Yalnızlık neden var?

'TERCİH EDİLMEYEN YALNIZLIK DEPRESYON RİSKİNİ ARTIYOR'

Yalnızlık neden var?

Yalnızlık neden var?

Bireyselleşme yalnızlığı yalnızlık ise toplumsal yalnızlığı getirdi... Psikolog Ayzet, yalnızlığın doğumu ve yaşattığı döngüyü anlattı. Ayzet, 'çocuk dünyaya yalnız gelmez' diyerek 'duyulmaz, görülmez, sayılmazsa' yalnızlığın doğumunun gerçekleştiğini belirtti.

Yalnızlık bu yüzyılın belki de en çok konuşulan en çok çare aranan konularından biri. Psikolog Tuğba Ayzet de 'insanın yalnızlığı' konusunda yazdığı yazıda depresyona kadar varan bu durumu anlattı.

Kişinin gelişiminde, kişiliğinde, hayata bakış açısının temelinde etkili olan çocukluk yalnızlık konusunda da hükmünü koyuyor. Çocukların dünyaya yalnız gelmediğini söyleyen Psikolog Ayzet, "Büyüdükçe ters giden bir şeyler olmuştur. İstekleri görülmez, soruları duyulmaz, duyguları sayılmaz olmuştur. Artık o günden sonra eskisi gibi olamaz. Bir kere yaralandık mı zaten yaramızı sarsak da eskisi gibi olur mu ?" diyerek yalnızlığın doğumuna değindi.

'Yalnızlık üzerine...' başlıklı yazısında Ayzet şu ifadeleri kaydetti:

Gitgide yalnızlaşan bir toplumun içinde varlığımızı sürdürüyoruz. Karamsar bakmak istemezdim ancak yalnızlıkların artması, bireyselleşmenin artması toplumumuzu yalnızlığa sürüklüyor bu bir gerçek. Biz de işte elimizden geldiğince yalnızlığın zararlarını, depresyon riskini artırdığını vs anlatmaya çalışıp duruyoruz.

'TERCİH EDİLMEYEN YALNIZLIK DEPRESYON RİSKİNİ ARTIYOR'

Evet doğru. Yalnızlık duygusu tercih edilen bir şey de olsa tercih edilmeyen de olsa depresyon riskini artırıyor. Ancak gel gör ki bu kadar insan neden yalnız. İnsan bile bile kendini mutsuz edecek bir şey yapar mı? Belki artık insanlardan umudunu kesti, belki artık talep etmekten vazgeçti, belki çok kırgın. Hatta belli ki hepimiz çok kırgınız. Bir şeye, bir şeylere…

Çocuk dünyaya yalnız gelmez. Heyecanlı gelir, meraklı gelir. Eylem halindedir. Eylemde bulunmaktan vazgeçmez. Usanmaz. Usanmadan ister. Ama büyüdükçe ters giden bir şeyler olmuştur. İstekleri görülmez, soruları duyulmaz, duyguları sayılmaz olmuştur. Artık o günden sonra eskisi gibi olamaz. Bir kere yaralandık mı zaten yaramızı sarsak da eskisi gibi olur mu ? Olmaz.

ÇOCUKLUK VE YALNIZLIK

Artık dünyaya, hayata umutsuz bir şekilde bakmayı öğrenmişizdir. Çünkü sorularımız yanıtsız, duygularımız karşılıksız kalmıştır. Üstelik yalnız bir çocukluk geçirmişseniz eğer bu duygu üzerinize yapışıp kalmıştır. Çünkü insan en bilindik duyguyu yaşamak ister. En bilindik senaryoları yaşamaya meyillidir. Yalnızlığımızın biteceği varsa da bitmez çünkü bir şekilde seçimlerimizle yalnızlık duygusuna geri dönecek adımlar atarız. Sonra da işte adımız çıkar kırılgana, alıngana. Artık kırılgan görünmemek için sertleşmişizdir belki de. İçimizdeki kırgın çocuğu bastırmak için sert görünmek, soğuk durmak gerektiğini sanmışızdır.

Deyim yerindeyse “ne kadar ketum biri” derler ya. Ya da “ne kadar isteksizsin” Evet ama o kişi nasıl o hale geldi soran yok. Herkesin acıyı tolere etme şekli farklıdır. Kimi daha kolay baş edebilir, kimi baş ediyor gibi görünür ama sadece bastırmıştır, kimi ise baş edemeden kabullenir.

İşte bu noktada depresyon başlar. Depresyon daha da içe çekilmeye ve sonrasında daha da yalnızlaşmaya iter. İşte tam da bu döngünün içinde fark etmek lazım. Biliyorum. Zor… biliyorum. Karar verip bunu eyleme dönüştürebilmek zor. Biliyorum bunca kırgınlığın üzerine bir kırgınlık daha ekleyecek halin yok. Ama kendi hayatının sorumluluğu için ayağa kalkmalı ve hayata devam etmelisin. Biliyorum çocukken her şey daha kolay geliyordu, kimseye o kadar fazla kırgınlığımız kimseye o kadar fazla gücenmişliğimiz yoktu. Olsa da devam ettiriyorduk.

Sanki tüm enerjimizi çocukken harcamışız gibi değil mi?

Ama var.. Ben inanıyorum henüz limitin dolmadı. Orda bir yerde seni ayakta tutan bir şeyler halen var. Belki hayatı senden öğrenecek bir çocuğun, belki güvendiğin bir hayat arkadaşın, belki sevdiğin bir dostun, belki sana eşlik eden bir evcil hayvanın, belki yetiştirdiğin bir bitkin. Hiçbiri yoksa bile içinde sana muhtaç bir çocukluğun var. “Çocuk sen” var. Kendine karşı sorumlusun. Hadi kalk ayağa. Biliyorum ki hayat eylemlerle var olur. Biliyorum kırgınlıklar oldu halen de olacak, olmaya devam edecek sana dürüst olacağım. Ama şimdi sen kendini var etmezsen, kimse bunu senin yerine yapmayacak bunu da çok iyi biliyorum. O yüzden hissedeceğin duygulardan kaçma. Hayata her türlü duyguya yer var. Burası öyle bir yer zaten… salt mutluluğun, salt huzurun olduğu bir yer değil. O yüzden kendine şunu söyle “Şimdi kalkacağım ve bundan sonra hissedeceğim tüm duyguların sorumluluğunu alıyorum. Başa çıkamadığım duygularımı araştıracağım. Kendimle ilgileneceğim. Kendim için elimden geleni yapacağım..”

KARAR