Covid önlemleri: 10 yaş altı çocuğu olan kamu personeli kadınların idari izinli sayılması ne anlama geliyor?

'Çocuk sahibi olmanın yükümlülükleri de anneler ve babalar için eşit olmalı'

Covid önlemleri: 10 yaş altı çocuğu olan kamu personeli kadınların idari izinli sayılması ne anlama geliyor?

Covid önlemleri: 10 yaş altı çocuğu olan kamu personeli kadınların idari izinli sayılması ne anlama geliyor?

  • Ece Göksedef
  • BBC Türkçe

Türkiye'de koronavirüs vakalarının hızla artmasıyla birlikte yeni önlemler yürürlüğe girdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Salı günü Kabine toplantısının ardından önlemleri açıklarken kamu çalışanları için "Hamileler ve kronik hastalığı olanlar ile 10 yaş altı çocuğu bulunan kadın personel idari izinli sayılacak" dedi.

Ardından İçişleri Bakanlığı bir genelge yayımladı. Bu genelgede de "İdari izin kapsamındaki personele (hamile çalışanlar, süt izni kullananlar, 10 yaş ve altında çocuğu olan kadın çalışanlar, engelli çalışanlar, 60 yaş üzerindeki personel, kronik rahatsızlığı bulunanlar) kolaylık gösterilecek ve kamuda mesai saatlerinin başlangıç ve bitiş saatlerinin 10.00-16.00 olarak uygulanması sağlanacak" ifadeleri yer aldı.

Bu kural, sosyal medyada farklı şekillerde tepki aldı.

'Çocuk sahibi olmanın yükümlülükleri de anneler ve babalar için eşit olmalı'

Kadın örgütleri, uygulamanın hem anne hem babaları kapsayacak şekilde genişletilmesini istiyor.

Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Emine Erdem, salgın sebebiyle istihdamın ağır bir darbe aldığını ancak hem işte, hem evde sorumluluğu artan kadınların bu darbeden çok daha fazla etkilendiğini söylüyor:

"Hali hazırda kadın istihdamında elde ettiğimiz kazanımlardan geri adım atmamak için ciddi tedbir ve destek politikaları uygulamamız gereken bir süreçteyiz. Ancak kamuda 10 yaş altı çocuğu bulunan kadın personellerin idari izinli sayılmasına ilişkin alınan tedbir kararını açıkçası eksik buluyoruz. Çünkü nasıl ki çocuk sahibi olmak anne ve baba için eşit bir haktır, çocuk sahibi olmanın bakım ve yükümlülükleri de anneler ve babalar için eşit olmalıdır. Bu uygulamanın kamuda çalışan kadınların sırtındaki ağırlığı önemli ölçüde hafifleteceği muhakkak ancak ne yazık ki 'eşit' bir uygulama değil. Bu gibi çocuk bakımına ilişkin destekleyici uygulamaların sadece kadına değil erkeğe de sunulmuş bir hak olarak tasarlanması önemli."

'Bu tür izinler babalar tarafından da kullanılabilmeli'

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan da bu uygulamanın iki boyutu olduğunu söylüyor:

"Bir yandan bu izinler, çalışanların çocuk bakım sorumluluğunun olduğunun farkında olunması ve buna istinaden bir adım atılmış olması açısından aslında iş yaşam dengesi bağlamında anlamlı ve olumlu bir adım.

"Diğer yandan ise, bu iznin sadece kadınlar çalışanlara verilmiş olması, çocuk bakımının sadece kadınların göreviymiş gibi bir olgu yaratıyor. Bu bakımdan, bu tür izinlerin aynı durumdaki babalarca da kullanılabilmesine imkan sağlamak faydalı olacaktır.

'Türkiye'de sosyal politikalar genelde kadının anne konumunu gözeterek belirleniyor'

Araştırmacı sosyolog Feyza Akınerdem, Türkiye'deki sosyal politikaların genel olarak "kadının aile içerisinde anne konumunu gözeterek ve kadın erkeğe bağımlı durumda diye değerlendirilerek" belirlendiğini, son uygulamanın da bunun bir parçası olduğunu belirtiyor. Bu durumun da mevcut sosyolojiyi ürettiğini söylüyor:

"Geleneksel ve muhafazakar bir aile tarifi kadınları öncelikle anne yapıyor, sosyal politikalar da bu duruşu destekliyor. Bu pandemide de devam ediyor. Önce eve gönderilenler anneler oluyor. Covid döneminde ihtiyaç halinde bir kişinin evde kalması gerekiyorsa ilk işi bırakanlar da maalesef kadınlar oldu."

ILO'nun Covid-19 salgını boyunca istihdamda kadın-erkek eşitliği raporuna göre, 2020'de küresel düzeyde kadın çalışanların iş kaybı yüzde 5 seviyesindeyken, erkekler için bu oran yüzde 3,9 oldu.

Avrupa Birliği üyesi 27 ülke ve İngiltere'de yapılan çalışmaya göre 2020'nin ikinci yarısında kadınlar Covid-19 önlemleri kapsamında yapılan düzenlemeler sonucu maaşlarının yüzde 8,1'ini kaybederken, erkek çalışanlar için bu oran yüzde 5,4 oldu.

Yine ILO'nun hazırladığı 2018 raporuna göre, Türkiye'de salgın öncesi eşit işlerde çalışan kadın ve erkekler arasındaki maaş farkı yüzde 15,6 idi. Çocuğu olan çalışan kadınlar ve yine çocuğu olan çalışan erkekler arasındaki maaş farkı ise, erkeklerin lehine yüzde 19 oldu.

Kadın

BBC Türkçe'nin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Numan Özcan, salgın öncesinde de ev içi ücretsiz bakım sorumluluğu ve diğer ev işlerinin yükünün çoğunun kadınların omzunda olduğunu söylüyor:

"Bu bahsettiğimiz genel tablo sadece ülkemizde değil, yoğunluklar değişse de, dünyanın farklı ülkelerinde de benzerlikler gösteriyor.

"Birleşmiş Milletler'in 2020 yılı sonlarında açıkladığı küresel verilere göre salgın öncesinde erkeklerin üstlendiği her bir saatlik ücretsiz ev emeğine karşı kadınlar üç saat iş yaparken salgınla birlikte bu oranlar kadınlar aleyhine daha fazla arttı.

"Ülkemizde de yapılan araştırmalar, salgın dönemindeki okul ve iş yerlerinin kapanması gibi tedbirler sebebiyle kadınların, erkeklerden neredeyse 4 kat daha fazla ücretsiz emek harcadığını ortaya koyuyor."

"Ekonomik kalkınmamız toplumsal cinsiyet eşitliği ile mümkün"

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2019 hane halkı işgücü araştırması sonuçları da Mart ayında yayımlandı. Buna göre 15 yaş üstü istihdamda erkeklerin oranı yüzde 63,1 iken kadınların oranı yüzde 28,7'de kaldı. Yani kadın istihdam oranı erkeklerin yarısından daha az.

Üç yaş altı çocuğu olan 25-49 yaş arası kadın istihdam oranı da yüzde 26,7 oldu. Aynı gruptaki erkeklerin istihdam oranı ise yüzde 87,3'tü.

Erdem'e göre KAGİDER'in IPSOS işbirliğiyle hazırladığı "Pandemide Kadın Girişimciler" raporuna katılan kadın girişimcilerin %76'sı pandemide zorlandıklarını ifade etti. Katılımcıların %68'i iş hacimlerinin azaldığını bildirirken, iş hacimlerinin yarıdan fazlasını kaybedenlerin oranı %28 oldu.

10 Şubat'ta açıklanan TÜİK'in Kasım 2020 İşgücü İstatistikleri'ne göre de Kasım 2019'da 10 milyon 569 bin kadın işgücündeyken Kasım 2020'de bu sayı 9 milyon 729 bine; istihdamdaki kadın sayısı ise 8 milyon 841 binden 8 milyon 270 bine düştü.

Peki kadın istihdamının salgın sebebiyle daha fazla darbe almasını engellemek için ne yapılmalı?

KAGİDER Başkanı Emine Erdem, "Çocuk ve yaşlı bakımını kadının sorumluluğunda gören zihniyetimiz değişmedikçe, kadınların istihdamda kalması, işverenlerin işe alımlarda liyakati esas alarak fırsat eşitliği sağlaması, 2023 yılında kadınların istihdama katılımı için belirlenmiş olan %41'lik hedefin tutturulması ne yazık ki mümkün olmayacak" diyor ve ekliyor:

"Yine bu zihniyetimiz aslında şiddet vakalarının azalmasına, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına da engel…Unutmayalım ki, ekonomik kalkınmamız dahi ancak ve ancak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ile mümkün."

Özcan da "Pandemi döneminde geliştirilen istihdam tedbirlerinde, işgücünde kadınların dezavantajı konumuna odaklanan ilave destekler verilmeli ve özel önlemler geliştirilmelidir. Örneğin, anne ve babanın hem aile hem çalışma sorumluluklarını daha dengeli bir biçimde yerine getirmesine dair tedbirler alınabilir" yorumunu yapıyor.

'Salgında kadın istihdamı çalışmaları darbe aldı, bu durum düzeltilmeli'

Aynı zamanda "kadınların ve Müslüman kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışan, Türkiye'nin ilk Müslüman feminist kadın derneği" Havle'nin üyelerinden olan Akınerdem, kadın istihdamı konusunda eşitsizliklerin giderilmesi için yıllardır yapılan çalışmaların Covid döneminde büyük darbe aldığını, kadın istihdamını artırmak için yeni politikalar üretilmesi gerektiğini söylüyor:

"Erkeklerin de sadece para kazanmak değil evde sorumluluk almalarını sağlayacak düzenlemeler de yapılmalı. Kadınların toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı sosyal politika üretilmesi gerekirken aksine eşitsizliklerin altını çizen, bunu güçlendiren politikalar üretilince uzun vadede problemli oluyor. Kadınları ikincil pozisyona düşürmeyen politikalar üretilebilir. Öyle bir bakış açınız varsa öyle bir politika üretirsiniz."

BBC TÜRKÇE