“Türkiye Dini Özgürlüklerde Özel Gözlem Listesine Alınmalı”

ABD hükümetine tavsiyeler

“Türkiye Dini Özgürlüklerde Özel Gözlem Listesine Alınmalı”

“Türkiye Dini Özgürlüklerde Özel Gözlem Listesine Alınmalı”

1998 tarihli Uluslararası Dini Özgürlük Yasası (IRFA) kapsamında kurulan ABD Uluslararası Dini Özgürlük Komisyonu (USCIRF), yayınladığı yıllık raporunda Türkiye'nin "ABD Dışişleri Bakanlığı Özel Gözlem Listesi" kategorisine alınmasını tavsiye etti.

Üyeleri Başkan ve Kongre’deki Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti liderleri tarafından belirlenen komisyon, ülkelerdeki din ve inanç özgürlüğüne ilişkin ihlalleri değerlendirerek ABD Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Kongre’ye bazı politika önerilerinde bulunuyor.

IRFA, Dışişleri Bakanlığı’nın Özel Gözlem Listesi’ni hükümetlerin dini özgürlükleri “ağır ihlalinde” bulunduğu ya da bu ihlallere göz yumduğu ülkeler listesi olarak tanımlıyor. Özel Kaygı Uyandıran Ülkeler içinse hükümetlerin dini özgürlüklerin “özellikle ağır” ihlalinde bulunduğu ya da bu tür ihlallere göz yumduğu ülkeler tanımlaması kullanılıyor.

Komisyonun 2022 yılını değerlendiren son raporuna göre Cezayir, Azerbaycan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mısır, Endonezya, Irak, Kazakistan, Malezya, Sri Lanka ve Özbekistan'la birlikte "ABD Dışişleri Bakanlığı Özel Gözlem Listesi" kategorisine alınması tavsiye edilen Türkiye'de 2022 yılında dini inanç özgürlükleri alanındaki koşulların genel olarak süreklilik gösterdiği ancak hafif iyileşmelerin de görüldüğü kaydedildi.

Rapor kapsamındaki diğer kategori olan "Özel Kaygı Uyandıran Ülkeler" arasındaysa bu yıl Afganistan, Burma, Çin, Eritre, Küba, Hindistan, İran, Nikaragua, Nijerya, Kuzey Kore, Pakistan, Rusya, Suudi Arabistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Vietnam bulunuyor.

2022 yılı Haziran ayında dini azınlık vakıflarının yönetim kurullarını seçmesine olanak tanıyan ve uzun zamandır beklenen yönetmeliğin hükümet tarafından yayımlandığını kaydeden rapor, hükümetin sözkonusu yönetmeliği daha önce yayınlamamış olması nedeniyle azınlık grupların vakıf liderlerini son 9 yıldır seçemediğini belirtti.

Yönetmeliğin çıkarılması bazı vakıfların işleyişi açısından olumlu bir gelişme olsa da uygulamayı eleştirenler, yönetmeliğin Müslüman olmayan toplumlar üzerindeki "devlet kontrolunun sürdürülmesi" için yeni bir araç olduğunu savunuyor.

Rapora göre Anayasa Mahkemesi'nin Nisan ayında okulların çocukların zorunlu dini eğitimden muaf olmasını reddetmesinin din ve inanç özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetmesine rağmen hükümet, durumu düzeltmek için hiçbir harekette bulunmadı. Tam tersine okullar, Kürtçe dersleri almak isteyen Kürt öğrencileri din derslerini almaya zorladı. Hükümet yıl içinde dini toplumlara tüzel kişilik verilmesi, zorunlu askerlik hizmetinin vicdani reddine ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun ya da diğer benzeri okulların yeniden açılmasına izin verilmesi için hiçbir adım atmadı.

ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu raporu, Türk hükümetinin Aleviler'e karşı ayrımcılığa devam ettiğini ve cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesini reddettiğini de bildirdi. Raporda, Şubat ayında Aleviler'in hükümetin cemevlerinin elektrik ve su faturalarının camilerin aksine ibadethane statüsünden değil, ticarethane statüsünden kesilmesi şeklindeki ayrımcı uygulamasını protesto ettiği hatırlatıldı. Aynı ay Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cemevlerinin elektrik ve su aboneliklerinin ticarethane yerine konut statüsünden sağlanacağını açıkladığı, ancak Erdoğan'ın bu açıklamada cemevlerini ibadethane olarak kabul etmemesinin dikkat çektiği kaydedildi.

Ekim ayında Erdoğan'ın Aleviler'in sorunlarına eğilmek amacıyla devlet idaresinde "Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı" kurulduğunu açıkladığının kaydedildiği rapora göre birçok Alevi, bu adımı, Alevilik'i hükümet otoritesi altına alma ve Aleviler'in Sünni İslam inancına asimile edilmesini teşvik etme amacı taşıdığı gerekçesiyle eleştirdi. Aleviler'in yıl boyunca şiddet eylemlerine hedef olduğu ayrıntısı da raporda yer aldı. Muharrem ayının başladığı Temmuz'da Aleviler'in ibadethanelerinin ve derneklerinin bir dizi saldırıya uğradığı, bıçaklanan bir kadının hastaneye kaldırıldığı belirtildi. Bu saldırıdan sadece birkaç gün sonraysa İstanbul'daki Kartal Cemevi Başkanı Selami Sarıtaş'ın iki kişinin saldırısına uğradığı raporda yer aldı.

Rapora göre Hıristiyanlar ve Yahudiler de yıl boyunca toplumsal şiddetin ve korkutma eylemlerinin odağı oldu. Bu iki dini inanca ait bazı kutsal mekanlar tahrip edildi. Haziran ayında Süryani bir aile, arazi anlaşmazlığı nedeniyle, Süryani cemaatinden din adamlarını evlerinde misafir ettikleri esnada saldırıya uğradı. Temmuz'daysa İstanbul'daki Hasköy Yahudi Mezarlığı'nda 36 mezar taşı tahrip edildi. Rapora göre IŞİD'in İstanbul'da yaşayan mensupları, dini azınlıklara karşı tehdit oluşturmayı sürdürüyor. IŞİD üyesi oldukları iddia edilen bazı kişilerin Aleviler'e ve Ankara'da bir cemevine saldırı planı yaptığı, daha sonraysa kilise ve sinagoglara yönelik saldırı planlarının ortaya çıkarıldığı raporda bildirildi.

Türk hükümetinin Türk Ceza Kanunu'nun 216'ncı maddesi olan Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu kapsamında "dini değerleri aşağılamayı" suç kapsamında cezalandırmayı sürdürdüğü de raporda belirtildi. Bu suçlamaların hükümete yönelik eleştirileri ve İslam'a hakaret olarak algılanan ifadeleri cezalandırmada kullanıldığı kaydedildi. Şarkıcı Sezen Aksu ve İsveç menşeili müzik streaming hizmeti firması Spotify'ın da dini inanca hakaret suçlamasına karşı karşıya kaldığı hatırlatıldı.

ABD hükümetine tavsiyeler

Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu'nun 2022 yılına ilişkin raporunda ABD hükümetine bazı tavsiyeler de yer aldı.

Buna göre Uluslararası Dini Özgürlükler Yasası uyarınca dini özgürlüklerin ağır ihlalinde bulunulması ya da bu ihlallere göz yumulması nedeniyle Türkiye'nin Özel Gözlem Listesi'ne alınması tavsiye edildi.

Türk hükümet yetkilileriyle yapılacak tüm toplantılarda Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması meselesinin gündeme getirilmesi ve bunun için en üst seviyede baskı yapılması da ABD hükümetine verilen tavsiyelerden biri. Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin din ve inanç özgürlüğüyle ilgili tüm hükümlerine tam olarak uyum sağlaması konusunun da bu görüşmelerde gündeme taşınması önerildi.

Dini azınlıkların ibadethane ve ruhani, kültürel ya da tarihi öneme sahip diğer dini mekanları açma, geri kazanma, tadil etme ve koruma çabalarının ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu'nda izlemesi ve kapsamlı olarak belgelemesi de tavsiyeler arasında yer aldı. Bu gibi mekanların vandalizme uğradığı ve tahrip edildiği vakaların da rapor edilmesi, korunmaları içinse Türk hükümetiyle işbirliği yapılması gerektiği vurgulandı.

Rapora göre ABD Kongresi, ABD-Türkiye ikili ilişkilerinin değerlendirilmesinde Türkiye'nin dini azınlıklara yönelik muamelelerini ve insan hakları meselelerini göz önünde bulundurmalı.

voa