Ankara'da siyasete mafya gölgesi düştü

"Demokratik hukuk devleti istemeyen yapılar piyasada"

Ankara'da siyasete mafya gölgesi düştü

Ankara'da siyasete mafya gölgesi düştü

Alaaddin Çakıcı'nın Kılıçdaroğlu'nu tehdit etmesi Ankara'da devlet, siyaset, mafya ilişkisini gündeme getirdi. Susurluk dönemini yakından tanıyan siyasetçilerden Fikri Sağlar, "90'lı yıllara dönüyoruz" uyarısı yapıyor.

İYİ Parti'den ihraç edilen Ümit Özdağ'ın İYİ Parti'nin CHP ve HDP'yle birlikte yeni anayasa çalışması yürüttüğü iddiasını ortaya atmasının ardından Ankara siyasetinde gerilimin dozu daha da yükseldi. Özdağ'ın iddialarına yanıt olarak muhalefetin yeni bir anayasa çalışması içinde olmadığını söyleyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, önce MHP lideri Devlet Bahçeli'nin hedefi oldu.

Bahçeli, sadece Kılıçdaroğlu'nu değil Cumhur İttifakı'na karşı Millet İttifakı'nı oluşturan CHP, HDP ve Saadet Partisi'ni sert eleştirerek "Anayasa hazırlık masasını PKK kurmuş, zillet ittifakı bu masaya oturmuş, yazım işi için de FETÖ devreye sokulmuş" şeklinde bir açıklama yaptı. Bahçeli, ayrıca anayasadan Türklüğün çıkarılacağını iddia ederek "Her kim böyle bir mücadele içinde olacaksa önce bizim bedenlerimizi çiğneyip toprağa gömmeli" sözleriyle de meydan okudu.

Bahçeli ile Kılıçdaroğlu arasındaki bu tartışma sürerken organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'nın Kılıçdaroğlu'na "Akıllı ol. Seni bakla kazığı ile tanıştırırım" şeklinde tehditler içeren bir mektubu sosyal medyadan yayınlaması ise Türkiye'de 90'lı yıllara damgasını vuran devlet, siyaset, mafya ilişkisini yeniden gündeme taşıdı.

3 Kasım 1996'da Susurluk'ta yaşanan bir trafik kazası sonrası devlet, siyaset, mafya arasındaki ilişkiler gün yüzüne çıkmış ve bu yasadışı ilişkiler ağına kamuoyundan tepkilerin büyümesiyle TBMM'de bir "Susurluk Araştırma Komisyonu" kurulmuştu. Bu komisyonun eski üyelerinden biri de dönemin CHP milletvekili Fikri Sağlar'dı. Sağlar, Çakıcı'nın Kılıçdaroğlu'na bugün böyle bir mektup yazmasını "devlet içindeki demokrasi karşıtı grupların, yapıların aynı Susurluk'ta olduğu gibi harekete geçmesi" olarak yorumluyor.

"Demokratik hukuk devleti istemeyen yapılar piyasada"

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Sağlar, Çakıcı'nın 16 yıldır kaldığı cezaevinden koronavirüs önlemleri kapsamında çıkartılan infaz yasası kapsamında bu yıl tahliye edildiğini hatırlatarak bu yasayı en çok MHP lideri Bahçeli'nin istediğine dikkat çektiyor. Sağlar, Çakıcı'yı Kılıçdaroğlu'na karşı cesaretlendirenin Bahçeli olduğu kadar Bahçeli'nin bütünüyle destek verdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu savunuyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu

Sağlar, "Bahçeli affının altında, geçmişte devletin içine sızmış bu tip siyasetçi, bürokrat ve mafyanın işbirliğiyle, derin devletin de yönlendirmesiyle Türkiye'de insan haklarının genişletilmesini, demokratik hukuk devleti istemeyen bir yapı yatıyor. İşte şimdi o yapı yine harekete geçti. O yapı 2000'li yıllarda Fethullah Gülen örgütünü de içine aldı. Tek adam rejimi, bir af yasasıyla birlikte bunları tekrar piyasaya sürdü" diyor.

Sağlar'a göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin devamı için Çakıcı gibi isimlere başvurulmasına şaşırılmaması gerekiyor. "Çünkü oyları düşüyor. Tek adamlığı devam ettirebilmek için gerekli yapılar oluşturuluyor" diyen Sağlar, Türkiye'nin faili meçhul cinayetlerle anılan 90'lı yıllara geri döneceğini iddia ediyor. 

Çakıcı'nın Kılıçdaroğlu'nu mektupla tehdit etmesine CHP'lilerden tepkiler ise yoğun. Ancak Twitter üzerinden gelen bu tepkilerin yeterli olmadığını düşünen Fikri Sağlar, CHP tabanından ses yükselince Kılıçdaroğlu'nun mektupla ilgili olarak suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldığı görüşünde. Sağlar, Çakıcı'nın CHP'li Edirne Belediye Başkanı'nı ziyaret ettiğini, ondan hediye aldığını ve bunun CHP tabanından büyük eleştiri aldığına dikkat çekiyor.

"Yargı iktidara teslim"

Çakıcı'nın Kılıçdaroğlu'nu tehdit etmesi Türkiye'deki yargı bağımsızlığı tartışmalarına da yeni bir sayfa açacağa benziyor.

Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, Çakıcı'nın mektubundan sonra savcıların suskun kaldığını işaret ediyor. Eminağaoğlu, "Kılıçdaroğlu, Çakıcı hakkında suç duyurusunda bulunmadan savcılar harekete geçmeliydi. Yargının suskunluğu, yargının bağımsız olmadığının, iktidara teslim olduğunun da göstergesi" diyor.

Eminağaoğlu, bir mafya liderinin bir siyasi partinin genel başkanına tehdit ve hakaret içeren bir mektup kaleme alıp yayımladığı bir ortamda hukuktan ve yargı bağımsızlığından söz edilemeyeceğine savunuyor. "Yargıda reform bu ortamda mı yapılacak? Buna kim reform diyecek, kim inanacak?" diye soran Eminağaoğlu, başta AKP olmak üzere AKP ile ortaklık içindeki MHP'nin de bir mafya liderinin karşısında olduklarını topluca kamuoyuna açıklaması gerektiğini söylüyor.

Hilal Köylü / Ankara

 Deutsche Welle Türkçe