Güvenli Bölge şüphelerle dolu

Türkiye’nin menfaatleriyle ABD’nin menfaatleri çelişirken, “güvenli bölge”nin işlevi şüphelere neden oluyor.

Güvenli Bölge şüphelerle dolu

Türkiye, bir yandan Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG terörüne karşı mücadele verirken, diğer yandan da terör örgütünü her açıdan destekleyen ABD ile müşterek hareket ediyor.

 

Türkiye’nin “güvenli bölge”den beklentisi Suriye’nin kuzeyinin PKK/YPG teröründen temizlenmesi iken, ABD’nin beklentisi ise PKK/YPG’yi korumak olarak ortaya çıkıyor. Türkiye’nin menfaatleriyle ABD’nin menfaatleri çelişirken, “güvenli bölge”nin işlevi şüphelere neden oluyor.

ABD’nin, Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden ve Suriye’deki terör unsurlarını destekleyen hamlelerine rağmen, Türk hükümetinin Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge tesis etmek için kurduğu Müşterek Harekât Merkezi’ne ABD’yi de dahil etmesi soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin (ANKA-SAM) Uluslararası Güvenlik Danışmanı ve Kırklareli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Emre Ozan, Suriye’nin kuzeyinde yaşanan sıcak gelişmeleri Millî Gazete’den Abdussamet Karataş’a değerlendirdi.

 

ABDYE GÖRE “GÜVENLİ BÖLGE” YPG’Yİ KORUMA MEKANİZMASI

İlk olarak Şanlıurfa merkezli kurulan Müşterek Harekât Merkezi’ne yönelik değerlendirmelerde bulunan Dr. Emre Ozan, “Türkiye ile ABD’nin üzerinde uzlaştıkları ‘güvenli bölge’ Suriye’nin kuzeyine ilişkin sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Aksine, beraberinde pek çok yanıtsız soru getiriyor. Çünkü bu iki ülkenin güvenli bölge oluşturarak ulaşmak istedikleri hedefler birbirine taban tabana zıt. Türkiye, güvenli bölgeyi terörden arındırılmış bir barış koridoru olarak tesis etmek istiyor. Bunun anlamı, PYD/YPG’nin buradan temizlenmesi. ABD ise güvenli bölgeyi PYD/YPG’yi koruyacak bir mekanizma olarak görüyor. İki tarafın çıkarları böylesine çelişirken güvenli bölgenin işlevi hakkında ister istemez şüpheler doğuyor. Henüz güvenli bölgenin nasıl bir yapı olacağı belirsiz. Bu konuda yeterli açıklama yapılmadı ve halen uzlaşılamayan konular var. Bu nedenle bir süre daha beklememiz gerekiyor.”  dedi.

 

TÜRK-RUS İŞBİRLİĞİ BİR TIKANIKLIK İÇİNDE

ABD’nin terör örgütü PYD/YPG’ye verdiği desteğe rağmen Türkiye’nin güvenli bölge konusunda neden ABD’yle işbirliğine gittiği sorusunu da yanıtlayan Ozan, “Bütün bu çıkar farklılıklarına ve belirsizliklere rağmen Türkiye neden ABD ile uzlaştı diye soracak olursak, genel anlamda Türkiye’nin Suriye politikasının dinamiklerine bakmak gerekir. Şöyle ki, Türkiye, Suriye’de bugüne dek gerçekleştirdiği askeri operasyonları Rusya’nın desteğiyle sürdürmüştü. Astana süreci ile Türk-Rus işbirliği kurumsallaşmıştı. Ancak her ne kadar S-400’ler satın alınmış ve teslimat başlamış olsa da Suriye’deki Türk-Rus işbirliği bir tıkanıklık içinde. Bu tıkanıklığın nedeni ise şu: Esad rejimi, Rusya’nın desteğiyle ülkenin büyük bir bölümünde kontrolü sağlamış durumda ama Türkiye, Esad rejimini tanımıyor ve Esad karşıtı politikasını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

 

RUSYA, TÜRKİYE-ABD ORTAKLIĞINDAN RAHATSIZ

Türkiye’nin Suriye politikasında ABD ile ortak hareket etmesinin Rusya cephesinde rahatsızlığa yol açtığını ifade eden Ozan, “Rusya, Türkiye’nin bu politikasından rahatsız. Aynı zamanda Türkiye’nin ABD’yle güvenli bölge konusunda uzlaşması da Rusya’yı rahatsız ediyor. Bu nedenle İdlib üzerindeki baskı artmış durumda. Son günlerde Türk birliklerine yönelik saldırıların artması da bu açıdan bakılınca tesadüf değil. Türkiye ile ABD arasındaki uzlaşının sürmesi halinde Rusya önce İdlib’e yönelik operasyonu hızlandırabilir, uzun vadede ise Türk askerlerinin Suriye topraklarından çekilmesi yönünde baskı yapabilir. Türkiye aslında Rusya ile işbirliğine önem veriyor ama bu işbirliğinde yaşanan tıkanıklık nedeniyle ABD’yle yakınlaşarak bir denge arayışında. Bu yüzden Suriye’nin kuzeyinde çıkarları örtüşmese de ABD’yle güvenli bölge konusunda uzlaşıldı” tespitinde bulundu.

TÜRKİYE’NİN BİR TERCİH YAPMASINI İSTEYEBİLİRLER

Son olarak Suriye krizindeki hassas dengelere dikkat çeken Ozan, “Türkiye Suriye’de çok zorlu bir denge politikası izlemeye çalışıyor. Zorluğun nedeniyse hem ABD ile hem Rusya ile önemli çıkar farklılıklarına sahip olması. ABD’nin PYD/YPG’yle ilişkisi, Rusya’nınsa Esad rejimiyle ilişkisi Türkiye’nin iki büyük güçle ilişkilerini tam anlamıyla normalleştirmesini önlüyor. Ancak hem ABD hem Rusya bir noktadan sonra Türkiye’nin denge politikasını terk ederek bir seçim yapmasını isteyebilir. Bu noktada Türkiye’nin duygusal değil, rasyonel tercihlere yönelmesi gerekir” değerlendirmesini yaptı.

 

Abdussamet Karataş / MİLLİ GAZETE