Bu girişim, NATO’ya indirilen darbeye dönüşecek

RUSYA’NIN DEMOGRAFİK SORUNU

Bu girişim, NATO’ya indirilen darbeye dönüşecek

Nejat Eslen yazdı

  S-400 hava savunma sistemi tedariki, Türk akımı doğal gaz boru hattı projesi, Akkuyu nükleer enerji santrali, Astana süreci ve Suriye konusunda varılan mutabakat ile gelişen Türkiye-Rusya stratejik ilişkileri, bu ülkeyi daha yakından tanımamızı gerektirmektedir.

 

 

Çok kutuplu dünya düzeninin savunuculuğunu yapan ve yeniden küresel güç statüsünü kazanmak isteyen Rusya;

-Tarihi geçmişi, imparatorluk geleneği, Putin önderliğindeki mevcut liderlik kapasitesi;

-Sahip olduğu geniş coğrafyası, bu coğrafyada mevcut olan petrol, doğal gaz, stratejik mineral kaynakları;

-Eski jeopolitik teorisyenlerinin büyük önem verdiği Kalpgah (Heartland) coğrafyasını içinde bulundurmanın sağladığı avantaj ile merkezden çevreye çoklu jeostratejik açılımlar yapma imkanı;

-Stratejik caydırıcılık sağlayan ve önemli bir güvenlik kalkanı oluşturan büyük nükleer kapasitesi;

 

-Birlemiş Milletler Güvenlik Konsey’indeki veto gücü;

-Modernize ettiği silahlı kuvvetleri;

-Geliştirdiği stratejik etki yapan yeni silah sistemleri, sahip olduğu savunma sanayii kapasitesi;

-Jeopolitik ihtirasları;

-Küresel ve bölgesel dengeleri etkileme yeteneği ile Avrasya’nın önemli bir kıtasal gücüdür.

Rusya 17 milyon metrekarelik arazisi ile dünyanın en büyük coğrafyasına sahip ülkesidir. Rusya, 142 milyon nüfusu ile dünya sıralamasında dokuzuncu yeri alır,  Türkler dahil, Müslüman nüfus, toplam nüfusun yüzde 15-20 sini teşkil eder. Rus nüfusunun büyük bir bölümü Baltık denizinden Hazar denizine uzanan batı bölgesinde yaşamaktadır.

RUSYA’NIN DEMOGRAFİK SORUNU

Sovyetler Birliği’nin dağılmadan önceki nüfusu 290 milyondu ve o zaman  ABD’nin nüfusundan daha fazla idi. Günümüzde ise Rusya’nın nüfusu ABD’nin nüfusunun yarısından daha azdır.

Türkler dahil Müslüman ve Slav olmayan diğer Rus vatandaşlarının mevcutları giderek artarken, düşük doğum ve yüksek ölüm oranları nedeni ile Rus etnik nüfusun giderek azalması, Rusya’nın küresel güç statüsü kazanmasının önündeki demografik engeldir. Ayrıca Rusya’nın, bu nüfus kapasitesi ile çok geniş coğrafyasının güvenliğini sağlamak zorunda olması da zaman içinde sorun oluşturabilecektir.

Satın alma gücü paritesine ve 2017 yılı tahminlerine göre Rusya’nın yıllık gayrisafi üretimi dört trilyon dolar, yıllık büyüme oranı yüzde 1.5, fert başına düşen yıllık gelir ise satın alma gücü paritesine göre 27.900 dolardı. Rusya, bu kapasitesi ile dünyanın altıncı büyük ekonomisidir.

Rusya 2017 yılında 336 milyar dolarlık ihracat, 238 milyar dolarlık ithalat yapmıştır. Petrol ve petrol ürünleri, doğal gaz, maden, kereste ve ürünleri ile sivil amaçlı makineler ve silah sistemleri, Rusya’nın başlıca ihracat kalemlerini teşkil eder. Makineler, araçlar, tıbbi ürünler, sebze, meyve ise Rusya’nın başlıca ithalat kalemleridir. Rusya’nın toplam rezervleri 432 milyar dolar, dış borçları ise 539 milyar dolardır.

Rusya, petrol ihracatında dünyada ikinci, doğal gaz ihracatında ise birinci sıradadır.

Rusya, 2018 yılında, savunma amacı ile 61.4 milyar dolar harcama yapmıştır.

RUSYA’NIN EKONOMİK SORUNU

Rusya, Putin’in liderliğinde ekonomik alanda önemli reformlar gerçekleştirmiş, merkezi planlamayı esas alan ekonomi yerine, pazar ekonomisine geçiş sağlamıştır. Ancak, Rusya ekonomisini çeşitlendirememiş, ihracatı petrol, doğal gaz, çelik, kereste, savunma sanayii ürünleri gibi belli kalemlere bağlı kalmayı sürdürmüştür.

 Enerji ve maden, Rusya’nın ihracatının yaklaşık yüzde yetmişini oluşturmaktadır. Küresel güç ABD ve küresel güç adayı Çin’in üretim kapasitesi ile Rusya’nın üretim kapasitesi mukayese edildiğinde, Rusya’nın oldukça geride kaldığı görülebilir.(Reel rakamlarla ABD’nin yıllık gayri safi hasılası 19.39 trilyon dolar, Çin’in 15.4 trilyon dolar, Rusya’nın ise 1.58 trilyon dolardır.)

Demografik hassasiyet ile birlikte, ekonomik sorunları ve kapasitesi de dikkate alındığında, Rusya’nın küresel güç statüsüne erişmesinin hiç de kolay olmadığı ifade edilebilir. Bu nedenlerle de Rusya’nın küresel etkiler ortaya koyabilmesi, kuracağı ittifaklara ve ortaklıklara bağlıdır.

TÜRKİYE’NİN RUSYA İÇİN JEOSTRATEJİK ÖNEMİ

-Rusya, tarih boyunca sıcak denizlere inmeye çalışmış, bu amaçla Balkanlar üzerinden Türk boğazlarını ele geçirmek için gayret göstermiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıfladığı süreçte, kritik dönemlerde, Avrupa’nın egemen güçlerinin müdahaleleri ile Rusya bu amacını gerçekleştirememiştir.

Rusya, Türk boğazlarını ele geçirerek sıcak denizlere inme çabalarında başarısız olunca, Anadolu’nun doğusunda Ermeni devleti kurmaya ve bu devlet üzerinde İskenderun körfezine ulaşmaya çalışmıştır: Ermeni meselesi, Rusya’nın bu jeopolitik ihtiyacından kaynaklanmıştır.

Günümüzde ise Türkiye ile iyi ilişkileri ve Montrö sözleşmesi, hem Türk boğazlarının ve Rusya’nın güvenliğini, hem de Rusya’nın Türk boğazları üzerinden Akdeniz’e kolayca açılmasına imkan sağlamaktadır. Türkiye ile iyi ilişkiler devam ettikçe ve NATO engellemedikçe Rusya’nın Akdeniz’e sorunsuz açılımı devam edecektir.

-Günümüzde, NATO’nun varlığının en önemli nedeni Rusya’dır. ABD’nin ve NATO’nun strateji belgelerinde Rusya tehdit olarak tanımlanmaktadır. NATO’nun öncelikli görevi, Rusya’ya karşı tedbirler geliştirmektir.

Rusya için öncelikli tehdit ise NATO’nun doğuya doğru genişlemesi ve kendisini çevrelemesidir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ABD, eski Varşova Paktı üyelerini NATO’ya dahil ederek, bu ittifakı doğuya doğru genişletmiş ve Rusya’yı etki altına almıştır. ABD, NATO ile Rusya’yı Baltık ülkeleri, Polonya, Romanya, Karadeniz-Türkiye hattında çevrelemektedir.

 Rusya ile iyi ilişkiler içinde olan Türkiye, bu çevreleme hattının kurulmasını ve çalıştırılmasını işlevsiz kılabilecektir. NATO üyesi Türkiye’nin Rusya ile ilişkiler geliştirmesi, asli görevi Rusya’yı çevrelemek olan NATO’ya indirilmiş ciddi bir darbe, NATO tarafından tehdit edilen Rusya için ise stratejik bir başarı olacaktır.

-Geniş bir coğrafyaya sahip olan Rusya, batıda küresel güç ABD ve NATO tarafından çevrelenmiştir. Doğu’da ise Rusya, küresel güç adayı Çin ile komşudur.

 Rusya’nın on misli nüfus kapasitesine sahip olan Çin, Rusya’nın zengin doğal kaynaklarına sahip olan ve nüfus oranı düşük bölgesine yakındır.

Günümüzde Rusya ile Çin iyi ilişkiler içindedir, açık Rus strateji belgelerinde Çin hakkında olumsuz ifadeler yer almasa ve iki ülke Şangay İşbirliği Örgütü içinde işbirliği yapsa da Rusya’nın Çin’in büyümesinden ve güçlenmesinden kaygı duymaması mümkün değildir.

İşte bu şartlarda, batıda ve doğuda güvelik tedbirleri almak zorunda olan Rusya’nın Türkiye ile iyi ilişiler içinde olması, ona sıcak denizlere açılım imkanı sunarken, aynı zamanda güney kanadının emniyetini de sağlayacaktır.

-Rusya, maliyeti yüksek savunma sistemlerini üretebilmek için yeni pazarlar aramaktadır. Türkiye’nin S-400 hava savunma sisteminden sonra savaş uçakları dahil diğer savunma sanayii ürünlerine de talip olması, Türkiye’yi bu alanda Rusya için önemli bir pazar yaparken, bu girişim, NATO’ ya indirilen darbeye dönüşebilecektir.

-Türk akımı doğal gaz boru hattı projesi, Rusya ile Türkiye arasındaki stratejik işbirliğinin önemli bir kanıtıdır. Rusya, tamamlandığında, Türk akımı projesi ile Rus gazına bağımlı olan Avrupa’yı alternatif bir güzergah ile beslemek imkanına sahip olarak, enerji savaşlarında yeni bir avantaj elde edebilecektir.

SON SÖZ;

Farkında mısınız? Yeni bir dünya düzeni kurulmaktadır ve Türkiye, yeni dünya düzenindeki yerini aramaktadır.

Nejat Eslen

Odatv.com