Dış politikada referanslar, çıkarlar ve izlenen yollar

Türkiye’nin referansı ise çok zorlu savaşlar sonrası çizdiği sınırlarının değişimini önlemek ve topraklarını kaptırmamak olmuştur. 

Dış politikada referanslar, çıkarlar ve izlenen yollar

Saldırı, fırsatçılık, dengeleme, başka ülkelerin politikalarına katılma gibi politikalar klasik dış politika yolları olarak bilinmektedir. II. Dünya Savaşından itibaren Amerika’nın referansı, sosyalist yapılanmalara karşı statükoyu devam ettirmek, liberal, demokratik ve serbest piyasa düzenini sürdürmek olmuştu. Böyle bir referanslar uluslararası alanda girişilen eylemler sosyalist blok karşısında Amerika’ya moral üstünlük sağlıyordu. Almanya ve İtalya var olan sistemin değişmesini istiyorlardı. Türkiye’nin referansı ise çok zorlu savaşlar sonrası çizdiği sınırlarının değişimini önlemek ve topraklarını kaptırmamak olmuştur. 

Ülkelerin referans noktalarındaki değişmelerin anlaşılması o ülkelerin dış politikadaki tutarsızlıklarını ve sapmalarını anlamamıza yardım edebilir. Amerikan başkanı Truman Amerikan çıkarlarının Avrupa’yı desteklemek, NATO’yu kurmak ve Pasifikte ikili anlaşmalarla sosyalist bloku çevrelemekten geçtiğini algılayarak, dış politikasını oluşturmuştur. George W. Bush’un referans noktası neo-conlar olmuş ve onların Ortadoğupolitikasını desteklemesinin kendisinin ve Amerika’nın çıkarı için olumlu olacağını düşünerek hareket etmiştir. 

İşin ilginç yanı liderler uyguladıkları politikalar nedeniyle başarısızlıkları arttıkça bu başarısız politikaları uygulamaya devam etmekte daha dirençli davranmışlardır. Bunun en belirgin örneği, Amerika’nın kendisine doğrudan bir tehdit oluşturmamasına karşın Vietnam’a müdahale etmesidir. Aynı yanlışı Sovyetler Birliği Afganistan’a müdahale ederek yapmıştır. 

Türkiye, fırsatları değerlendirme, dengeleme ve ittifaklarla başka ülkelerin dış politikalarına takılma gibi politikaları varlığını sürdürmek için uygulamıştır. Batının saldırısı karşısında Sovyetler Birliğine yanaşmış, II Dünya Savaşından sonra Sovyetlerin aşırı istekleri karşısında Batının izlediği politikalara katılmıştır. Ancak, ilginç bir biçimde Sovyetler Birliği ile yakın ilişkilerde olduğu dönemde bile serbest piyasa ekonomisine yönelik bir kalkınma modeli izlemiştir. 

Günümüzde etkin dış politika izlemeyi ve İslami uyanışı referans alarak Batının Ortadoğu politikalarında etkin bir rol almanın kendi çıkarına olduğunu algılamıştır. Batı, İslami politikaları desteklemekten vazgeçmesine karşın Türkiye politikalarında uzun müddet ısrarlı olmuş ve Batıyla çıkarları çatıştığında gene klasik bir yaklaşımla dengeleme politikalarına geri dönüp Rusya Federasyonu ile yakınlaşmıştır. 

Amerikan Başkanı Trump’ın statükoyu koruma politikası bağlamında izlediği baskıcı politikalar ve tehdit edici militarist blöfleri karşısında klasik dış politika uygulamaları geçersiz kalmıştır. Amerika’nın yanında olup olmamak önemini kaybetmiştir. Amerika’nın çıkarı önde geldiği için NATO ülkesi olunması, Avrupa Birliği, NAFTA gibi yapılanmalar bu çıkara feda edilebilir bir duruma gelmiştir.

Amerika’nın izlediği dış politika ve ekonomik politikalar karşısında yükselen ekonomiler olan ÇinBrezilyaJaponya zor duruma düşmüşlerdir. Çin-Amerikan ticaret savaşları dünyayı yeni bir ekonomik durgunluğa sürüklemiştir. Avrupa’nın gelişmiş ekonomileri zorlanmaya başlamışlar, ortaboy ülkeler halklarını ekonomik olarak tatmin edemez duruma düşmüşlerdir. Göç ve terör olayları dünyanın her bölgesinde önemli sorunlar olarak ortaya çıkmıştır. 

Türkiye, Trump’ın politikalarından iki yönlü olarak etkilenmiştir. Öncelikle, Trump’ın Amerika’daki belli lobileri, Türkiye’yi rahatsız etmiştir tatmin ve kendi seçimini garanti altına almak için izlediği politikalar Türkiye’yi zor duruma düşürmüştür. Suriye’de YPG-PKK’nın desteklenmesi, İran’a yapılan ambargolar nedeniyle yeni enerji alanlarının araştırılması; Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarının göz ardı edilmesi, Türkiye’yi rahatsız etmiş ve zorunlu olarak Ortadoğu sorunlarını çözebilme amacıyla Rusya Federasyonu ve İran’a yakınlaşmasına yol açmıştır.

Amerika’nın Rahip Bronson olayında Türkiye’yi baskı altına alması, zaten zorlanan diğer ortaboy ülkeler gibi Türkiye’nin ekonomisini sarsmıştır. Türkiye’nin gelişmeler karşısında Rusya Federasyonun S-400’leri alması karşısında Amerika’nın tutumu yeni bir baskı boyutu olarak Türkiye’nin üzerine kabus gibi çökmüştür. 

Bütün bu gelişmelere karşın, Amerika’nın Türkiye’ye açık kapı bırakan politikaları, Şanghay Blokuna göre İslami yapılanmalara daha toleranslı olması, serbest piyasa ekonomisine devam etmek isteyen ve her şeye karşın Batı ile temaslarını sürdürmek amacında olan Türkiye’yi etkilemiştir. Belki de Trump etkisi diyebileceğimiz bir gelişme ile dış politikada ekonomik yatırımlar ve satın almalar öne çıkmış gözükmektedir. 

Gelişmelerin belirsiz olduğu Ortadoğu bölgesinde, ekonomilerin zorlandığı bir ortamda uzun süreli tahminleri yapmak zor olduğu için şimdilik günlük dış politika analizleri İle yetinilmek zorunlu olmuştur.

Prof. Dr. Hasan Köni Independent Türkçe için yazdı

Prof. Dr. Hasan Köni İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyesi 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve SEHITLEROLMEZ.COM VE Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.