İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor mu? Bu omuzlar bütün yükleri taşır

"BU SİYASİ BİR SÜREÇTİR"

İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor mu? Bu omuzlar bütün yükleri taşır

İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor mu? Bu omuzlar bütün yükleri taşır

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendisine sorulan "Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor musunuz?" sorusuna "Bu sürece kendini adamış biri olarak memleketin iyileşmesi adına 86 milyonu eşit gören devlet yapısı olması adına bu omuzlar bütün yükleri taşır" yanıtını verdi.

31 Mart 2019 seçimlerinin iptal edilmesinden sonra YSK üyelerine hakaret suçlamasıyla yargılanan İmamoğlu davasında savcı mütalaasını tekrarlamış ve İmamoğlu hakkında 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası talep etmişti. Öte yandan dava 14 Aralık'a ertelenmişti. Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki dava öncesi konuşan İmamoğlu yargı ve millet adına olumsuz bir karar düşünmek istemediğini söyledi.

Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum’a bu hafta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu konuk oluyor. Işık’ın sorularını yanıtlayan İmamoğlu, "Olgunlaşmış bir demokrasi sürecine sahip değiliz. Çok şeye ihtiyacımız var. Çok çabaya ihtiyacımız var. Çaba gösterirken belki ihmalimiz oluyor, milletce bunu söylüyorum. Bu ihmali gideren ya da toplumu bu konuda daha duyarlı hale getiren bir müsubet, bir nasihatten evladır misali bazen başımıza böyle musibetler gelebiliyor. Bu yolculukta taşları kaldırmak, düzenlemek için bir fırsat olarak görüyorum" diye konuştu.

Yarın davası görülecek olan İmamoğlu, "Biz böyle bir kararı umut etmiyoruz. Her şeye rağmen yarınki mahkemenin hakimine, savcısına karar vericilerine sonsuz güvenmek istiyorum. Temennim o. Her zaman söylüyorum. Allah'ım vicdan yoksunu, adalet yoksunu insanlardan bizi koru. Bunlar önemli kavramlar. Güvenmek istiyorum. Kötü bir söz söylemek, önyargılı davranmak istemiyorum. Umarım kalplerinde adalet hissiyle ve en güçlü hukuk bilgileriyle karar versinler." dedi.

hnhndsds.jpg

İmamoğlu şöyle devam etti:

Düşünsenize; Ben 31 Mart seçiminde o en hararetli akşam, daha sandıklar sayılmamış, henüz rakamlar dökülmemiş. Anadolu Ajansı veriyi kesmiş. Öyle bir ortamda çıkıyorum hakkımı arıyorum. Hak yemem, hakkımı yedirmem diyorum. Öyle bir gece... Ve o gece o tansiyonla ben hiç bir laf etmiyorum, kimseye. 18 gün sabırla bekliyoruz. Hakkımızı alıyoruz. Sonra 6 Mayıs günü seçim iptal ediliyor. O hararetle yolumuz uzun diyorum, gençliğimiz var, heyecanımız yüksek deyip insanlara moral motive sağlıyoruz. Tek kötü lafımız yok. Ben aylar geçecek, 4 Kasım 2019'da bana hakaret edene, sayın bakana cevap veriyorum.

"BU SİYASİ BİR SÜREÇTİR"

Cümleme lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diyorum. Ben 4 Kasım'da, aradan 6 ay geçmiş. Görevimi yapıyorum, milletimle buluşmaktan moralimin en yüksek yerindeyim. O kadar süre sonra YSK'ya hakaret edeceğim... Ama daha acısı ne biliyor musunuz? Bu hakaret olarak ne zaman anlaşılıyor? 20 ay sonra. Dolayısıyla ben bir kaç yerde de söyledim. Size de söyleyeyim. Yine o muhterem İçişleri Bakanı söyledi ya, 'Hüngür hüngür ağladım İstanbul seçimlerini kaybettiğimiz gece diye. Ve o hüngür hüngür ağlayan akıl, o bakan ve o amiri bu davayı açtırmıştır. Bu siyasi bir süreçtir. Tekrar ifade edeyim gerçekten bu memleketi vicdan yoksunu, adalet yoksunu insanlardan bu devleti, bu milleti Allah korusun diye dua ediyorum ve aynı zamanda mücadele veriyoruz.

DEMOKRASİMİZE ZARAR VERDİNİZ DİYORUM

Seçimi iptal edenler ahmaktır dediğim lafın öncesinde bana hakaret eden insanı hedef alarak cümlemi kuruyorum, ucuna da bu cümlemi ekliyorum. Seçimi iptal edenlerin kim olduğunu da az önce söylüyorum zaten. Benim için seçimi iptal edenler net. O gün hüngür hüngür ağlayan ve onun amiri ve onun çevresindeki insanlar diyorum. Benim için seçimi iptal edenler onlar. Bana ahmak diyen kişi kendisi ve ona cevaben bu cevabı verdiğimi diyorum. Ben AB Komisyonuna, bizim hükümetimiz diyor ki gel yerel seçimleri izle. Onlarda geliyor izliyor. Ve rapor tutuyorlar. O raporu tutan raportörde komisyonda beni konuşma yapmak üzere davet ediyor. Ben onun için gittim Strasburg'a. Ve orada bir konuşma yaptım. Konuşmamda aslında çok medeni bir konuşma. Aslında konuşmamda hükümete teşekkür ediyorum. Günün sonunda hakkımız olan bir seçimi iptal ettirdiniz diyorum. Bu seçimi iptal ettirmekle insanlarımızı ikinci seçime gitmekle bizim demokrasimize zarar verdiniz diyorum. Günün sonunda güya ben gitmişim Avrupa'da ülkemi şikayet etmişim... Bu düşünceyle İçişleri Bakanı bana hakaret ediyor. O ahmağa sesleniyorum diyor. Bir gün sonra gazeteciler soruyor bende lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye diyerek bana yaptığı hakareti kendisine iade ediyorum.

VİCDANIMA VE RUHUMA YERLEŞTİRMİYORUM

Vicdanıma ve ruhuma yerleştirmiyorum. Ben hiç negatif düşünmeyi sevmem. Bünyemi onla yormak istemiyorum. Yarın böyle bir kötü karar, böyle bir duygu hissetmiyorum, hissetmek de istemiyorum. Milletimiz adına da Türkiye Cumhuriyeti Yargısı adına da istemiyorum. Ekrem İmamoğlu bundan en son zarar görecek kişi.

“EMİNİM Kİ ERDOĞAN HER GECE RÜYASINDA BENİ GÖRÜYOR”

Sayın Ali Sunal'ın bir programı vardı davet edildim. Güzelde bir programda. Bir öğrenci soru sorabilir miyim diye kalktı. Sayın Cumhurbaşkanını rüyanızda gördünüz mü diye sordu bana. Çok hoşuma gitti. Sonra bir an düşündüm. 3-4 kez gördüm. Ama tahminde bulunuyorum, eminim ki Erdoğan her gece rüyasında beni görüyor. Böyle bir İstanbul travması var bu sürecin. Günün sonunda 3,5 yılın sonunda bu baskıya rağmen, pandemi sürecine rağmen, son 1 yıldır yaşadığımız büyük ekonomik depresyona rağmen iyi şeyler başardık.

Maliyetler 1'e 3 arttı, 1'e 5 arttı... Böyle bir ortamda suya bile zam yapamadık. Ülkede elektrik faturası, İSKİ'de 1'e 6-7 arttı ama biz suya zam yapamadık. Dedi Allah'ın suyuna zam mı yapılır? Tabii ki yaratanın bize bahşettiği şey. Ama 250 kilometreden su geliyor. Şu an neredeyse artık milyarlarca elektrik faturası öder duruma geldi İSKİ. Yüzde 20-15 seviyesindeydi İSKİ'nin bütçesindeki su faturası oranı, şu an yüzde 60'a çıktı bu oran...

“ONLARIN YAPAMADIĞI 10 METRONUN 10’UNU BİRDEN YAPIYORUZ”

Buna rağmen onların yapamadığı, durdurmak zorunda kaldığı 10 metronun 10'unu birden yapıyoruz. 3'ünü tamamen bitirmek üzereyiz. Dudullu-Bostancı'daki 15 kilometre uzunluğunda... Bu ayın sonunda bitiriyoruz. 1 Ocak'ta da Cumhuriyetimizin 100. yılını yaşayacağımız 2023'e keyifli girelim diye açacağız.

“AYLARCA OTOBÜSLERİMİZ BOŞ GİTTİ GELDİ VE 1 KURUŞ DEVLETTEN DESTEK ALMADIK”

150 günde 150 proje kampanyamız var şu an süren. Şu anda bu proje 158 noktada 190 projeye ulaştı... Bu kampanyamız 1 Ocak'ta bitiyor Dudullu Bostancı metrosunun açılışıyla. Şimdi şubat mart nisana bir 150 günde 150 proje daha hazırlıyoruz. Biz iş ürettik. Gece gündüz ürettik. Bütçemize bereket getirdik. Bu şehrin kaynaklarını bir avuç insana heba ettirmedik. Bir avuç insanın kullanımına götürmedik, iş için kullandık... Örneğin pandemi döneminde 5 kat birden sosyal yardımları artırdık, o dönem en önemli ihtiyaç oydu. Aylarca otobüslerimiz boş gitti geldi, aynı personele aynı maaşı ödedik, aynı yakıtı tükettik ama boş. Ve 1 kuruş devletten destek almadık. Dünyanın her yeriyle görüştük. C40'ın üyesiyiz. Bir toplantımızda dünyanın en ünlü şehirlerinin belediye başkanlarının olduğu 250 belediye başkanı vardı. Herkes devletinin yaptığı katkıları, destekleri anlatıyor... Ben hiçbir şey diyemedim. Her şeyi beraber yapmışız gibi anlattım. Bütün zorluklara rağmen biz bu şehrin bütçesini gerçek ihtiyaçlara harcadık...

"BU OMUZLAR BÜTÜN YÜKLERİ TAŞIR"

Gururla ve keyifle bu kente hizmet ediyorum. Ama şunu da söylüyorum; bu sürece kendini adamış biri olarak memleketin iyileşmesi adına 86 milyonu eşit gören devlet yapısı olması adına bu omuzlar bütün yükleri taşır. İstediğin yorumu yap. Milletimizin duyguları buna karar verir. Ben kendini adamış Ekrem İmamoğlu olarak, İstanbul’un en fazla oy olarak seçilmiş başkanı olarak bana öyle geliyor ki bu omuzlar bütün yükleri taşır.

KARAR