Haftanın filmi / Arsen Lüpen: 'Kibar hırsız'ın dönüşü

Beyazperdedeki dokuzuncu uyarlama

Haftanın filmi / Arsen Lüpen: 'Kibar hırsız'ın dönüşü

Haftanın filmi / Arsen Lüpen: 'Kibar hırsız'ın dönüşü

Maurice Leblanc'ın klasikleşmiş roman dizisinden Jean-Paul Salomé'un uyarlayıp yönettiği “Arsen Lüpen”, bizleri tek kanallı siyah-beyaz TRT döneminden hatırladığımız nostaljik bir anti-kahramanın dünyasına yıllar sonra yeniden götürüyor. Ancak biraz zayıf bir sinemasal uyarlamayla…

19. yüzyılın sonlarına doğru Fransa'da yaşamış usta bir hırsızın serüvenlerini anlatan "Arsen Lüpen" romanları dizisi, belki Türkiyeli genç kuşak için artık çok da fazla bir anlam ifade etmiyor. Ancak bu kibar kanun kaçağı, gerek tamamı Türkçeye çevrilen cep romanı formatındaki serüvenleri, gerekse 1970'lerde TRT'nin yayımladığı aynı adlı dizi vesilesiyle, yaşları şimdilerde 40 ve daha yukarı olanlar arasında bir hayli popülerdi. Kötü bir iş yaptığını bilmemize rağmen kızamazdık ona; çünkü toplumsal ilişkilerinde inceliği hiç elden bırakmaz, işini şapka çıkarttıran bir ustalıkla icra eder, bu arada hiç kimseyi yaralamaz ve asla yoksullardan çalmazdı. Onun işi dâima haddinden fazla zengin ve de pinti soylularlaydı ki bu durum Lüpen'i kalbimizin bir yerlerinde sürekli bağışlamamıza vesile olurdu. (Ben de bu nostaljiyi sürdürmek için, onun adını özellikle bizim kuşağımızın alıştığı Türkçe biçimiyle yazmayı tercih ettim.)

Beyazperdedeki dokuzuncu uyarlama

Fransız edebiyatının "Cingöz Recai"si konumundaki bu sevimli adam, Fransız sineması için de daha kameranın icadından itibaren son derece gözde bir senaryo malzemesi oluşturdu. Maurice Leblanc'ın yazdığı farklı serüvenlerden oluşan kitap dizisi, 1909'dan bu yana bir çok kez sinemaya, sonradan da televizyona uyarlandı. Özen Film'in sinemalarımıza iki yıllık bir gecikmeyle getirdiği 2004 tarihli bu

uyarlama ise Arsen Lüpen'in beyazperdedeki şimdilik 9'uncu serüveni. Televizyon dizisi formatındaki uyarlamalar ise bundan çok daha fazla.

Leblanc'ın "Cagliostro Kontesi" adlı kitabının bir uyarlaması olan bu Arsen Lüpen filmi, 1894 yılında, Lüpen'in çocukluğuyla başlıyor. Kahramanımız aile entrikaları yüzünden evden ayrılmak zorunda kaldığı için mutlu çocukluğunun ömrü de çok kısa olur. Öykünün tamamlandığı yıl ise 1914. Ki bu da Fransa tarihinde (filmde renkli karakterler ve vicdansız suçlularla dolu olarak sunulan) aristokrat ailelerin ve gizli ittifakların tarih tarafından son bir darbeyle silindiği önemli bir dönüm noktasına karşılık gelmekte. Yeri geldikçe özverili kahramanlıklar sergilemekten çekinmeyen Lüpen'in fırtınalı öyküsü, Normandiya'nın manastırlar ve gizli hazineleriyle dolu yemyeşil kır manzaralarında başlayıp, sanayi devriminin yaşandığı Paris'in o keşmekeşli kalbindeki en heyecanlı yerlere götürüyor.

Tarihî filmlerin dayanılmaz çekiciliği

Yönetmen Salome'un uyarlaması her ne kadar yüzyılın değişim döneminde geçiyor olsa da Arsen Lüpen aslında bir tür modern zaman kahramanı da sayılabilir. Bizi Normandiya taşrası ve Caux'nun uçurumlarından Paris'in karanlık sokaklarına taşıyan bu yeni uyarlamada, genç Lupin'in daha önceden karanlıkta kalmış farklı yönleri de ön plana çıkartılmak istenmiş. Kanun dışı bir hayatı seçip, sanayi devriminin sancıları içerisindeki toplumun iki yüzlü ahlâk anlayışına sırtını çevirmesine rağmen, Lüpen, ünlü "centilmen soyguncu" imajını özenle koruyan ve bu yüzden de cinayet işlemeyi kesinlikle reddeden biri. Kendisi, özünde hırsızlığı zevk için, meydan okuma adına yapan bir koleksiyon tiryakisi. Konteslerin aile mücevherlerinden yıldız hareketlerine dayanan çok gizli belgelere kadar her şeyi çalıp çırpan kahramanımız, Robin Hood'un cömertliği, Sherlock Holmes'un tümdengelim yeteneği ve Don Juan'ın cezbediciliğiyle donanmış durumda. Ancak, bütün zamanların bu en hızlı hırsızı, kötü ünü yüzünden kendini bir takım soğuk kanlı seri cinayetler ve cüretkâr hırsızlıkların baş zanlısı olarak zanlı pozisyonunda bulduğunda, sahip olduğu yeteneklere ve daha fazlasına sıklıkla ihtiyaç duyacaktır.

Sinemasal anlamda yönetmenlere hem biçim hem de içerik açısından zengin bir malzeme sunan bu edebî kaynak, yönetmen Salome tarafından zaman zaman olgunlaşan, zaman da aksayan bir sinema diliyle yorumlanmış. Film kuzey Amerika'da dağıtıcılar tarafından sıkıcı bulunup izleyiciyle buluşulmazken, başta Fransa olmak üzere, Kıta Avrupası'nda gösterildiği bütün ülkelerde ise fena sayılmayacak bir ilgi gördü. Tarihsel doku içinde geçen filmler söz konusu olduğunda Amerikalı ve Avrupalı izleyicilerin ilgileri radikal bir farklılık gösterdiğinden, bu iki uç tavrı garipsememek gerek.

Arsen Lüpen, tıpkı geçen haftaki "Sihirbaz" gibi, izleayicilere ihtişamlı binalar, kostümler ve de makyajlar, velhasıl tarihten beslenen zengin bir görsellik arasında hoşça bir iki saat vaad ediyor. Eski kuşak hiç kuşkusuz ki bir zamanlar cep romanı olarak satın alıp okuduğu gençlik kahramanıyla yeniden karşılaşmaktan daha ayrıcalıklı bir keyif alacaktır. Gençler açısından ise Fransız gençlik edebiyatının kilometre taşları arasında yer alan bir karakteri tanımak için uygun fırsat oluşturabilir bu film.

Çocuklar için doğru bir tercih değil; ancak eşiniz ve arkadaşlarınızla rahatlıkla izleyebilirsiniz.

Tabiî, çağdaş Fransız sinemasından yeni ve şık bir örnek izlemiş olmanın ötesinde, çok da fazla bir şey beklememek kaydıyla…

YENİŞAFAK

Arsen Lüpen Film Konusu

Arsen Lupen hırsızlık ve koleksiyon tutkunu bir gençtir. Fakat bu hırsızlık tutkusu onu soğuk kanlı seri cinayetler ve cüretkar hırsızlıkların baş zanlısı olarak görülmesine yol açar. Karşısında kaldığı durumlar yüzünden imajının zedelenmesini istemeyen Arsen Lupen, savunduğu idealleri için mücadele vermeye başlar.

Bu hafta yaşadığım büyük bir kayıp nedeniyle dizinin başına biraz isteksizce geçtim. Sadece bu yazıyı yazıp gönderebilmek için yeni çıkan işlere göz gezdiriyordum. Lupin karşıma çıktı ve madem bir şey izleyeceğim bari Lupin’i izleyeyim dedim.

Dizinin yazarı George Kay, bildiğiniz gibi geçen yaz aramızdan ayrıldı. Daha önce Kay, Criminal’i de yazdığı için buradaki suç unsurlarına ve aldatmacalara çok uzak değil. Bu yüzden Criminal’den daha iyi suç sahneleri izliyoruz. Tabi bunda tek başına Kay etkili değil, dizinin adını aldığı ve dizinin ana karakteri Assane’nin kendisine örnek aldığı Lupin’in kitapları da etkili.

Dizi bu yaklaşımla en iyi kitap uyarlamalarından biri desek yanılmış olmayız. Açıkçası izlemeye başlarken böyle bir şey beklemiyordum – bu kadar başarılı bir uyarlama yapılacağını-.

Dizinin ana karakteri olan Assane’ı, Can Dostum, X- Men Geçmiş Günler Gelecek, Burnt gibi filmlerden hatırlayacağımız Omar Sy canlandırıyor.

Omar daha önce çok başarılı performanslar göstermesine rağmen bu karakter için onu seçmek benim için bir soru işareti olabilirdi ama cast ekibi gerçekten ne kadar doğru bir tercih yaptığını dizinin her bölümünde kanıtlıyor.

Buraya kadar dizinin genel hatlarıyla yazarlarına oyuncularına değindim şimdi biraz da konusundan bahsedeyim.

Assane, Senegal asıllı bir çocuktur babasıyla beraber yaşamaktadır -annesi ölmüştür babası hem baba hem anne olmaya çalışmaktadır assane’a-. Babası zengin bir iş insanıyla anlaşır onun şoförü olur. Her şey iyi gidiyor gibi gözükse de iş insanının işleri iyi gitmemektedir ve bu dar boğazdan çıkmanın ona göre bir yolu vardır. İş insanı da bu kararı verir ve Assane’ın hayatına ne olacağını düşünmez. Pellegrini assane’ın babasını evlerindeki tarihi eser olan kolyeyi çalmakla suçlar ve polisler tarafından hapse atılır. Ne kadar inkar etse de baba Babakar, Pellegrini’nin eşinin teklifini kabul etmek zorunda kalır. Pellegri’ninin eşi assane için imzala sen de az ceza alacaksın diyince suçu kabul ettiği belgeyi imzalar. Lakin hakim kolyeyi vermediği için babakar’ı çok ağır bir cezaya çarptırır babakar buna dayanamaz ve assane henüz 16 yaşındayken kendini asarak intihar eder.

Buraya kadar güzel ve klasik bir hikaye olarak ilerleyen hikaye Babakar’ın pellegrini ailesinin yanında çalışırken oğluna hediye ettiği Arsen Lüpen kitabıyla her şey değişir. Dizinin bütün farklı unsurları bu olayla ortaya çıkar.

Assane babasının suçlu olduğu düşüncesiyle büyür ve sadece lüpen okur diğer çocuklardan uzak durur kendini soyutlar. Lüpen’in yaptığı şeyleri kitaplarını daha fazla okuyarak iyice kavramaya çalışır. Lüpen gibi asla kaybeden olmak istemez. Lüpen’in bütün taktiklerini ezberledikten sonra sırasıyla hayatında bu taktikler denemeye başlar. Eşi ve çocuğu dahil kimse Assane’ın gerçek kimliğini bilmez tıpkı lüpen gibi.

Eşi ve çocuğuna bırakacağına dair söz vermişken karşısına hem kendi hayatını hem de Pellegrini ailesinin hayatını değiştirecek bir haber çıkar. Babasının çaldığı söylenen kolye tekrar Pellegrini ailesinin eline geçmiştir ve müzayede de satışa çıkaracaklardır.

Assane babası için o kolyeyi çalmayı kafaya koyar ve hemen usta bir hırsız gibi kılık değiştirerek Louvre müzesinde çalışmaya başlar. Sonra lüpen gibi ustaca planını işler.

Kimsenin ondan şüphelenmeyeceğini düşündüğü kimsenin onu yakalamayacağını düşündüğü bir plan. Bütün planları tıkır tıkır işlerken beklenmeyen bir şey olur polislerden birisi daha onun gibi lüpen okumuştur ve onun peşine düşmüştür lakin polisi yanında çalıştığı kimse dinlemez ve görevden alır. O da tek başına Assane’ın peşine düşer.

Dizinin aksiyon sahneleri assane’ın yüz değiştirme sahneleri ve akıllıca planları çok iyi tasarlanıp çok iyi yansıtılmış diziyi ayakta tutan atmosferi yaratan bu sahneler oluyor.

Lakin benim bize özel sandığım ama bu ara sık sık karşılaştığım şey dizinin başına geliyor. Diziye başlarken bir final düşünmemek. Her şey çok iyi gidiyor 4 bölüm hem merak ettirip hem de hemen başından kalkmadan diğer bölüme geçmeyi arzulatıyor ama final bölümü -daha doğrusu bu sezonun finali- gerçekten rezalet. Başlarken finalin planlanmadığı o kadar belli oluyor ki diziyi uzatalım da nasıl uzarsa uzasın mantığıyla bir 5. bölüm yazılmış. Dizinin genel kalitesinin çok altında kalıyor. Bu bölüm olmasa dizi 8/10 ama böyle 6/10.

Yönetmen : Louis Leterrier, Marcela Said, Ludovic Bernard

Senaryo : George Kay, François Uzan, Florent Meyer, Tigran Rosine, Marie Roussin, Maurice Leblanc

Görüntü Yönetmeni : Christophe Nuyens, Martial Schmeltz

Kurgu : Jean-Daniel Fernandez-Qundez, Richard Marizy, Audrey Simonaud

Müzik : Mathieu Lamboley

Oyuncular : Omar Sy, Antoine Gouy, Ludivine Sagnier, Clotilde Hesme, Nicole Garcia, Hervé Pierre, Soufiane Guerrab, Vincent Londez, Shirine Boutella

Fransa-ABD / Aksiyon-Suç-Polisiye-Dram / 5 Bölüm x 40 = 200 Dk.

https://ortakoltuk.com/film-elestirileri/lupin