Başkan Erdoğan’a, 30 Ağustos kadar gerçek bir zafer gerekiyor

Erdoğan arkasında iz bırakmak istiyor. Çok büyük adımlar atıyor. Ankara, İstanbul ve Ahlat’a imzasını atıyor.

Başkan Erdoğan’a, 30 Ağustos kadar gerçek bir zafer gerekiyor

Başkan Erdoğan’a, 30 Ağustos kadar gerçek bir zafer gerekiyor

Türkiye, Başkan Erdoğan’ın yaptırdığı Külliye’ye “Kaçak Saray” derken ben destek verdim.

Ahlat’ta yapılacak Saray’a da destek veriyorum. Tüm ekonomik krizlere rağmen.

Erdoğan arkasında iz bırakmak istiyor. Çok büyük adımlar atıyor. Ankara, İstanbul ve Ahlat’a imzasını atıyor.

Külliye projesi, Türkiye’nin itibarı. Ahlat, devleti Güneydoğu’da kökleştirme hamlesi.

AB ve Amerika’nın karşısına Rusya ve Çin ile çıkmak, küresel satrançta kaleleri de, filleri de, atları da, veziri de bağlama hamlesi.

Her şey çok güzel. Bir şey eksik.

Osmanlı füze misal minareler yapmış. İçini teknolojiyle dolduramamıştı, yıkıldı.

Başkan Erdoğan inanılmaz projeler, büyük hayaller peşinde koşuyor, ekibi ona ayak uyduramıyor.

Dünyanın en dinamik basın yayın sektörlerinden birinin Türkiye'de olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası medya organlarının Türkiye'ye yönelik yayınlarının "objektiflikten uzak" olduğunu söyledi.

Sayın Cumhurbaşkanı doğru söylüyor ama suçlu dünya medyası değil.

Bizim DW, BBC, Sputnik ve Independent Türkçe benzeri küresel politika üreten bir yayın organımız yok.  Türkiye'nin en kaliteli gazeteci ve yazarları bu sitelerde  yazıyor.

Türkiye’de iç ve dış siyaset yazan gazeteci ve yazarlar fikirlerini özgürce ifade edemiyor. İki kelam etse, AK Parti düşmanı, FETÖCÜ, PKK’lı vs… Suçlamaların muhatabı oluyor.

Bir adım önünü göremeyen tetikçiler hedef gösterip, devlet eliyle infaz ettiriyor.

Kimse birikimini devletin ve halkın önüne seremiyor.

Yıllar önce Erdoğan için “Tek kişilik ordu” demiştim. Şimdi geldiğimiz noktada, Erdoğan yine tek kişilik ordu.

Küresel aktörler tüm oyunlarını Türkiye üzerinden kuruyor.

Ak Parti ve Başkan Erdoğan yoruldu. Eskiden attığı sıra dışı adımları atamıyor.

Doğu Perinçek  ve Devlet Bahçeli’yi sağ ve sol kol haline getirebilen Erdoğan, kendi ekolünün en önemli aktörlerini Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek'i vs… kolayca kaybediyor.

15 Temmuz hain darbe girişimi, küresel aktörlerin çok yönlü kumpasıydı.

Bu süreçte 750 bin kişi, 15 Temmuz üzerinden başlatılan soruşturmaların muhatabı oldu. Yakın akraba ve ailelerle birlikte düşünüldüğünde 15 milyonluk dev bir kitle etkilendi.  Uzak akrabaları da sayarsanız etkilen kitle 30 milyonu buluyor.

Türkiye bu süreci fırsata çeviremez mi?

Başkan Erdoğan Yargı Reformu Strateji Belgesini tüm dünyanın önünde açıkladı.

İnsanlar ölümü göze alarak ülkeyi terk ediyor, kaçıyor.

Yargı Reformu'nu hayata geçirin, kapıları  açın giden gitsin, kalan kalsın. Gidenler Avrupa ve Amerika’da çalışsın. Avrupa ve Amerika’da kazandığı paraları Türkiye’ye getirsin.

Türkiye, siyaseten de ekonomik anlamda da rahatlasın.

Bu fikir benim fikrim değil. Başkan Erdoğan’ın fikri.

Başkan Erdoğan 15 Temmuz sonrası kim gitmek istiyorsa, biletini de biz alacağız, giden gitsin, kalan kalsın demişti.

Yargı Reformu hayata geçirildiği anda Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kuracağı yeni partinin kurulma zemini de ortadan kalkar.

Hatta Ekrem İmamoğlu lobisi de çöker.

 

 

15 Temmuz sonrası devlet ayağa kalktı, devlet baba öldü.

15 Temmuz hain darbe girişimini fırsat bilen derin yapılar, 15 Temmuz üzerinden Ak Parti tabanına operasyon yaptılar. Gizli tanık adı altında birçok yalancı tanığı Ak Parti’ye ve  Cumhurbaşkanına tabandan tepki oluşturmak için kullandılar.

Ak Parti kurucularını FETÖCÜ ilan ettirdiler.

Başkan Erdoğan’ı  karşılıksız seven insanları kendisinden uzaklaştırdılar.

Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalma büyük bir sorumluluk ve mirasın yükünü taşıyorsa,  avantajlarını da değerlendirmesi gerekir.

Orta Asya’daki Türk varlığını Putin bizden daha iyi kullanıyor.

 

 

Biz tüm dünyaya yayılmış Osmanlı’dan kalan toplulukları kendi lehimize değerlendiremiyoruz.

Ahıskalılar, hep bizi örnek veriyor diye diş gıcırdatıyorlar ama Ahıska çeteleri Rusya ve Ukrayna’da kötü örnek oldular. Oyuna gelip Türk iş adamlarının o coğrafyada kökleşmesini engellediler.

 

Yusuf İnan Ukrayna'da Kostici Ahıska köyünde  - Siyah tişörtlü ortada...

DATÜB – Dünya Ahıska Türkleri Birliği yöneticileri Rusya ve Ukrayna’daki Ahıska çetelerine dur demedi. Böyle devam ederlerse, küresel anlamda haklı davalarını kaybedecekler.

Benden dost uyarısı. Ben Ukrayna’daki Ahıskalıların Türkiye’ye getirilmesine katkıda bulunmuş bir gazeteciyim. O süreçte en etkili haberleri ben yazdım. Yanlışlarını da ben yazıyorum, ben söylüyorum. Çünkü onlarca olaya doğrudan muhtap ve tanığım. Ahıskalılar cennetlik desem de gerçekler peşinizi bırakmaz.

Rusya ve Ukrayna’da ki çetelerin Ahıska adını kirletmesine göz yummayın.  

Gürcistan ve Özbekistan’dan sonra üçüncü bir mezalim yaşarsanız, kimse size kol kanat geremez. Rusya ve Ukrayna’daki sorunları çözün. Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti görmezden gelebilir ama Allah’ın adaletini unutmayın.

 

 

Türkiye, tüm dünyaya serpilmiş Osmanlı tebasını kendi adına değerlendirmelidir.

Haydar Aliyev gibi bir dehayı ve Azerbaycan’ı yeterince değerlendiremedik.

Çeçenistan Cumhuriyeti ile yakınlığımız Putin’in yakınlığı kadar değil.

Şangay beşlisinin üç ana saç ayağında yer alan Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ı yeterince değerlendiremedik.

İslam Dünyasını da değerlendiremiyoruz.

Avrupa, Amerika ve İsrail Ortadoğu’yu elimizden alıyor. İşte Filistin, işte Keşmir. İşte Sincan – Uygur Türkleri…

Türkiye iç işleriyle boğuşmaktan, dışarıda kalıcı politikalar üretemiyor.

Dış Türkler Bakanlığı, İslam Ülkeleri Bakanlığı kurulmalıdır.

Dışişleri Bakanlığı bürokratik işlerin altında boğuluyor.

Bu bakanlıklar köklü ve kalıcı  projeler üretmeli ve hayata geçirmelidir.

Biz Çin’e Uygurları rahat bırakın demeyelim. Çin bizden Uygurlarla ilgili yardım istesin.

 

 

Kırım Osmanlı toprağıdır. Kırım’daki Tatar Türklerini Ruslar hapse atıyor, Türkiye Putin’den rica ediyor.

Tam tersi olmalıydı.

 

Haydar Aliyev KGB’nin ikinci adamıydı. Putin üçüncü adamı.

Rusya’yı KGB’nin yönettiğine inanılıyor. Putin ve Rusya’nın ne kadar güçlü olduğunu bu şekilde daha iyi anlayabilirsiniz.

Avrupa ve Amerika’nın sistemi çöker, Rusya çökmez.

Çünkü, Rusya’nın temelinde Sosyalizm var. Rus coğrafyasında halk kendi yiyeceğini kendisi üretiyor.

Kimseye ihtiyacı yok.

Avrupa ve Amerika tüketen bir toplum. Rusya ve bölgesi ülkeler kendi ürettiğini yiyen bir toplum.

Turgut Özal, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal gibi deha gazetecileri yakınında tutuyordu.

Küresel güçler, istihbarat sistemlerini yıllar önce,  yeniden yapılandırdı, 21. Yüzyıla uygun  hale getirdi.

Gmail, Google. Wikipedia, Youtube, Twitter, Facebook, İnstigram vs…

Böyle bir digital gücü eline geçirmiş CIA ve Mossad’ın önünde duramazsınız.

Çünkü küresel güçler, bu siteler üzerinden tüm dünyanın nefes alıp vermesini bile kontrol edebiliyor. Tüm dünya bu sitelere gönüllü bilgi aktarıyor. 

Bizim  küresel anlamda strateji üreten bir DW, BBC, Sputnik ve Independent Türkçe benzeri küresel politika üreten bir yayın organımız yok.

AB ve Amerika, Türkiye’nin  savunma sistemi satın alma özgürlüğüne dahi karışıyor.

Osmanlı İmparatorluğu büyük devletti. Çünkü Osmanlı’nın savaşa giden atlarından başka 500 bin yedek atı vardı. O atlar sıradan atlar değildi. Savaş eğitimli, sus deyince susan, kişnemeyen atlar. Bordo bereliler gibi sızabilen eğitimli atları vardı.

Şimdi atların yerini uçaklar ve hava savunma sistemleri aldı. Biz hangisini kendimiz üretebiliyoruz. Veya üretmemize izin veriyorlar?

Bu ülke ne zaman durulacak?

28 Şubat, Ergenekon, Balyoz ve FETÖ’den sonra daha ne gibi gailelerle karşı karşıya kalacağız?

Hiç bilmiyoruz.

 

 

Biz uçak yapmaktan vazgeçtik. Kadınlarımızı sokak ortasında öldürecek kadar bozuk psikolojiyle dünya aleme rezil oluyoruz.

Bu duygularla 30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun.

 

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

E-Mail: gundem@sehitlerolmez.com