ABD basını: ”Erdoğan'ı bekleyen en acil mesele ekonomi ve döviz sıkıntısı”

“Erdoğan'ı bekleyen en acil mesele, ekonomi”

ABD basını: ”Erdoğan'ı bekleyen en acil mesele ekonomi ve döviz sıkıntısı”

ABD basını: ”Erdoğan'ı bekleyen en acil mesele ekonomi ve döviz sıkıntısı”

Amerikan basını, dün yapılan cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi sonrasında bugün ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yüksek enflasyon, 6 Şubat depremleri ve zor geçen seçim yarışına rağmen üçüncü kez seçilerek iktidarını pekiştirdiği yorumu yaptı.

New York Times gazetesinde Ben Hubbard imzasıyla yayınlanan analiz haberde ekonomik krizle karşı karşıya olan Erdoğan'ın ülke içinde ya da Batılı müttefiklerini rahatsız ettiği dış siyasette rota değiştirebileceğine ilişkin çok az işaret verdiği kaydedildi.

“Muhafazakar damgasını derinleştirebilir”

Habere göre elde ettiği bu zafer, Erdoğan’ın iktidarda çeyrek yüzyıl kalarak, Türk toplumu üzerindeki muhafazakar damgasını derinleştirirken, ekonomik ve jeopolitik gücü artan bir ülke vizyonunu sürdürebileceği anlamına geliyor.

Erdoğan'ın iç ve dış siyasette yön değiştirmeye ilişkin çok az sinyal verdiğini kaydeden NYT yazarı Hubbard, “Erdoğan'ın öngörülemezliği ve Batı karşıtı söylemleri, bazı Batılı ülke başkentlerinde Ukrayna savaşında kimin tarafında olduğunu sorgulamaya başlamıştı ve perde arkasında Erdoğan'ın kaybetmesini umuyorlardı” ifadelerini kullanıyor.

Hubbard, Ukrayna'ya ilişkin tavrı konusunda rahat olduğunun işaretini veren, Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna arasında oynadığı arabuluculuk rolünü “Batı'dan aferin almak için yapmadığını” söyleyen Erdoğan'ın, müttefiklerinin arzularının Türkiye'nin çıkarlarının önüne geçemeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu yazıyor.

Haberde görüşlerine yer verilen Londra'daki düşünce kuruluşu Chatham House'un Türkiye uzmanı Galip Dalay, Erdoğan'ın “dünyanın Batı egemenliğinin artık geçerli olmadığı bir evreye girdiği” anlayışıyla hareket ettiğini kaydediyor.

Dalay, Türkiye gibi bölgesel güçlerin Batı'yla bağlardan yararlanırken bir yandan da Rusya ve Çin gibi ABD’nin rakipleriyle ilişkiye girmesini sağlayan bu anlayışa göre “Türkiye, Batı'yla Rusya ve Çin arasında jeopolitik denge sağlamaktan daha fazla çıkar elde ediyor.”

“Rakipleri ilk kez Erdoğan'ı iktidardan uzaklaştırmaya çok yaklaştı”

NYT, muhalefetin Erdoğan iktidarına son vermeye daha önce hiç olmadığı kadar yaklaştığını ancak Erdoğan'ın bunun bir daha tekrar etmesini engellemeye çalışmasını beklediğini yazıyor.

Siyasi danışman Gülfem Saydan Sanver, “Erdoğan bu seçimi kazandıktan sonra kendisini mağlup edilemez olarak görmeye başlayacak” diyor ve Erdoğan'ın muhalefete karşı daha da sertleşeceğini düşündüğünü söylüyor.

Gazetenin görüşlerine başvurduğu uluslararası ilişkiler profesörü İlhan Uzgel de “Yargı devletin kontrolunda, meclis devletin kontrolunda, yürütme Erdoğan'ın kontrolunda. Bu da demokratik bir toplumun temeli olan güçler ayrılığının olmadığı anlamına geliyor” diyor. Gazete, Uzgel’in Ankara Üniversitesi’nden ihraç edilmiş olduğuna dikkat çekiyor.

“Erdoğan'ı bekleyen en acil mesele, ekonomi”

Erdoğan'ın faiz indirme politikasındaki ısrarının enflasyonu körüklediğini, seçim kampanyası sırasındaki harcamaların faturaları kabarttığını ve Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini erittiğini hatırlayan NYT, Türkiye'nin ekonomide hızla yön değiştirmemesi durumunda döviz krizi ya da resesyonla karşı karşıya kalacağını belirtiyor.

Habere göre ekonomik sorunlar, Erdoğan muhaliflerinin yaşadıkları hayal kırıklığının üstesinden gelebileceği ve yeniden mücadeleye başlayabileceği varsayılırsa, gelecekte değişim isteyen seçmen sayısının artmasına yol açabilir.

Haberde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'ndan Selim Koru'nun “Erdoğan çok genç yaşlardan itibaren Türkiye için net bir vizyona sahip. İnsanlar, bu vizyondan taviz vermediği için Erdoğan'ı seviyor” şeklindeki görüşüne yer veriliyor.

WSJ: “Erdoğan uluslararası ilişkilerde yıllar sürebilecek rolünü garantiledi”

Wall Street Journal gazetesi ise Erdoğan'ın dün kazandığı seçimlerin iktidarında yeni bir dönem başlattığını, bu dönemin belirleyici unsurunun, Erdoğan'ın kişisel cazibesinin AK Parti'nin azalan popülaritesinin önüne geçmesi olduğunu yazıyor. AK Parti'nin destek kaybetmeye başladığı ağır ekonomik kriz, önümüzdeki yıllarda Erdoğan'ın önündeki en büyük zorluk olacak.

Gazeteye göre Erdoğan, iktidarına karşı yıllar sonra ortaya çıkan ve ilk kez farklı partileri biraraya getiren en büyük muhalif cepheye rağmen bir taktik uzmanı olduğunu kanıtladı.

İslam ve milliyetçiliği biraraya getirdiği siyasi markasının cazibesinin seçmende karşılık bulmaya devam ettiğini kanıtlayan ve Türkiye'nin en uzun süre iktidarda olan lideri Erdoğan, habere göre seçime uzanan son aylarda devlet harcamalarını arttırarak, milliyetçilik ve birlik beraberliği öne çıkararak, rakiplerinin hatalı adımlarını kendi avantajına kullanarak zaferini inşa etti.

Gazete, ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey'nin görüşlerine yer veriyor. Jeffrey, Erdoğan için, “Baskı altında olduğunda sakin. Ne yaptığını biliyor, iplerin kendi elinde olduğunu yansıtıyor. Bu tutum, çoğu seçmen kitlesine cazip gelir, özellikle de Türk seçmenini cezbediyor” ifadelerini kullanıyor.

Erdoğan'ın seçime becerikli jeopolitik manevra becerisi gibi kilit bir avantajla girdiğini kaydeden WSJ, Cumhurbaşkanı'nın özellikle Rusya ve Batı arasındaki güç çekişmesinde Türkiye'nin bölgedeki nüfuz alanını genişlettiğini belirtiyor.

Son bir yılda Rusya ve Ukrayna arasındaki görüşmelere arabuluculuk yapan, bir yandan Kiev'e silah satarken diğer yandan Moskova'yla ekonomik ilişkileri genişleten Erdoğan, İsveç'in NATO üyeliğinin önünde engel oluşturmaya devam ediyor. Siyasi açıdan Türkiye içinde popüler olan bu duruş, aynı zamanda Erdoğan'ın Batılı müttefikleri karşısında elini güçlendiriyor.

Muhalefetteki çatlaklar

Erdoğan müttefiklerinin Türk medyasının büyük çoğunluğunu kontrol altında tuttuğu bir ortamda muhalefetin çok az hata payı olduğunu yazan WSJ, seçim kampanyasının erken aşamalarında muhalefette çatlaklar oluştuğunu yazıyor.

Bu çatlakların en büyüğü, Kemal Kılıçdaroğlu'nun itirazlara rağmen Erdoğan'a karşı daha güçlü olabilecek olası adayları bertaraf ederek Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayı olma konusunda dayatmada bulunması.

Gazete, muhalefet içindeki bu ahenksizliğin Kılıçdaroğlu'nun kampanyasına zarar verdiği görüşünü yansıtıyor. ABD Deniz Harp Akademisi'nde strateji profesörü olan Burak Kadercan, "Erdoğan, muhalefetin kendi kendini yiyip bitirmesini izledi. İstikrarlı bir lider olduğu izlenimini verdi. Kendisini sevmeyebilirsiniz ama onu tanıyorsunuz" ifadelerini kullandı.

“Yoksullaşma değil jeopolitik önem” öne çıktı

Erdoğan'ın milliyetçiliği öne çıkarmasının kazandığı zaferde önemli rol oynadığını yazan WSJ, bazı seçmenler için Türkiye'nin dünyadaki yerinin, Erdoğan'ın yoksullaşmalarına neden olan ekonomi politikalarının önüne geçtiğini kaydediyor.

Erdoğan, cumhurbaşkanlığının yeni dönemineyse kapsamı giderek genişleyen meselelerle giriyor. Dolar sıkıntısıyla mücadele eden bir ekonomiye istikrar kazandırmak zorunda olan Erdoğan, ekonomistlere göre Merkez Bankası'na yönelik müdahaleleri ve sermaye kontrolunu sürdürebilir, borçları ödeyemez hale gelmemek için Rusya ve Körfez Arap ülkelerinden nakit akışı devam edebilir.

Gazeteye konuşan eski AK Parti milletvekili ve Gelecek Partisi kurucusu Ayhan Sefer Üstün, “Halk, Türkiye'nin kalıcı ekonomik kriz halinde olduğunu bilmiyor. Erdoğan ekonominin çöküşünü bir şekilde bir yerlerden para bularak engelledi. Halkın, şu anda kapımızda olan bankacılık sektörünün çöküşünü hissetmesine izin vermedi” ifadelerini kullandı.

WSJ'a göre Türkiye'nin ekonomik görünümü belirsiz olsa da dünya, Erdoğan'ın küresel sahnede kalıcı olduğuna alışması gerekecek.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'ndan Selim Koru, görüşlerini, “Bu seçim, Türkiye'nin jeopolitik konumu sağlamlaştığı sürece yaşam standardının ne olduğunun pek de önemli olmadığını kanıtladı. Erdoğan rejiminin özü de bu: jeopolitik olarak rekabetçi olmak ve ülke içindeki yaşam bunun yanında ikinci planda kalıyor” şeklinde ifade etti.

VOA