İçişleri Bakanı Soylu’dan Sedat Peker açıklaması

“BU İSMİN İFTİRALARI, İDDİALARI SAÇMADIR”

İçişleri Bakanı Soylu’dan Sedat Peker açıklaması

İçişleri Bakanı Soylu’dan Sedat Peker açıklaması

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker'in kendisini hedef alan açıklamalarına yanıt verdi. Soylu, "Organize suç şüphelisinin iftiralarının hepsi saçmadır. Baktım ki, bir eleman bir 'speakerlık' yapıyor. Bir sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devlete laf ediyor, Türkiye’ye güya kendi adına vesayet ortaya koymaya çalışıyor güya, tırnak içinde. Ve herkese ipiniz elimde diyor ve Türkiye’de bir sessizlik hakim" dedi.

“BU İSMİN İFTİRALARI, İDDİALARI SAÇMADIR”

Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:

* Bir organize suç şüphelisinin, suçlusunun, yıllarca Türkiye’de herkesin bildiği, tanıdığı, hayatının nereden geldiği belli olan bu ismin iftiraları, iddiaları saçmadır. Bu iddialarla muhatap değiliz, bunu doğru bulmuyoruz.

* Birinci ve ikinci videoda dikkat ederseniz şahsımla alakalı hiçbir şey yok. Hepimiz eski Türkiye’yi biliyoruz. Bir delinin her türlü sapkınlığın içerisinde olan kişinin söylediği ipe sapa gelmez sözler olarak görmedim.

* İstihbaratımızda binlerce elemanımız var. Terör örgütleriyle diğer organize suç çeteleriyle nasıl mücadele ettiğimizi biliyoruz. Bazen en büyük uyuşturucu kaçakçılığını onlar vasıtasıyla öğreniyoruz.

“TÜRKİYE’DE BİR SESSİZLİK HAKİM”

* Baktım ki, bir eleman bir speaker’lık yapıyor. Bir sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devlete laf ediyor, Türkiye’ye güya kendi adına vesayet ortaya koymaya çalışıyor güya, tırnak içinde. Ve herkese ipiniz elimde diyor ve Türkiye’de bir sessizlik hakim.

* Yıl 2005. Ben Başbakan Yardımcısıyım. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu. Başbakan Davutoğlu. 7 Haziran seçimleri öncesi MYK toplantısında ‘Biz HDP ile anayasa yapabiliriz’ diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz baktık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi, tek başına iktidar kurabilme kabiliyeti oluşmadı. Ya CHP ile ya diğer siyasal partilerle bir araya gelecek. Bugünkü gibi hatırlıyorum. İlk MKYK toplantısında bugün Deva Partisi’nin başkanı Ali Babacan, “Bu işlere bakmamalıyız, şu anda ekonomiyi ayakta tutmalıyız” dedi.

* Dedim ki, ‘Bizim sorumluluğumuz bugün demokrasiyi ayakta tutmak ve hükümeti kimin kurabileceğine ait çabalarımızı gerçekleştirebilmek’. Bu seçim tamamlanmamıştır, kampanya devam etmektedir, dedim. Kasım’da da seçim oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi CHP’yle AK Parti’nin iktidarı için canhıraş mücadele verdiler. Bir kısım arkadaşlarımız bunun doğru olmayacağını, Türk siyasetinin doğasına aykırı olduğunu, Türkiye’yi başka bir tarafa doğru getirebileceğini ortaya koydu.

“DAVUTOĞLU ‘HEPİNİZİN ODALARINDA NELER KONUŞTUĞUNU BİLİYORUM’ DEDİ”

* Büyük bir mücadele başladı. Bir taraftan HDP ile anayasa yapabilme kabiliyeti ortaya koyan birisi. Dert Recep Tayyip Erdoğan. Onu külliyede enterne edip, hareketsiz halde bırakan, ABD’nin Avrupa üzerinden uyguladığı politikayı Türkiye’de hakim kılmak. Bunun doğru olmadığını söyledik. Tartışmalar o kadar şiddetli oluyordu ki, bir ara sayın Davutoğlu tam anlamıyla dengesi kayboldu, ‘Hepinizin odalarında neler konuştuğunu biliyorum’ dedi. 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasındaki süreci anlatıyorum.

“YUKARIDAN AŞAĞIYA BİR DEĞERLENDİRME YAPTIK”

* Ahmet Davutoğlu’nun etkili olduğu think thang kuruluşlarından birisine bugün HDP’nin eş başkanlarından Mithat Sancar geldi. Bir şey söyledi orada. Özeti şu; Apo içeriden çıkacak. İki, Suriye’de, Kuzey Suriye’de bir devlet kurulacak, başına geçecek. Üçü, Türkiye’de özerk bir anayasa yapılacak, kendine ait bir anayasa yapılacak. Ki biz bunu daha sonra CHP, İYİ Parti, HDP’nin kendi içerisinde o şeyi gördük. Yukarıdan aşağıya bir değerlendirme yaptık.

* Sayın Cumhurbaşkanımızın külliyeye nasıl sıkıştırılmak istendiğini hep beraber gördük. Hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. Sayın Davutoğlu ile çalıştım da. O dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 6-7 arkadaş bir araya geldik, ‘bu mesele tehlikeyi bir noktaya gidiyor’ dedik. ‘Bunun geri dönüşü olmayacak’ dedik.

* Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla, biz arkadaşımızla mücadele başlattık, 3-4 arkadaşımız ve o zaman da büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlu’nun partinin içerisinde, partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük.

“HEDEF TÜRKİYE”

* Burada hedef Türkiye. Çok basit bir operasyon var; Türkiye’de bugün siyasal istikrarı nasıl sağlıyor? İçeride bir problem gözükmüyor. Dün Cudi’de, Cudi Tenis Turnuvası yapıldı. Kimle sağlıyor? MHP ile Meclis’teki işbirliği ile.

* Bireylerden değil bir sistemden bahsediyorum. Erhan Tuncel yıllardan beri bu ülkenin en önemli meselelerinden birisi olan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi gözükmüyor mu? Hangi anlayış emanet eder? Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor ‘budur’ diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim.

* Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada her şey kapanıyor. Oradaki iki kişi, ‘Biz Bilecik’ten aldık’ diyor. Neyi alıyor? Silah ruhsatlarını. ‘Bilecik’e hiç gitmedik’ diyor. Bilecik’te kim var? Veli Küçük var. Doğru mu? Meselenin hangi iklimde oluştuğunu ifade etmek için anlatıyorum bunu.

“TÜRKİYE’NİN ÜZERİNE GELEN OPERASYON OLARAK GÖRDÜM”

* Özne seçilmemin sebebi şu; bir, ben hükümetin bir üyesiyim. AK Parti’nin yöneticiliğini de yaptım. Yalın kılıç mücadelemize devam ediyoruz. Terörle mücadelemize devam ediyoruz. Türkiye’de 15 Temmuz civarında 5 bin 550 kişi terör örgütüne katılıyordu. Şu anda, 12 kişi, üçü veya dördü yurt dışında. Bu katılmıyor demektir.

* Türkiye’de organize suç örgütleri açısından, ben Ankara’dan geliyorum, İzmirliler söylesinler, 355 suç şebekesini çökerttik, 393 uyuşturucu çetesi çökerttik. Eğer siz buna yalan derseniz ben her şeyi kabul edeceğim. Okulların önünde uyuşturucu çeteleri çocuklarımıza uyuşturucu satıyorlardı. Bonzai içen çocuklar zombi gibi her tarafta duruyorladı. Bana İstanbul’da üç örneği göstersinler, Ankara’da göstersinler. AK Parti iktidarı dedi ki, ‘Bunu yapmakla sen mükellefsin’. Ortaya konulan iradeyle bunu sağladık. Bu bir başarı mı? Bana göre başarı. Bu topyekûn bir başarı. Sadece benim başarım değil.

* Bir de FETÖ ile mücadele yapıyoruz. Bizim üzerimizde FETÖ ile ilgili az gidiyorlardan tam tersi sert gidiyor diye eleştirenler var mı, yok mu? Her gün bir DEAŞ operasyonu yapılıyor mu? Türkiye’nin içinde istikrarsızlık sağlayamayacaklarsa, hükümetin uyguladığı politikalar ve aynı zamanda İçişleri Bakanlığı’nın müktesebatı.

* Benim İçişleri Bakanlığımı teslim aldığında 6500-7000 kişi kalmıştı. Kaymakamların üçte biri gitmişti. FETÖ’den dolayı gitmişti. Hiçbir mazeret ortaya koymadan Türkiye’de operasyonları yürüten, çocukları rahat rahat sokağa çıkartan bir anlayış. Ben açık söyleyeyim, bu operasyonu Türkiye’nin üzerine gelen operasyon olarak gördüm, bizim de kendimizi ifade edeceğimizi anladım ve ortaya çıktım.

* Gerek organize suç örgütlerinin mensupları, liderleri, gerekse bu konularda iktidarı ve siyaseti istismar etmek isteyenler yanaşırlar, kendi meşguliyet alanlarını, sivil toplum örgütlerini, iş alemini oluşturmaya çalışırlar. Amaçları nedir? Sedat Peker’in korumaya mı ihtiyacı var? Amacı ne? Tam da bahsettiğimiz. ‘Ben akademisyenleri kan banyosunda yıkayacağım’.

* Adam benim her şeyime küfrediyor, takipsizlikle övünüyor. Hangi partiyse, sadece AK Parti ile ilişkisi yok ki. CHP’li Gürsel Tekin’in attığı tweeti sen de biliyorsun, ben de biliyorum. Bütün bunların tamamı organize suç mensuplarının birtakım yerel zafiyetlerden istifade ederek meşruiyet sağlamalarıdır.

SEDAT PEKER’E KORUMA VERİLMESİ KONUSU

* 16 Ocak 2015. DHKP/C’nin Sedat Peker’e, ilgili kişiye tehdit. 26 Ocak 2015 ‘ben koruma istemiyorum’, daha sonra ‘ben istiyorum’ diyor. Tekrar komisyon toplanıyor, istihbarat ve terör bir araya geliyor ve kendisine koruma veriliyor. İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, terörden sorumlu da zannediyorum Mustafa Çalışkan. Şimdi şu adam, Nurettin Demir. Biz nelerle uğraşıyoruz.

* Nurettin Demir Kadıköy eski ilçe emniyet müdürü. Kardeşi Nurten Demir, 1992’de DHKP/C’den öldürüldü, diğer kardeşi DHKP/C ile iltisaklı. Sanal tehditle, kurgu bir tehditle, ben İçişleri Bakanıyım. İstanbul’da her dönem kimlere koruma verildiğini bilemeyebilirim. Yakın koruma, tehditlere yönelik korumalar, il emniyet tehditleri belirler. Bu riskli bir iştir. Benim dönemimde koruma 5 bine düştü. Bunun yüzde 40’ı da hakim ve savcılardır.

* Nurettin Demir 93-99 DHKP/C. 2015’de Kadıköy İlçe Emniyet müdürü kardeşinden kalan DHKP/C mirasıyla kurgu üretir. Silsile-i meratip böyle başlamış. Bu kişi FETÖ’den ceza yemiş. Kadıköy’de herkes bilir ki bir kişi bunun aleyhinde bir şey söylesin.

* Ben bir önceki Kadıköy İlçe Emniyet Müdürünü görevden aldım. Sorumluluk bana mı ait? Hayır. Benim telefonum 27 yıldır aynı. Bataklık Operasyonu’nun ilk ihbarı şahsıma geldi. İstihbarat, terördeki arkadaşlar bilir ki, benim ihbar hattım geniştir. Operasyon doğru çıktı ve Bataklık Operasyonu başladı.

* Sultanbeyli Emniyet Müdürü’nün Nejad Daş’la birlikte para taşıma işi bana geldi. Burada Nurettin Demir sahte ihbar gönderiyor. Aynı sahte ihbar kiminle oldu? CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun korumalarını aldım. Tehdit yoktu. Sizin tehdidiniz yok. Herhangi bir rapor yok, korumanız olması gerekir mi? Hayır. Sonra ne oldu? Mesela Kaftancıoğlu’na tehdit nereden gelebilir?

* Bunu takip eden, hedef gösterildiği zaman konuya müdahale eden devletin kurumları var. Kaftancıoğlu’nun korumasını aldım, 15 gün sonra Kaftancıoğlu DHKP/C tehdit etti. Niye tehdit etsin? Bir sektör oluşmuş. 2017’de Özgür Taşdemir. Bütün sistematiği, iki yerde kumarhanesi var. Bu kumarhaneler sebebiyle, DHKP/C baskını sebebiyle, bu tehdidi yenilediler. DHKP/C’nin kurgu tehdidi üzerine bir tehdit daha yenilediler. Ben bunu 2018’in ortalarında öğrendim. Sedat Peker’in polis koruması olduğunu öğrendim. Canan Kaftancıoğlu’nun da koruması olduğunu bilmiyorum. Ama şunu söyleyeyim; Pervin Buldan’a korumayı ben verdim. O günün eş başkanı Sezai Temelli, ona da korumayı ben verdim.

“BAŞINDA BU KORUMAYI VERİR MİYDİM? VERMEZDİM”

* Öğrendiğimde ne oldu? Başında ben bu korumayı verir miydim? Vermezdim. Öğrendiğimde 2018’in ortalarından sonra İstihbarat Başkanı ‘Bir operasyondayız, biraz sabredin’ dedi. ‘Biz bunları dinliyoruz, bir iş üstündeler, ne olursunuz sabredin’ dedi. Netice itibariyle biraz sabrettik, sonra da aldık onları.

*Özel korumalarda yurt dışına gidildiğinde devlet sağlar. Bu tip yakın korumalar da yurt dışına gidildiğinde kendisi izin alır gider. Koruma yurt dışına çıkmak üzere kendi ilinden izin alır. Diyanet İşleri Başkanı yurt dışına gidiyorsa devlet tarafından karşılanan bir işle birlikte gider.

* Bizim arkadaşlarımız ‘biraz daha bunun takip edilmesi gerekir, alırsak başka bir şey anlaşılır’ dedi. Orada sadece koruma üzerinden bir takip. Aynı zamanda eğer biz buna durum değişikliği söz konusu edersek başka bir şey düşünülmeye başlar.

* Bu konuyla ilgili soruşturma açtık, Mülkiye Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığımızın başkanlığında. Emniyet Teftiş Başkan Yardımcımızla. Bu koruma işinde eksik, aksak nedir bunların tamamına bakacak. Burada kimin bir istismarı, imtiyazı varsa, kurgusu varsa hesabı sorulacak.

* Bu konuyla ilgili herhangi bilgim yok. Ben her kriminal olayı biliyor değilim. Kaçmam da, söylerim. Organize suç örgütü mensupları her yere sızıp veya hırsızlar. Benim adımı kullanan en az 30 kişi hapse girdi. Hakikaten bir kısmı geçmişte tanıyor. Kimiyle siyasette, kimiyle başka bir yoldan.

* Rize’de çay kaçakçılığından dolayı adam öldürüyor. Öldüren bunlar. Mahkeme toplanıyor. Olay ortadan kalkıyor. 1998-2000. Meselenin nasıl devletin içine sirayet ettiğine anlatmak için ifade etmeye çalışıyorum. Ben bu ülkenin evladıyım. Bugün İçişleri Bakanıyım, yarın değilim. Ben bunları ifade etmezsem sorumlu hissederim kendimi.

“BUGÜN KOM DAİRESİNE YAZI YAZDIM”

* Arif Çetin Paşa jandarma tarihinin en büyük mücadeleyi verdi. Bundan sonra bu raconu keserim mi demesi lazım. Devlet bize şeref, itibar veriyor. Ben kimseyi hukukun dışarısına çıkartıyor muyum, çıkartmıyor muyum? Ben hem hukukun sahibi, hem mafyanın, hem terörün takipçisiyim. Anama sövdüler itirazımı dile getirdim. Hala sosyal medyada itiraz ediyorum, sizin adınıza itiraz ediyorum. Masumlar adına itiraz ediyorum.

* Bugün bunun alınması için KOM Dairesi’ne yazı yazdım. Ben mi yazdırmam lazım, resen devreye girilmesi lazım değil mi? Benim görevim İçişleri Bakanı olarak önleyiciliktir. Meseleyi gördüğüm an müdahale etmektir. Olay çıktıktan sonra olay sonu raporu yazmak değil. Kutlu Adalı cinayetinde en ufak bir şey açık duruyorsa bizim namus meselesidir.

* Ben sayın Cumhurbaşkanımızla çalışıyorum. Bana hiçbir meselede ‘şunu şöyle yap’ diye talimat vermemiştir. Bizim dönemimizde Necip Hablemitoğlu, ki o da FETÖ işidir, faili meçhul cinayet var mı? Biz terörle mücadele ediyoruz. 4,5 yıldır İçişleri Bakanlığı yapıyorum. İç güvenlikle ilgili terörle mücadele meselesi bizim uhdemizde. Boş kağıda imza atmaya hazırım. Terörle mücadelede bu başarının altında gayri hukuki, beyaz toros, insanlara işkence, faili meçhul cinayetler eğer varsa bana getirin boş kağıda imza atayım ve buradan çıkayım.

* Ben Uluslararası Af Örgütü’nün muhatabıyım. Bana geldiler. Özellikle FETÖ’nün salondaki fotoğrafları vardı ya. Anadolu Ajansı’nın geçtiği fotoğraflar. Oradaki spor salonda. Burada biz Af Örgütü ile ilgili her seferinde karşı karşıya geliriz. Her seferinde onlar Türkiye’de gideceği yerleri söylerler. Göndeririz, her yeri ziyaret ederler. 4,5 yıldır işkence ile ilgili en ufak bir şey önümüze koymadılar. Sistematik işkence ile ilgili önümüze bir şey koymadılar. Bunların hepsi siyasal gözlükle bakarlar.

* Türkiye’de işkence ile ilgili tespit yok. Kötü muamele ile ilgili tespit var. O nerede biliyor musunuz, uyuşturucu örgütleriyle mücadelede. Ben ‘bacaklarını kırın’ dedim ya, benden kaynaklanıyor.

“BENİMLE İLGİLİ KARANLIK, MAFYA, TEK BİR ŞEY SÖYLESİN HAYATIMDAN VAZGEÇERİM”

* Sayın Ağar meselesine gelelim. 1995’te DYP ilçe başkanıydım. Şunu da söyleyeyim; sayın Çiller’in aslında desteklediğini söylediği ilçe başkanına karşı kongre kazandım. 32 mahalle kongresinin 31’ine girdim, birini kaybettim, birinde kavga çıktı, 30’unu kazandık. 400 oyun 300’ünü alarak ilçe başkanı seçildim.

* Sayın Ağar o zaman zannediyorum milletvekiliydi. Bizim sayın Çiller’le Ağar’ın karşı karşıya kaldığı pozisyon o tarihten itibaren hemen hemen başladı. O Susurluk meseleleri. Akşener bugün söylüyor ya. Kendisine şunu söylüyorum; benimle ilgili karanlık, mafya, bir tek şey söylesin hayatımdan vazgeçerim. Her gün için geçerli. Bugün için de geçerli.

* Benim bir tek gayrikanuni işle ilişkim olduğunu ortaya koysunlar hayatımdan vazgeçerim. Bu ülkenin evladıyım. Tayyip Erdoğan bu ülke için büyük bir fırsattır. Bizim yapmamız gereken tertemiz kalıp, onun ortaya koyduğu adımlara destek olmaktır.

* Bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide aktif pozisyonda yer almasına karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafıyım ve karşıyım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik. Rahmetli Kozakçıoğlu ve Necdet Menzir’e de karşıydım. Çok net söylüyorum. Demokrasi ve sivil siyasetin buna müsaade etmeyeceğini söyledim. İnsanların kişiliğine karşı değilim.

* Korkut Eken gibi tiplerin, geçmişte yaptıkları görevlerden dolayı, Cevdat Öneş, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün hala söz söylemelerinin devlet adabıyla uyuşmadığına inanan bir insanım. Devlet bana bir sır emanet etmiş.

* Eğer ben hukukun dışında bir iş yapmışsam, yaptığım işin peşine takılmam. Eski abilerimizin bizi bir şeyin önüne atıp, devletin savcılarını göreve davet etmesine katılmıyorum.

“SAYIN AĞAR’IN MARİNADA GÖREV ALMASI DOĞRU MU? BEN OLSAM AYRILIRIM”

* Sayın Ağar’ın marinada görev alması doğru mu? Zinhar doğru değil. 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu tip insanlar bir yerde bulunduğu zaman bunları bu meselenin üzerinden yormak kolaydır. Benim bir sigorta şirketim var. Benim hayatta sevdiğim işlerden bir tanesi. Küçük bir odam var. O yazıcının sigorta poliçesini kesmesi hoşuma gider. Çoluk çocuğumla namusumla para kazanıyorum.

* MİT Müsteşar Yardımcılığı yapan insanların konuşmalarının devlet adabına aykırı olduğunu söylüyorum. Devlette bir dönem hizmet eden insanların organize suç örgütlerinde iş takibi yapmalarının yanlış olduğunu söylüyorum, ben de müsaade etmiyorum zaten, bu kadar basit. Hukuk bana ne diyorsa hukukun gereğini yerine getirmekle mükellefim.

“BUNUN SORUMLUSU BEN DEĞİLİM”

* 10 bin dolar meselesi… Ben İçişleri Bakanıyım. Ötesi daha var. Biraz daha ötesi var. Ben yargıya başvurdum değil mi? Yargı beni çağıracak. Ben şunları söyleyeceğim. ‘Bu suç örgütü lideri dosyası, Bursa’daki şu olayda, siz hazırladınız, bunun 9+9, kişi tutuklandı. Bu dosya niçin ayrıldı? Niçin yakalama çıkarmadınız?’ Ankara’da bunu söyleyeceğim.

* İstanbul’da 2018’de başlayan soruşturma emniyetten 2019 galiba Kasım ayında, suç örgütü elebaşısı yurt dışına çıktı. Emniyet’ten dosya fezlekeyle adliyeye gitti. Adliyeden üç gün sonra yurt dışına çıktı. O tarihten, bundan 3 ay öncesine kadar İstanbul Emniyet Müdürü ‘bu dosyayı ne yapacağız’ dediği zaman ‘gereğini yerine getirin’ dedim. İşlem niçin yapılmadı? Bunun sorumlusu ben değilim. Ben bu meselenin nasıl olduğunu, hukuki izahatını isteyeceğim.

“HADİ ÖZIŞIK’IN ADINI DUYUNCA KİMYAM ALTÜST OLDU”

* Bu dosyanın İstanbul dosyasıyla ilgili en ufak bilgim yok. Tam da bu bir operasyon. Siz bir sapkının sözünü diyorsunuz ki ‘Süleyman Soylu benim dönüş biletim’ diyorsunuz. Bunu ortaya çıkaracak bir tek karine işi Allah rızası için. Hadi Özışık’ı 30 yıldır tanırım. Çıksın ‘yanlıştır’ desin. Bir insanın işsiz kalması kötü bir şey değil, gazeteci. Babam dedi ki ‘Hadi’yi yanına al’ dedi. O zaman iyi de iş çıkardı. Gazetelerde haberlerim çıkıyordu. İnternethaber’in kurulmasında da benim etkim oldu. Ben bugünün adamı değilim. Yardım ettiğim ve destek verdiğim insandan bir şey istemem, hiçbir şey istemem. On binlerce insana el uzatıyorum ben.

* Şurada cep telefonum var. 13’ünde ilk veya ikinci videosunda Hadi Özışık’la ilgili söz söylediği andan itibaren bütün kimyam altüst oldu. Ben onunla onun böyle bir ilişki kurabildiğini. Bundan 6 ay önce beni aramış. Hatırlamıyorum, sonra hatırlattı. ‘Bu adam benimle Youtube programı yapmak istiyor’ dedi. ‘Zinhar’ dedim. ‘Bu kesinlikle yanlış, işine bak’ dedim. Sebebi de şu; Sedat Peker, Berat Albayrak ve Serhat Albarak’a yürüyor. Benim de etkim olduğunu söylüyor. Hadi Özışık’ı uzun yıllardır tanıyorum. Benim iki tane tanıdığım vardır. Bu sayıyı artırmam. Bir tanesi Mahmut abi, Mahmut Övür’dür. Allah rahmet eylesin bir tanesi de Şakir Süter’di. Akşam’da yazardı. Ailece hemhal olmuştuk.

* Hadi Özışık’a telefon açtım, ‘Yaptığın çok yanlış memleketi de sattın, bizi de sattın’ dedim. Sonra aklıma geldi. Bir dönem beni aramış Munbarız Rasimov ile haber yapmış. Aradım telefonla ‘yanlış işler yapıyorsun, hükümeti suçluyorsun, bunlar sana yakışmaz’ dedim. Yakınlığımız dolayısıyla kriminal mesele olduğu için bunu benden bilebilirler bu çok ayıp bir şey dedim. Ben böyle söyleyince attığı mesaj şu, ‘Seni Sedat Peker’e sattım öyle mi, ben dostlarımı satmam, ama sen inandın beni sattın’ dedi. ‘Ben bu adamla ilgili hiç konuşmadığım halde seni sattım öyle mi?’ Ben devletin İçişleri Bakanıyım. Bir genç kıza tecavüz eden adamın önünü nasıl açabilirim. Allah rızası için söyleyin.

* Onunla ilgili hemen müracaat ettik. Hem İstanbul hem Bursa’dan. İkisinden de araması var. İzmir’de var bir tane. İçişleri, Adalet Bakanlığı Peker’le ilgili mücadele ettik. Difizyon denilen bölüme aldılar. Biz FETÖ’cüleri kırmızı bültenle arayamıyoruz. Müracaat ediyoruz. Difizyon bölümüne alıyor, ondan sonra ‘ilgisizdir’ deyip geçiyor. Arkadaşlarımız ‘bu yanlıştır’ diye söylemelerine rağmen…

* Sayın Cumhurbaşkanım benim liderimdir. Bizim nasıl görev yaptığımızı, AK Parti’nin Türkiye’de nasıl bir yer oluşturduğunu, neyi temsil ettiğini bilen millet bunun nasıl bir operasyon olduğunu ve bu konuda neyin murad edildiğini en iyi şekilde bilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız da. Daha kimler kimler çıkacaklar, genel değerlendirmelerini Türkiye’nin hukuk ve adaleti için ortaya koyacaklardır. Sayın Cumhurbaşkanımız açıklama yaptı, çok net bir şekilde söyledi.

ERDOĞAN İLE DEĞERLENDİRME

* Bu meselelerin ilk başlarında sayın Cumhurbaşkanımızla bir değerlendirme yaptık, genel bir değerlendirme.

* Sayın Cumhurbaşkanım benim liderimdir. Bizim nasıl görev yaptığımızı, AK Parti’nin Türkiye’de nasıl bir yer oluşturduğunu, neyi temsil ettiğini bilen millet bunun nasıl bir operasyon olduğunu ve bu konuda neyin murad edildiğini en iyi şekilde bilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız da. Daha kimler kimler çıkacaklar, genel değerlendirmelerini Türkiye’nin hukuk ve adaleti için ortaya koyacaklardır. Sayın Cumhurbaşkanımız açıklama yaptı, çok net bir şekilde söyledi.

* Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü bir devlettir. Bunu klişe cümle olarak söylüyor değilim. Yaptıklarımız ortada. Doğu Akdeniz’de, Libya’da biz varız. Karabağ’da biz varız. Suriye’de biz varız. Kuzey Irak’ta biz varız. Bunların her biri Türkiye’nin rüyasında görüp de inanmayacağı adımlardır. 15 Temmuz’da ABD’nin, FETÖ’nün bize yaptıklarına karşı attığımız adımlardır.

“KUZU KUZU CEZAEVİNE GİRECEK”

* Biz Türkiye Cumhuriyeti’nde bu tip olaylara müsaade etmeyiz. Bu suç örgütü lideri Türkiye Cumhuriyeti’nden özür dileyecek, gelecek adalete teslim olacak, kuzu kuzu cezaevine girecek ve cezasını çekecek. Çıktıktan sonra etrafındaki şebeleklerle birlikte hiçbir irtibat kurmayacak. Cezasını çekecek, bu bedeli ödeyecek. Bir taraftan FETÖ’ye burada methiyeler dizeceksin öyle mi? Çocuklarını mürebbiyeye verdin dedim. Daha da ötüsü var. ByLock konuşmalarını biliyoruz. Onun için nelerin ifade edildiğini tek tek biliyorum.

* Bir yalan makinesiyle karşı karşıyayız. Diyor ki ‘ben bu arabayı kiraladım’. Bu araba 34 FG 0202. Eşi Özge Peker’in üzerine. Özge Peker bütün mali suç hareketlerini gerçekleştiren unsur. Herkese bir çağrım var, bu suç örgütüyle ilişkide bulunan herkes bunun bedelini ödeyecektir. Kimse bunun aykırısında bir şey düşünmesin. Hukuk mu, demokrasi mi üstün, yoksa yıllardan beri Türkiye’yi derin bir yapıya teslim etmeyi odaklamış dış güçler, yani Amerika dahil olmak üzere, onlar mı üstün bunu göreceğiz.

SÖZCÜ