“İSÜ-Richard Falk Seminerleri”: İran Devrimi-Arap Baharı-Suriye ve Batı

İran Devrimi-Batı merkezli yaklaşımlara ve sekülerizme bir alternatif-Arap Baharı

“İSÜ-Richard Falk Seminerleri”: İran Devrimi-Arap Baharı-Suriye ve Batı

İstinye Üniversitesi’nin Topkapı kampusunda düzenlediği, ABD’li ünlü profesör ve aktivist Richard Falk’ın, “Orta Doğu Çatışması ve Dünya Düzeni” başlıklı seminerler dizisi devam ediyor. İlk seminerlerinde Falk, Soğuk Savaş sonrası uluslararası düzende Orta Doğu’nun önemine dikkat çekerek, İran Devrimi’nin Batı merkezli yaklaşımlara bir alternatif oluşturduğunu ve bu devrimin, mezhep ayrılıklarına da yol açtığını ve bunun yakın tarihteki Arap Baharı ile deneyimlendiğini söyledi. 14 Kasım 2019 tarihine kadar İstinye Üniversitesi’ne konuk olacak Falk’ın seminerlerinde, “Çatışma kaynağı bölgenin iç dinamikleri mi; yoksa dışardan dayatılan yaklaşımlar mı?” sorusuna yanıt arandığı ifade edildi. Seminerlerde ayrıca, mülteciler konusu, iklim değişikliği, su kaynakları yetersizliği ve değişen enerji politikaları da ele alınıyor.
 

İstinye Üniversitesi (İSÜ), dünyanın önemli bilim insanı, akademisyen ve entelektüellerini öğrenciler ve meraklılarıyla buluşturmaya devam ediyor. Dünyanın tanınmış Orta Doğu, uluslararası hukuk ve uluslararası ilişkiler uzmanlarından, İSÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü misafir öğretim üyesi ABD’li ünlü profesör Richard Falk, 14 Kasım 2019 tarihine kadar, İSÜ Topkapı Kampusunda, tüm akademisyen ve öğrencilere açık bir dizi seminer veriyor. Falk seminer dizisine, 30 Ekim 2019 tarihinde başladı.

İran Devrimi-Batı merkezli yaklaşımlara ve sekülerizme bir alternatif-Arap Baharı

İlk seminerlerinde, özellikle Soğuk Savaş sonrası uluslararası düzende Orta Doğu’nun önemine dikkat çeken Falk, öncelikle, İran Devrimi’nin Batı merkezli yaklaşımlara ve sekülerizme bir alternatif oluşturduğunu ve Orta Doğu’daki medeni ve dini değerlerin, Avrupa temelli değerlerden farklı olduğunu vurguladı. Ayrıca bu devrimin, mezhep ayrılıklarına da yol açtığını ve bunun yakın tarihteki Arap Baharı ile de deneyimlendiğini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti: “Soğuk Savaş döneminde, SSCB’nin yayılmacılığı, nükleer silahların güvenlik tehdidi yaratması gibi olgular bölgede endişe yaratıyordu. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise, ABD’nin demokrasi teşviki çalışmaları ve İsrail ile olan özel ilişkileri çerçevesinde bölge önemini korudu ve bununla beraber çatışma merkezi olarak anıldı. Bu durum, Arap Baharı sürecinde ve özellikle devam eden Suriye meselesinde de etkisini gösterdi ve ABD, Rusya gibi aktörlerin müdahil olmasıyla, hem bölgenin önemi hem de çatışma merkezi olması gerçeği bir kez daha kendisini gösterdi.”

Çatışma kaynağı bölgenin iç dinamikleri mi; yoksa dışardan dayatılan yaklaşımlar mı? Seminerlerde, bölgeye barış, huzur ve istikrarın gelmesi için yapılması gerekenler ele alınacak. Geçtiğimiz asır boyunca bölgedeki çatışmanın şekli, tarihi, politik ve ekonomik anlamda insanlığın uğradığı değişimlere bağlı olarak farklılaşmıştır. Bu noktadaki temel soru ise, bu çatışmanın kaynağında yatanın bölgenin iç dinamikleri mi, bölge dışından dayatılan yaklaşımlar mı yoksa her ikisinin bir araya gelerek oluşturduğu bir karşım mı olduğudur. Kaçınılmaz olarak söz konusu bu dinamikler, ulusal, bölgesel ve küresel dinamiklerin bir yansımasını da içerisinde barındırmaktadır ve bu dinamiklerin her biri anlaşılmadan sorunun temelinin ortaya konması mümkün değil.

Mülteciler konusu, iklim değişikliği, su kaynakları yetersizliği ve değişen enerji politikaları: Ülkemizin bölge politikasındaki yeri de bu seminerler de normatif ve politik açıdan masaya yatırılacak. Bu sorunların arka planında yer alan konular olarak, bölge içerisinde ve Avrupa üzerinde bir baskı unsuruna dönüşen mülteci konusu ile birlikte, orta vadede önemli tehditler haline gelen iklim değişikliği, su kaynaklarının yetersizliği ve değişen enerji politikaları gibi unsurlar da söz konusu bu değerlendirmenin önemli parçalarını oluşturacak. Başta lisans, lisansüstü öğrenciler ve akademisyenler olmak üzere ilgili herkesin katılımına açık olacak bu seminerler dizisinin, bölgenin tarihsel perspektifte incelenmesinin yanı sıra; katılımcıların da katkılarıyla, ileriye dönük çözüm önerileri ve olası senaryoların ortaya çıkarılıp değerlendirilmesi adına çok önemli ve verimli bir diyalog ortamı yaratacağını düşünüyoruz.

 

Prof. Richard Falk kimdir?: Uzun yıllar Princeton Üniversitesi’nde Uluslararası Hukuk dersleri veren Prof. Richard Falk, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından, altı yıllık bir dönem için, "1967'den Beri İşgal Altındaki Filistin Topraklarında İnsan Hakları Durumu" konusunda özel raportör olarak atandı. Richard Falk çeşitli akademik konularda onlarca kitabın yazarı ve editörüdür.

 

Seminer Tarih ve Saatleri:

05 Kasım 2019/15:00-17:00

07 Kasım 2109/10:00-12:00

08 Kasım 2019/10:00-12:00

11 Kasım 2019/10:00-12:00

12 Kasım 2019/15:00-17:00

14 Kasım 2109/10:00-12:00

Mekân: İstinye Üniversitesi Topkapı Kampusu Senato Odası

İstinye Üniversitesi Hakkında

İstinye Üniversitesi, “MLPCareGrubu”nun 25 yıllık bilgi ve birikiminin devamı olarak, 21. Yüzyıl Anadolu Vakfı tarafından 2015 yılında kuruldu. Üniversite, öğrencilerine var olan güncel ve geniş tabanlı tüm bilgileri aktarmanın yanı sıra; her akademik bölüm için ayrı ayrı güçlü bir donanım sağlamayı ve eğitim-araştırma performansı ile ulusal ve global anlamda yeni bilgi üretimine katkıda bulunarak, Türkiye’nin ve dünyanın seçkin üniversiteleri arasında yer almayı hedefliyor. Öğrenci odaklı eğitim anlayışını üniversitenin tüm süreçlerinde uygulayan İstinye Üniversitesi, bilim ve araştırma merkezi olma vizyonu doğrultusunda, bilimin sınırlarını genişletmeyi ve bilimsel gelişmelerden edinilen bulguları toplumun refahı için paylaşmayı ve uygulamayı amaçlıyor. Öğrencilerini, MLPCare Grubu bünyesinde yer alan Liv Hospital, Medical Park ve VM Medical Park hastaneleri başta olmak üzere, üniversitede edindikleri yetenekleri kullanabilecekleri çalışma ortamlarına yönlendiren İstinye Üniversitesi; geleceğin yetkin, yaratıcı ve ileri görüşlü bireylerini yetiştirerek, toplumumuzun sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel ve teknolojik gelişiminde önemli bir rol oynamayı ve insanlığın ilerlemesine katkıda bulunmayı hedefliyor.