Taha Akyol Diyanet ve siyaset

SİYASETE FETVA

Taha Akyol Diyanet ve siyaset
Taha Akyol

Taha Akyol

Diyanet ve siyaset

Diyanet, son zamanlarda siyasi tartışmalar içinde fazlaca yer alıyor. Hiçbir dönemde böyle olmamıştı.

Tek Parti devrinde devlet partisi dışındaki bütün kurumlar ve çevreler gibi Diyanet de susturulmuştu. Çok partili hayata geçtikten sonra ise hem iktidar partileri Diyanet’i siyasette kullanmakta çok hırslı olmadılar, hem Diyanet İşleri Başkanları siyasete mesafeli durdular.

Ama bugün iktidar da Diyanet İşleri Başkanı da siyaset arenasında sık sık birlikte tavır alıyorlar.

SİYASETE FETVA

İktidar TOKİ’nin Sosyal Konut Projesi’ni pazarlamak istiyordu. Diyanet “devletin amacı faiz geliri elde etmek değil” diyerek bunun için kamu bankalarından faizli kredi almanın “caiz” olduğuna dair fetva yayınladı. (14 Ocak 2020)

Hatırlarsınız, salgın sebebiyle camiler kapatılmıştı. Ülkemizde Cuma namazı ve Cuma hutbesi eda edilmeyen bir dönem olmasın diye sosyal mesafeli namaz kılınmasını ben saygıyla karşılarım. Fakat Sayın Erbaş bu özel Cuma namazını Beştepe’deki Millet Camisi’nde eda etti, TV’lerden sergilendi! (27 Mart 2020)

CB sisteminde Beştepe siyasi bir mekandır. Bu özel Cuma namazını, Diyanetin bahçesindeki Ahmet Hamdi Akseki camisinde kılmak daha ihlaslı ve daha vakur olmaz mıydı?!

Korona salgını üzerine iktidar bir Milli Dayanışma Kampanyası açmış ve zekatların buraya verilmesini istemişti. Belediyeler de aynı şeyi yapıyor ama iktidar belediyelerin kampanyasını engelliyor, aşevlerini bile kapatıyordu. Öyle bir dönemde Diyanet “Zekatların bu günlerde ulusal düzeyde başlatılan dayanışma kampanyaları vasıtasıyla toplanıp hak sahiplerine ulaştırılması caizdir” diyerek adresi belli bir fetva yayınladı! (3 Nisan 2020)

Zekat konusunda “ulusal düzeyde dayanışma” tanımı hangi dinî kitapta yazıyor?!.

Kadir Mısıroğlu gibi keskin siyasi çizgisi belli olan birini Sayın Erbaş’ın resmi kisvesiyle ziyarete gitmesi çok açık bir ideolojik-siyasi tavırdır.

YARGITAY VE ADALET

Yargıtay binasının açılmasında dua okunması değil, Türkiye’de adaletin dünya sıralamasında 104. sıraya düşmüş olmasının böyle törensel davranışlarla örtülmesi sorundur.

Türkiye’de, Adalet Bakanı Gül bile “yargısal tasarrufların meşruiyetine ve yargıya olan toplumsal desteğe de zarar” veren adaletsizlikler olduğunu söyledi. (29 Kasım 2018)

Uluslararası Yolsuzluk Algı İndeksinde Türkiye 2012 yılında 54. sıradaydı ve bazı Avrupa ülkelerinden daha iyi durumdaydı. 2021 yılındaysa 86. sıraya düştü; en çok bozulan 5 ülkeden biriyiz!

Bunları bir Diyanet Başkanı’nın izlemesini beklemem; konusu değildir. Fakat Diyanet’in 1924’teki kuruluşunda ve sürekli amacı “itikat, ibadet ve ahlak” olduğu için ahlak, hele de kamu (beytülmal) ahlakı dinimizin en temel ilkelerinden biridir. Tarihin en büyük devlet adamlarından biri olan Hz. Ömer’de somutlaşan kamu ahlakını ve kul hakkı kavramını unutmaya bir din kurumunun ve dindar insanların hakkı yoktur!

Bu ahlaki sorunlar dururken, Diyanet, sosyal medyada “hukukun yetersiz kaldığı” yerlerde fıkhın devreye sokulmasını istiyor!

Ne zaman? İktidar sosyal medyayı ‘düzenlemek’ için kanun hazırlarken!

FIKIH SORUNU

İslam düşüncesindeki fıkıh sorunu konusunda Ali Bardakoğlu ve Mehmet Görmez hocalarımızın kitaplarını tavsiye ederim. En büyük sorun, eski çağlarda bütün dünyada yaşanmış sosyal şartlara göre oluşturulmuş içtihatların din zannedilerek zamanımızda geçerli, hatta dinî vecibe sayılmasıdır. Taliban bunun uç örneğidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “İslam’ın güncellenmesi”nden bahsetmişti. Bu doğu bir fikir, fakat yanlış bir söylemdir. İslam’da “tecdit, ıslah, içtihat” gibi kavramlar vardır, bu kavramlarla konuşmak gerekir.

Ali Erbaş Başkanlığında Diyanet, Erdoğan’a destek vererek, “bir nassın olmadığı konularda zamanın değişmesine bağlı olarak hükümlerin de değişebileceği malumdur” diye açıklama yapmıştır. (17 Mart 2018)

Fıkıhta böyle değişmesi gereken hükümler olduğunu kabul eden Diyanet bu yönde bilimsel bir eser ortaya koymadığı gibi geçmiş çağların ittihatlarını içeren fıkhın sosyal medyaya uygulanmasını istiyor!

Kaldı ki anayasamıza göre sosyal medya ancak kanunla düzenlenebilir, CB kararnamesi bile bu alanda söz konusu olamaz.

Diyanet gibi asırlık bir kurum, 44 ciltlik muazzam İslam Ansiklopedisi’ni yazan bir birikim… Siyaset uğruna ne halde?..