Türk Tabipleri Birliği, Türkiye'de pandeminin 6. ayında hangi tespit ve önerilerde bulunuyor?

Sağlık çalışanları Nisan ayına göre iki kat fazla enfekte oluyor

Türk Tabipleri Birliği, Türkiye'de pandeminin 6. ayında hangi tespit ve önerilerde bulunuyor?

Türk Tabipleri Birliği, Türkiye'de pandeminin 6. ayında hangi tespit ve önerilerde bulunuyor?

  • Fundanur Öztürk
  • Ankara

Türk Tabipleri Birliği (TTB), "COVID-19 salgınında 6. Ay Değerlendirme Raporu"nda 95 sağlık çalışanın hayatını kaybettiğini açıkladı. 812 sayfalık raporda COVID-19 pandemisi sürecinde kamu hastanelerinin durumundan sağlık çalışanlarının beden ve ruh sağlığına, salgındaki sınıfsal eşitsizlikten COVID-19 hastalarının tedavisini gerçekleştiren hekimlerin tecrübelerine kadar birçok başlığa yer veriliyor.

TTB COVID-19 İzleme Kurulu üyelerinin Pazartesi günü düzenledikleri basın toplantısında; salgına dair verilerin şeffaf ve güvenilir olması, sağlık çalışanlarının nitelikli koruyucu ekipman eksikliği yaşamaması, test sayısının arttırılması, kısıtlamaların kamu ve özel sektör çalışanlarının tümünü kapsaması ve salgından en çok etkilenen grupların belirlenerek onlara özel önlemler alınması konularına dikkat çekildi.

Ayrıca yerel yönetimlerin salgınla mücadelenin bileşeni haline getirilmesi ve pandemi mücadelesinin kişisel önlemlere bırakılmayıp, suçlama ve damgalama yapılmadan kamusal önlemlerle yetkinleştirilmesi gerektiği ifade edildi.

TTB Başkanı Sinan Adıyaman, Türk Tabipleri Birliği Kanunu'na göre birliğe üye olan hekimlerin hak ve menfaatlerini koruma görevleri olduğunu hatırlattı.

Sinan Adıyaman, "halkın sağlığını korumak için faaliyetlerde bulunmak, halk sağlığı ve tıp alanındaki sorunlarda resmi makamlarla karşılıklı işbirliği yapmak" gibi yükümlülükleri olduğunun altını çizdi.

TTB

Sağlık çalışanları Nisan ayına göre iki kat fazla enfekte oluyor

Uluslararası Çalışma Örgütü, Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı ve Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı'na göre COVID 19 hastalığının sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerekiyor.

TTB de COVID-19'un tıpkı Almanya, Belçika, İtalya ve Kanada'da olduğu gibi Türkiye'de de sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak tanımlanması gerektiğini vurguluyor.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de sağlık çalışanlarının diğer yurttaşlara göre daha yüksek oranda hastalandıklarını ifade eden TTB'den Dr. Osman Elbek, "Sağlık çalışanları 29 Nisan'da toplumdan yaklaşık 5 kat daha fazla hastalanıyordu. 2 Eylül'e gelindiğinde bu oran 8 buçuk kata çıktı" diyor.

TTB

Elbek'e göre sağlık çalışanlarının 29 Nisan'a göre neredeyse iki kat daha fazla hastalığa yakalanıyor olmalarının arkasındaki sebepler çeşitlilik gösteriyor.

Nisan döneminde pandemiye karşı mücadele hemen hemen tüm branşlardan hekimlerin görev aldığını söyleyen Elbek, şu an bu yükün daha çok acil, yoğun bakım, göğüs hastalıkları ve enfeksiyon hastalıkları gibi alanlarda görevli sağlık çalışanlarının omuzlarında olduğunu belirtiyor ve bu durumun COVID-19 ile mücadele eden hekimlerin mesai sürelerini uzatarak virüs bulaşma riskini artırdığını ifade ediyor.

Hekim ayrıca, TTB'ye özellikle birinci basamaktan gelen geri bildirimlere göre koruyucu ekipmanların da eskisi kadar nitelikli olmadığının gözlendiğini aktarıyor:

"Sağlık çalışanları o kadar kaygı verici düzeyde bir değersizlik ve tükenme hisleri içerisindeler ki istifa ederek ve psikolojik destekle ayakta durmaya çalışıyorlar. Bu kadar büyük bir yükün altına girmiş sağlık çalışanlarını kaybedersek pandeminin altından kalkamayız."

Salgın en çok sanayi mahallelerinde yoğunlaşıyor

Sağlık Bakanlığı salgının başından bu yana kısıtlı veri paylaşmakla ve salgının gerçek boyutunu gizlemekle eleştiriliyor.

TTB'nin raporuna göre İngiltere; detaylı test sonuçları, hastane kapasite kullanımı, ölüm detayı, fazladan ölümler, bölge bazında bilgi, il bazında bilgi, karantina detayı, yaş, cinsiyet, bilgilere elektronik erişim ve tarama raporlarını kamuoyu ile paylaşıyor. Türkiye ise bunlardan sadece, bölge bazında bilgi ve yaş ile cinsiyet bilgisini paylaşıyor.

Raporda, kısıtlı veri paylaşımının pandeminin izlenmesini zorlaştırdığı ve hangi grupların daha çok risk altında olduğu tespit edilerek o gruplara özel koruyucu politikalar geliştirilmediği ifade ediliyor.

Elbek, sadece İstanbul özelinde yaptıkları bir araştırma sonucunda, salgının en çok sanayi alanlarını çevreleyen mahallelerde yayıldığını aktarıyor.

Hayat Eve Sığar (HES) uygulaması üzerinden İstanbul'un virüs yoğunluk haritasından binlerce fotoğraf çekerek bu yoğunluk alanlarını kentin sosyo-ekonomik demografisini gösteren haritalarla kıyasladıklarını ifade eden Elbek, İstanbul'da en çok COVID-19 vakasının görüldüğü bölgeler ile orta ve orta-alt sosyo-ekonomik konumlara işaret eden bölgelerin büyük oranda örtüştüğünü söylüyor.

Örneğin Kadıköy'ün sahil şeridinde virüs yoğunluğu az gözlenirken, Fikirtepe'ye doğru çıkıldıkça virüs yoğunluğunun arttığı gözleniyor.

Ambarlı, Pendik, Tuzla liman bölgesi, Zeytinburnu, Güngören, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa çevresi de COVID 19 yoğunluğuna maruz kalan bölgeler arasında yer alıyor.

"D-100 otoyolu artık bir otoyol değil, COVID 19 için bir sınıfsal sınır" diyen Elbek, otoyolun kuzeyindeki mahallelere çıkıldıkça salgın yoğunluğunun kat be kat arttığını belirtiyor.

Bu bağlamda İstanbul, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Marmara'da yaşanan yüksek ölüm hızının da incelenmesi gerektiğini ifade ediyor.

Türkiye

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala da salgın yayılımında bölgeler arasında çok ciddi farklılıklar olduğunun altını çiziyor.

Artan vaka ve ölüm sayıları düşünüldüğünde Türkiye'de yeni bir kapanma döneminin bilim insanlarınca tartışılabilmesi için il hatta ilçe bazında verilerin şeffaflıkla paylaşılması gerektiğini söyleyen Pala, bakanlığın yayımladığı 30 Ağustos haftasına ilişkin durum raporuna göre, Batı Marmara'da yeni olgu görülme sıklığının Orta Anadolu'ya göre 18 kat fazla olduğunu hatırlatıyor.

Rapordaki diğer tespitler ne?

TTB, yeni normale geçerken 4 Mayıs tarihinde özellikle yaz turizminin yoğun olduğu kentlerde seyahat serbestisi başladığını ancak şehir vaka bilgisi verilmeden bu uygulamaya geçilmesinin salgın açısından kritik bir uygulama olduğunu kaydediyor.

Virüs bulaştırma katsayısının (R0) 1'in üzerine çıktığında atılan normalleşme adımlarından geri dönülmesi gerektiğini ancak Bakan Koca'nın R0 katsayısını 1,56 olarak açıklamasına rağmen 11 Mayıs tarihinde AVM'lerin açılması kararından geri adım atılmadığı hatırlatılıyor.

Raporda Türkiye'nin filyasyon çalışmalarına geç başladığı değerlendirmesine yer verilerek, TBMM Sağlık Komisyonu'nda sunulan tabloya göre Türkiye'de 18 Nisan tarihine dek filyasyon çalışmasının yapılmadığı ve Ağustos'dan bu yana yeni filyasyon oranının ne olduğunun açıklanmadığı ortaya koyuluyor.

TTB'ye göre, 11'i Türkiye'de olmak üzere dünya genelinde 176 aşı çalışması yürütülüyor olmasına rağmen önümüzdeki yaz aylarına kadar aşı hayata geçemeyecek.

Dolayısıyla tedavi yöntemlerinin de gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Dr. Elbek, "Yan etkisi olan ve etkili olduğu bilimsel olarak gösterilemeyen Hidroksiklorokin, aksini bildiren yeni klinik çalışma sonuçları olmadıkça, COVID-19'un asemptomatik, ayakta ya da yatan, hafif, orta, ağır formlarının tedavisinde kullanılmamalıdır" diyor.

aşı

Raporda, aile hekimlikleri ve ilçe sağlık müdürlükleri arasında filyasyon ve birinci aşama izlem sürecini yürütmeye yönelik işbirliğinin halen oluşturulamadığı ve aile hekimlerinin kendilerine ulaşan hastaların sorunları çözebilmekte sorun yaşadığı aktarılıyor.

Hastaların filyasyon ekiplerinin kendilerine ulaşmadığı, ilaç getirilmediği, karantinalarının kaldırılmadığı, istirahat raporu alamadığı, kontrol testi yaptıramadığı, temaslı yakınlarına test yapılmadığı gibi pek çok sebeple aile hekimlerini aradığı ancak "ilçe sağlık müdürlükleriyle bir türlü sağlanamayan koordinasyon" sebebiyle sonuç alınamadığı kaydediliyor.

TTB'nin 'Yönetemiyorsunuz, Tükeniyoruz' eyleminden bir fotoğraf (15 Eylül 2020)

TTB'nin 'Yönetemiyorsunuz, Tükeniyoruz' eyleminden bir fotoğraf (15 Eylül 2020)

Ayrıca Birinci Basamakta COVID-19 Pandemisine İlişkin Durum Araştırması'na göre Aile Sağlığı Merkezleri'nin yüzde 81'inde sağlık çalışanlarına kontrol amaçlı PCR testi, yüzde 84'ünde de kontrol amaçlı antikor testi uygulanmadığı belirtiliyor.

TTB ayrıca şehir hastanelerinin açılması sebebiyle özellikle şehir merkezlerinde kapatılan hastanelerin yeniden tam kapasiteyle ve "gecikmeden" açılması gerektiğini ifade ediyor.

BBC TÜRKÇE