Beşinci Astana Zirvesi'nde sorunlar aşıldı mı?

Peki, ne oldu Zirve’de? Türkiye’nin kaygıları giderilebildi mi? 

Beşinci Astana Zirvesi'nde sorunlar aşıldı mı?

İsmail Hakkı Pekin Independent Türkçe için yazdı

İsmail Hakkı Pekin Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral 

Beşinci Astana Zirvesi Türkiye, İran ve Rusya liderlerinin katılımı ile 16 Eylül 2019 tarihinde yapıldı. Zirve'den bugüne neredeyse dört gün geçti. Her gün yeni bir gündemle uyanıyor ve/veya karşılaşıyoruz. 

Peki, ne oldu Zirve’de? Türkiye’nin kaygıları giderilebildi mi? 

Ya da Suriye iç savaşını durdurabilecek bir yöntem bulunabildi mi? 

Bu iki soruya da tam anlamıyla "evet" diyebilmek mümkün değil tabii ki.

Peki, tam olarak ne oldu, nasıl bir yol haritası çıktı?

En önemli konu ve sonuç artık bitti, ipi çekildi denilen Astana sürecinin devam ettiğini ve edeceğini gördük. Hem biz, hem bölge ülkeleri hem de bütün dünya. 

Bence en önemli konu buydu ve üç lider bu değerli platformu koruma ve devam ettirme konusunda kararlı olduklarını gösterdiler.

İkinci önemli konu ise siyasi çözüm için önemli bir adım olan Anayasa Komitesi üyelerinin belirlenmesi ve bu listelerin üç lider tarafından kabul edilmesiydi. 

Liderler Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi bütünlüğüne, ABD’nin bölgeden çekilmesi gerektiğine, sığınmacıların yurtlarına dönmesi konusuna, insani krize yönelik açıklamalar yaptılar. Ama o kadar.

Türkiye’nin İdlib sorununa ilişkin kaygıları tamamen giderilmedi. 

Neydi o kaygılar? 

Rusya desteğinde Suriye Ordusu’nun İdlib’deki teröristlere yönelik harekat ve bu harekattan kaynaklanan Türkiye’ye yönelik göçün önlenmesiydi. 

Rusya bu konuda ilave tedbirler alınacağını açıkladı.

Önerilen çözüm neydi peki? 

Suriye Ordusu’nun İdlib’e yönelik harekatı, Rusya desteğinde devam edecek, Rusya kısıtlı destek sağlayacak, büyük çaplı değil ancak nokta operasyonları şeklinde adım adım yapılacak, birbirini takip eden operasyonlarla bölge teröristlerden temizlenecek. 

Halep’ten gelen ve Seragip bölgesinde ikiye ayrılan M4 ve M5 otoyolları temizlenip güvenli hâle getirilecek. 

Bu yollardan biri Seragip üzerinden Cish an Sugar’a oradan da Lazkiye’ye, diğeri de Seragip üzerinden Hama-Humus-Şam’a gitmektedir. 

Bu yolların Suriye’nin kontrolüne girmesiyle Fırat’ın doğusu hariç bütün Suriye topraklarının kontrolü sağlanacak ve teröristler temizlenecektir. 

Bu durumda Türkiye kendi Hatay hududundan Suriye topraklarına doğru 20 km. kadar bir tampon bölge oluşturacak ve gözlem noktalarını bu bölgeye çekecektir. 

Ayrıca radikal unsurları Suriye topraklarında bırakarak onların Suriye ordusu tarafından temizlenmesini sağlayacaktır. 

Operasyonlar büyük çaplı olmadığı için sığınmacıların sayısı daha az olacak, bazı sığınmacılar tampon bölgeye alınacak, ayrıca Şam ve Halep’e doğru iki adet insani koridor açılacaktır. 

Suriye rejiminin çıkardığı genel af sığınmacı sayısının azalmasına ve geri dönüşlere de hizmet edecektir.

Türkiye Fırat’ın doğusundaki güvenli bölge tesisi konusunda da Rusya ve İran’dan şartlı destek aldı. 

Ne İran ne de Rusya ABD’nin bölgede olmasını istemiyor. İki ülke de ABD’nin Suriye’den güçlerini çekmesini istiyor. Yani iki ülke de Türkiye’nin güvenlik endişelerine hak vermekle birlikte ABD ile birlikte güvenli bölge tesisine karşılar. 

Aynı şekilde Türkiye’nin tek başına Fırat’ın doğusuna girmesine ve burada güvenli bölge tesis etmesini de doğru bulmuyorlar. Onların çözümü Türkiye’nin Suriye güçleri ile birlikte Fırat’ın doğusuna (tabii Özgür Suriye Ordusu ile birlikte) girmesi şeklinde. 

Kuzeyden TSK ve ÖSO; güneyden Suriye Ordusu gibi bir harekat öngörülüyor. 

Böylece ABD ve bölgedeki müttefikleri ile (İsrail, Suudi Arabistan, BAE) Avrupalı müttefiklerinin (İngiltere, Fransa, Almanya) Fırat’ın doğusunda tesis etmeye çalıştığı siyasal yapı ve bu yapının askeri gücünün dağıtılmasının sağlanabileceğini değerlendiriyorlar. 

Tabii Zirvede alınan kararlar ve zirve bildirisinde ifade edilen hususlar hem 25 Eylül 2019 tarihinde Birleşmiş Milletler toplantısında liderler tarafından ikili görüşmelerde hem de Ekim 2019 tarihinde İstanbul’da yapılacak, Türkiye,Rusya, Almanya, Fransa dörtlü zirvesinde ele alınacaktır. 

Rusya ve İran liderlerinin Adana mutabakatına atıf yapması da Suriye-Türkiye arasında işbirliği ve görüşmeye imkan verecek meşru zemine işaret etmelerini hedeflemelerinden kaynaklanmaktadır.

Astana zirvesinin daha işlevsel bir şekilde devam etmesi ve üç garantör ülkenin zirveyi sahiplenmesi bu zirvenin önemli bir platform olduğu ve sorunun çözümlenmesinde çok büyük katkılarının olduğunu/olacağını işaret etmektedir. 

Söz konusu zirvenin ipinin çekilmesi ya da sona ermesi gibi değerlendirme ve yorumların gerçeği yansıtmadığı görülmüştür. 

Astana zirvesi önemli ve ihtiyaç duyulan bir platform olduğunu ispatlamış ve gözlemci ülkelerle genişlemiştir.
 


Bu zirvede anayasa komitesi üyelerinin belirlemesi yanında Türkiye de önemli kazanımlar elde etmiştir. 

Göç konusunda ve İdlib’de radikallerle yönelik operasyonlarda güvenlik kaygılarını giderici tedbirlerin alınması sağlanmıştır. 

Fırat’ın doğusunda öz veya özerk yönetim tesisi reddedilmiş, zirveden bir gün önce Suriye yönetiminin BM’ye gönderdiği mektupta Fırat’ın doğusundaki unsurları terörist olarak ilan etmesi de Türkiye’nin politikası açısından önemli bir yaklaşımdır.

İran, Türkiye, Irak, Lübnan, Rusya, Fransa ve Almanya ile birlikte ABD’nin Suriye’de yalnızlaştırılması bölgedeki faaliyetlerini kısıtlayacak ve onu çekilmeye zorlayacaktır.

Ortadoğu’daki gelişmeler ve yaklaşmakta olan kaos Türkiye’nin Suriye konusunu menfaatleri doğrultusunda çözmesine imkan verecektir. 

Yemen’deki savaş, İran-Suudi Arabistan, İran- ABD-İsrail, İsrail –Lübnan-Hizbullah, İsrail-Filistin, Suudi Arabistan-BAE, İran-Körfez Ülkeleri, Afganistan-ABD, Afganistan- Pakistan, Pakistan-ABD, Pakistan-ABD arasındaki sorunlar bölgede bütün ülkeleri etkileyecek bir kaos ortamına doğru gitmektedir. 

Türkiye bütün bu bölgeyi içine alacak bir strateji belirlemeli ve bunu kısa, orta ve uzun vadede icra edebilecek bir uyguma planı hazırlamalıdır. 

Türkiye yaklaşmakta olan kaosa hazırlıksız yakalanmamalıdır.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Sehitlerolmez.com ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Independent Türkçe