Ak Parti, MHP, Erdoğan’ı sevenler ve tuzak stratejiler

“Bu şarkı burada bitmez” sloganı ile “Her şey çok güzel olacak” sloganı aynı mesajı veriyor.

Ak Parti, MHP, Erdoğan’ı sevenler ve tuzak stratejiler

Ak Parti, MHP, Erdoğan’ı sevenler ve tuzak stratejiler

Ak Parti’nin kuruluş yıllarını çok iyi hatırlıyorum. Erdoğan adını anmak veya taraf olmak  ilahlara meydan okumak gibiydi. Yenilikçilerin söylemleri yeni, üzerlerine yapıştırılan yafta gericiydi.

Türkiye, 1980 ihtilalinden sonra başlayan dindar karşıtlığı ile tanışıyordu. Bismillah demek irtica, cuma namazına gitmek gericilikti.

Genç bir kızın başını örtmesi örümcek kafalılık!

Örümcek kafalılar, sıkma başlar, göbeğini kaşıyan adamlar, karikatürcülerin ana malzemesiydi.

Bir döneme mührünü vuran, Türkiye’ye çağ atlatan rahmetli Turgut Özal’ın lakabı “takunyacı” idi.

Başörtülü eşler, anneler, nineler evlatlarının, torunlarının yemin törenlerine bile kabul edilmiyordu. Kazara girenler dışarı çıkarılıyordu.

Ötekileştirme bütün hızıyla sürüyor, Türk Milleti içten içe kinleniyordu.

Gizli bir el, Atatürkçülük ve Laiklik vurgusu ile Türk Milleti'ni, dini inançları, örf ve adetleri üzerinden aşağılatıyordu.

Televizyon ekranlarında konuşan etkili ve yetkili isimler  Türkiye'ye korku salıyor, her konuşmalarında Türk Milleti'ni aşağılıyordu.

Bu sürecin baskıları ile dolmuş ve taşmış Türk Milleti, TSK’ya yapılan Ergenekon ve Balyoz Operasyonlarına sessiz kaldı. Çünkü, tüm baskılar TSK üzerinden kurgulanmış, TSK hedef gösterilmiş, Türk Milleti TSK’ya  küstürülmüştü.

Her YAŞ toplantısı bir trajedi ile sonuçlanıyordu. Cuma günleri TSK’daki tüm birliklerde Happy Hour adı altında içkili kokteyller düzenleniyor, içki içmeyenler fişleniyordu.

Başbakan Erbakan ve partisi vebalı muamelesi görüyor, dindar siyasetçiler TBMM çatısı altında da itilip kakılıyor, horlanıyordu.

Bu sürecin dönüm noktası 1994 yerel seçimlerinde %25,19 oy oranı ile Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanması ve 06 Aralık 1997 tarihinde Siirt’te yaptığı konuşma esnasında okuduğu bir şiir nedeniyle "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" suçlaması ile yargılanması ve 10 ay hapis cezası alması oldu.

 

 

Recep Tayyip Erdoğan’ın talihi işte o 10 aylık hapis cezası ile değişti. Türk Milleti Erdoğan’ın arkasında saf tuttu. Erdoğan İstanbulluların susuzluktan kırıldığı, bir dönemde İstanbul Belediye Başkanı olmuş,  sorunları bir bir çözmüş, Türk Milleti’nin gönlünde önemli yer edinmişti.

26 Mart 1999 tarihi, Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı’nı bırakıp cezaevine girdiği gün olmanın yanında, Türk Milleti’nin Erdoğan’a gönlünü kaptırdığı bir dönemdir.

Erdoğan Pınarhisar Cezaevi'nde dört ay on gün kaldıktan sonra, 24 Temmuz 1999'da tahliye edildi.

Erdoğan, o tarihten sonra görevden alınmış İstanbul Belediye Başkanı değil, Başbakan adayıydı.

Türk Milleti, Erdoğan ismini duyduğunda heyecanlanıyordu.

1999 yılında doldurduğu “Bu şarkı burada bitmez” adlı şiir kasedi milyonlara ulaşmıştı.

Anayasa Mahkemesi’nin Fazilet Partisi’ni kapatma kararı, Ak Parti’nin doğumuna vesile oldu.

Recep Tayyip Erdoğan’ı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamına taşıyan sürecin en önemli etkenleri haksızlıklar, hukuksuzluklar ve baskılar oldu.

Erdoğan’ı, önüne koydukları engellerle  yücelterek,  Cumhurbaşkanlığı makamına kadar taşıdılar.

 

Şimdi gelinen noktada benzer süreç Ekrem İmamoğlu için çalışıyor. 2019 yerel seçimlerindeki hatalı strateji, İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi, mazbata tartışmaları ve o süreçte yaşanan olaylar Ekrem İmamoğlu ve adı konmayan bir siyasi akımın önünü açtı.

Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi isimler hatalı stratejik hamlelerle ümit haline getirildi.

Erdoğan’ın “Bu şarkı burada bitmez” sloganı ile “Her şey çok güzel olacak” sloganı aynı sonucu doğurdu.

Twitter üzerinden bazı isimler Başkan Erdoğan’a övgü düzüyor, birlikteyiz mesajı veriyor.

Gerçekte Erdoğan ile olan kaç insan var bilmiyoruz.

Zira Başbakanlık yapmış bir isim Ahmet Davutoğlu, Erdoğan ve Ak Parti’den ayrılarak Gelecek Partisi’ni kurdu. Yıllarca Ak Parti’nin Maliye Politikaları’nı yöneten Ali Babacan istifa ederek DEVA Partisi’ni kurdu.

Ak Parti’nin ilk kurucuları Ak Parti’den koptu.

Kulis haberleri doğrudur, yanlıştır. Ancak kulis haberlerine göre Ak Parti’de ciddi bir istifa dalgası yaşanacağı iddia ediliyor. Türkiye’nin önemli isimlerinin Ali Babacan üzerinde uzlaştığı, Ekrem İmamoğlu’nu da o halkaya dahil ederek Başkan Erdoğan ve Ak Parti’yi bitkisel hayata sokacakları söyleniyor.

Yeniçağ yazarı Orhan Uğurluoğlu MHP’nin Ak Parti’den kopacağını düşünüyor ve öngörüsünü kamuoyu ile paylaşıyor.

Siyaset dünyası kaygandır. Her an, her şey olabilir.

Korona salgını tüm stratejik planları bozdu. Ekonomik göstergeler küresel anlamda dağıldı.

Böyle bir süreçte Ak Parti’den daha stratejik adımlar bekliyordum. Görüyorum ki, Ak Parti elindeki hamleleri yanlış oynuyor. İnfaz Yasası çıkardı, en büyük pastayı CHP’nin önüne koydu. CHP Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edeceğini açıkladı. İnfaz Yasası Anayasa Mahkemesi’nde genişletilse de, genişletimese de CHP Türkiye’nin umudu haline getirildi.

 

 

İnönü Dönemi'nde oluşan tüm olumsuz algılar yıkıldı. CHP, özgürlüklerle anılmaya başlandı. Kılıçdaroğlu, bu dönemin Che Guevara'sı oldu.

Anayasa Mahkemesi İnfaz Yasası’nı genişletirse, CHP’nin kazancı yüzde 30, Anayasa Mahkemesi başvuruyu kabul etmez ise CHP Türkiye’nin umudu haline gelir.

Ekrem İmamoğlu’na ve diğer başkanlara açılan davaların Türk Milleti üzerindeki etkisi İstanbul Belediye Başkanı Erdoğan’a açılan davanın etkisinden az değil.

 

Halbuki Başkan Erdoğan böyle tehlikeli ve kaygan bir süreçte çok daha büyük ve radikal adımlar atabilirdi.

Ekrem İmamoğlu depremi yetmiyor gibi şimdi bir de FOX TV ve Fatih Portakal  eklendi.

Ekrem İmamoğlu, FOX TV ve Fatih Portakal’ın önüne konulan her engel, Ak Parti’nin ömrünü azaltmak, İmamoğlu ve muhalif cepheyi güçlendirmek üzere planlanmış ters strateji hamleleridir.

 

 

"Bir kişinin, bir düşüncenin sönüp gitmesini istiyorsanız, önünden çekilin. Yücelmesini, güçlenmesini istiyorsanız, önüne engel koyun." (Yusuf İnan)

Bizim yazdıklarımız Başkan Erdoğan’a ulaşıyor mu bilmiyorum.

Başkan Erdoğan, hiç kimseden taraf olmadan, kimseye yaranma endişesi taşımadan, gerçekleri yazan ve söyleyen eski bir dostunu dinler mi, onu da bilmiyorum.

Bu yazıdaki bilgiler Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin kalın duvarlarını aşarak Başkan Erdoğan’ın masasına konuk olur mu, kalın duvarlar buna izin verir mi, kimse bilmiyor.

Twitter’dan Başkan Erdoğan’a "yanındayız" mesajı yazanları bilemem ama Erdoğan’ın eski dostları, hala Külliye’nin kapısından girebilecek kadar krediye sahipse, bu gerçekleri kendisine iletmeleri gerçek dostluğun gereğidir.

 

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

E-Mail: gundem@sehitlerolmez.com