Bakanın önüne koyduğu hangi dosya Erdoğan'ı sinirlendirdi.

Barış Pehlivan kulislerde fısıldanan görüşmeyi açıkladı

Bakanın önüne koyduğu hangi dosya Erdoğan'ı sinirlendirdi.

Bakanın önüne koyduğu hangi dosya Erdoğan'ı sinirlendirdi. Barış Pehlivan kulislerde fısıldanan görüşmeyi açıkladı

Gazeteci Barış Pehlivan, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün kritik haberi almasının ardından randevu alarak gittiği sarayda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sinirlendiren görüşmeyi kaleme aldı.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Cumhutbaşkanı Erdoğan arasında geçen ve aldığı haber ile Erdoğan'ı sinirlendiren kritik görüşmeyi bugünkü köşesinde yayınladı.

Strasbourg'daki görüşme sırasında AİHM Başkanının Adalet Bakanlığı Müsteşarı'na anlattıklarını aktaran Pehlivan, durumun Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e aktarılmasını ve ardından durumun Erdoğan'a bildirilmesi sürecini aktardı. 

Barış Pehlivan'ın Cumhuriyet'te yer alan bugünkü yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Böyle giderse daha çok para çıkacak cebimizden" dedi. "Açar mısınız" dedim. İki haberi masama koydu...

Biri, Anadolu Ajansı’nın iki ay önceki haberi: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), çoğunluğunu FETÖ mensuplarının yaptığı 30 bin 63 başvuruyu reddetti."

Diğeri, DW Türkçe’nin aynı günlerdeki haberi: "AİHM, 15 Temmuz sonrası KHK ile görevden uzaklaştırılan 427 hâkim ve savcı tarafından açılan davalarda hak ihlaline hükmetti. Davacıların her birine 5 bin Avro tazminat ödenmesine karar verildi. Darbe girişimi sonrası görevlerinden uzaklaştırılan memurlara ilişkin AİHM gündeminde beş bin başvuru daha bulunuyor."

Aynı konuda ama farklı açılı haberlerdi. Konuştuğum kişi "Bugün dünden belliydi" diyerek, yargı kulislerinde fısıldanan bir kritik görüşmeyi anlattı.

2018 yılı...

Adalet Bakanlığı’ndan bir heyet resmi ziyaret için Strasbourg’daydı.

Temasların bitiminde, AİHM yetkilileri ile 15 Temmuz sonrası ülkede yaşananlarla ilgili fikir alışverişi için bir araya gelindi.

Deniyor ki... AİHM Başkanı orada bulunan Adalet Bakanlığı Müsteşarı’na şöyle özetlenebilecek bir konuşma yaptı:

"Darbe girişimi sonrası yaklaşık 4 bin 500 hâkim ve savcıyı meslekten ihraç ettiniz. Evet, devlet kamu gücünü kullanan kişilere karşı güven zafiyeti yaşarsa bu tasarrufta bulunabilir. Ancak ihraçlar sonrası dosyasına hiçbir aleyhte delil konulamayan, yaklaşık 800 hâkim ve savcı tespit ettik. Bir bölümünün aylarca tutuklu kaldıktan sonra ya beraat ettiklerini ya da takipsizlik kararı aldıklarını gördük. Bu tutuklamalar nedeniyle Türkiye’yi ciddi tazminatlar bekliyor. Kısacası, elde somut delil yoksa neden sadece idari tasarruf ile yetinmeyip bir de adli tahkikat yapıldı?"

Bu sözleri duyan bakanlık heyetindeki isimler bir şeyler anlatmaya çalıştı. Ancak moraller son derece bozuk şekilde Türkiye’ye dönüldü. İşitilen uyarı hemen Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e anlatıldı.

Bakan Gül de durumun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile paylaşılması gerektiğine karar verdi. Saray’dan randevu alındı ve yaşananlar kendisine aktarıldı.

Aldıkları cevap çok ilginçti. Hani Erdoğan "Merkez Bankası rezervi düşerken ben yoktum, Cumhurbaşkanıydım" dedi ya kısa süre önce...

Meğer yıllar önce de kapalı kapılar ardında kendi kadrosundaki isimlere de benzer tavrı sergilemiş. AİHM’nin uyarılarını dinledikten sonra şu söz çıkmış Erdoğan’ın ağzından:

"Adamlar doğru söylemiş, madem delil yoktu, neden tutukladınız?"

Yani Cumhurbaşkanı yine hiçbir sorumluluk hissetmemiş. Neyse! 

Geldiğimiz noktada...

FETÖ davalarından tutuklu kalıp da beraat edenler haliyle tazminat davaları açıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı da bu kararlarda imzası olan isimleri Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikâyet ediyor. Deniyor ki HSK’de bu yargı mensuplarına dair açılan yüzlerce soruşturma evrakı varmış...

YENİ ÇAĞ