'Türkiye - Sırbistan yakınlaşması, Balkanlardaki dengeyi nasıl etkiler?

Türkiye-Rusya ilişkilerinin Balkanlardaki sonuçları

'Türkiye - Sırbistan yakınlaşması, Balkanlardaki dengeyi nasıl etkiler?

Sırbistan devlet haber ajansı Tanjug, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ağustos perşembe günü Sırbistan’ı ziyaret edeceğini duyurdu. Erdoğan Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandr Vucic ile görüşüp Belgrad-Saraybosna otoyolu temel atma törenine katılacak. Bu otoyol, bitişi ile birlikte Sırbistan, Macaristan, Hırvatistan ve Bosna-Hersek’i birleştirmiş olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta İzmir – İstanbul tarihi otobanını da açmıştı.

Türkiye-Rusya ilişkilerinin Balkanlardaki sonuçları

Türkiye’nin son dönemde Rusya ile yakınlaşması Türkiye-Sırbistan ilişkilerini de olumlu etkiliyor. Rusya, Balkanlarda etkili bir ülke. Rusya, Balkanlarda özellikle kendisi gibi Ortodoks Slav ülkeleri ile yakın bağları var. Hatta özellikle 17.Asırın sonlarına doğru Balkanlarda Osmanlının en büyük rakibi Ruslar olmuştu. İlginçtir, Balkanlardaki parçalanmaya en fazla etki yapanlar da Sırplar olmuştur. Yugoslavya’nın parçalanmasında Sırp milliyetçiliğinin etkileri tartışılmaz. Kosova’da Müslüman Arnavutlara ve Bosna-Hersek’te Müslüman Boşnaklara yapılan Sırp vahşeti asla unutulmayacaktır. Dış politika gereği karşılıklı çıkarlar doğrultusunda bazı tarihi acıları buzdolabının deep frizine koyarak dondurduk ama unutmadık. Diğer yandan da Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması Balkanların bir bölümünde kendine güç katmıştır.

Srebrenisa annelerinin kurduğu avcılık derneği

2012 Mart’ında uluslarası MAJA projesi kapsamında Bosna-Hersek’e girmiştik. Programda Srebrenisa’yı ziyarette vardı. Sırpların soykırım ve katliam yaptığı meşhur Srebrenisa. Burada çok ilginç bir anı yaşadım. Srebrenisa anneleri adında kurulmuş bir dernek var. Srebrenisa ’da Sırplar tarafından katledilen Boşnakların anneleri bu derneği kurmuşlar. Bu annelerden biri anlatmıştı: “ Biz dedi avcılık derneği de kurduk. “ Anneler, avcılık derneği neden kurar diye sordum kendisine? Bana ilginç ve tarihi bir cevap verdi: “Tekrar av olmamak için avcı olduk. Çünkü bize silah vermiyorlar. Av tüfeği ruhsatı alabilmek için bu derneği kurduk. Sırplar tekrar saldırırsa bu sefer kendimizi av tüfekleri ile savunabileceğiz. “ Hani bizde bir söz vardır, Su uyur düşman uyumaz” deriz. Dış politikada karşılıklı çıkarlar eşliğinde yakınlaşma güzeldir ama geçmişi de asla unutmamak ve uyanık olmak gerekir.

Od jadrana do İrana nece biti Müslümana

Rahmetli Alija İzzetbegoviç’in önderliğinde Foça ve Velika Kladusa mitinglerinde 200 bin taraftar toplanır. Sırpların 2. Cihan Harbinde katledip Drina nehrine attıkları şehitler için (50 yıllık bir aradan sonra) saf tutar, cenaze namazı kılarlar. Bu muhteşem kalabalık karşısında Sırplar ve Hırvatlar donar kalırlar. Hemen ardından Miloseviç, Kosova Gazimestan'da bir miting yapar. Altını çize çize "Od jadrana do İrana nece biti Müslümana" (Adriyatik'ten İran'a kadar tek Müslüman bırakmayacağız!) demeye başlar. İşte Sırpların kalplerindeki bu iğrenç düşünce yok olmadıkça tehlike devam eder.

Osmanlı döneminde Sırplar

Osmanlı tarihinde Sırpların farklı bir durumu var. İstanbul’u fethederek bir devri kapatıp bir devri açan Fatih Sultan Mehmet’in annesinin Sırp olduğu iddia edilir. Hatta bir ara Osmanlıya başkaldıran Aydın Beyliğine karşı Osmanlı askerlerine Sırp prensliğinin askerleri destek vermişti. Cumhuriyet tarihimizde de Türkiye-Sırbistan ilişkileri yaşanan bunca şeye rağmen oldukça iyidir.

ABD’nin Balkan atağı

Son zamanlarda ABD’nin Balkanlardaki atağı dikkat çekiyor. ABD özellikle Kosova ve Arnavutluk ile çok sıkı temasta. Kosovalı Arnavutlar kendilerini Sırp vahşetinden Amerika’nın kurtardığını ve ABD’ye karşı ahde vefa içinde olduklarını açıkça söylüyorlar. Kosova, bir kurtarıcı olarak gördüğü ABD’ye karşı kendini çok yakın görüyor. ABD de Kosova’ya tanınması ve dış politika hususlarında büyük destekler veriyor. Şüphesiz bu destekler Arnavutların karakaşı için değil. ABD’nin bölgede uzun dönemli planları var. Nitekim Kosova’nın Ferizaj kentine ABD tarafından inşa edilen Avrupa’nın en büyük askeri üssü (Bonsteel) bunun en önemli örneği. Bu askeri üste görevli bir ABD’li Generale burada ne kadar kalacaksınız diye sorulduğunda cevabı ilginç: “Osmanlı burada ne kadar kaldıysa üstüne bir gün ekleyin”

Midyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak

ABD’nin Balkanlardaki tecavüzcü yayılmacılığı Rusların buradaki planlarını ve dengesini bozuyor. Rusya’nın Türkiye ile yakınlaşması kendi çıkarları açısından önemli. Türkiye de bu konjonktür içinde etkin olmaya çalışıyor. Türkiye-Sırbistan ilişkilerinin de bu kapsamda gelişmesi doğal. Ancak bunlar olurken çok ince hesaplar yapılmalıdır. Dış politika fincan kadar hassastır. Her kırılabilir. Bizde bir laf vardır.   “Fincancı katırlarını ürkütmemek gerekir deriz ya. “ Yine başka güzel bir sözümüz vardır,  

“Midyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” Yani anlayacağınız Sırpları kazanacağız diye Balkanlardaki Müslüman Boşnak ve Arnavutları kaybetmeyelim. Özellikle Arnavutlar bizim Sırplara olan yakınlığımızdan dolayı ciddi tepki gösteriyorlar. Arnavutların tepkisini umuyorum ki Reis’e anlatıyorlardır.

Balkanlarda ABD-Rusya bloklaşması

Karşılıklı çıkarlar doğrultusunda tabiki Sırplarla iyi ilişkiler içinde olmalıyız. Ancak ABD-Rusya çekişmesi içinde Balkanlarda bloklaşmaya gitmek ve taraf olmak zarar verebilir. Balkanlarda bizim tarihi dostumuz ve akrabamız olan Arnavutları asla karşımıza almayalım. Hele hele onları ABD’nin kucağına asla ama asla teslim etmeyelim. Türkiye, bölgenin en büyük devletlerinden biri olarak aracı ve hakem olmalı, yollar açarak nasıl Belgrad ile Sarayevo’yu birleştiriyorsak Balkanlardaki milliyetçilik ile devam eden gerginliğe dur demeliyiz, bölgeye barışı getirmeliyiz. Özellikle Sırbistan ile Kosova arasını ancak Türkiye bulabilir. Bu tarihi bir olaydır. Bu görev dünya lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a düşer. Türkiye-Sırbistan ilişkileri düzelecekse kuru kuruya olmasın, Boşnaklar bile acılarını buzdolabına koydularsa Sırplarla Arnavutlar arasında da buzdolabında koyacak bazı şeyler için yer ayırılmalıdır. Bir gün inşallah Priştina-Belgrad otoyolunun da temelini atarız. Türkiye, Balkanlarda yolları ve kalpleri birleştirebilir. Buna inanıyoruz. 

RIFAT SAİT / EN POLİTİK