İyilik dizisinin tartışmalı ismi Sera Kutlubey: 'İnandığım kadar sınırsızım’

HASTALIK, AŞK, YALNIZLIK

İyilik dizisinin tartışmalı ismi Sera Kutlubey: 'İnandığım kadar sınırsızım’

İyilik dizisinin tartışmalı ismi Sera Kutlubey: 'İnandığım kadar sınırsızım’

İyilik dizisinin “tartışmalı” ismi Damla’yı oynayan Sera Kutlubey önemli olanın karakterle bütünleşmek olduğunu söylüyor.

Evli bir adamla yaşadığı ilişkiyle izleyiciyi etik tartışmasının için sokan Damla, Fox TV’de yayımlanan İyilik dizisinin en çarpıcı karakterlerinden. İşin ilginç kısmı Damla’nın tüm bu tartışmaların ötesinde, dizilerin alışılmış “kötü kadın” imgesinden sıyrılmış olması ve izleyicinin onunla empati kurabilmesi. Bu farkı ortaya çıkaran isimlerin başında da Damla’ya yaşam veren Sera Kutlubey geliyor. Başarılı oyuncu, “tartışmalı” rölünün kendisindeki yansımasını anlattı. 

- İyilik çok hareketli ve gözü ekrandan ayırmamayı gerektiren bir dizi. Bu açıdan izleyiciyi dizinin odağında tutmak konusunda oyunculuk becerisi önemli bir yer tutuyor. Siz dizinin temposuna kendinizi nasıl eşlediniz?

Genel hikâyeden bağımsız olarak karakterle bütünleşmek bence mesele... Karakterin temposunun yolculuğu çok ayrı ve bir kere o akışa girdikten sonra kopmak da zor oluyor. Damla’nın modunun yüksek olduğu zamanlarla bunalımda olduğu zamanlarda benim de ruh halim değişiyor. Bu hem psikolojik ama aynı zamanda fiziksel bi durum, 12 saat boyunca gülerek oynamanın verdiği hissiyatla ağlayarak oynamanın hissiyatı bir olamaz.

- Evli bir adamla ilişki yaşayan kadın karakter son dönemde farklı dizilerde sıkça işleniyor. Ancak pek azı Damla kadar izleyiciyle olumlu bir bağ kurdu. Burada sizin role kattığınız duygunun da önemi olsa gerek. Siz Damla’yı nasıl değerlendirirsiniz ve rolü oynarken nasıl bir yorum katıyorsunuz?

Damla’yı sadece karanlık boyutuyla değil bir insan olarak ele aldık. Ayrıca çok da iyi yazıldı, klişelere kaçılmadı. Genel olarak birçok iyi karakterden de daha iyi yazıldığını düşünüyorum; iyi kalabildiği yanları da, çocuksu halleri de, zaafları da, tutkuları da, tramvaları da çok güzel işlendi... Tek taraflı bakmadık hiç. Ben de hep onu anlamaya çalışarak oynadım.

- Sahnelere yönelik müzik seçimleriniz oldu sanırım. Özgür Çevik’in Ceren Gündoğdu ile seslendirdiği Tutsak şarkısı ile bağlantılı ilginç de bir öykünüz var. Anlatabilir misiniz?

Evet. Damla için iki şarkı seçmiştim. Damlanın modunu yükseltmek istediğim anlarda Ekin Beril - Körkütük dinliyordum. Daha dramatik anlarda özellikle Özgür’den Tutsak’ı dinliyordum. Sette de çok çok çaldık, dinledik. Bu kadar bu şarkıyla karakteri bağdaştırmışken Özgür'ün Damla’nın psikoloğu olması inanılmaz tatlı bir tesadüf oldu... 

- “Deneyimleme haliyle iç içeyim” dediğiniz bir an yakaladım. Deneyime açık olmak oyunculuğun ilk kurallarından olsa gerek. Siz deneyim kavramını nasıl tanımlarsınız, yaşamınıza nasıl bir etkisi var?

Deneyim insanı diri tutar. Çünkü temelinde merak güdüsü vardır. Bu bahsettiğim fütursuzca bir deneme değil tabii ki. Çok sevdiğim bir büyüğümün, çok sevdiğim bir sözü var: “Bir kere yaşamak yetmeli.” Deneyimlemeye açık olmadan bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum. Kendimin daha iyi veya daha farklı bir versiyonunu görmem yine bundan geçiyor.

- Oyunculuk mesleğinde kalıpları yıkmak bir misyon mudur? “Rol gerektiriyorsa yaparım” denir sık sık ama karakterin kitlelere ulaştığını düşünürsek oyunculuğun hem düşünsel hem de eylemsel olarak insanları geride bırakan tabuları yıkmak gibi bir amacı da var mıdır?

Tabuları yıkmak gibi bir misyonum olduğunu hiç hissetmedim. Tabii ki rol ne gerektiriyorsa yaparım, karakteri her zaman hakkını vererek giymek isterim ama bu dediğim gereklilik kisvesi altında her şeyi yapacağım anlamına da gelmez. İnandığım kadar sınırsızımdır.

HASTALIK, AŞK, YALNIZLIK

- Bazı izleyicilerin bilmediği bir de yazarlık tecrübeniz var. Geçen yıl sanırım ilk romanınız olan Plutonun Düş'üşü İthaki Yayınları’ndan yayımlandı. Yazıyla haşır neşir olmaya nasıl başladınız? Bize kitaptan söz edebilir misiniz?

Okumayı erken sökenlerdenim, yazıyla hep iç içeydim. Uzun yıllar günlük tuttum, çocuk dergilerinde uzun yıllar kendimce köşelerim vardı, kitapları da severdim, kendi kendime karalardım. Tabii ki hiçbir zaman bir kitap yazacağım diye bir hayalim olmadı, kendi kendime karaladığım bir hikâyenin uzaması ve ailemin de bunun üzerine desteğiyle bir kitap yolculuğuna evrildi hikâye. Hastalık, aşk, yalnızlık gibi kavramları ressam bir kızla tartışıyoruz ve onunla birlikte sınırlarda dolaşıyoruz...

Sera Kutlubey’in Spotify’da son dinledikleri

Leave me alone/ Amaarae

Antidepresan/ Mabel Matiz

Derinden/ Barış Diri

Deniz Ülkütekin /  CUMHURİYET