzey diplomatı olarak bilinen Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi Direktörü Wang Yi'nin bu haber yazıldığı sırada Çin'de 25 Haziran'dan beri ortalarda olmayan Dışişleri Bakanı Çin Gang'ın yerine atandığı açıklandı. Wang'ın her iki görevi birlikte yürütmesi bekleniyor. 

Uluslararası haber ajanslarına göre Çin Gang, bir aydır kamuoyu önüne çıkmıyor. Bakanlık Çin'in nerede olduğuna ilişkin bilgi de vermemişti. 

Wang'ın Ankara'da üst düzeyde ağırlanması ve çeşitli temaslarda bulunması planlanıyor. Ancak bu yeni durum sonrasında ziyaretin ertelenip ertelenmeyeceğine ve temaslarının ayrıntılarına dair bilgi bulunmuyor. 

Çin'de 2013-2023 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Wang, Çin Komünist Partisi'nin 20. Merkez Komitesi'ne katılarak, Dışişleri Bakanı'nın üstünde bir konum olan Dış İlişkiler Komisyonu Ofisi Direktörü olmuştu. 

Wang, bundan önce en son Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı göreviyle iki ülke diplomatik ilişkilerinin 50'inci yıldönümü nedeniyle 25 Mart 2021'de Türkiye'ye gelmişti. 

İlişkilerin 2010'da "Stratejik İşbirliği" seviyesine yükseltildiği Çin'e Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en son 2019'da resmi ziyaret gerçekleştirirken Çin'den devlet başkanı düzeyinde son ziyaret ise Çin Cumhurbaşkanı Jiang Zemin'in Nisan 2000'de yaptığı ve çeşitli anlaşmalara imza atılan ziyareti oldu.

Yeni dönemde ise Türkiye-Çin ilişkilerinin güçlendirilmesi hedefleniyor. Uzmanlar, iki ülke ilişkilerini DW Türkçe için değerlendirdi.

"Türkiye-Çin ilişkileri asimetrik"

Tayvan'daki Ulusal Chengchi Üniversitesi, Doğu Asya Çalışmaları Enstitüsü Misafir Öğretim Üyesi Dr. Ümit Alperen iki ülke ilişkilerinin "asimetrik" olduğuna belirterek bunun ziyaretlere de yansıdığına işaret ediyor ve şöyle konuşuyor:

"Türkiye-Çin ilişkilerinde karşılıklı resmi ziyaretlerde bir kopukluk, eksiklik olduğunu görüyoruz. Wang'ın ziyaretinin biraz da bu eksikliğin tamamlanmasına yönelik, ilişkileri karşılıklı olarak geliştirelim yaklaşımı ile şekillendiğini düşünüyorum."

Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa da geçtiğimiz haftalarda Anadolu Ajansı'na verdiği bir demeçte, gelecek dönemde Türkiye ile Çin arasında üst düzey diplomatik temasların sıklaştırılması için çalışmaların sürdüğünü belirterek gerek bakanlar gerek devlet başkanları düzeyinde üst düzey ziyaretlerin gerçekleşmesini istediklerini kaydetmişti.

Alperen'e göre Türkiye-Çin ilişkileri "çok asimetrik" bir durumda ve Türkiye'nin Ortadoğu, Avrupa ve Batı ülkeleriyle iyi ilişkiler sahibi olmadan Çin'le sağlıklı ve simetrik ilişki geliştirmesi zor. Alperen, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik sorunların bu asimetriyi daha da derinleştirdiğini söylüyor.

Ziyaretin gündemindeki olası başlıklar neler?

Wang'ın ziyareti sırasında ele alınacak konu başlıkları arasında siyasi ilişkilerin geliştirilmesinin ve karşılıklı ziyaretlerin artırılmasının yanı sıra ekonomik ve ticari ilişkilerin de yer alması bekleniyor.

Çin, 2013 yılında başlattığı ve modern İpek Yolu olarak da bilenen "Kuşak ve Yol Girişimi" ile karadan ve denizden Asya'yı Avrupa'ya ve Afrika'ya bağlayan ticaret ve altyapı ağı kurmayı hedefliyor. Türkiye de bu projeyi "Orta Koridor Girişimi” ile destekliyor.

Dış Politika Analisti Gülru Gezer, Türkiye'nin de taraf olduğu orta koridor projesinin öneminin Ukrayna savaşından sonra arttığına dikkat çekerek bu nedenle iki ülkenin işbirliği yapma potansiyelinin de ciddi anlamda arttığını söylüyor. 

Pandemi döneminde ender materyallerin ihracatını yapan Çin'den dünyaya tedarik zincirlerinin aksamasının dünya ekonomisini ciddi anlamda zorladığını anımsatan Gezer, "Önümüzdeki dönemde esasında Türkiye'nin Çin'e yönelik daha kapsamlı yeni daha dinamik bir strateji belirlemesi Türkiye'nin de çıkarına olacaktır" diyor.

Bu arada Türkiye ile Çin arasındaki ticaret hacmi 45 milyar dolar civarında, ancak bu denge daha çok Çin'in lehine işliyor. Türkiye, Çin yatırımlarını istediği oranda çekemiyor ve Wang ile temaslarda bu konunun de ele alınabileceği belirtiliyor.

Alperen, Türkiye'nin Çin'in Türkiye'deki yatırımları daha çok altyapı yatırımları ya da bazı satın alımlar şeklinde olduğunu ve ileriye dönük, sürdürülebilir ve istihdam yaratan bir yatırımının bulunmadığını söyleyerek bazı finans yatırımları dışında katma değer üreten bir ortamın oluşturulamadığını belirtiyor.

Çin'in bazı büyük satın almalarının da çok agresif olabildiğini ve sektöründe tekelleşmeye yol açtığına işaret eden Alperen, Türkiye'nin şu anda ekonomik sıkıntıda olmasına rağmen "yaratıcı yıkıma" yol açabilecek yatırımlar konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor.

Çin'in savunma sanayisine ilgisi

Ziyaret kapsamında bir diğer önemli başlığın savunma sanayi olabileceği belirtiliyor.

Gezer, bugün dünyanın büyük savunma sanayisi buluşmalarından olan Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nın (IDEF'23) bugün başladığını anımsatarak, Çin'in fuara 70'e yakın firmayla ciddi bir mevcudiyet sağladığını söylüyor. Gezer yorumunu şöyle sürdürüyor:

"Türk şirketleriyle uzun vadeli iş birliği yapma ve belki de bazı uygun Türk şirketlerinin alınması amacıyla uzmanlar Çin firmalarının IDEF fuarına katıldığını söylüyorlar. Bu çerçevede Çin firmalarının bilhassa İHA ve SİHA'lara ek olarak roketler, taktik füzeler ve hatta savunma sistemleri üretmek için Türkiye'yle işbirliğine gitmek istediği yönünde bazı bilgiler var."

Uygur Türkleri iki ülke için de hassas konu 

Bu arada görüşmelerde gündeme gelebilecek olası konu başlıklarından birisi olarak Uygur Türklerinin durumu da öne çıkıyor. Bu konuda Ankara, eskiye kıyasla daha itidalli bir politika takip ediyor ve uluslararası platformlarda da daha dikkatli olunduğu gözleniyor.

İki ülke arasında şu anda en çok hassasiyet gerektiren konunun Uygurlar meselesi olduğunu ifade eden Gezer, "Türkiye uluslararası platformlarda ve BM'de Uygurların haklarını her zaman savunagelmiştir. Bu ise ilişkilerin tam anlamıyla gelişmesi için belki en hassasiyet arz eden konudur" diye konuşuyor.

Uygur Türklerinin durumu son olarak Cumhur İttifakı ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından dile getirilmişti. Bahçeli, Filistin Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas'ın Çin'de Uygur Türkleri ile ilgili söylediği iddia edilen sözleri sert eleştirmiş, ardından Dünya Uygur Kurultayı'nın başkanı Rabia Kadir'in kendisine mektup yolladığını aktarmıştı. Bahçeli, Rabia Kadir'in şu anda ABD'de yaşadığını ve yaşının 80'e ulaştığını, uzun süreden beri Türkiye'ye giriş yapamadığını hatırlatarak "Geldiğimiz bu aşamada Sayın Rabia Kadir'in Türkiye'ye ziyaretinin önündeki engellerin kaldırılarak milletiyle özlem gidermesi en samimi dilek ve temennimdir" demişti.

Türkiye ile Çin arasında 2017'de imzalanan suçluların iadesine yönelik anlaşma Pekin yönetimi tarafından onaylanırken Türkiye'de yaşayan Uygur Türkleri arasında tedirginlik yaratmıştı. Ancak anlaşma Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından TBMM'ye gönderilmiş olsa da hâlâ onaylanmadı.

Tahıl anlaşması da gündeme gelebilir

Rusya'nın tahıl koridoru anlaşmasını terk etmesinden beri yükselen tahıl fiyatlarının açlık ve kıtlığı tetiklemesinden endişe edilirken BM Güvenlik Konseyi üyesi Çin de taraflara anlaşmaya dönme çağrısı yapmıştı.

Ukrayna konusunun görüşmelerin önemli bir başlığı olmasını beklediğini söyleyen Gezer, Çin'in bir barış planı yaptığını hatırlatarak Türkiye'nin de sürecin başından bu yana kolaylaştırıcılık rolü üstlendiğini söylüyor ve şöyle konuşuyor:

"Dolayısıyla Ukrayna meselesi ve bilhassa tahıl koridoru meselesi gündeme gelecektir. Çünkü her iki ülke de tahıl koridoru anlaşmasının yeniden uygulamaya sokulması yönünde benzer görüşlere sahip. Bu çerçevede de iki taraf Rusya'nın anlaşmaya dönmesi için neler yapılabileceği üzerinde muhakkak duracaktır."

DW