Cansu Çamlıbel yazdı: En CAATSA totonun sonu: Asıl pazarlık şimdi başlıyor

Erdoğan hükümetinin karşı karşıya olduğu dikenli jeopolitik pazarlığı ortadan kaldırmayacak.

Cansu Çamlıbel yazdı: En CAATSA totonun sonu: Asıl pazarlık şimdi başlıyor

Cansu Çamlıbel yazdı: En CAATSA totonun sonu: Asıl pazarlık şimdi başlıyor

Türkiye’ye yaptırım kararını açıklayan “topal ördek” Trump olsa da asıl sorumluluk yaptırım sürecini yönetecek olan Joe Biden’a kaldı. Ankara’nın ipleri daha da gerecek adımları tercih edip Rusya ile yeni angajmanlara girmesi durumunda Biden yönetimi yaptırımların kapsamını genişletip CAATSA menüsünün şu an için ellenmemiş maddelerini de pekâlâ pakete ekleyebilir...

    Türkiye’ye yaptırım kararını açıklayan “topal ördek” Trump olsa da asıl sorumluluk yaptırım sürecini yönetecek olan Joe Biden’a kaldı. Ankara’nın ipleri daha da gerecek adımları tercih edip Rusya ile yeni angajmanlara girmesi durumunda Biden yönetimi yaptırımların kapsamını genişletip CAATSA menüsünün şu an için ellenmemiş maddelerini de pekâlâ pakete ekleyebilir. Washington 14 Aralık’ta, ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey’nin tabiriyle Erdoğan’a “dişini gösterdi” ama ısırmadı.

     Türkiye’nin mali kurumlarının ABD Merkez Bankası ile doğrudan alışveriş yapması yasaklansaydı ya da iki ülke mali kurumları ve bankalarının dolarla işlem yapması yasaklansaydı ya da iki ülke bankaları arasındaki transferler toptan yasaklansaydı tüm bunlar Türk ekonomisi üzerinde atom bombası etkisi yapabilirdi elbette. Böyle bir noktada bırakılmamış olmak kötünün iyisi bir durum. Ancak hangi yaptırımların seçilmiş olduğu ile başkanlık koltuğunda kimin oturduğundan ziyade Amerikan kapitalizminin ruhu arasında kuvvetli bir orantı var. Washington’ın doğrudan “ekonomik hasım” olarak konumlandırdığı Çin’e uygulamadığı şiddetteki yaptırımları Türkiye’ye uygulaması beklenemezdi. Dahası ABD’nin Türkiye’nin tekrar IMF’ye yolunun düşmesinden yana bir beklentisi varken bu kurumdaki veto hakkını Türkiye aleyhine işletmeyi yaptırım olarak Ankara’nın önüne koyması akıldışı olurdu.

    Ancak yaptırımların şiddetini salt -halihazırda sokaktaki insanı ziyadesiyle sarsmakta olan- ekonomik krizi derinleştirip derinleştirmeyeceği üzerinden okumak Erdoğan hükümetinin karşı karşıya olduğu dikenli jeopolitik pazarlığı ortadan kaldırmayacak.

     

    14 Aralık yaptırım paketinin beş maddesinden en sıkıntılı olanı kuşkusuz daha önce Millî Savunma Bakanlığı altında bir müsteşarlık iken Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesinin ardından doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlanan SSB’nin kurum olarak “kara liste”ye alınmış olması. Washington’ın bu hamlesiyle bugünkü sistem çerçevesinde TSK’nın ihtiyaçlarının karşılanmasında ana kaynak olan SSB aslında başta NATO üyesi ülkeler olmak üzere ABD ile ticaretini önemseyen tüm ülkeler açısından radyoaktif hale geldi.

    Henüz yaptırım kararı ortada yok iken Kanada’nın Bayraktar İHA’ları için gönderdiği motor dahil diğer parçalara ilişkin ihracat izinlerini nasıl tak diye askıya aldığını anımsamak bundan sonra Türkiye’nin savunma sektörünün nasıl bir alacakaranlık kuşağına girmekte olduğunu anlamak açısından ipucu niteliğinde. Ermeni lobisinin kuvvetli olduğu Kanada lisans iptaline gerekçe olarak Türkiye’nin Karabağ’daki emellerinin anlaşılamamış olmasını göstermişti. Ankara kurnazlık yapıp SSB’yi by-pass edecek ve tedarikçi olarak başka bir kurumu belirleyecek bir mevzuat değişikliğine gitse bile yaptırımların sebep olacağı psikolojik iklim pek çok ülkeyi Türkiye’den uzak durmaya zorlayacaktır.

     Yaptırım ikliminin ne kadar süreceği ise Ankara’nın atacağı ya da atmayacağı adımlara bağlı olacak. Yazının girişinde bahsettiğim 2021 savunma bütçe yasasına (NDAA) Türkiye’ye yönelik yaptırımların ancak hangi koşullarda kaldırılabileceğine ilişkin bir madde sokarak ABD Kongresi Başkanının elini kolunu bağladı. Aslında Kongre Trump’a güvenmediği için Türkiye maddesini metne koydu. Ancak aynı çerçeve 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturacak Joe Biden için de geçerli olacak. 2021 savunma bütçe yasası gereğince Biden’ın yaptırımları kaldırabilmek için Senato Dış İlişkiler ve Silahlı Kuvvetler Komisyonlarına 3 konuda net garanti vermesi şart: “1) Türkiye’nin topraklarında konuşlu bulunan mevcut S-400 sistemine artık sahip değil 2) Türkiye ikinci parti S-400 siparişini iptal etti 3) Türk hükümeti S-400’ün ardılı olarak nitelendirilebilecek herhangi bir sistemi almayacağı konusunda net güvence verdi.”

     

    Türkiye’ye yaptırım kararını açıklayan “topal ördek” Trump olsa da asıl sorumluluk yaptırım sürecini yönetecek olan Joe Biden’a kaldı. Ankara’nın ipleri daha da gerecek adımları tercih edip Rusya ile yeni angajmanlara girmesi durumunda Biden yönetimi yaptırımların kapsamını genişletip CAATSA menüsünün şu an için ellenmemiş maddelerini de pekâlâ pakete ekleyebilir.

    CANSU ÇAMLIBEL

    DUVAR