Siyasî af, demokrasi iddiasının samimiyet testi olacaktır

Demokrasi vaadi siyasî af olmadan eksik kalır

Siyasî af, demokrasi iddiasının samimiyet testi olacaktır

Siyasî af, demokrasi iddiasının samimiyet testi olacaktır

OYA BAYDAR YAZDI...

Genel siyasî af çıkarılmadıkça, Millet İttifak'nın demokrasi vaadi gibi Kılıçdaroğlu'nun helalleşme ve barışma söylemi de boşluğa düşecek, kulaklara çalınmış bir hoş sedadan ibaret kalacaktır

Seçimler yaklaştıkça vaadler havada uçuşuyor. AKP'nin seçim beyannamesinden çıkan yeni tavşanlar aslında Millet İttifakı'nın ve Kılıçdaroğlu'nun torbasından çalınıp alelacele şapkaya tıkılmış vaadler. Kılıçdaroğlu'nun, KPSS'de mülakat kaldırılsın, sadakate değil liyakata bakılsın, aile sigortası getirilsin gibi en az iki yıldır ısrarla tekrarladığı talepler, seçimlere bir ay kala 20 yıldır iktidara çökmüş tek adam Erdoğan'ın vaadi oluvermiş! Bu zevat yalancılıktan olduğu kadar intihalcilikten de utanmıyor.

Erdoğan'ın son tavşanlarından birinin genel af olabileceğini, Millet İttifakı'nın bu konuda önalması gerektiğini, birkaç ay önce iki ayrı yazıda dile getirmiştim. (17 Ocak tarihli, "Muhalefet şapkasından tavşan değil aslan çıkarabilir" ve 25 Ocak tarihli "MHP terörle arasına mesafe koymalıdır")

O yazılarda Erdoğan'ın önemli seçim kozu olarak kullanabileceği af vaadinin: uyuşturucu tacirlerini, çocuk istismarcılarını, kadına şiddet, hatta cinayet faillerini, onbinlerce insanın ölümüne neden olan müteahhitleri, rüşvetçileri, soyguncuları, vurguncuları, mafyaları, çeteleri, suça bulaşmış cemaat-tarikat erbabını, vb. kapsayacağını yazmıştım. Bahçeli'nin kendi dava arkadaşı çete başlarının tahliyesini sağlamak için Erdoğan'a çıkarttırdığı infaz yasası kılıflı affı hatırlatmıştım.

Şu sıralarda Saray'a yakın, kulağı delik zevat, af konusunu yeniden ufak ufak dile getirmeye başladı. Uyanık olmak ve ön almak gerektiğini düşünüyorum.

Demokrasi vaadi siyasî af olmadan eksik kalır

Millet İttifakı demokrasi vaad ediyor. Seçimlere doğru giderken cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu halkın en önemli sorununun kilosu 30 liraya çıkan soğan, yani geçim derdi; toplumun en önemli sorununun demokrasi ve özgürlük olduğunu vurguluyor, haklı olarak…

Demokrasinin olmazsa olmazlarının başında inanç, düşünce ve ifade özgürlüğü gelir. Millet İttifakı bütün bileşenleriyle inanç, fikir ve ifade özgürlüğünü savunma iddiasında. Savunmakla kalmıyor, vaad ediyor. Ancak vaadleri ete kemiğe büründürmek, somutlaştırmak gerek.

Bugün ülkemizde her kesimden onbinlerce siyasî tutuklu ve hükümlü, bir o kadar da özgürlüklerinden mahrum kalmamak için yurtdışına gitmek zorunda bırakılmış olanlar var. Sürmekte olan onbinlerce siyasî davayı da hatırlayalım. Bu insanların ezici çoğunluğu, iktidarın keyfî kararları ve yargıya müdahalesiyle özgürlüklerinden mahrum bırakıldı. İlk akla gelenler HDP'nin eski eşbaşkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, HDP'nin seçilmiş belediye başkanları, binlerce Kürt siyasetçi, aktivist, yazar çizer, gazeteci, Osman Kavala ve sözde Gezi davası tutukluları: Sevgili Mücella, Çiğdem MaterCan Atalay ve diğer arkadaşlarımız. Bir de adlarından söz etmediklerimiz, "bizim mahalle!"den olmadıklarından belki, hatırlamadıklarımız, fazla ilgilenmediklerimiz, vah vah diyip geçtiklerimiz var. Mağdura kimlik sorulmaz, deriz de gereğini çoğunlukla yerine getirmeyiz. (Bu da benim vicdan borcum ve özeleştirim olsun!) FETÖ yaftasıyla haklarında davalar açılmış, tutuklanmış, KHK'larla hayatları karartılmış binlerce insan var. Yok Cumhurbaşkanı'na hakaretten, yok gözünün üstünde kaşı var dediği için, iktidar aleyhine iki satır yazı yazdığı, eleştiride bulunduğu, hatta sadece görevini yaptığı için onbinlerce insan, tutuklu tutuksuz yargılanıyor.

Genel siyasî af çıkarılmadıkça, Millet İttifak'nın demokrasi vaadi gibi Kılıçdaroğlu'nun helalleşme ve barışma söylemi de boşluğa düşecek, kulaklara çalınmış bir hoş sedadan ibaret kalacaktır.

Siyasî af lutuf değil devletin özrüdür

Dil alışkanlığıyla, kavram böyle yerleştiği için "af" diyorum. Hakkın, hukukun, bağımsız yargının kalmadığı, tek adam keyfiliğinin kol gezdiği günümüz Türkiyesi koşullarında siyasî af, devletin yaşamlarını çaldığı, ömürlerine el koyduğu, hayatlarını gasp ettiği, yaşayan ölü haline getirdiği yurttaştan özür dilemesidir. Lütuf değil hak iadesidir.

Siyasî affı mutlaka içeren iyi düşünülmüş, hakkaniyetli, ayrım yapmayan, kamu vicdanını yaralamayacak, aksine onaracak bir genel af topluma iyi gelecek, toplumsal barışın yolunu açacaktır.

Millet İttifakı ve Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu'nun topluma genel siyasî af vaadiyle seslenmesinin önünde iki güçlük/engel olduğunun farkındayım. Birincisi, "devlet ne eylerse güzel eyler" zihniyeti; daha açık söylersem: bireyi değil devleti korumaya koşullanmış faşizan, devletçi, vesayetçi zihniyet. İkincisi de, aslında bu zihniyetin türevi olan şu ünlü "irtibatlı, iltisaklı" meselesi.

TCK'nın 220. Maddesinde yer alan, "Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek, isteyerek yardım etmek" fiili 15 Temmuz sonrasında OHAL kararnamesiyle, "irtibatlı, iltisaklı" olmak gibi son derece belirsiz, keyfî, yoruma açık şekilde tarif edildi. Amaç AKP'nin kendisine rakip/düşman gördüğü, tasfiye etmek ve gözdağı vermek istediği herkesi siyaset ve hayat sahnesinden silmekti. Buna bahane sağlayan darbe girişimi Erdoğan için gerçekten de "Allahın lütfu"ydu. Böylece; bir sözcük, bir yorum, bir satır, bir tweet, bir retweet, bir kuşku veya ihbar bu maddeden mahkûmiyet için yeterli oldu. (Söz konusu maddenin Venedik Komisyonu, AHİM, Avrupa Konseyi gibi uluslararası hak ve adalet kuruluşlarınca antidemokratik olarak nitelendiğini ve kaldırılmasının talep edildiğini de hatırlayalım.)

Hatırlatmadan geçemeyeceğim bir başka konu, bırakın irtibatlı, iltisaklı olmayı düpedüz terör örgütü üyesi olan ve ağır suçlara karışmış Mafya reislerinin, cinayet işlemiş ya da cinayete teşvik etmiş terör örgütü mensubu Hizbullahçıların, kendileri için adrese teslim çıkartılan infaz düzenlemeleri veya yasalarıyla birer birer hapisten çıkarılmış oldukları. Bu suç örgütü mensupları bugün Cumhur İttifakı'nın içinde ya da hizmetindeler.

Cumhuriyet'in 100. yılında çıkarılacak af, göstermelik bir "kader kurbanları!" affı değil, 100. yılda cumhuriyetin demokratikleşmesi belgisinin anlamına uygun bir siyasî af, ya da başka bir deyişle siyasî affı içeren bir genel af olmalıdır.

Konunun çok acil olduğunu, büyük olasılıkla Erdoğan'ın seçim tavşanı/ havucu olarak kullanmayı planladığı af vaadinin, onun elinden hemen alınarak bir iç barış vaadine dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Tam zamanıdır.

https://t24.com.tr/yazarlar/oya-baydar/siyasi-af-demokrasi-iddiasinin-samimiyet-testi-olacaktir,39550

OYA BAYDAR / T24