Koronavürüsü atlatan Prof. Dr. Özyaral: Yeni normalimiz bu olacak, dünya bu düzene alışacak

Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral ile konuştuk

Koronavürüsü atlatan Prof. Dr. Özyaral: Yeni normalimiz bu olacak, dünya bu düzene alışacak

AVM ve kuaförlerin açılması kararından virüs gölgesinde geçecek turizm sezonuna, hayatımızdaki “yeni normallerin” neler olabileceğinden geçirdiği Kovid-19 hastalığına pek çok konuyu, Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral ile konuştuk

Türkiye’de koronavirüs salgınının kontrol altına alınmasının ardından pek çok sektörde kademeli olarak normalleşme adımları atılmaya başlandı.

Bazı fabrikalar yeniden üretime başlarken, pek çok iş yeri kapılarını araladı.

Salgın nedeniyle darbe alan ekonomiyi rahatlatmak adına uygulanan ilk aşama kapsamında, 11 Mayıs itibarıyla alışveriş merkezleri (AVM) ve kuaförler yeniden hizmet vermeye başladı.

AVM’leri ziyaret eden kişi sayısı 3 günde 3,4 milyona ulaştı.

Bu rakam koronavirüs öncesine kıyasla düşük kalsa da, salgının yeniden kontrolden çıkabileceği korkusu, toplumun belli bölümünde endişelendirdi.

AVM ve kuaförlerin açılma kararını, salgın gölgesinde geçecek turizm sezonunu ve hayatımızda “yeni normallerin” neler olabileceğini, koronavirüsü atlatan İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Oğuz Özyaral’la konuştuk.

“'AVM’lere gitme, ölürsün' diyenlerin ruh hastası olduğunu düşünüyorum”

AVM ve kuaförlerin açılma kararını destekleyen Koruyucu Sağlık Uzmanı Dr. Özyaral, gerekli tedbirleri alan bireylerin hayatlarına geri dönmelerinde sakınca olmayacağı görüşünde.

Alışveriş merkezlerinin açılma kararını anlamlı bulduğunu belirten Dr. Özyaral,  “'AVM’lere gitme, ölürsün' diyenlerin ruh hastası olduğunu düşünüyorum” ifadesini kullandı.

"Benim tuzum kuru, çarkım dönüyor, ekmeğim var’ demekle olmuyor"

Özyaral, sözlerini şöyle sürdürdü:

’Benim tuzum kuru, çarkım dönüyor, ekmeğim var’ demekle olmuyor. 2 aydır iş yapamayanları da düşünmek gerekli. Kara tabloyu oluştursa oluştursa, kişilerin kendisi oluşturur. AVM açıldıysa, bu oralarda aktivite gerçekleştirilmesi, gezmeye gidilmesi ya da insanların burada yan yana durmalarını gerektirmez. Ne oluyordu? 3 ay önce insanlar birbirini iterek yürüyordu. Şimdi bu itiş kakışlar olmayacak. İhtiyaç için gidilip, gelinir. Kurallara uyduktan sonra yavaş yavaş normale dönmeyi öğrenmeliyiz. Sürü bağışıklığı için de temas gerekiyor. Herkes maskesini takıp, sosyal mesafeye uyacak, dikkatli davranacak. Tedbirle, eğitimle her şey olur.

Kuaförlerin açılması kararının da yerinde olduğunu savunan Özyaral, “Doğru karar. Buralara sadece güzelleşmek için değil, hijyen için gidildiği unutulmasın” yorumunu yaptı.

"Artık kalabalıkları unutun"

Uçak ve otellerin de tam kapasite çalışamayacağını, bu sene açık büfelerin de olmayacağını belirten Özyaral, "Artık kalabalıkları unutun" yorumunu yaptı. 

 

Prof. Dr. Oğuz Özyaral Independent Türkçe.jpg
Prof. Dr. Oğuz Özyaral / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

“Yavaş yaşamayı, beklemeyi, sakin olmayı öğrenmek zorundayız”    

İnsanları paniğe sürüklememek gerektiğini de belirten Özyaral, aksi takdirde aşırı korku ve istikrarsızlık ortamının oluşacağını ve ‘maske takan da ölüyor' görüşündeki kişilerin ihmalkar davranabileceğini ifade etti.

"Hayalet hastalar var, serseri mayın gibi dolanıyorlar"

"Hayalet hastaları tanımıyoruz, 200 bine yakın böyle kişi var, kim hastalığı taşıyor bilemiyoruz, serseri mayın gibi dolanıyorlar" ifadelerini kullanan Özyaral, Türkiye'nin sağlık altyapısı ve hekim kadrosunun güçlülüğüne de değindi.

"Aşıyı bizim ülkemizin bulmasını diliyorum"

Kendisi de koronavirüsü atlatan Oğuz Özyaral, "Aşıyı bizim ülkemizin bulmasını diliyorum" ifadesini kullandı.

"Bu çağda virüslerle yaşamayı öğreneceğiz​​​​​​"

Bundan sonra "yeni normallerin" ne olacağını da sorduğumuz Prof. Dr. Özyaral, içinde bulunduğumuz çağın virüslerle yaşamayı öğrenme dönemi olduğunu savundu:

Koruyucu önlem şart. Bunun dışında yavaş yaşamayı, beklemeyi, sakin olmayı öğrenmek zorundayız. Bugün koronavirüs, gelecekte belki başka şeyler... 6 yıl önce 'Dev virüsler geliyor' diye yazı yazdım. Bize şuan için hiçbir şey yapmayan virüsler var, okynausta yaşıyor. Bu çağda virüslerle yaşamayı öğreneceğiz. 

koronavirüs dünya Pixabay.jpg
Çin'in Vuhan kentinden dünya geneline yayılan yeni tip koronavirüs nedeniyle 300 bin civarında kişi yaşamını yitirdi / Fotoğraf: Pixabay

 

"Yılın büyük bölümünün maske ile geçirilmesini bekliyorum"

Bu yılın büyük çoğunluğunun maske ile sürdürülmesini beklediğini kaydeden Özyaral, koronavirüs salgınının sadece Türkiye'nin değil, dünyanın sorunu olduğunu vurguladı.

“Yeni normalimiz bu olacak, dünyaya gelen bu düzene alışacağız”

Özyaral sözlerini, "Yeni normaller bunlar ve buna alışacağız. Sadece biz değil, dünya bu düzene alışacak" ifadeleriyle sürdürdü.

“Uymayanlar hastalanır, sıkıntı yaşar ama daha da önemlisi, ‘kanatsız melek’ olan sağlık personellerini riske atıyorlar” yorumunu yapan Özyaral'a kendisinin de enfekte olup hastalığı atlatışını sorduk. 

"'Maske şart değil' denilen dönemde koronavirüse yakalandım"

Özyaral, şunların kaydetti:

Eksik bilgilendirmenin yapıldığı, hastalar ve sağlık çalışanları dışında maske takmanın gerekli olmadığının sanıldığı, 'maske şart değil' denilen dönemde koronavirüse yakalandım. Mart ayında 20 gün boyunca sürekli yayınlara çıktım. Topluma faydalı olmak için yaptım, yine yaparım. Medya kuruluşularına seri koşturmaca halindeyken virüsü kaptım. Aslında çok sağlıklı beslenirim ve kendime dikkat ederim ama o dönemde yorgunluktan bağışıklığım da düşmüştü.

"Erken teşhis konuşursa, tedavinin yönünü değiştirmeye de vakit kalıyor"

Koronavirüs belirtileri arasında yer alan kuru öksürüğün kendisinde görülmediğini ancak yüksek ateş ve terleme semptomlarını gösterdiğini anlatan Oğuz Özyaral, hastanede geçen 10 günün ardından sağlığına kavuştuğunu söyledi. Erken teşhisin önemine dikkat çeken Özyaral, şu ifadeleri kullandı:

Erken teşhis konulursa tedavide başarı elde etme oranı yüksek, tedavinin yönü de değiştirilebiliyor çünkü buna vakit kalıyor. Bu çok önemli bir nokta. Bünyem, ilk 4 günkü tedavide Favipilavir’e olumlu yanıt verdi. Zaten alkol, sigara kullanmam, gazlı, şekerli içcek içmem, beslenmeme çok dikkat ederim. Bağışıklığım genel olarak yüksekti. Bunların da etkisi var. Karantinada sürekli müzik dinledim. Haberlere günde bir kere bakıyordum. Arkadaşlarım, 'Sabah akşam seni veriyorlar' diyorlardı.

Sağlıklı gıda- Pixabay.jpg
Taze meyve ve sebzeler, bağışıklık sistemini güçlendirecek gıdalar arasında öne çıkıyor / Fotoğraf: Pixabay

 

Özyaral'dan bağışıklığı güçlendirme tavsiyeleri

Bağışıklık sistemini güçlendirmek adına nelerin yapılabileceğini de sorduğumuz Özyaral, şu sözleri söyledi:

Sağlıklı beslenmeyi, ihtiyacını olan vitamini almayı, düzgün yaşamayı, zararlı şeylerden uzak durmayı öğrenmek gerek. Mevsim sebze ve meyveleri, tencere yemekleri yiyin. Cips gibi sağlıksız gıdaları yemeyin, şekerli, galzı içecek tüketmeyin. Bunlar bağışıklık sistemini aşağıya çekiyor. Korona sürecinde doğru bilgilendirme adına 150 haber yaptık, yayınlara çıktım, yazılar yazdım. El yıkama ve hijyen şart. Şu süreçte el yıkamanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük.

 

“Her şeyi kendi elimizle önce bozuyoruz, sonra da düzeltmeye çalışıyoruz”

Doğaya verilen zarara da değinen Prof. Dr. Oğuz Özyaral, “Her şeyi kendi elimizle önce bozuyoruz, sonra da düzletmeye çalışıyoruz” yorumunu yaptı.

The Independentturkish