Üretimin Geleceği Kültürden ve Sosyolojiden Bağımsız Olamaz

“Endüstri 4.0’ı hayatımıza entegre ederken çok yönlü düşünmemiz şart”

Üretimin Geleceği Kültürden ve Sosyolojiden Bağımsız Olamaz
knoloji şirketi Doruk, Türkiye’de üretimin geleceği için dijital dönüşümün bir zorunluluk olduğunu ve tüm paydaşların yer aldığı bir yol haritasıyla hareket edilmesi gerektiğini vurguluyor

Üretimin Geleceği Kültürden ve Sosyolojiden Bağımsız Olamaz

Türkiye ve dünyada üretim sektörünün mevcut durumu değerlendirildiğinde verimlilik ve yatırım darboğazını aşmak için dijital dönüşümün bir gereklilik olduğu açık. Özellikle sanayicilerin dijital süreçler konusunda mevcut durumlarını belirlemesi ve gerekli altyapı ve insan kaynağını planlaması oldukça kritik bir öneme sahip. Türkiye’de üretimin geleceğini değerlendiren Doruk Yönetim Kurulu Üyesi ve ProManage Corporation Genel Müdürü Aylin Tülay Özden; devlet, üniversite, sanayi, şirket ve birey bazında tüm paydaşları kapsayan, eş güdümlü ve iyi tasarlanmış bir yaklaşımla başarılı bir dijital dönüşüm sürecine imza atabileceğimizi belirtti. Genç nüfusun çok yoğun olduğu Türkiye gibi ülkeler için tek başına robotlaşmanın doğru bir çözüm olamayacağına dikkat çeken Özden, bu bağlamda üretimin geleceğini kültürden ve sosyolojiden bağımsız olarak düşünemeyeceğimizin altını çizdi.

Üretimde dijitalleşmenin ulusal kalkınma ekseninde verimlilik, büyüme, istihdam ve yatırım potansiyeli açısından bir zorunluluk olduğunu ifade eden Doruk Yönetim Kurulu Üyesi ve ProManage Corporation Genel Müdürü Aylin Tülay Özden;sanayide dönüşüm için teknoloji ve yenilik kapasitesinin geliştirilmesi, nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi, veri iletişim altyapısının güçlendirilmesinin yanı sıra çevresel, ekonomik ve sosyolojik faktörleri de dikkate alarak stratejik bir yol haritasının çizilmesi gerektiğini vurguladı.

“Endüstri 4.0’ı hayatımıza entegre ederken çok yönlü düşünmemiz şart”

Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecindeki ilerlemesini değerlendiren Aylin Tülay Özden; “Biz sanayisi güçlü bir ülkeyiz. Elimizdeki kıymetli ve yetenekli nüfusumuzu üretim endüstrisine dâhil edecek formüller bulmalıyız. Hazır reçete dijitalleşme yaklaşımları her ülkeye uymuyor. Üretim ve gelirlerin devam etmesi için fabrikalarda kesintisiz bir iş gücünün bulunması gerekiyor. Örneğin, geçmişte Japonya ve Almanya gibi sanayisi gelişmiş ülkelerde yeterli insan kaynağını karşılamak için komşu ülkelerden işçilere ihtiyaç duyuluyordu. Teknolojinin ilerlemesiyle fiziksel olarak ağır ve tekrarlayan işlerde insanların yerine robotlar hâkim olmaya başladı. Endüstri 4.0’ın özellikle robotlaşma ve mekanikleşme boyutu Almanya ve Japonya gibi ülkelerde büyük bir öneme sahip. Ancak Türkiye ve Amerika örneğini ele alırsak bu iki pazarda çok sayıda genç var. Gençler, interneti çok yoğun kullanıyorlar ve şu anda büyük oranda internetten eğitim görüyorlar. Mobil uygulamalara, cep telefonlarına çok aşinalar ve dijital dünyada yaşıyorlar. Alışverişlerini dijital dünyada yapıyorlar, iletişimlerini ve sohbetlerini sanal alemde gerçekleştiriyorlar. Bu noktada, dünyada ve Türkiye’de genç nüfusun olduğu ama bu nüfusun sadece makinelerden, mekanik ve manuel operasyonlardan oluşan fabrikalarda çalışmak istemediği gerçeğini göz ardı edemeyiz. Fabrikalarımızda operasyonel işleyişte dijitalleşme arttıkça ve fabrikaların üretim, performans, süreçleri dijitalleşip, görselleştirme ile şeffaf, modern, yalın ortamlara döndükçe, genç nüfus ta bu oyunun bir parçası olma konusunda daha büyük bir heves duyacak. Önümüzde uzman işçi ve mühendisler tarafından yüksek performans ile yönetilen, tedarik zincirinde birbirine iletişim hatları ile bağlı modern diijital fabrikalar var ve onları mükemmel işletecek uzmanlara ihtiyacı var. dedi

“Tek başına robotlaşma genç nüfusu yoğun Türkiye için doğru bir çözüm olamaz”

Sanayisi güçlü bir ülke olarak genç nüfusumuzun fabrikalarda çalışması için yeni formüller geliştirmemiz gerektiğini vurgulayan Özden, gençlerden fabrikalardaki ürünlerin, sistemlerin ve işleyişin daha verimli olması, daha çok üretim yapılması ve daha nitelikli üretim yapılması konusunda değer elde etmemiz gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye olarak gayrisafi milli hasılamızı artırmamız, dışarıya olan pek çok bağımlılığımızı azaltmamız ve ihracat miktarımızı katlamamız lazım. Tek başına robotlaşmanın Türkiye için doğru bir çözüm olduğunu düşünmüyorum. Bunu yaparsak sonrasında doğacak insan gücüne nasıl bir iş, nasıl bir gelir bulacağız, bu nasıl bir sosyal patlama yaratacak gibi konuların üzerinde çok ciddi şekilde düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda, üretimin geleceğini kültürden ve sosyolojiden bağımsız olarak düşünemeyiz.”

Ülkemizin üretimde dijitalleşme düzeyi hızla artacak

Başarılı bir dijital dönüşüm için stratejik bir yaklaşımın uygulanması gerektiğini belirten Özden; “Toplum olarak yeniliklere çok açığız. İnternet ve cep telefonu kullanımında dünyada önde gelen ülkelerden biriyiz. Dolayısıyla dijitalleşmenin topluma yayılmasında kültürel olarak dünyadaki ileri ülkeler arasında olduğumuzu düşünüyorum. Endüstri 4.0 perspektifiyle üretimde dijital dönüşüm değerlendirildiğinde; bu süreçten ancak devlet, üniversite, sanayi, şirket ve birey bazında tüm paydaşları kapsayan, eş güdümlü ve iyi tasarlanmış bir yaklaşımla fayda sağlayabiliriz. Ülkemizdeki üreticilerin uzun yıllara dayanan deneyim ve kullanım tecrübesi bulunuyor. Genç nüfusa sahip Türkiye’nin dijitalleşme konusunda geleceğinin parlak olduğuna inanıyorum. Bu nedenle üretimde dijitalleşme düzeyimiz de hızla artacak” dedi.

“Nitelikli yazılımcıları Türkiye’de tutmalıyız”

Gerekli donanım ve teknolojik yeterlilik açısından ülkemizin Endüstri 4.0’a yeterli olduğunu ancak nitelikli yazılımcı eksikliğinin çok ciddi bir sorun teşkil ettiğini ifade eden Aylin Tülay Özden, “Sektörümüzün en önemli sorunlarından birinin nitelikli yazılımcı eksikliği olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde özellikle yazılım, teknoloji ve bilgisayar bilimlerine gönül veren gençlerimiz ve deneyimli uzmanlarımız, idealist ve uluslararası vizyona sahipler. Uygun teknolojik donanımlara sahip bir profesyonel, mekân fark etmeksizin yazılım ve internet teknolojileri alanında çalışabilir. Dolayısıyla, bizim ülkemizde de uluslararası standartlarda teknoloji ürünleri geliştirebilecek insan kaynağımız mevcut ve bu insan kaynağı yurt dışından talep görüyor. Ülkemizdeki ekonomik, çevresel ve sosyolojik koşulları iyileştirip donanımlı insanların yurt dışı değil Türkiye için çalışmalarını sağlamamız gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.