Erzincan İliç'teki toprak kaymasında kimler sorumlu?

Avukat Özgür Urfa: Kasten öldürme suçu var

Erzincan İliç'teki toprak kaymasında kimler sorumlu?

Erzincan İliç'teki toprak kaymasında kimler sorumlu?

Erzincan İliç'teki maden faciasına ilişkin soruşturmada 7 şüpheli gözaltına alındı. DW Türkçe'nin konuştuğu hukukçular, şirket yetkililerinin yanı sıra kamu görevlilerinin de sorumluluğuna işaret ediyor.

Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin altın üretimi yaptığı Çöpler Altın Madeni sahasındaki yığın liç alanının kayarak 9 işçinin toprak altında kalması sonrasında gözler, olaya ilişkin soruşturmaya ve sorumluluğu bulunan şüphelilere çevrildi. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında yedi şüpheli gözaltına alındı. Başsavcılık, olayı araştırması amacıyla yedi kişilik bilirkişi heyeti görevlendirdi. Çevre, maden, jeoloji, iş sağlığı, kimya, inşaat ve ziraat alanında uzman olan heyet, toprak kaymasının nedenlerini ve sorumlularını araştıracak. Bilirkişi heyetinin raporu doğrultusunda savcılık soruşturması karara bağlanacak.

Peki, altın madenindeki toprak kaymasında kimlerin sorumluluğu bulunuyor?

Madende 21 Haziran 2022'deki siyanür sızıntısına karşı suç duyurusunda bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Parti Meclisi Üyesi, Avukat Özgür Urfa, DW Türkçe'ye konuştu. Dokuz işçinin kaybolduğu olayda şirket sahipleri, yöneticileri ile madendeki iş güvenliği uzmanlarının sorumluluğunun bulunduğunu belirten Urfa, ikinci olarak kamu görevlilerinin sorumluluğunun gündeme geleceğini kaydediyor. İki yıl önceki siyanür sızıntısına yönelik soruşturma yürütüldüğünü anımsatan Urfa, "Madende ÇED raporunun uygunluğuna imza atan Murat Kurum'un da bugün yaşanan faciadan sorumluluğu var. Çünkü dünkü olay, yalnızca bir günlük değil geçmişten bugüne silsile halinde yaşanan olayların sonucudur. Eğer yeterli tedbirler alınsaydı dünkü facia yaşanmayacaktı. Bu birkaç kişinin kusurundan kaynaklanan bir olay değildir" değerlendirmesini yapıyor.

Avukat Özgür Urfa: Kasten öldürme suçu var

Peki, gözaltına alınan şüphelilerin hangi suçlardan soruşturulması gündeme gelebilir? Avukat Özgür Urfa, bu olayda Türk Ceza Yasası'nda düzenlenen bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunun söz konusu olamayacağını belirtiyor. "Göz göre göre yaşanan bir sorumsuzluğun sonucunda ölüm meydana geldiği için şüphelilerin kasten öldürme eylemi ile suçlanması gerektiğini" vurgulayan Urfa, "Çünkü bile isteye oldu bu olay" diyor.

Avukat Urfa, 2022'deki siyanür sızıntısına takipsizlik kararı veren savcı ile itirazı reddeden hâkimin de bu olayda sorumluluğu olduğunu belirterek, şunları söylüyor:

"Siyanür sızıntısı örtbas edildi. Şimdi büyük bir kütle kayması yaşanıyor. Burada bir taksir ve kaza olması, imkân dahilinde değil. En kötüsü, olası kastla öldürme suçu söz konusu olabilir. Bilinçli taksirden bir soruşturma yürütmek tıpkı deprem dosyalarında olduğu gibi failleri ödüllendirmek olur. Siyanür sızıntısı sırasında soruşturmanın bakanlık yetkililerine uzamaması da bir cezasızlık politikasıdır. O tarihte şirketin faaliyetlerinin durdurulması gerekiyordu. Gerekli tespitler yapılsaydı, usulsüzlüklerin karşılığı ruhsat iptali söz konusu olsaydı maden faaliyette olmayacaktı."

Avukat Arif Ali Cangı: Bu bile bile işlenen bir cinayet

2022'deki sızıntıya karşı suç duyurusunda bulunan bir diğer isim olan Çevre ve Ekoloji Avukatı Arif Ali Cangı, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, yaşananın sıradan bir toprak kayması olmadığını belirtti. Kayan yerin, şirketin yer altından çıkardığı cevheri kırdığı, serdiği ve üzerine siyanür püskürtülerek altının ayrıştırıldığı alan olduğuna işaret eden Cangı, "O kayan toprak, çamur; siyanür ve ağır metallerle kaplı tehlikeli atık niteliğindeki bir kütle. Dolayısıyla bunu heyelan diyerek hafifletmenin anlamı yok. Bu bile bile işlenen bir cinayettir" değerlendirmesini yapıyor. 

Çöpler Altın Madeni'ne ilişkin davalarda uzmanların iki bilimsel uyarı yaptığını anlatan Cangı, bir tanesinin bu liç sahasının kayma tehlikesi, diğerinin ise atık havuzunun patlama riski olduğuna dikkati çekiyor. Altın madenciliğindeki en büyük iki tehlikenin bu olduğuna işaret eden Cangı, "Daha önce siyanür solüsyonu taşıyan borunun çatlamasıyla üç saat boyunca çevreye siyanür yayıldı. O olaydan sonra pek çok kişi ve kurum hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Eğer gerekli inceleme yapılsaydı bugünkü olay yaşanmazdı. Çevre Bakanlığı kamuoyu baskısıyla o madeni iki ay kapattı. Ancak iki ay boyunca hangi önlemleri aldılar ki bu maden yeniden açıldı" diye soruyor.

"Geliyorum diyen bir felaket yaşandı"

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bu yerde Ağustos 2023 tarihinde denetim yapıldığını açıkladığını anlatan Cangı oluşturulan denetleme komisyonun her ay gidip tesiste inceleme yapması gerektiğine dikkat çekiyor. Şirketin verdiği numuneler üzerinden denetim yapıldığını ifade eden Cangı, "Zaten bu tür faaliyetler riskli, tehlikeli faaliyetlerdir. Bir de denetimsizlik olunca bunun yaşanmaması mümkün değildi. Geliyorum diyen bir felaket yaşandı. Orada toprak altında kalan 9 emekçinin ölümünün yanı sıra, o bölgenin belki de bir daha kendine gelemeyecek şekilde zehirlenmesi ve yıkımına yol açan bir cinayet aslında. Bu tasarlayarak işlenmiş bir cinayettir" diyor.

"Siyasi iktidar da sorumlu"

Bu olayda şirketin tüm yönüyle sorumlu olduğunu kaydeden avukat Cangı, bunun yanı sıra Erzincan'da bu şirketin sponsorluğunda faaliyet yürüten herkesin de sorumluluğu bulunduğunu savunuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Valiliğin de sorumlu olduğunu vurgulayan Cangı, "Siyasi iktidar da sorumlu değil midir? Siyasi iktidarın yol vermesiyle çalışan bir altın madeninden söz ediyoruz" diyor.

Tüm sorumluların yakalanıp yargılanması gerektiğini kaydeden Cangı, "Eğer bunu yapmazsak aynı şekilde çalışan 20'ye yakın altın madeni işletmesi var. Her birisinde benzer olaylar yaşarız" uyarısında bulunuyor. 

2022'deki sızıntı nasıl oldu, soruşturma nasıl kapatıldı?

Çöpler Altın Madeni'ndeki facia, gözleri bir kez daha 2022'deki siyanür sızıntısı ve buna karşı yürütülen soruşturmaya çevirdi. 2009 yılında inşaatına başlanan ve 2010'da altın üretimine başlanan Çöpler Madeni'nde 21 Haziran 2022 tarihinde siyanür borularının patlamasıyla bir çevre felaketi yaşanmıştı. Çevre örgütleri ile bölge halkı, siyanürün Fırat Nehri ve Barajına akan Sabırlı Deresi'ne boşaldığını, toprağa ve suya karıştığını belirterek, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla bölgeye giden İliç İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin tuttuğu tutanakta, 21 Haziran 2022 tarihinde saat 02.45'te 28 No'lu lift bölümünde siyanürlü solüsyonun pompalandığı boruda yırtılma tespit edildiği ve yaklaşık 20 metre küp siyanürlü solüsyonun eğime bağlı olarak lift 27, lift 26, lift 25 ve liç sahası doğu erişim yoluna aktığı kaydedildi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı uzmanlar da 23-24 Haziran 2022 tarihlerinde bölgede denetim yaptı. Denetim sonunda hazırlanan raporda, "Yığın liç sahasında yaşanan ve işletme yetkilileri tarafından yaklaşık 20 metre küp olduğu beyan edilen siyanür içerikli solüsyonla kirlenen tesis içerisindeki alanlara gerekli kimyasallar ile müdahale edilerek buradaki kontamine olmuş malzemenin toprak yüzeyden sıyırılmak sureti ile liç sahasına taşındığı" belirtildi. Raporda, denetim sırasında, siyanür içerikli solüsyonun aktığı güzergâh üzerinden ve kuru dere yatağındaki su birikintisinden gereken analizlerin yapılması için 26 numune aldığı kaydedildi.

16 milyon TL ceza kesildi

Bakanlık, denetim sonucunda çevre kirliliği nedeniyle şirkete 16 milyon 441 bin TL para cezası verdi. Bakanlık ayrıca benzeri bir olayın bir daha yaşanmaması veya herhangi bir sızıntı halinde siyanür çözeltisinin tesis dışına çıkmasının engellenmesi amacıyla, tesiste çevresel tedbirler tamamlanıncaya kadar faaliyetin durdurulması kararı alındı. Madenin Çevre İzin ve Lisans Belgesi de iptal edilmişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da 33 eksiklik belirlediği madene 594 bin 651 TL para cezası kesti.

Ancak Çöpler Madeni, kısa süre sonra 22 Eylül 2022 tarihinde verilen izinlerle yeniden açıldı.

Bilirkişiler "liç sahasında olumsuzluk yok" dedi

Savcılık soruşturması kapsamında bilirkişi heyetinin 11 Ekim 2022 tarihinde bilirkişi raporunda ise maden mühendisliği açısından "sahada yapılan inceleme doğrultusunda açık işletme maden ocağında ve yığın liç sahasında madencilik açısından herhangi bir olumsuzluğun olmadığı" savunuldu. Raporda, çevre mühendisliği açısından "yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını, kirletici herhangi bir faaliyet içerisinde bulunulmadığı, hava kirliliğine ve/veya hava kalitesini bozucu faaliyetlerin olmadığı, atıkların bertarafı hususunda kurulu sistemlerinin mevcut olması hasebiyle atıkları düzenli bir şekilde bertaraf edildiği, çevre açısından herhangi bir aksi durum tespit edilmediği" öne sürüldü.

Bilirkişi raporunun ziraat mühendisliği açısından yapılan değerlendirmede ise "meydana gelen kazada çevreye akan kimyasal içerikli sıvının tesis dışına da taştığı" kaydedildi. Bu taşma neticesinde kimyasal içerikli suyun kazanının meydana geldiği alanın hemen alt kotunda bulunan Sabırlı Deresi'ne doğru aktığı belirtilen raporda ancak derenin kuru dere olması ve olayın meydana geldiği tarihlerde yağışın olmaması sebebiyle yüzey akışının devam etmediği ve tesis çalışanları tarafından başka bir kimyasal uygulanarak nötralize çalışması yapıldığı kaydedildi. Raporda, tesisin Fırat Nehri'nin üst kotunda ve nehre yakın olması sebebi ile ileride öngörülemeyen kazaların olması nedeniyle canlılar açısından risk barındırdığı ancak zirai açıdan mevcut durumda herhangi bir olumsuzluğun olmadığı tespit edildi. Kimya mühendisliği açısından ise herhangi bir olumsuz durum olmadığı savunuldu.

Şüpheliler hakkında "kasıt yok" denilerek takipsizlik verildi

Soruşturma sonucunda Anagold şirketi ile 11 şüpheli hakkında 31 Ekim 2022'de takipsizlik kararı verildi. Kararda, maden sahasında meydana gelen siyanürlü solüsyonu pompalayan borunun basınç nedeni ile patladığı ve sonucunda siyanürlü solüsyonun maden sahası içine ve dışına, toprağa karışması olayında şüphelilerin kasten hareket ederek çevrenin kirletilmesine neden olduklarına dair haklarında "Çevrenin kasten kirletilmesi" suçundan iddianame tanzimine yeterli deliller bulunmadığı savunuldu. Savcılık, suçun taksirle çevrenin kirletilmesi olduğunu savunarak şüphelilere para cezası kesti. Şüpheliler de para cezasını ödeyerek davadan kurtuldu.

dw