Avrupalı uzmanlar: "Yeni dönemde nasıl bir Türkiye bekleniyor?"

"AKP'nin ve siyasal İslamın erozyonu, milliyetçilerin yükselişi"

Avrupalı uzmanlar: "Yeni dönemde nasıl bir Türkiye bekleniyor?"

Avrupalı uzmanlar: "Yeni dönemde nasıl bir Türkiye bekleniyor?"

Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı seçimini Recep Tayyip Erdoğan'ın kazanması, Avrupa ülkelerinde geniş yankı buldu.

Pek çok Avrupalı yönetici daha sonuçlar netleşmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kutlarken, Türkiye’deki seçim sonuçları "Muhalefet nerede hata yaptı?", "Erdoğan nasıl bir yönetim sergileyecek?" ve "Kürtler ne yapacak?" gibi soruların sorulmasına neden oldu.

Avrupalı uzmanlar Erdoğan'ın yeni iktidarında nasıl bir yol izleyeceğini ve muhalefetin "en vahim hatalarını" analiz etti. VOA Türkçe'ye konuşan Fransız siyaset bilimci Didier Billion ile Fransa'da yaşayan siyaset bilimciler Samim Akgönül ve Bayram Balcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "iç politikada daha sert, dış politikada ise daha pragmatik ve ılımlı bir siyaset" izleyebileceği görüşünü dile getiriyor.

Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun en büyük hatasının iki tur arasındaki "göçmen söylemi" olduğunu savunan uzmanlar, Kılıçdaroğlu'nu "göçmenler hakkında Avrupa'daki aşırı sağa kayan bir söylem kullandığı" için sert eleştiriyorlar.

Seçimlerin kaderinde etkili olan Kürt seçmen hakkında ise çok tartışılan "montaj video" konusunu da analiz eden uzmanlar, PKK'nın sessiz kalmayarak Kılıçdaroğlu'na "büyük zarar verdiği" tespitinde bulundu.

Uzmanların bir bölümü, seçim sonrası HDP içinde de büyük çalkantıların beklendiğini, HDP'nin de artık "PKK ile arasına net çizgi koyması gerektiğini" savunuyor.

"Kılıçdaroğlu'nun yüzde 48 alması Türkiye için bir mucize"

Strazburg Üniversitesi öğretim görevlisi tarihçi ve siyaset bilimci Profesör Samim Akgönül, seçim sonuçlarının sürpriz olmadığını, beklenen sonucun geldiğini belirtiyor.

Muhalefetin, yüzde 48 ile alabileceği en yüksek oyu aldığını savunan Akgönül, "Muhalefetin analizi konusunda, ikiye bölünmüş durumdayım. Böyle bir devlet makinesinin, seçim makinesinin karşısında, Alevi bir adayın yüzde 48 oy almasının bir mucize olduğunu düşünüyorum. Düşünün, Kılıçdaroğlu Babala TV'ye çıkıyor, karşısında her gün, aralıksız 36 kanalda konuşan bir cumhurbaşkanı var. Erdoğan için Diyanet'inden, THY'ye devletin bütün kurumları açıklama yaptı. Böyle dev bir eşitsizliğin karşısında Kılıçdaroğlu'nun yüzde 48 oy alması mucizeydi ama kazanmasına yetmiyor, yetmeyecek de. Fakat her şeyden önce Kılıçdaroğlu'nun oy oranını başarılı buluyorum" dedi.

Fransa'nın en önemli siyaset bilimi okulu Science Po'nun Uluslararası Araştırmalar Merkezi CERI'de uzman, siyaset bilimci Bayram Balcı ise muhalefetin "sert kaybettiğine ve Kürtler ve göç konusunda vahim hatalar yapıldığına" inanıyor.

Bayram Balcı, "48'e 52 gibi bir sonuç, aslına bakarsanız sanki Avrupa'daki seçimlere benziyor artık. Bölünmüş, kutuplaşmış bir Türkiye tablosu var. Yarısı Erdoğan'la, yarısı ona karşı. Bu kutuplaşma nasıl yönetilecek bunu bilmiyoruz, göreceğiz" dedi.

"AKP'nin ve siyasal İslamın erozyonu, milliyetçilerin yükselişi"

Fransa Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkan yardımcısı ve Türkiye ve Orta Doğu uzmanı Didier Billion, kazansa da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ancak aşırı milliyetçi ve radikal İslamcı hareketlerle uzlaşarak seçimleri alabildiğini, "AKP'nin ve siyasal İslam'ın ciddi erozyona uğradığını" savunuyor. Billion, "Şüphesiz Erdoğan için bir zafer ama 48'e 52 ile alınan bir zafer. İki blok, iki toplum demek bu. Üstelik Erdoğan için bir tsunami de değil. Muhalefet önemli oranda oy aldı. Buna da yenilgi denemez tam olarak" dedi.

Fransa'nın en önemli Türkiye uzmanlarından Billion, "Burada iki tespit önemli; AKP'nin, politik İslamın gerçek bir erozyonu var. Bunun yerine, dünyanın başka ülkelerinde de görüldüğü gibi, aşırı milliyetçi ya da aşırı sağcılar geçiyor. Bu tabi endişe verici bir durum. Diğer yüzü ise kaybedenler: muhalefetle birlikte Parlamenter sisteme dönmek isteyenler, demokrasi isteyenler, en büyük kaybeden kesim. HDP'nin oyları da ilk turdan daha düşüktü. İkinci büyük kaybeden Kürtler oldu. Üçüncü kaybeden Kılıçdaroğlu oldu. İyi bir skor elde etmesine rağmen, sonuç alamadı" diye konuştu.

Samim Akgönül gibi seçim sürecinin adil olmadığını vurgulayan Billion, "Bu adaletsizlik, en az seçimin kendisi kadar önemli bir sorun. İktidara yakın medyanın her gün Erdoğan yanlısı yayın yapması, devletin tüm aygıtlarının kullanılması, bunlar Avrupa'da ya da hukuk devletinde olmayacak anti demokratik uygulamalar. Ama bütün bunların ötesinde, AKP'nin bir sosyal ve seçmen tabanı olduğu da unutulmamalı ve bu taban hafife alınmamalı" tespitlerinde bulundu.

Kılıçdaroğlu'na "göçmen söylemi" eleştirisi

Erdoğan karşısında seçimi kaybeden muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun en büyük hatası ne oldu? Tüm uzmanların üzerinde birleştiği en büyük hata göç söylemi. VOA Türkçe'ye konuşan tüm uzmanlar Kılıçdaroğlu'nun "kızlarımız rahat dolaşacak, işlerinizi çalıyorlar, hepsini geri göndereceğim" şeklindeki açıklamalarını sert eleştirdi.

Strazburg Üniversitesi'nden Samim Akgönül, "İki tur arasında göçmenlerle ilgili 'kızlarımız, kadınlarımız' gibi sözler, 90'lardan beri Avrupa'da duyduğumuz söylem. Ekmeğimizi çaldılar, işimizi aldılar,.. bunlar aşırı sağın söylemleri. Tabi ki bir göçmen sorunu var. Ama bu söylem doğru bir söylem değil" dedi.

Billion da, Kılıçdaroğlu'nun iki tur arasında yaptığı en önemli hatanın, birinci tur öncesi huzur, barış ve ılımlı bir uyum söylemini kullanırken, ikinci turda göçmen karşıtı söylemi olduğunu savundu. Billion, "Kılıçdaroğlu'nun göç sorununu gündeme getirme biçimi bana kalırsa iki tur arasındaki en önemli hatasıydı. Bu söylemini gerçekten son derece kötü buldum. Biz bunları Fransız aşırı sağından yıllardır duyuyoruz. CHP'nin taktisyenleri sanırım 'ancak böyle kazanabiliriz' dediler ama bana kalırsa yanlış hesap yaptılar. Bir başka hatası da Kürt sorunu konusundaki tutumu net değildi. Erdoğan'ın montaj yaparak yayınladığı video, Kılıçdaroğlu'nu 'PKK'yı desteklemediğini' göstermeye itti. Bu da Kürtler'in kafasında soru işareti yarattı. Bölgede katılımın azalmasında bunun payı var" dedi.

Bayram Balcı ise, "Kılıçdaroğlu'nun göçmen söylemi çok kötü oldu. İki tur arasında göçmen karşıtı kullandığı dile inanamıyorum. Bu çok tehlikeli bir söylem. 'Bundan sonra sınırları kapatacağız, yeni mülteci gelmesin' deseler anlaşılır, ama 4 milyon insanı nasıl bir anda göndereceğini söyler. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Ben gurbetçiyim. Bu konuda çok hassasım. Demokrat adama yakışmaz bu söylem" diye konuştu.

"HDP'nin PKK ile arasına net mesafe koyma zamanı geldi"

Seçimlerde Kürt seçmenin tavrını da analiz eden Bayram Balcı, HDP ve PKK'nın da "çok vahim hatalar yaptığını" savunarak, şöyle konuştu:

"Erdoğan'ın montaj videosu ya da Demirtaş'ı terörist ilan eden söylemleri doğru değil, fazlasıyla haddini aşıyor. Ama bu konuda bizim Kürt kardeşlerimizin de yapacakları şeyler var. 84'ten beri bir gerilla hareketi var. Başta şiddet belki anlamlıydı, maalesef devlet Kürtler'i anlamıyordu, Kürt meselesine bakışı yalnızca şiddet ve askeri çözümdü. Ama devlet 2009'dan beri Oslo'da, İmralı'da onlarla konuşuyor. Artık Kürt hareketinin güçlü bir partisi var, milletvekilleri var. Bence Kürt kardeşlerimizin şunu anlaması lazım. Askeri çözümün Türkiye'de artık hiçbir geleceği yoktur. Altan Tan, Kürtler içinde, Kürtler'in hatalarını da söyleyen ender isimlerden birisi. Kürt elit ve liderlerinin artık PKK ile net bir mesafe koyması gerektiğini o da söylüyor. HDP'nin bu mesafeyi açıkça dile getirmesi gerekiyor. Kayyum konusu çok eleştiriliyor ama bana göre kayyum neden değil sonuçtur. Kürt elitleri, PKK ile ilişkilerini doğrudan kesmemekle büyük hata yaptılar."

"Gelecek hafta ve aylarda Kürt hareketinde çalkantılar olacak"

Şimdi Kürt sorununun başka yöntemlerle ilerletilebileceğini savunan Bayram Balcı, PKK'nın yöntemlerinin artık ters etki yaptığını kaydederek, "PKK'nın şiddetten vaz geçmemesinin, videolarında Erdoğan gitsin demesinin muhalefete değil, açık şekilde Erdoğan'a destek verdiğinin" altını çiziyor. Balcı, "Tam da Erdoğan'ın istediği şeydi bu. Eğer PKK Türkiye'de demokrasiye destek olmak isteseydi, sessiz kalması gerekirdi. Ama bu yaşananlar bize PKK'daki durumu ve artık PKK'nın da sınırlarını gösteriyor. Bana kalırsa gelecek hafta ve aylarda, Kürt hareketinde çalkantılar olacak. Çünkü böyle olmuyor. Ya yüzde yüz şiddet ya da yüzde yüz politika seçilmeli" görüşünü savundu.

"Eğitim, ticaret ve Medeni Kanun ilk hedefleri olacak"

Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seçimlerin ardından nasıl bir politika izleyecek?

Samim Akgönül'e göre, Erdoğan'ın seçim sonrası yaptığı konuşması, "en sert" konuşmasıydı.

Akgönül, "Daha da yumuşayacağını düşünenlerin ne kadar da gerçekleri değil, arzu ettiklerini dile getirdikleri ortaya çıktı. Üçüncü seçimi kazanan bir cumhurbaşkanının, otobüsün tepesine çıkıp, teröristler, LGBT'ler, vatan haini gibi öyle bir hınç ve hırsla konuşması, hemen yerel seçimlere atıfta bulunması, iki tane ultra milliyetçi, iki tane ultra İslamist partiyle ittifak halinde olması, gelecekte daha sert bir iktidara işaret ediyor" dedi.

Akgönül, hükümetin ilk hedefinin teknik olarak "Medeni Kanun olacağı" tahmininde bulunarak, "Daha önce başlatılan, imam ve müftülerin resmi nikah kıyabilmesi gibi, miras ya da çok evlilik gibi konular yeniden gündeme gelecek. Sonra, bu Menzilciler'in en büyük ekmek yedikleri yer tabi eğitim konusu. Sanırım bir takım dinsel paralel bir eğitimin ortaya atılması girişimleri de yavaş yavaş görülecektir. Zaten bu çabalar vardı. Özel okullar yönetmeliği ile falan bile yapabilirler. Ve tabi Ticari Kanun'da değişiklikle 'İslami bankalar' yavaş yavaş yerleşir. Körfez çok para akıttı çünkü" diye konuştu.

Didier Billion da, Erdoğan'ın yeni iktidarını; "'Yeniden seçildi, ılımlı bir politika izler' diyen gazeteciler var. Ancak ben bu görüşe katılmıyorum. İttifak yaptığı ortaklarına, seçim gecesi yaptığı LGBT ve Selahattin Demirtaş ile ilgili sözlerine bakarsanız, biraz korkutucu. Bana göre giderek sertleşen bir yönetim izleyecek. Demokratik özgürlükler ve siyasi yaşamda yumuşama olmayacak. Belki politik olarak sert bir tutuma kayabilir ama ekonominin kendi kuralları var, onları değiştiremez. Bana kalırsa bu konuda politika değiştirmesi gerekecek. Dış politikada pragmatik olur ve 'gerekirse' ılımlı olabilir" sözleriyle değerlendirdi.

Bayram Balcı ise daha ılımlı bir iktidar beklentisini, "Erdoğan, 'ben kazandım daha yumuşak bir politika uygulayabilirim' diyebilir. Balkon konuşmasında '85 milyon kazandı, kimse kaybetmedi' dedi. Bu iyi bir cümle ama pratikte bunu yapacak mı, bunu görmek lazım. Savaş ve gerilimlerle dolu bir dönemden geçiyoruz. Genel olarak Erdoğan, pragmatik bir lider. Ortam nasılsa ona göre hareket ediyor. Ama beni korkutan dış siyaset değil, iç siyaset. İçeride o kadar iyimser olmak zor. Bu kutuplaşma siyaseti kendisine oy kazandırdı. Ama yönetiminde Oğan var, MHP var, az da olsa HÜDAPAR var. Kürt meselesine bakarsanız ne kadar yumuşak olacak bilemiyoruz. Hep birlikte göreceğiz" sözleriyle dile getirdi.

Arzu Çakır / VOA