Sevim koş, hâkim ''hukuk'' dedi!

Haktan, hukuktan, adaletten söz etmesi "olay" haline geldi.

Sevim koş, hâkim ''hukuk'' dedi!

Sevim koş, hâkim ''hukuk'' dedi!

Selcan T. HAMŞİOĞLU yazdı...

Her şey gibi "kahramanlığa" yüklediğimiz anlam da değişti son dönemde;

Hiç öyle mevzubahis vatan olduğunda gözünü kırpmadan cepheye koşmuş olması, karada, havada, denizde canı pahasına mücadeleye atılması, üstün yararlılık göstermesi, zaferler kazanması/kazandırmasına lüzum yok; vatana ihanet etmemiş olması kafi, takdire boğmak için bir askeri!

Adı üzerinde bir "yardım kuruluşu"; bunun için kurulmuş, teşkilatlanmış, gerekli bütün izinleri, desteği, teşviki bu taahhütle, ihtiyaç sahiplerine "yardımda bulunmak üzere" almış; sırf, kendileri cukkalamamışlar da topladıkları yardımı sahiden ihtiyaç sahiplerine aktarmışlar diye yere göğe koyamıyoruz!

Taze ekmek bulabildiğimiz fırın, taze meyve bulabildiğimiz manav; sanırsın, "olağanüstü" işler başarmışlar; öyle eşsizleşiyor, emsalsizleşiyorlar gözümüzde…

Haber yapan gazeteci zaten heykeli dikilesi!

Ortada vahim bir iddia var mesela; soruşturan savcı "cesur yürek"! "Soruşturabildi" diye.

İhaleyi hak edene veren belediye başkanı, "Adam! Adam!"

Doğru konuştuğu için hayran olduğumuz siyasetçi var mesela; "normali" yalan konuşması çünkü!

O noktaya geldik ki, itmeden kakmadan gözaltı yaparsa eğer, ortada gözaltını gerektirecek bir durum var mı diye bakmaksızın, "Çok teşekkür ederiz, ne kadar da insan hak ve onuruna saygılı bir gözaltı yaptınız" diye teşekkür edeceğiz polise!

***

Temsil ettikleri kurum, kuruluşlardan, bulundukları makamlardan, taşıdıkları unvan ve sıfatlardan kaynaklanan, bunların "gereği" olan "görevleri"ni lütuf addeder hale gelmenin neticesi olarak, "yapmaları gerekeni yaptıkları için" alkışlar olduk kişileri.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın dünkü sözleri mesela…

Haktan, hukuktan, adaletten söz etmesi "olay" haline geldi.

Yok efendim, "Hâkim ve savcılar sadece kendi akıllarını kullanmalı" demiş de, yok "vesayet altındaki yargı adaleti tesis edemez" çıkışı yapmış da, "Fikri ve vicdanı hür olmayandan hâkim olmaz. Aklını ve vicdanını başkalarına kiralayan veya iradesine ipotek konmasına izin veren kişiden hâkim olamaz. Hukuk devletinde, uzaktan kumandalı yargı da, yargıç da düşünülemez" demiş de…

Şok çıkışmış…

Flaş sözlermiş…

Sert tepkiymiş…

Yüksek yargının başındaki kişiden söz ediyoruz ahali!

Ya ne diyecekti?

***

Hiç insan;

Söylemesi gerekeni söyledi diye…

Yapması gerekeni yaptı diye…

Dahası yapmaması gerekeni yapmadı diye…

Alkışı, tezahüratı hak eder mi?

Ortada, dün vefat eden Uğurtan Sayıner'in, Bizimkiler dizisinde canlandırdığı o unutulmaz Cemil karakterinin, fenomen olmuş "Sevim, koş!…" nidasına yol açacak bir hayretengiz durum var mı sahi?

***

Türkiye'nin, "hukukçularından" beklediği "kahramanlığın", bütün hukuk fakültesi öğrencilerinin ezber olduğu cümleleri tekrarlamaları olmadığı gün, bir adım daha yaklaşabiliriz belki  "hukukun üstün" olduğu günlere!

 

ZÜHTÜ ARSLAN KONUŞURKEN…

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan konuşur ve bizim muhalefetin bir kısmı "Helal olsun" nidalarıyla kendisini ayakta alkışlarken, benim aklıma İçişleri Bakanı'nın "Aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41'ini FETÖ'den ihraç ettim" açıklaması geliyor nedense…

"İlk sivil başkanı" olduğu Polis Akademisi'nin "cemaat yatağı" diye anıldığı dönem geliyor…

"Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim" başlıklı raporuna yazarlık yaptığı TESEV ve kadroları, ilişkileri geliyor…

Yargının bağımsızlığına güven sorunsalının giderilmesi açısından, gelmese daha iyi değil mi!

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/sevim-kos-hkim-hukuk-dedi-460123h.htm