Bu Türbede Yatan Osmanlı'nın İstikbalidir

Şehzade Mustafa'nın hayatı ve Mahidevran'dan ibretlik sözler

Bu Türbede Yatan Osmanlı'nın İstikbalidir

Bu Türbede Yatan Osmanlı'nın İstikbalidir 

Şehzade Mustafa, Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu ve Osmanlı Devleti'nin Cem Sultan ile beraber en ünlü şehzadesi konumundadır. Konya, Amasya ve Saruhan sancakbeylikliği görevlerinde bulundu. Babasına karşı isyandan ötürü yargılandı ve Irakeyn seferi sırasında boğdurularak infaz edildi. Her ne kadar "devlete isyan" suçundan infazı gerçekleştirilse de bu söylemin devletin içerisinde koltuk kapma yarışına girenler tarafından tertiplendiği biliniyor. Ayrıca Hürrem Sultan'ın kendi çoçukları Bayezid ve II. Selim'i tahta geçirmek için Şahzade Mustafa tarafıyla mücadeleye girişti sonunda Sultan Süleyman ve vezirler üzerinde oluşturduğu etki ile idam kararını çıkartı. Ölümü üzerine dönemin ünlü şairleri adına mersiyeler yazar ve bu olay osmanlı tarihinde mersiyenin yazıldığı ilk Şehzade olarak kayıtlara geçer. Taşlıcalı Yahya'nın mersiyesi bunlar arasında en önemli mersiyedir.

Hayatı

Babası henüz Saruhan sancak beyi iken Manisa’da 1515 yılında doğan Mustafa’nın annesi Sultan Süleyman’ın ilk gözdesi olan Mahidevran’dır. Mustafa çocukluğunun ilk yıllarını Manisa’da geçirdikten sonra 1520 yılında babasının tahta çıkması sonucu annesiyle birlikte İstanbul’a taşındı. Saray’da iyi bir eğitim almasının yanı sıra büyük şehzade olması dolayısıyla oldukça da gözde idi. Daha 9 yaşında iken bile Yeniçeriler tarafından oldukça sevilen şehzade, Hürrem Sultan’ın araya girişi ve yeni erkek evlatlar doğurması sonucu annesinin gözden düşmesine sebep olduğu gibi şehzadenin de durumunu sarstı.

1534 yılında Saruhan sancak beyi sıfatıyla Manisa’ya giden Mustafa’nın bu durumu babasının yerine en kuvvetli aday olarak gösterildiğini ortaya koysa da zamanla bu durum tersine döner. Gerek kendisini himaye eden babaannesi Hafsa Sultan’ın ölümü gerek iyi ilişkiler kurduğu Veziriazam İbrahim Paşa’nın katli ve Hürrem Sultan’ın çocuklarını öne çıkarması onu geri planda kalmasına yol açtı. Yalnız şehzade Mustafa her şeye rağmen 8 yıl idare ettiği Manisa halkına kendini sevdirdi.

Babası Sultan Süleyman’ın seferlere çıktığı dönemlerde bölgenin muhafazasıyla da görevlendirilen şehzade, 8 yılın sonunda Hürrem Sultan’ın entrikaları sonucu bu şehirden uzaklaştırılarak Amasya’ya gönderildi. Manisa’ya ise kardeşi Mehmet gönderildi fakat şehzade Mehmet burada ani bir şekilde öldü ve yerine diğer kardeşi Selim gönderildi. Bu durum Şehzade Mustafa’nın taht için düşünülmediğini göstermekte ve babasıyla giderek bozulan ilişkilerinin daha da tırmanmasına hatta sonunda idama kadar gidecek olayların başlangıcına neden oldu.

Bozulan İlişkiler

Hürrem Sultan’ın etkisi ile daha Manisa’da iken oğlu Mustafa’ya soğuk davranmaya başlayan Sultan Süleyman, oğlunun özür dilemek için yazdığı mektuplara dahi izin vermedi. Amasya’ya gittikten sonra da yazdığı mektupların hiçbirine olumlu cevap alamayan şehzade, babasını gücendirecek bir durumun içine girdiği açıktır. Yalnız diğer taraftan da Hürrem Sultan ile iş birliği yapan Rüstem Paşa Şehzade Mustafa’yı İran Şahı Tahmasb ile gizli irtibat kuran bir hain durumuna düşürmek için de bazı olaylara başvurdu. Şehzadenin mührünü kazdırıp onun ağzından yazılan bir mektubu Tahmasb’a göndertti ve şahın’da ona verdiği cevabı yolda ele geçirerek Sultan Süleyman’a sundu.

Hürrem Sultan ve onun destekçileri tarafından zor duruma düşürülen Mustafa’da tahta geçme hakkını yitirmemek için bazı girişimler de bulundu. Zaten halk tarafından oldukça sevilen şehzade, gün geçtikçe çevresine daha büyük bir kitle topladı.Bu kitleler de şehzade Mustafa’yı taht için en büyük aday ve kurtarıcı olarak görüyordu.

Mustafa’nın en büyük destekçileri Yeniçeriler olmasına rağmen, şehzade hiçbir zaman babasına karşı bir ayaklanmanın içinde bulunmadı, hatta Venedik kaynakları bu durumu hayret verici bulduklarını kaydetmiştir. Şehzade Mustafa’nın taht için yapmış olduğu girişimler, babasından sonra hakkı olan tahta geçmesine yardım etmeleri için Paşa’lara mektup yazmaktı.

Babası Kanuni'nin Korkusu

Şehzade Mustafa’nın bazı mektuplarında kendisini tahtın varisi gibi tanıtması ve dedesi Yavuz Sultan Selim gibi davranacağını söylemesi Kanuni tarafından oğlunun kendisini tahttan indireceği düşüncesine yol açmış olmalıdır. Kanuni’nin en büyük korkusu tıpkı dedesi II. Bayezid’in akıbetine uğramaktır. II. Bayezid de oğlu Yavuz tarafından artık yaşlandığı gerekçesiyle tahttan indirilmiştir. Sultan Süleyman böyle bir bakış açısından oğluna bakarken kulağına fesat üfleyenlerin de etkisinden kurtulamamıştır.

Ölümü

İran seferi hazırlıkları için Anadolu’ya gönderilen Rütem Paşa padişaha Mustafa’nın tahtı ele geçirmek için hazırlandığını bildirince Sultan Süleyman oğlunu öldürtmeye karar verdi. 1553 yılında Üsküdar’dan yola çıkan padişah, aktepe yakınlarında ordugahını kurdu ve şehzade Mustafa’da 5000 kişilik kuvvetiyle o gün oraya gitti. Ertesi gün otağ-ı hümayunda babasını ziyarete gitti ve içeriye girdiği sırada 7 dilsiz cellat üzerine atılarak şehzadeyi boğdu. 6 Ekim 1553 tarihini kaydeden kaynaklar, naaşı’nında bir İran halısı üzerinde teşhir edildiğini yazmaktadır. Ereğli’de cenaze namazı kılındıktan sonra Bursa’ya gönderilerek II.Murad Türbesi yanında toprağa verildi. Türbesi kardeşi Selim’in tahta çıkışından sonra yaptırıldı. 

Kanuni oğlu Şehzade Mustafa'nın idamına ebedî devlet ve nizam-ı alem için hüküm verdi ve bu büyük bedele katlandı. Ayrıca bunun acısını derinden hissederek vefat ettiği güne kadar hissederek cenazesinin başında gözyaşları döktüğü biliniyor.

Şehzade Mustafa'nın Ardından

Şehzade’nin katlinden sonra parasına ve mallarına el konulduğu gibi, adamlarından bir kısmı ve oğlu Mehmed’de boğduruldu. Annesi Mahidevran ise Bursa’ya gönderildi.

Şehzade’nin öldürülmesi büyük tepkilere yol açtı ve Sultan Süleyman bu tepkileri önlemek için Rüstem Paşa’yı sadrazamlıktan azletti. Bu olay için ‘’Mekr-i Rüstem’’ denildi. Şehzadenin suçsuzluğuna inanan tabakalar, ölümünden 1 yıl sonra onun adı etrafında Rumeli’de Düzmece Mustafa ayaklanmasını başlattı. Bir çok şair, şehzadenin ölümünü mersiyelerinde eleştirdiği gibi Avrupalı yazarlara da ilham kaynağı oldu.

Entelektüel bir kimliğe sahip olan Şehzade Mustafa, Kanuni tarafınan idam edildiğinde, geride Amasya'daki sarayında yapılan bir sayıma göre dört büyük sandık dolusu kitap bırakmıştı.