Taha Akyol: Erdoğan başarabilir mi?

‘GÜÇLÜ LİDER…’

Taha Akyol: Erdoğan başarabilir mi?
Taha Akyol

Taha Akyol

Erdoğan başarabilir mi?

Pek az devlet yöneticisinin sahip olduğu güçleri elinde bulunduran Erdoğan, öngörülebilir bir gelecekte enflasyonu yenebilir mi?

Erdoğan Meclis’ten istediği kanunu çıkarttırabilir, emrinde Meclis çoğunluğu var... Kamu kurumlarını istediği gibi değiştirebilir, CB sistemi kamu kurumlarını tek imzalı kararnameyle düzenleme yetkisi vermiştir… Yirmi iki ayda dört Merkez Bankası başkanı değiştirdi, halbuki kanunda Merkez Bankası başkanları 5 yıl süreyle atanmaktadır! Kanunu aşan bir CB Kararnamesi sorunu var bu sistemde.

Yargı konusunda ise, böyle genel değil ama istediği kararları çıkarttırdığını olaylarla biliyoruz.

Böylesine muazzam bir kudret, enflasyonun üstesinden gelemez mi?

Enflasyonla mücadele konusuna iki açıdan bakılabilir. Biri, siyasi güç açısı, bu güç Erdoğan’da fazlasıyla var… Diğer bakış açısı, enflasyonla mücadele programının teknik kalitesi, iktisat bilimi açısından güvenilir olması; işte bu yok…

‘GÜÇLÜ LİDER…’

İktidar hemen her konuya güç açısından bakıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, küresel sermayeyi Türkiye’ye davet ederken “bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda cumhurbaşkanımız var rahat olun, mevzuatı da değiştiririz” demişti. (16 Mart)

Kurallar, kurumlar değil, güç…

Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın sözleri:

“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi olarak bizler, bugüne kadar birçok badireden ülkemizi çıkarttığımız gibi bu badireden de elhamdülillah çıkartacağız.” (30 Mayıs)

İktidar kesiminden her yetkili “cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle, cumhurbaşkanımızın talimatıyla” diye konuşuyor.

Evet, bu sistemde böyle, 1950’den beri hiçbir başbakan ya da cumhurbaşkanı bu kadar güçlü olmadı.

Fakat bu güç yoğunlaşması, “kurallar”a ve “kurumlar”a güveni sarsıyor.

Sayın Nebati’nin “Merkez Bankasını ve faizi önemsizleştirdik” sözü, kurumların nasıl önemsizleştiğinin samimi bir ifadesidir. (22 Ocak)

Biraz iktisat tarihi karıştırmış biri olarak belirteyim ki, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını kaldırarak istikrarlı büyümüş tek örnek yoktur… Merkez Bankası bağımsız olmadan yüksek enflasyonu yenebilmiş bir örnek de yoktur.

Sonuç ortada zaten.

BAŞARILI ÖRNEKLER

Enflasyonla mücadelede asıl faktör ortaya güvenilir, tutarlı, iktisat biliminin gereklerine uygun (ortodoks) bir program konulmasıdır.

Sık sık hatırlatma ihtiyacı duyuyorum: Merhum Turgut Özal’ın 1980’deki “24 Ocak Kararları” böyleydi. Merhum Ecevit’in Başbakanlığı döneminde, 2001 yılında Sayın Kemal Derviş’in 14 Nisan 2001 programı da böyleydi.

Onlar azınlık ya da koalisyon hükümetleriydi üstelik!

Her iki program da iktisat biliminin gereklerine uygun olduğu için ve de programın başında iyi iktisatçılar bulunduğu için güven yarattılar. Hem ekonominin iç yapılarını reforme ettiler, hem dış borçları ertelettiler, çok ucuz kredi sağlayarak dış kaynak tıkanmasını çözdüler. Türkiye böyle düze çıktı.

Bugün ise iç yapılar deforme olduğu gibi, aşırı faizle dış borç artışı devam ediyor!

Yunanistan yüzde 1, Türkiye yüzde 8.6 hatta bazı kalemlerde daha yüksek faizle dolar borcu alıyor!

Çünkü kurallara ve kurumlara güven sarsıldığı gibi hükümetin iktisat politikaları da güven vermiyor. Dört yıl içinde, önce “rekabetçi kur”, sonra tam tersine “faiz acı ilaç”, onun ardından yine “rekabetçi kur, Çin böyle kalkındı”, sonra “liralaşma” politikaları?

Kim rasyonel ve istikrarlı diyebilir? Politikalar güven vermediği için “risk primi”miz 700 puanı aştı zaten.

MODERN İKTİSAT

Modern iktisadı doğuran sanayi çağının üç yüzyılı iktidarların böyle gelgitleriyle, ekonomik krizlerle ve sağlıklı büyümelerle doludur. Bu derslerle ekonomi ve hukuk bilimlerinde üç yüz yılda “kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, idarenin kanunla düzenlenmesi, Merkez Bankası bağımsızlığı, bağımsız Düzenleme ve Denetleme kurumları” gibi felsefeler ve kurumlar gelişti…

Erdoğan ise, “devlet anonim şirket gibi yönetilmeli” diyor. (15 Mart 2015)

Nereye geldiğimiz açık.

Erdoğan, yetkilerini olağan düzeye indirmeyi, kurumların bağımsızlığını, kamu görevlerinin kanunla düzenlenmesini, ordodoks iktisada uygun ve uzun vadeli bir iktisat programını ve başına Özal ve Derviş gibi, bugün Naci Ağbal gibi ‘saf iktisatçı’ bir ismi getirip yetki devretmeyi içine sindirebilir mi?.. Bunu yapmadığı sürece toparlayamaz, başaramaz.

Bu ülke bizim, inşallah yanılıyorumdur.

TAHA AKYOL / KARAR