'Bakanlıktan vekilliğe' hamlesinde istifa tartışması: Hukuk ne diyor?

ERDOĞAN’IN HAMLESİ NASIL YORUMLANDI?

'Bakanlıktan vekilliğe' hamlesinde istifa tartışması: Hukuk ne diyor?

'Bakanlıktan vekilliğe' hamlesinde istifa tartışması: Hukuk ne diyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bakanların milletvekili adayı olacağı hamlesi ‘dokunulmazlık zırhı’ olarak yorumlanıyor. Öte yandan İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcılığı için istifa çağrıları yapan AK Parti cephesi, bakanların milletvekili adayı olmasında ise istifaya gerek duymuyor. Peki hukuk bu konuda ne diyor? Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, karar.com’a değerlendirdi.

EDA NARİN | KARAR

Türkiye,14 Mayıs'ta tarihi bir seçime gidiyor. Siyasilerin hamleleri her geçen gün farklı bir tartışmanın kapısını aralıyor. Bunlardan biri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 17 bakanın milletvekili adayı olacağını açıklaması. Bu açıklamayla birlikte siyaset ve hukukta ‘Bakanlar istifa edecek mi?’ sorusuna yanıt olarak ayrı görüşler ortaya atılmaya başladı.

ERDOĞAN’IN HAMLESİ NASIL YORUMLANDI?

Kulisler ve anketler, CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık yarışında kuvvetli olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz ay ‘son defa oy istediği’ni söylemesi de AK Parti cephesinde seçimin kaybedileceğinin düşünülmeye başlandığı şeklinde yorumlara neden oldu. Erdoğan’ın dünkü ‘bakanlıktan vekilliğe’ hamlesi ise iktidarın değişmesi durumunda olası yargılamalarda kullanılacak 'dokunulmazlık zırhı' olarak yorumlandı.

NEDEN TARTIŞMA KONUSU OLDU?

17 bakanın milletvekili adayı olacağı belli olmadan önce ‘istifa’ tartışmaları, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığının ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı açıklamasıyla başlamıştı. Millet İttifakı’nın bu kararı sonrası AK Parti cephesinden ‘hukuksuz’ olduğu gerekçesiyle istifa etmeleri gerektiğine dair güçlü sesler duyulmuştu. Tartışmanın ateşini fitilleyen ise bu kez aynı durumun AK Parti içerisinde meydana gelmesi oldu. 17 bakanın milletvekili adayı olacağının açıklanmasıyla siyaset ve hukuk arenası ‘Bakanlar istifa edecek mi?’ sorularıyla çalkalanmaya başladı. Tartışmalar sürerken AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, anayasal ve yasal sisteme göre bakanların istifa etmelerinin gerekmediğini belirterek, şunları söyledi:

Bakanlarımız Genel Merkezimize hemen hemen gelir. Sadece adaylık için değil bu durum. Bakanlarımızın milletvekilliği olup olmamasında partimizin bir bakış açısı var. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi bakanlarımızın olduğu listeler oluşacak gibi duruyor. Bizim sistemimize, anayasal ve yasal sisteme göre bakanlarımızın istifa etmesi gerekmiyor. Hiçbir bakanın istifasına gerek olmadan arzu ederlerse aday olabilirler. Hangi ile aday olacak gibi konular Sayın Cumhurbaşkanımızın bileceği konulardır.

‘İMAMOĞLU VE YAVAŞ’IN ŞU AN İSTİFA ETMELERİ GEREKMİYOR’

Tartışmalara neden olan “Bakanlar istifa etmeli mi?” sorusunu Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz, karar.com’a değerlendirdi. Boyunsuz, bakanların milletvekili adayı olmalarına ilişkin hukuki değerlendirmelerini İmamoğlu ve Yavaş’ın AK Partililer tarafından ‘hukuksuz’ bulunan sürecinden başlattı. Cumhurbaşkanı yardımcılığının atama ile gelinen bir görev olduğunu belirten Boyunsuz, “Dolayısıyla aday olmak diye bir şey söz konusu değil cumhurbaşkanı yardımcılığı için. Şu an istifa etmeleri gerekmiyor” dedi.

Yerinden yönetim ilkesine değinen Boyunsuz, bu ilke gereği belediye başkanlığı ve cumhurbaşkanı yardımcılığı görevlerinin bağdaşık olmadığını dile getirdi.

YERİNDEN YÖNETİM İLKESİ NEDİR?

Yerinden yönetim usulünde ‘irade’ merkezdedir. Bu merkezce yönetilen birimlerin görev-yetki alanları sayılıp sınırlandırılarak belirlenir. Birimler, kendilerine bırakılan alanda kendilerine verilen görevleri, kendilerine tanınan yetkiler çerçevesinde yerine getirirler. Kullandıkları yetkiler çerçevesinde, üstlendikleri görevleri yerine getirmekten sorumlu tutulurlar.

Boyunsuz, mevcut iki görevden birinin merkez devlet teşkilatından özerk olması gerektiğini belirterek, şunları ifade etti:

Diğeri, merkez devlet teşkilatının başındaki cumhurbaşkanından doğrudan emir alan ve dolayısıyla hiyerarşide yeri bulunan bir konumdur. Dolayısıyla seçimlerden sonrasında böyle bir atama olabilmesi için bu görevin sona ermesi beklenmesi gerekir veya görevlerinden ayrılmaları gerekir.

‘SANDIKTA ALAMADIĞINI ARKA KAPIDAN ALMAK’

Mevcut mevzuatta belediye başkanının istifası durumunda belediye meclisinde seçim yapıldığını hatırlayan Boyunsuz, “Halbuki belediye başkanlığı ayrı bir sandıktan çıkıyor. Belediye meclisi üyelikleri ayrı bir sandıktan çıkıyor. Dolayısıyla o sandıklardan birinden çıkan bir iradeyi yok edip, öbür sandıktan çıkan iradeye üstünlük tanımış oluyor mevcut mevzuat. Bu sebeple bir belediye başkanı görevden alındıysa ya da kendisi ayrıldıysa oradaki parti tercihine riayet edilmeli. En doğru demokratik çözüm budur. Onun için ‘belediye başkanı görevden ayrıldı, biz belediye meclisinde seçim yapalım’ demek; sandıkta alamadığını arka kapıdan başka türlü almış olmak demek. Bu mevzuatın da düzeltilmesi gerekiyor. Şu an ise İmamoğlu ve Yavaş’ın istifa etmesi gerekmiyor” ifadelerini kullandı.

‘BİR KİŞİ HEM BAKAN HEM MİLLETVEKİLİ OLAMIYOR’

17 bakanın milletvekili adayı olması tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Boyunsuz, Anayasa’ya atıfta bulunarak milletvekilliği ile bakanlığın bağdaşık görevler olmadığının altını çizdi. Boyunsuz, Anayasa’nın 106’ncı maddesini hatırlatarak, “Bu madde ‘TBMM üyeleri, cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erer’ diyor. Demek ki bir kişi hem bakan hem milletvekili olamıyor” dedi.

ANAYASA’NIN 106’NCI MADDESİ NE?

“Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir.

Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Genel seçime bir yıl veya daha az kalmışsa Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimi de Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yenilenir. Genel seçime bir yıldan fazla kalmışsa seçilen Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim tarihine kadar görevine devam eder. Kalan süreyi tamamlayan Cumhurbaşkanı açısından bu süre dönemden sayılmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinin yapılacağı tarihte her iki seçim birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.

Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, 81 inci maddede yazılı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde andiçerler. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erer.”

Bir kişinin hem bakan hem de milletvekili olamamasının başkanlık sisteminin kuvvetler ayrılığıyla ilgili olduğunu söyleyen Boyunsuz, “Bizim Anayasamızda da bu şekli ayrılığa dikkat edilmiş ve bu ikisi bağdaşmayan görevler olarak düzenlenmiş” dedi.

‘BAKANLAR, ÜST DÜZEY KAMU GÖREVLİSİ KONUMUNDA’

Boyunsuz, günümüzde bakanın artık yürütme üyesi olmadığını dile getirerek, yürütmenin artık bir kişiden oluştuğunu hatırlattı. Bakanların, ‘üst düzey kamu görevlisi’ konumunda bulunduğunu ve atama ile görevlendirildiğini söyleyen Boyunsuz, şöyle devam etti:

Dolayısıyla bağdaşık olmayan bir göreve siz bakan olarak, milletvekili olarak aday olduğunuz zaman milletvekilliğinin de bir adaylık süreci var. Bütün o bağdaşık olmayan diğer görevde olmayanlar ne yapıyor? Görevlerini bırakıp milletvekilliğine aday oluyorlar. Aynı şey bunlar için de geçerli olmalı. Açık bir düzenleme yok ama ilke orada duruyor. Bu ikisi bağdaşık görevler değil Anayasa’nın 106’ncı maddesine göre. O zaman bağdaşık olmayan göreve talip olduğunuzda da görevinizi bırakmanız gerekiyor. Seçimlerin temel hükümleriyle ilgili olan yasal düzenlemede yasal bir boşluk var. Yasal boşluk var ama Anayasa’da ilke duruyor. İlke diyor ki ‘Bu iki görev bağdaşmıyor.’ Öyleyse siz bunlardan birini bırakıp öbürüne aday olduğunuzda da görevden ayrılmanız gerekir. Atamayla gelinen bir görev için ayrılmanız gerekmez ama seçimle gelinen bir göreve talip olduğunuz zaman seçim sürecinde ayrılmanız gerekir. Seçim bir günden ibaret değil bizim hukukumuzda. Seçim 11 Mart’ta başladı. Onun için o göreve talip olduğunuz andan itibaren bağdaşık olmayan görevinizi bırakmanız gerekiyor o süreçte.

‘TARTIŞMALAR YSK TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLECEK’

Boyunsuz, bakanlık istifa etmeden milletvekili adayı oldukları bir senaryoda ise işleyişin hukuki olarak nasıl yürüyeceğini şu sözlerle anlattı:

Partiler, milletvekili adaylarının listelerini YSK’ya verecekler. Sonrasında YSK bu kişilerin adaylık başvurusu yapıp yapamayacaklarıyla ilgili resen bir inceleme yapacak. O süreçte hukuki tartışmalar YSK tarafından değerlendirilecek. Muhalefet partileri de itiraz edebilir ve YSK’nın hukuki görüşlerden bir tanesini benimsemesi gerekiyor. Çok açık bir düzenleme olmadığı için yoruma bağlı ilerleyecek bir süreç bu.

KARAR