Moldova Cumhuriyeti Gagauz Yeri Özerk Bölgesi Başkanı İrina Vlah Türkçe konuşuyor

Moldova Cumhuriyeti Gagauz Yeri Özerk Bölgesi Başkanı İrina Vlah

Moldova Cumhuriyeti Gagauz Yeri Özerk Bölgesi Başkanı İrina Vlah Türkçe konuşuyor

. GAGAUZ TÜRKLERİ:
Yaşadıkları yerler: Moldova Cumhuriyeti’ne bağlı Gagauz Yeri Özerk Bölgesi, Romanya
(Dobruca), Yunanistan (Keserya), Bulgaristan, Ukrayna, Özbekistan.
Gagauz Yeri’nin Yüzölçümü: 86.600 km2
Gagauz Yeri’nin Nüfusu: 172.500
Gagauz Yeri’nin Başkenti: Komrat (Diğer önemli şehirleri Gence, Şeki, Guba, Sumgayıt,
Agdam).
Coğrafî Yerleşimi:
Dili: Gagauz Yeri’nin resmi dili Gagauzca, Rusça ve Moldovanca’dır. Gagauz Türkçesi,
Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna mensup Türk dilinin Güney-Batı (Oğuz) grubuna dâhil
lehçelerden biridir.
Dinleri: Ortodoks Hristiyan.
1. Tarih:
Gagauz Türkleri Oğuz boyundan gelen Ortodoks Hristiyan bir Türk topluluğu olarak
bilinirler. Kökenleri ile ilgili olarak çok sayıda görüş ileri sürülmüştür. Tarihçiler tarafından
genel kabul gören görüş Gagauzların Oğuzlar, Kumanlar, Peçenekler gibi farklı Türk
boylarının karışması ve kaynaşması ile ortaya çıktıkları görüşüdür. İlk defa 14. yy.'da
Balkanlarda bugünkü Bulgaristan sınırları içinde merkezi Balçık şehri olan bir devlet kuran
Gagauzlar, Yıldırım Bayezit'in Balkanları fethiyle birlikte 14. yüzyılın başlarından itibaren
Osmanlı hâkimiyeti altına girmişlerdir (Argunşah-Güngör, 1998: 7). 20. yüzyılın başlarına
kadar Türkiye Türkleri ile aynı devletin vatandaşı olarak yaşamışlardır. 18. yy.'da OsmanlıRus savaşları, Bulgarların baskıları ve Rusların teşviki gibi sebeplerle Besarabya bölgesine
yerleşmişler, 1770 yılında Moldova'da ilk defa biri Çadır diğeri Orak olan yerleşim yerlerini
kurmuşlardır (Argunşah-Güngör, 1998: 8). 1917 Ekim devrimi ile birlikte Sovyetler
Birliği’nin kurulmasının ardından, Stalin zamanında Gagauzların bir kısmı Ukrayna, diğer
kısmı ise Moldova SSCB'ye bağlanmışlardır. Gagauzlar 1940-41 yılları arasında Sovyet
idaresi, 1941-1944 yılları arasında Romenlerin hâkimiyeti altında kalmışlardır (ArgunşahGüngör, 1998: 42). Gagauzların yaşadıkları Besarabya bölgesi 1947 Paris Antlaşması ile
Sovyetler Birliğine bağlanmış, Gagauzların büyük bir kısmı Moldova sınırları içerisinde
kalmıştır. Sovyetler Birliğini etkileyen glasnost ve perestroyka hareketleri doğrultusunda
1987 yılında Gagauz Halk Hareketi kurulur. 20 Ağustos 1990'da Gagauz Türkleri
Moldova'dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilân ederler. Gagauz meclisi kurulur. Moldova 
parlamentosunun Gagauzların özel statüsünü kabul etmesi ile birlikte Gagauzlar 1994 yılında
"Gagauz Yeri" (Gagauziya) adını taşıyan bir otonom bölgeye sahip olurlar. Gagauz Otonom
bölgesi parlamentosu 1993 yılında Latin alfabesine geçme kararı almış ve 1996 yılında Latin
alfabesine geçilmiştir.
2. Ekonomi:
Gagauz ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayanmaktadır. En çok üretilen tarım ürünlerinin
başında üzüm, tütün, ayçiçeği, ceviz, mısır ve patates gelmektedir. Şarap üretimi Gagauz
ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Moldova Cumhuriyeti’nin şarap üretiminin %29’u
Gagauzlar sağlamaktadır. Gagauzlar başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerle ekonomik
işbirliğine gitmekte ve protokoller imzalamaktadırlar.
3. Kültür
Gagauz Türkleri, Anadolu Türk kültürü ile bağlantılarını diri tutmayı başarmışlardır. Gagavuz
Türkleri, dinî hayatlannda olduğu gibi gelenek ve göreneklerinde de diğer Türk boy ve
toplulukları ile büyük benzerlikler gösterirler. Hayvancılıkla uğraşan Gagavuzlar, diğer
Türkler gibi hayvanlarını dağlama ve kulaklarına en açma yoluyla işaretlerler. Tarımla
uğraşan Gagavuzlarm harman şekilleri de Anadolu Türklerindeki gibidir. Müslüman Türkler
gibi, Gagavuzlar da muska takarlar, muskayı bazan haçla birlikte taşırlar, bazan da gömleğe
veya şapkaya dikerler. Nazar inancı Gagavuzlar arasında da yaygındır, nazardan korunmak
için nazar boncuğu takılır. Gagavuzlarda zengin bir halk hekimliği geleneği bulunmaktadır.
Nazara, hastalığa, aşırı endişe ve korkuya karşı okuma ve dua ile tedavi yolları uygulanır.
Soğuk algınlığı, ayak, bel, baş, kulak, diş ağrıları ve siğil tedavileri için bitkilerden yapılan
ilaçlar kullanılır. Gagavuzlardaki kız isteme, nişan, düğün, yüz görümlüğü gibi âdetler ufak
farklarla Türkiye'deki gibidir.
4. Edebiyat:
Dil, gelenek görenek, yaşam tarzı açısından birçok ortak taraflara sahip olan Türk boyları
ortak edebiyat örnekleri açısından da bu zenginliğe sahip olduklarını tarih içerisinde dünyaya
sergilemişlerdir. Orhon Yazıtları, Divânü Lûgat-it Türk, Kutatgu Bilig, Kitab-ı Dede Korkut
gibi eserler ortak Türk edebiyatının eserleri sayıldığı gibi Gagauz edebiyatının da eserleri
sayılmaktadır. Eski Sovyetler Birliği zamanında bu eserlerin Gagauz edebiyatı içerisine dâhil
edilmemesi ise büyük bir eksikliktir. Çağdaş Gagauz yazılı edebiyatının gelişme sürecine
bakıldığında elli yılı geçmediği görülmektedir. Uzun zaman ancak sözlü edebiyat
çerçevesinde gelişen Gagauz edebiyatı gerek göçebe, gerek ise yerli yaşam içerisinde bu
kültürlerden etkilenmiş ve gelişme göstermiştir. Zengin folklor ve halk edebiyatına sahip 
olmasına karşın çağdaş, modern edebiyat, oldukça geç gelişmiş ve oldukça genç bir edebiyat
sayılmaktadır. Gagauzların modern edebiyatlarının bu kadar gecikmesinin önemli siyasi,
ekonomik ve edebi sebepleri vardır. Ortak edebiyat döneminden sonra 19.yüzyılın başlarına
kadar Gagauz dilinde yazılı eserlere rastlamak mümkün değildir. Gagauz edebiyatının
başlangıcı resmi olarak 1957 yıllarında olmuştur. Fakat yazılı kaynaklarda ana dilinde ilk
edebi bilgi 1810 yıllarında verilmektedir. Bu dilde yazılmış olan ilk örnek Viyana’da basılan
Gagauz dilinde Psaltır olmuştur. Moldova’nın Romanya’ya bağlı olduğu dönemlerde Gagauz
yazılı edebiyatının kurucusu sayılan din adamı, protorey Mihail Çakır (1861–1938) ana diline
Ortodoks Hıristiyan dininin kutsal kitabı olan “Evangeliya” (İncil), ‘Psaltır’,
‘Liturgiya’,’Çasoslov’, ‘Kilisenin kısa tarihi’, ‘Yeni kutsalların tarihi’, ‘Eski kutsalların tarihi’
adında eserleri Gagauz diline çevirmiştir (Çebotar: 7). Bu din adamın katkıları bununla
sınırlanmamış ve hükümete başvurarak ana dilinde gazete ve kitap yayımlanabilmesi için izin
isteyip 1907 yılından itibaren Kişinev’de Gagauz dilinde dini gazete çıkarmaya başlamıştır.
Bu edebiyatın eser sayısı her ne kadar ciddi rakamlarla ölçülmese de, başlangıçtan günümüze
kadar önemli gelişmeler olmuştur. İlk yıllar ana dilinde şiir, hikâye, roman, piyeslerin
yazılmasının yanı sıra, başka dillerden eserlerin aktarılması ve çevrilmesi, okul kitaplarının
hazırlanması bu edebiyatın temelini atmıştır. Gagauz edebiyatına katkı sağlayan Nikolay
Arabacı, Nikolay Tanasoglu, Dionis Tanasoglu, Dmıtriy Karaçoban, Nikolay Baboglu, Mina
Köse, Gavril Gaydarjı, Stepan Kuroglu, Stepan Bulgar, Petr Moyse, Konstantin Vasilioglu,
Dmitriy Ayoglu, Mariya Durbaylo, Fedor Marinoğlu, Vasiliy Filioglu, Todur Zanet, Petr
Çebotar-Gagauz, Afanasiy Karaçoban, Andrey Koçancı, Tudora Arnaut, Olga Radova, Petr
Yalancı vd. önemli isimler kendi eserleri ile bu edebiyata önemli hizmetlerde bulunmuşlardır.
Gagauz edebiyatının oluşması ve gelişmesi, yazar ve şairlerin bir arada hizmet vermesi
amacıyla seksenli yıllarda Moldova Yazarlar Birliğinde Gagauz Yazarlar Birliği Bölümü
kurulmuş, 11 Şubat 2001 tarihinde ise Gagauz Yeri’nde Gagauz Yazarlar Birliği
oluşturulmuştur (Arnaut 2007). Gagauz kültürünün, bu bağlamda dil ve edebiyatının
korunmasında ve yaşatılmasında 1988 yılından itibaren yayınlanmakta olan Ana Sözü
gazetesinin de rolü büyüktür. Todur Zanet'in redaktörlüğündeki Ana Sözü gazetesi
günümüzde (www.anasozu.com adresinde) yerel ağ ortamından da takip edilebilmektedir.
5. Türkiye ile İlişkiler:
12 Haziran 1931'de Hamdullah Suphi Tanrıöver'in Romanya'nın başkenti Bükreş'te elçi olarak
göreve başlamasıyla birlikte Gagavuz Türkleri ile Türkiye Türkleri arasındaki bağlantı ve
ilişkiler canlanır. Hamdullah Suphi, ilk olarak Dobruca ve Besarabya köylerinde inceleme 
gezileri yapar. Gagavuzlann Türkiye ve Anadolu'daki Türk kültürü ile ilişkilerini
canlandırmak üzere 30- 40 kadar Gagavuz gencini orta ve yüksek tahsillerini yapmaları için
Türkiye'ye gönderir. Ayrıca 26 Gagavuz kasaba ve köyünde Türkçe öğretim yapan okullar
açtırır. Bu okullara Dobruca Türklerinden ve Mecidiye Müslüman Semineri mezunlarından
öğretmen tayin ettirir ve bu okullarda Türkiye'den getirttiği ders kitaplarının okutulmasını
sağlar. Hamdullah Suphi elçiliği süresince Romanya kralı Misel ve ana kraliçe Elena'nın
güvenini kazanarak Romanya'daki bütün Türklerin eğitimi ile daha yakından ilgilenme
konusunda desteklerini alır. Bunlarla da yetinmeyen Hamdullah Suphi, Gagavuzları Marmara
Bölgesi'ne göçürerek asimile olmaktan kurtarmak ister. Bu konuda devrin Cumhurbaşkanı
İsmet İnönü'nün de onayını alır. Ancak 1939'da II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte bu
planı uygulama imkânı ortadan kalkar. Bu karışıklıklar arasında Hamdullah Suphi'nin elçilik
görevi 5 Aralık 1944'te sona erer.
Kaynaklar:
Argunşah, Mustafa-Güngör, Harun (1998). Gagauzlar, İstanbul: Ötüken Yayınları.
Arnaut,Tudora,"GagauzEdebiyatınınGelişmeSüreci",http://www.turkfolkloru.com/index2.php
?option=com_content&do_pdf=1&id=71,25 December 2007, 10:33.