“2020 Sonrası Rüzgar Yatırımları için YEKDEM kuru ve fiyatı hayati önemde”

“Euro cinsinden fonlama kamu yararı açısından TL’ye göre yüzde 9 daha avantajlı”

“2020 Sonrası Rüzgar Yatırımları için YEKDEM kuru ve fiyatı hayati önemde”

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği TÜREB Başkanı Hakan Yıldırım, ülkemizde sürdürülebilir ve finanse edilebilir rüzgar yatırımlarını garanti altına almak adına, 2020 Aralık ayında sona erecek olan Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destek Mekanizması YEKDEM fiyatının döviz bazlı olarak belirlenmesinden yana olduklarını açıkladı. “YEKDEM bir maliyet kaynağı değil, tam tersine ülkemizin yenilenebilir enerji sanayisinin gelişmesi ve elektrik tüketim maliyetimizin düşmesi açısından çok önemli bir fırsattır” diyen Yıldırım, YEKDEM sayesinde yenilenebilir enerji sektörüne yerli yabancı birçok şirket tarafından 50 milyar dolar yatırım yapıldığını ve finans kuruluşlarınca da yaklaşık 40 milyar dolar finansman desteği verildiğini hatırlatarak “Bu sayede geçtiğimiz 10 yılda yenilenebilir enerji kapasitemizi 3’e katladık ve 42 bin MW’a çıkardık. Rüzgar ve güneş enerjisi sanayimizi oluşturduk ve ayrıca güçlendirdik. Enerji ithalatını azaltarak cari açığın düşmesine katkı sağladık, enerji arz güvenliğini kuvvetlendirdik. Şimdi bu faydaların artarak devam etmesi için maliyetlerin kuru ne ise destek mekanizmasının kurunun da aynı olması gerektiğine inanıyoruz. Bu da Euro olarak ön plana çıkıyor” dedi.

“YEKDEM yalnızca 2018 yılında cari açığı 900 milyon dolar düşürdü”

Türkiye’nin elektrik talebi son 10 yılda yüzde 50 artarak 200 milyar kWh’dan 300 milyar kWh’a çıkmasına rağmen, artan 100 milyar kWh talebin yüzde 60’lık kısmının yenilenebilir enerji santrallerinden karşılanabilmesinin en önemli dinamosu, etkin bir şekilde uygulanan YEKDEM mekanizması oldu. Kurulu güç olarak 8.000 MW’a ulaşan rüzgar santrallerinin sadece ithal yakıt ikamesi katkısına bakıldığında, 2018 yılında üretmiş oldukları yaklaşık 20 milyar kWh elektrik enerjisiyle, aynı miktarda elektrik üretimi için gerekli olan ciddi miktarda doğalgaz ithalatı önlenerek cari açığın yaklaşık 900 milyon dolar tutarınca azaltılması sağlandı. “YEKDEM’in en önemli getirilerinden biri de bu 10 yıllık dönemde artan talebin önemli ölçüde yenilenebilir enerji üretimi ile karşılanması sonucunda, spot piyasadaki elektrik fiyatlarını 2008 yılında MWh başına 120 USD seviyesinden ilk 5 yıl içerisinde 80 dolar seviyesine, sonrasında da 40-50 dolar seviyesine kadar düşürmesi oldu” diyen TÜREB Başkanı Hakan Yıldırım, sürdürülebilir ve finanse edilebilir rüzgar yatırımları için bir çıpa fiyatın gerekli olduğunun, bu fiyatın da yatırımın maliyetinin oluştuğu kurdan belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

“Euro cinsinden fonlama kamu yararı açısından TL’ye göre yüzde 9 daha avantajlı”

Mevcut YEKDEM sisteminin güncel teknoloji, maliyet, finans, coğrafya ve rüzgar koşullarına göre düzenlenmesi ve piyasa fiyatına yakın bir noktada tanımlanmasının kamu menfaati ve yatırımların yapılması için elzem olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Yeni belirlenecek mekanizmada çıpa fiyatı Euro olarak belirlenmeli ve alım garantisi de buna göre düzenlenmeli. Halihazırda Euro cinsinden fonlama maliyetleri kamu yaratı açısından dolara göre yüzde 2, TL’ye göre ise yüzde 9 daha avantajlı. Ayrıca uzun vadeli ve daha makul finansman kaynaklarına erişim için alım garantisinin de mutlaka 15 yıl olarak düzenlenmesini öneriyoruz” tespitinde bulundu. Yıldırım, bir kısmı yerli imal edilmiş bile olsa (kanat, kule, jeneratör) hammaddeler dövize endeksli olduğundan, santrallerin maliyet tarafının da büyük oranda Euro/dolar bazlı olduğunu hatırlatarak Euro cinsinden alım garantisi düzenlenmesi durumunda, projelerin finansmanının daha düşük maliyetle sağlanabileceğine, finansman yükünü hafifletecek bu durumun da yatırımcıların daha düşük sermaye ile yatırım yapmalarına imkân vereceğine dikkat çekti. “TL cinsinden bir alım garantisi olması durumunda özellikle uluslararası büyük enerji yatırımcılarının kurdaki olası dalgalanmalardan dolayı projelere ilave risk primi koyma durumu ortaya çıkacaktır” şeklinde konuşan Hakan Yıldırım, halihazırda yılda bin 300 MW kurulu güçten 500 MW’lara düşmüş olan sektörün TL bazlı alım garantisi getirilmesi durumunda ilave risk primi ve maliyetlerle daha da zayıflayacağı ve emekleme aşamasına gelmiş olan yerli rüzgar sanayiinin bundan ciddi ölçüde zarar göreceği uyarısında bulundu.

“Yerli rüzgar sanayini korumak için katkı desteği en az 10 yıl boyunca sunulmalı”

Enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasının önemli bir unsurunun ekipmanda da dışa bağımlılığın azaltılması olduğunu kaydeden TÜREB Başkanı Yıldırım, “Bu nedenle mevcutta kurulmuş ve gelişmiş olan yerli imalat sanayini korumak, rekabetçi olarak gelecek dönemlere taşıyabilmek adına iç pazarın canlı tutulması şart” şeklinde konuşarak yerli ekipman kullanımının cazip kılınması amacıyla ek bir fiyat desteği sunulması ve mutlaka alım garantisinden bağımsız olarak (piyasa fiyatıyla birlikte enerji satışı yapılsa dahi) işletilmesini önerdiklerini belirtti. Yıldırım, sanayi yatırımlarının planlama ve amortisman süreçlerini düşünerek, yerli katkı desteğinin en az 10 yıl süresince sunulması ve çıpa fiyat desteğindeki gibi EUR cinsinden verilmesi faydalı olacağını vurguladı.

Sektördeki 10 bin kişilik istihdamın da yeni YEKDEM düzenlemesine bağlı olarak sıkıntıya düşebileceğini belirten Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Hakan Yıldırım “10 yılda sıfırdan bir sektör ortaya koyduk. Yerli sanayimizde bu alanda global firmalara hizmet sunacak kalitede ciddi bir insan kaynağı ve 10 bin kişiyi aşan bir istihdam ortaya çıktı. YEKDEM’le ilgili alınacak kararlar bu istihdamın geleceği açısından da belirleyici olacak” mesajı verdi.

“Sektör olarak bu süreçte her türlü katkıyı vermeye hazırız”

Yenilenebilir enerji sektörünün bu düzenlemeyle ilgili olarak uzun zamandır ilgili kurumlarla temasta olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Biz sektör temsilcisi olarak bu aşamada da elimizden gelen tüm katkıyı sağlamaya ve görüşlerimizi bir kez daha paylaşmaya hazırız. Yenilenebilir enerjiyi Türkiye’de bir başarı hikayesi haline getiren Bakanlığımızın bundan sonra da bu başarıları artıracak düzenlemeler yapacağına inanıyor, her türlü iş birliğine açık olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz” dedi.