“Yeni Bir Soğuk Savaşta Kritik Eşikteyiz”

“Putin Ukrayna’yla sınırlı kalmayabilir”

“Yeni Bir Soğuk Savaşta Kritik Eşikteyiz”

“Yeni Bir Soğuk Savaşta Kritik Eşikteyiz”

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın iki ayrılıkçı bölgesinin bağımsızlığını tanıdı ve bölgeye “barış koruma operasyonu” başlatılması emrini verdi. Gelinen noktayı “yeni soğuk savaşta kritik eşik” olarak niteleyen uzman Jonathan Katz, Türkiye’nin bu soğuk savaşın tam ortasında yer aldığını söyledi.

Rusya, Kırım’ı ilhak ettikten sekiz yıl sonra 2014’ten bu yana Ukrayna ordusu ve Rusya’nın desteklediği ayrılıkçılar arasında çatışmanın yaşandığı Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk bölgelerinin bağımsızlığını tanıma kararı aldı.

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin yaklaşık 55 dakika süren ve Ukrayna için tarihsel olarak “Rusya’nın doğal bir parçası’’ dediği konuşmasının ardından iki ayrılıkçı bölgeyi tanıyan kararnameyle bu bölgelerle dostluk ve işbirliği anlaşmalarını imzaladı. Vladimir Putin Rus Parlamentosu’na kararı derhal onaylama çağrısında bulundu.

Parlamentonun üst kanadı Federal Meclis, Salı günü ülke dışında askeri güç kullanılmasına onay verdi. Beyaz Saray ise Rus askerlerinin Ukrayna’nın doğusuna konuşlanması için “işgal” ifadesini kullanmaya başladı. Almanya Kuzey Akım 2 doğalgaz projesini durdurdu, İngiltere de Rus bankalarına yaptırım uygulama kararı aldı.

“Putin Ukrayna’yla sınırlı kalmayabilir”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Alman Marshall Fonu GMF transatlantik ilişkiler uzmanı Jonathan Katz, Ukrayna’nın doğusunda sekiz yıldır devam eden çatışmanın çözümü için adres gösterilen Minsk sürecinin Rusya’nın bu adımıyla öldüğü görüşünde.

Jonathan Katz, Rusya’nın hiçbir zaman Kırım dahil Ukrayna’nın bir bütün olarak var olmasını istemediğini ve Ukrayna’nın Batı ile ilişkileri olan demokratik bir ülke olmasını engellemek için her fırsatta Ukrayna’nın altını oyduğunu söyledi.

Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in gelecekte Gürcistan, Moldova ya da Baltık ülkelerine karşı da harekete geçebileceğini söyleyen Jonathan Katz, Rus liderin mesajının asıl adresinin Batı olduğunu; Putin’in doğrudan tehdit ettiği müttefik ve ortaklara daha büyük bir desteğin hızla gelebileceğini belirtti.

“Putin’in amacı bir tür Rus imparatorluğunu yeniden kurmak”

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin kararnameye imza atmadan önce yaptığı konuşmada Ukrayna’nın hiçbir zaman gerçek bir devlet geleneğine sahip olmadığını, Bolşevikler tarafından 1917 devriminin ardından kurulduğunu, mimarının Lenin olduğunu iddia etti.

Rus lider eski Sovyet ülkesinin kukla rejime sahip bir Amerikan kolonisi olduğunu, dış güçlerin kontrolunda olduğunu ileri sürdü.

Putin’in uzun süredir Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ortaya çıkan ülkelerdeki nüfuzunu güçlendirmeyi amaçladığı ve bu çabaların önemli odak noktalarından birinin de Ukrayna olduğu yorumları öne çıkmıştı.

Rus liderin konuşmasında çerçevesini çizdiği Sovyetler Birliği vizyonunu değerlendiren Jonathan Katz, Putin’in başlattığı bu sürecin Ukrayna ile son bulmayacağını, amacının son yüzyıllarda çeşitli şekillerde sahip olduğu türden bir imparatorluğu yeniden yaratmak olduğunu belirtti.

“Biden-Putin görüşmesi olasılığı zayıfladı”

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un liderlerle telefon diplomasisinin ardından ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin arasında bir zirve olasılığı belirmiş, Beyaz Saray Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmemesi halinde görüşmenin gerçekleşebileceğine yönelik temkinli bir açıklama yapmıştı.

İki ülkenin dışişleri bakanları Antony Blinken ve Sergey Lavrov’un da Perşembe günü yapacakları görüşmeyle olası zirve için hazırlık yapmaları planlandı.

Putin’in Ukrayna’nın doğusundaki iki ayrılıkçı bölgenin bağımsızlığını tanıması kararı bu görüşmelerin akıbetini etkileyebileceği yorumları yapıldı.

Kişisel görüşünün liderler düzeyinde bir zirve yapılmaması gerektiği yönünde olduğunu söyleyen Jonathan Katz, “Diplomasinin hangi düzeyde olacağı konusunda önceden bir yargıda bulunmak istemem. Ancak bunun gerilimi düşürmeye hazır birisinin eylemleri olduğunu söyleyemem. O nedenle yapılacak bir zirvenin Putin’in yine muhataplarına yalan söylediği bir görüşmenin daha yapılması dışında ne gibi bir sonuç vereceğinden emin değilim” diyerek son 24 saat içinde yaşanan gelişmelerin liderler düzeyinde görüşme olasılığını zayıflattığını kaydetti.

“Türkiye yeni soğuk savaşın tam ortasında”

NATO üyesi Türkiye, Karadeniz’de Ukrayna ve Rusya’yla deniz sınırını paylaşıyor. Her iki ülkeyle de iyi ilişkilere sahip olan Ankara, bir süre önce Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemiyle ABD ve NATO’daki diğer müttefiklerin tepkisini çekmiş ve ABD’nin yaptırımlarının hedefi olmuştu.

Türkiye’nin Ukrayna’ya silahlı insansız hava aracı satması Moskova’nın tepkisine yol açmıştı.

Türkiye, Rusya’nın Ukrayna kararına karşı çıkarak kararın hem Minsk anlaşmalarının hem de Ukrayna’nın siyasi birliği, egemenliği ve toprak bütünlüğünün ihlali olarak niteledi, tarafları uluslararası hukuka saygı göstermeleri çağrısında bulundu.

Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak konumunu değerlendiren Jonathan Katz, “Türkiye’nin özellikle Karadeniz’in güvenliğinde önemli bir rol oynaması konusunda yoğun bir ilgi olacaktır. Ancak bunun iki taraf arasında bir arabulucu şeklini almasını beklemiyorum çünkü şu anda yapılacak bir anlaşma yok. Budapeşte’den Minsk anlaşmasına kadar imzalanan her anlaşma Ruslar tarafından ihlal edildi. Bana kalırsa Türkiye’de siyasi yelpazenin her noktasındaki siyasetçiler Türkiye’nin tam da ortasında olduğu yeni bir soğuk savaşın yaşandığı bir dünyada Türkiye’nin rolünün ne olmasını istedikleri üzerine düşünmeli. Aynı anda her şeye yetişip iyi bir sonuç almayı ya da güven kazanmayı bekleyemezsiniz” sözleriyle durumu değerlendirdi.

“Küresel tablo Kırım’ın ilhak edildiği 2014’e kıyasla çok farklı”

Jonathan Katz VOA Türkçe’nin bir sorusu üzerine Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettiği 2014 yılı ve o ana giden süreçle bugün yaşanan süreci kıyasladı. Ukrayna toprağı olan Kırım’la ilgili süreçte uluslararası toplumun ilhak gerçekleştikten sonra tepki verdiğini hatırlattı, bu kezse Rusya’ya uygulanacak yaptırımların yanısıra NATO’nun tüm askeri olarak güç vaziyetinin köklü bir biçimde değiştiğine dikkat çekti.

Katz, “Bu durumun daha ciddi bir boyuta gelmeyeceğinin garantisi yok. En kötü senaryonun yaşanmamasını umuyorum. Ama 2014’le günümüz arasında dünya duruşu açısından farklı bir tablo var. Çin’in yükselişi, dört yıllık Trump döneminde transatlantik birliğin zedelenmesi, NATO ittifakının altının oyulması gibi zorluklar sebebiyle özellikle Afganistan’dan, pandemiden ve küresel ekonomik sorunlardan sonra herkesi bir araya getirmek çaba gerektirdi. Küresel tablo sekiz yıl öncesine kıyasla çok farklı’’ dedi.

Transatlantik ilişkiler uzmanı, “Özellikle daha önce bazı soru işaretleri yaşayan Avrupalı liderlerin Putin’le bir hafta süren diplomasinin ardından bu adamın ne kadar tehlikeli olduğunu anladıklarına şüphe yok sanırım. O nedenle 2014’ten çok farklı bir şeyin başlangıcında olduğumuzu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

VOA