"Balonlardan medet uman AKP'de yüzde 40 oy bile tehlikeye düşebilir"

Abdullah Gül'e yakınlığıyla bilinen Fehmi Koru, Çelik'in teklifi için 'deneme balonu' dedi.

"Balonlardan medet uman AKP'de yüzde 40 oy bile tehlikeye düşebilir"

Faruk Çelik'in Cumhurbaşkanlığı seçimde yüzde 40 üzeri oy alan seçilsin sözleri gündemdeki yerini koruyor. Abdullah Gül'e yakınlığıyla bilinen Fehmi Koru, Çelik'in teklifi için 'deneme balonu' dedi.

 

Faruk Çelik'in Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yüzde 40 üzeri alan seçilsin sözlerinin ardından AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da konuyu muhalefete paslaması gündeme oturdu. Abdullah Gül'e yakınlığıyla bilinen Fehmi Koru ise Cumhurbaşkanlığı seçim barajı olan 50+1'in düşürülmesi ile ilgili 'deneme balonu' benzetmesi yaptı. 

Faruk Çelik, barajın yüzde 40'a çekilmesi teklifinin yabancıların ‘trial balloon’ dedikleri bir yöntem olduğunu belirtmişti. 

Çelik'in teklifi için ‘Deneme balonu’ diyen Fehmi Koru, Erdoğan'ın gün içinde değişen açıklamalarını ise muhalefetin bu teklife sıcak bakmaması olarak değerlendirdi. 

Koru, "AK Parti’nin anayasa değişikliği teklifi halktan yüzde 58 destek almıştı. 2015 yılında yapılan ikinci seçimde de (1 Kasım) her iki kişiden biri oyunu AK Parti için kullanmıştı. Şimdi ise eşiği ‘yüzde 40’a düşürmenin yollarını arıyor. AK Partililerin üzerinde esas düşünmesi gereken konu bu olmalı değil mi? Balonlardan medet uman bir parti durumu hiç de hoş değil." dedi. 

İşte Fehmi Koru'nun yazısından öne çıkan bölümler:

AYNI GÜN İÇİNDE DEĞİŞEN GÖRÜŞ

Dün, TBMM’de yeni yasama yılının açılışı vesilesiyle konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kürsüden indikten sonra karşılaştığı gazetecilerin konuyu açması üzerine şu açıklamayı yaptı:

“Bir yıl önce millet onay verdi, milleti yormayalım. Bu durum bir anayasa değişikliği gerektiriyor. Dolayısıyla konuşma yeri Meclis’tir. Ön hazırlığımızı buraya getirebiliriz. Onun için iktidarıyla, muhalefetiyle el ele vererek bunu gerçekleştirebiliriz.”

Ne anladınız siz bundan?

Faruk Çelik’in gündeme taşıdığı teklife, bir ‘ön hazırlıkları’ olduğunu da söyleyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arka çıktığını anladım ben. Teklife arka çıkıyor ve konu anayasa değişikliği ile çözülebileceği için muhalefetin de desteğini beklediklerini belirtiyor.

Oysa, bu ilk açıklamadan sadece birkaç saat sonra, bu defa Meclis’te verilen resepsiyonda aynı soruyla karşılaştığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı şeyler söylüyor.

Bakın ne diyor:

“Mevcut durumu Meclise getiren biziz, onu halkımıza götüren de biziz. Halkımızın büyük bir çoğunluğuyla bu onaylandığına göre, şimdi bunu tekrar revize edip gündeme getirmek siyasetçi ciddiyetiyle yakışmaz. Böyle bir şey olacaksa bu bizim değil, adı üzerinde muhalefetin yapacağı bir iştir, bizim işimiz değil. (..) Böyle bir teklif kimden geliyor? Medyadan geliyorsa o ayrı bir konu ama bu iş parlamentonun işidir. Parlamentoda da bu işlerle ilgilenen kimdir? Muhalefettir. Muhalefet böyle bir teklifi getirir, orada bu tartışılır. Bunu sürekli olarak böyle ayağa düşürmenin doğru olduğuna inanmıyorum. Çünkü milletimiz de politikacıdan ciddiyet istiyor. Dolayısıyla bu ciddiyeti aynen sürdürmemiz lazım. 2023 seçimlerine daha ciddi bir zaman var.”

Evet, ortada kafa karıştırıcı bir durum olduğu kesin.

Galiba Faruk Çelik’in medya aracılığıyla tartışılması için gündeme taşıdığı teklife muhalefetin derhal sahip çıkacağı düşünülmüş; ancak gün boyu böyle bir sahip çıkma yaşanmadığı gibi teklifin vatandaşlar tarafından AK Parti’nin seçimlerde azalan oy oranıyla ilişkilendirilerek değerlendirildiği görülünce, hafif bir manevra ile top daha açık bir biçimde muhalefetin önüne bırakılmak isteniyor…

Hiç değilse yapılmak istenen muhtemelen bu.

YÜZDE 58 NERE YÜZDE 40 NERE?

‘Deneme balonu’ iktidar cephesinin hiç istemeyeceği bir yöne doğru uçuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis konuşmasından sonraki sözleri ile Meclis resepsiyonu sırasındaki sözleri arasındaki farklılık da, öyle sanıyorum ki, balonun uçtuğu yönün görülmesiyle ilgili bir tavır değişikliğiyle ilgili.

AK Parti iktidarının en verimli olduğu ilk döneminin sonunu 12 Eylül 2010 tarihli referandumla başlatma eğilimindeyim. O referandumda AK Parti’nin anayasa değişikliği teklifi halktan yüzde 58 destek almıştı. 2015 yılında yapılan ikinci seçimde de (1 Kasım) her iki kişiden biri oyunu AK Parti için kullanmıştı. Son cumhurbaşkanlığı seçiminde de, MHP ile ittifak sayesinde bile olsa, adayını cumhurbaşkanı olarak seçtirmeyi başarmıştı AK Parti.

Şimdi ise eşiği ‘yüzde 40’a düşürmenin yollarını arıyor.

AK Partililerin üzerinde esas düşünmesi gereken konu bu olmalı değil mi?

Balonlardan medet uman bir parti durumu hiç de hoş değil.

 

MİLLİ GAZETE