Abdülhamid’in el emeği göz nuru Avrupa mezatında

BİLİNEN DÖRT ÖRNEĞİNDEN ÇOK DAHA GÖSTERİŞLİ

Abdülhamid’in el emeği göz nuru Avrupa mezatında

Abdülhamid’in el emeği göz nuru Avrupa mezatında

Sultan II. Abdülhamid’in Hicaz demir yolu ile İstanbul’a bağladığı Medine’ye kendi maaşından hediye ettiği ünik güneş saati Hollanda’da açık artırmaya çıktı. Ahşap işçiliği bilinen dört örneğini gölgede bırakan saatin Abdülhamid tarafından yapılmış olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu söyleyen Dr. Mehmet Tütüncü: “O döneme ait bu tarzda ince işçilik olan başka hiçbir saat yok, ünik bir eser.

Medine’ye çok değer verdiği ve usta bir marangoz olduğu bilinen Sultan Abdülhamid bu eşsiz saati kendi elleriyle yapmış olabilir.”

SALİHA SULTAN

Sultan II. Abdülhamid tarafından Medine’ye hediye edilen ünik (benzersiz) Osmanlı güneş saati Hollanda’da açık artırmaya çıktı. Osmanlı döneminden günümüze ulaşan dört nadir örnekten biri olan saat, Oriental Art Auctions Müzayede Evi tarafından 100 bin Euro başlangıç fiyatıyla satışa sunuldu. Müzayede evinin sanat danışmanları, üzerine Sultan II. Abdülhamid’in kendi maaşından ödendiğinin kaydedilen saatin işçiliğinin marangoz ustalığı ile de bilinen padişahın kendi el emeği de olabileceğini ileri sürüyor. 231 eserin satışa çıktığı müzayedede ayrıca Ayasofya Camii’nin levhalarını yazan Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin talebesi kadın hattat Zahide Selma Hanım’ın yazdığı Enâm-ı Şerif ve Sultan II. Abdülhamid’in eşlerinden Emsalinur Hanım’a ait gümüş makyaj çantası da dikkat çekiyor.

18.jpg

Müzayede evinin Osmanlı eserleri danışmanlarından olan Hollanda Türk ve Arap Dünyası Araştırma Merkezi Başkanı, tarihçi Dr. Mehmet Tütüncü KARAR’a verdiği bilgide, yakından incelediği güneş saatinin Sultan II. Abdülhamid tarafından özel yaptırıldığını, her yıl İstanbul’dan yola çıkan Surre Alayı ile Medine’ye gönderildiğini kaydetti. Dr. Tütüncü, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Medine’yi ele geçiren Suudilerin, şehirdeki birçok Osmanlı mirasını yok ettiklerini hatırlatarak “Vahhabiler iktidara geldikten sonra sultanların mirasları da dağıtılmış ne yazık ki. Sultan Abdülhamid İstanbul’u Medine’ye bağlayan Hicaz demir yolunu yaptırmıştı. Bu saati de kendi sultanlık maaşından hediye etmiş. Mescid-i Nebevî’de namaz saatlerini göstersin diye göndermiş. Ayaklanmadan sonra, 1926’da Suudiler iktidara gelince Osmanlı’ya ait birçok eser yıkıldı, yok edildi, yağmalandı. Bu saatte o yağma sırasında bir özel şahsın eline geçmiş görünüyor. Eser müzayedeye Pakistan’dan gelmiş. Böyle bir obje ilk defa ortaya çıkıyor” bilgilerini verdi. Abdülhamid döneminde modern saatlerin kullanıma girdiğini vurgulayan Dr. Tütüncü “Görünen o ki Medine’ye saygısından muhtemelen böyle gösterişli, eski model bir güneş saati hediye etmiş. Ayrıca ahşap işçiliği ve kitabelerin üslûbu incelendiğinde güneş saatinin bizzat Sultan II. Abdülhamid tarafından yapılmış olması kuvvetle muhtemel” görüşlerini aktardı. Dr. Tütüncü, şöyle devam etti: “Spekülatif ama incelememiz sonucu bu kanaate vardık. Sultan Abdülhamid usta bir marangoz çünkü, bu saatin gövdesi ise ahşap. Ve o döneme ait bu tarzda ince işçilik olan başka hiçbir saat yok, ünik bir eser. Öte yandan Sultanın Avrupa’dan birçok marangozluk malzemesi getirttiğini biliyoruz. Öyle bir işçiliğin eseri. Medine’ye çok değer verdiği bilinen Sultan Abdülhamid’in Mescid-i Haram’a kişisel bir hediye göndermek isteyip bu anıtsal ve eşsiz güneş saatini kendi elleriyle yapmış olması kuvvetle muhtemel.”

Dr. Tütüncü, şöyle devam etti: “Silindirik güneş saati deniyor buna. Osmanlı döneminden günümüze ulaşan sadece dört örnek biliyoruz. Hepsi çok küçük, bu saat ise 103 santim yüksekliğinde, epey gösterişli. Bu da sultanın Medine’ye verdiği önemi gösteriyor. Bilinen saatlerden ikisi bugün Kandilli Rasathanesi koleksiyonunda, bunlardan biri İstanbul Rahmi Koç Müzesi’nde sergileniyor. O saat mesela küçük, etrafı kağıt kaplama ve müzayedeye çıkan saatteki kadar sanat yok üzerinde. Bir diğeri Şikago’da Adler Planetaryumu’nda, dördüncüsü ise Paris’te Institute du Monde Arabe’de.” Saatin ahşap ve pirinçten yapılmış üç bölümden oluştuğunu belirten Tütüncü, detaylı işçiliği ve teknik özellikleri nedeniyle ünik eser (benzersiz) olduğunun altını çizdi. El yazması Kur’an-ı Kerimlerin, Mekke ve Medine’den objelerin, metal saatlerin, halıların ve çeşitli resimlerin yer aldığı müzayede 24 Mayıs’ta Hollanda’nın Hattem şehrinde canlı gerçekleşecek. Müzayedede yer alan eserler ve detayları ‘orientalartauctions.com’ internet adresinden görülebilir.

19.jpg

Üzerinde, Sultan Abdülhamid’in yedinci eşi olarak bilinen Emsalinur Hanım’a ait olduğu yazılı olan gümüş, büyük boy makyaj çantası ise 40 bin Euro rakamla açık artırmaya sunuldu. Hilâfetin lâğvedilmesinden sonra bir süre Paris’te yaşadığı bilinen, eşleri hayatta olmayan hanımların Türkiye’de kalmalarına izin verilmesinin ardından birkaç sene sonra İstanbul’a döndüğü bilinen Emsalinur Hanım’a ait çantanın müzayedeye nasıl ulaştığı merak konusu. Tarihçi Murat Bardakçı, Emsalinur Hanım’ın 1948’de 82 yaşında iken Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye gönderdiği dilekçede yaşadığı evin satışa çıkartılması üzerine sokakta kaldığını söylediğini, Millî Emlâk’e ait binalardan birinde, meselâ bir ara Sabiha Gökçen’e tahsis edilen Beşiktaş’taki evde oturmasına yahut bir başka yerde ‘bekçi’ olarak kalmasına izin verilmesini rica ettiğini yazmıştı.

‘YAZININ PİRİ’NİN KADIN TALEBESİNDEN ENÂM-I ŞERİF

20.jpg

Müzayedede dikkat çeken el yazması Enâm-ı Şerif’te kadın hattat Zahide Selma Hanım’ın imzası yer alıyor. İcazetini ‘yazının piri’ olarak anılan Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den aldığı bilinen Zahide Selma Hanım’ın yazdığı 21 sayfalık Enâm-ı Şerifte, Fatiha, Kehf, Yasin, Duhan, Ahkaf, Rahman, Vakıa, Mülk, Inşirah Suresi, Zalzalah ve Tekatür sureleri, yedi Kur’an ayeti, esmaül hüsna ve çeşitli dualar yer alıyor. Eser, ayrıca tezhip süslemeleriyle de dikkat çekiyor. Sadrazam Ali Paşa’nın kızı olan, birçok cami ve tekkede yazıları olan, 1895’te vefat eden Zahide Selma Hanım’ın kabri, İstanbul’da Süleymaniye Camii’nin haziresinde bulunuyor.

21.jpg

Saatin üzerinde yer alan Osmanlı Türkçesi “Irtifâi vakte âlâtdır etem/Bu eflâtunun kuburudur hem Şems’e mukabil bu amû/Arz-ı mâdde bildirir evkat hem” dörtlüğünde de, Platon’a atıf yapılıyor. Dörtlüğün günümüz Türkçesi ise şöyle: “Yüksekliğe göre zamanı mükemmel bir şekilde belirleyen bir alet/Eflatun’un silindiri olarak da bilinir/Bu sütun güneşe ters olduğu sürece/Bulunduğu yerde zamanı gösterir.

KARAR