CHP'den Bahçeli'nin Akşener'e 'evine dön' çağrısına ilk yorum

KÜRT MESELESİNDE ÇÖZÜM YERİ MECLİS’TİR

CHP'den Bahçeli'nin Akşener'e 'evine dön' çağrısına ilk yorum

CHP'den Bahçeli'nin Akşener'e 'evine dön' çağrısına ilk yorum

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yaptığı “evine dön” çağrısı hakkında, “Akşener, bu çağrıya büyük bir zarafetle yanıt verdi. Bunun üzerine bizim söz söylememiz doğru olmaz” yanıtını verdi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:

UCUBE REJİM, SARAY DIŞINA HAYIR GETİRMİYOR

Ülkemiz, 2 buçuk yıldır dünyada tek bir örneği olmayan, ‘ucube saray rejimi’ tarafından yönetiliyor. Bu 2 buçuk yılda şunu açıkça gördük; bu ucube rejim, küçük bir saray sosyetesi dışında hiç kimseye hayır getirmiyor. Yaşadığımız haksızlıklardan, hukuksuzluklardan, milletin yağmalanan kaynaklarından, kokusu arşa çıkan yolsuzluklardan, devlette yok olan liyakatten, yapılan ikiyüzlülüklerden, aldatılmışlıktan, terk edilmişlikten, yaşadığımız krizlerden ve içine girdiğimiz buhrandan, bu ucube rejimin ne olduğunu artık biliyoruz.

UCUBE SARAY REJİMİ, 39 LİRAYA TALİM ETTİREN DÜZENDİR

Ucube saray rejimi; on binlerce mekân ve iş yeri kapalıyken, müzisyenlerimiz ‘açım’ diyerek canına kıyarken, kahraman sağlık çalışanlarımız, ailelerinden uzak, uykusuz, kumanya peşinde koşarken, saray sosyetesine çalgılı, şarkılı, türkülü kuş sütü eksik sofraları kurduran düzenin adıdır. Ucube saray rejimi, milletimizin çift diplomalı evlatları tek bir iş bulamazken, sahte diplomalı saray beslemelerinin, dört ayrı yerden maaş aldıkları düzenin adıdır. Ucube saray rejimi, beş yandaşa, milletin geçmediği yol, tünel, köprü, uçmadığı havaalanı için avroyla, dolarla milyarları öderken, bunların milyarlarca liralık vergi borcunu silen, milyonlarca emekçimizi, günde 39 liraya talim ettiren düzenin adıdır.

UCUBE SARAY REJİMİ SEBEP, İŞSİZLİK NETİCEDİR

Asgari ücretin ortalama ücret olduğu bir ülkede, TÜİK’in hesapladığı bu rakam zulümdür. Bu zulmün sebebi ise ucube Saray rejimidir. Asgari ücret en az 3 bin 100 TL olmalıdır. Marketlerde, bebek mamalarına, tıraş bıçaklarına, 5 litre ayçiçek yağına bile alarm takılır hale geldi.  Takılan bu alarmlar, yaşanan derin ekonomik krizin alarmıdır. Ucube saray rejimi sebep, milleti çaresizliğe düşüren ekonomik kriz sonuçtur. Ucube saray rejimi sebep, işsizlik neticedir. Bu ucube rejimle, Ülkemizdeki toplam işsiz sayısı 12 milyonu aştı. İşsizlerimizin sayısı, 118 ülkenin nüfusunu geçti. Bıraktık işsizler ordusunu, işsizler ülkesi olduk. Ucube saray rejimi sebep, yandaş kayırma neticedir.

YANDAŞA BALLI BÖREK, MİLLETE KURU EKMEK

Bugün tüm dünyanın en büyük 10 şirketi içinde Türk şirketleri var mı? Yok! Dünyada en çok teknoloji üreten 10 şirket arasında bir tane Türk şirketi var mı? Yok! Dünyada en hızlı büyüyen 10 şirket arasında Türk şirketleri var mı? Yok! Ama dünyada devletten en çok ihale alan 10 şirket arasında, Türkiye’den beş müteahhit birden var. Bu müteahhitlerin hangileri olduğu ise hepimizin malumu… Yine bunların yaptığı ama milletin geçmediği köprüler, yollar için milletin cebinden, önümüzdeki üç yılda 109 milyar lira çıkacak. Bu ucube rejimde prensip belli; yandaşlara ballı börek, millete ise kuru ekmek.

SARAY REJİMİ SEBEP, YÜKSEK FAİZ SONUÇTUR

Bugün, gençlerimizin yüzde 64’ü’ karın tokluğuna, yol parasına çalışmaya razı. Ülkenin umudu gençlerimiz için Ülkemiz umut olmaktan çıktı.  İşte bu nedenle; ucube saray rejimi sebep, ümidini kaybetmiş gençlerimiz sonuçtur. Saray’ın kibirlisi; ‘faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ diye, damadıyla beraber, milletin 128 milyar dolar döviz rezervini har vurup harman savurdu. Elde, avuçta döviz kalmayınca da sıcak paracılara teslim bayrağını çektiler. Demediğini bırakmadığı faiz lobilerine ‘aman biz ettik, sen etme’ demeye başladılar.  Önce damadın kellesini verdi. Sonra TCMB faizini 475 baz puan artırdı. Yetmedi, pandemi nedeniyle artırılan taksit sayıları azaltıldı, krediler daraltıldı. Yine kesmedi, dün de TCMB faizleri tekrar 200 baz puan artırdı. Anlaşıldı ki ucube Saray rejimi sebep, yüksek faiz sonuçtur.

BU MU YERLİLİK, MİLLİLİK

Yeni Merkez Bankası Başkanı’nın koltuğuna oturduğu gün, Londra’daki bir faiz baronu, bir sıcak paracı, Türkiye’ye 1 milyon dolar getirip parasını devlet tahviline yatırdıysa, bu para bugün 1 milyon 119 bin dolara çıktı. Aynı parayı borsaya yatırdıysa, bugün bu para 1 milyon 300 bin dolar oldu. 46 günde dolar cinsiden; tahvilden elde ettiği kazanç yüzde 12. Borsadan elde ettiği kazanç yüzde 30. Uluslararası tefeciler, sıcak paracılar, böyle bir vurgunu başka hiçbir ülkede yapamaz. Bu mudur yerlilik? Bu mudur millilik? Bugün, ‘benim alanım ekonomi’ diyen Saray’ın kibirlisi dilini yuttu. Faizle ilgili ağzından tek söz çıkmaz oldu. Sayın Erdoğan, Siz ne zaman, yüksek faizci neo-liberallerin safına katıldınız? ‘Faiz kudurunca dükkânı yer’ derler… Sıcak paracılara bol bol verilen bu faizlerin, bu kazançların faturası, dönecek dolaşacak, millete çıkacak.  

KANALİZASYON BORUSU DÖŞEDİLER

İngiliz’in faiz baronu malı götürürken, olan işçi Ali’nin, çiftçi Veli’nin ekmeğine olacak. Bunu nerden mi biliyoruz? 18 yıllık AK Parti iktidarlarının uygulamalarından. Milletin cebinden, faiz lobilerinin kasasına hortum döşediler. Ufak ortağının bir zamanlar dediği gibi, ‘Ne hortumu… Kanalizasyon borusu döşediler.’ Türkiye’nin son 18 yılda; sadece dış borçlar için ödediği faiz 181 milyar dolar. Aynı dönemde devletin hem içeriye hem dışarıya yaptığı, faiz ödemeleri ise 493,2 milyar dolar. Eloğluna ödenen bu paralar, milletin ekmeği, rızkı, alın teri...

ANAYASA RAFA KALKTI

Ucube saray rejimi sebep, adaletin çökmesi sonuçtur. Ucube saray rejiminin düğmesine basıldığı 2014’ten bu yana, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 48 sıra geriledik.  128 ülke içerisinde 107. sıraya düştük. Burada aynı ligde olduğumuz ülkeler, Mali, Nijerya, İran, Angola, Gine…  Artık ortada uygulanan bir Anayasa kalmadı.  Daha önce üç defa ayrı ayrı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuran Saray’ın kibirlisi, Bugün AİHM kararını tanımadığını söylüyor. Bu, Anayasa’yı rafa kaldırmaktır.  Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga etmektir. 1954’ten bu yana akıp, giden bir ırmağın yönünü değiştirmektir. Türkiye, 1954’te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayarak, taraf oldu mu? Oldu. 1987’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruyu kabul etti mi? Etti. Artık bir karar verin Sayın Erdoğan… Bir taraftan hukuk reformu, diğer taraftan ‘Yüzünü Avrupa’ya dönme’ laflarını ederken, AİHM kararını tanımadığınızı söylerseniz, size kargalar bile gülmez. Hukukun ve Anayasa’nın askıda olduğu ülkede, güven olmaz, yatırım olmaz, iş olmaz.  Hukukun askıda olduğu ülkede, ekmek de askıda olur.

BIONTECH İLE NEDEN SÖZLEŞME İMZALANMIYOR

Hani Çin aşıları 11 Aralık’ta gelecekti ve bugünlerde millete aşı yapılmaya başlanacaktı. Dün anlaşıldı ki aşıların yapılmaya başlanması Ocak ortasını bulacak. Ama İngiltere, ABD, Kanada, Rusya, Suudi Arabistan, Bahreyn, İsrail, Kuveyt, Katar, Sırbistan, İsviçre gibi ülkeler vatandaşlarını aşılamaya başladı. Çin aşısı neden gecikti? Makul bir açıklama yok. Şimdi aşının rötarlı geleceği söyleniyor. Türk bilim insanları Almanya’da aşıyı buldu. Milletimizin gururu oldu. Türk bilim insanı, ‘Türkiye için yeterli doz depoladık, görüşmeler halen sürüyor, umarız kısa sürede anlaşma imzalayabiliriz’ diyor. Neden bu sözleşme bir türlü imzalanamıyor? Yoksa çarkların dönmeye başlaması için yağlanmasına mı ihtiyaç var?

ÖRGÜTLENMEYE TRUVA ATI

Şu anda Meclis’te görüşülen, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi Yasa teklifi var. Bu teklif, derneklerimizi ve sivil toplum örgütlerini, hizaya getirmeyi amaçlayan hükümler içeriyor. Çok açık söylüyorum. Bu teklifin bazı maddeleri, demokrasimize yöneltilmiş “kitle imha silahıdır”.  İçişleri Bakanı’nın bir kararıyla, beğenilmeyen, makbul görülmeyen derneklerin, mal varlıklarına kayyum atanmasının yolu açılmaktadır. Yine avukat-müvekkil ilişkilerinin gizliliği ihlal edilmekte, avukatlar muhbirliğe zorlanmaktadır. Tekrar ediyorum. Bu düzenleme, demokrasimize karşı bir “kitle imha silahıdır”. Örgütlenme hürriyetinin içine sokulan, bir Truva atıdır.

Öztrak, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı:

KÜRT MESELESİNDE ÇÖZÜM YERİ MECLİS’TİR

Öztrak, “Çözüm sürecine ihtimal veriyor musunuz” sorusuna, “Bundan öncekilerde de söyledik. Gizli görüşmelerin milletimizin derdine derman olması mümkün değildir. Eğer Kürt meselesinde çözüm aranıyorsa bunun yeri Meclis’tir. İktidarın, muhalefetin tüm partilerin belirli uzlaşması ile gelecektir” yanıtı verdi.

ARŞİVLER YALAN SÖYLEMEZ

Bahçeli’nin “Millet İttifakı’na bağlıyız” demesine rağmen Genel Merkezi’nde müze sergide 17/25 Aralık ile ilgili kitapların olması hakkında Öztrak, “Arşivler önemlidir. Özellikle siyasi partilerin arşivleri değerlidir. Söz uçar, yazı kalır. Arşivler, kimin arşivi ise o kurumun nereden nereye geldiğini gayet güzel ortaya koyar. Arşivler yalan söylemez” diye yanıtladı.

SİNEKLE GÜREŞEMEYECEK DURUMDA

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması hakkındaki sessizliğe ilişkin Öztrak, “İnönü’nün çok güzel lafı var. ‘Önemli olan iktidarda değil, itibarda kalmak.’ Önemli olan milletin gönlünden ve gözünden düşmemektir. Yerlikaya, bir şampiyon pehlivandı, milletin gözünde yer etmişti. Keşke sarayın gözüne girmek yerine, milletin gönlünde kalmaya devam etseydi. Bu ucube saray rejimi koskoca cihan pehlivanını, bir sinekle güreşemeyecek durumuna getirmiştir” dedi.

“CHP milletvekiline şantaj yapıldığı iddiaları doğru mudur” sorusuna Öztrak, şu yanıtı verdi:

“Arkadaşımız gerekli suç duyurularında bulunmuştur. Soruşturmanın gizliliği esastır. Bu çerçevede yürümektedir. Gözaltına alınanlar vardır. Yurtdışı bağlantıları vardır. Bu konuyu ihbar eden, suç duyurusunda bulunan da bizim milletvekili arkadaşımızdır. Milletvekillerimizin bu tür senaryolara kurban edilmesi kabul edilebilir değildir.” 

CUMHURİYET