Çin toplama kampının mağduru yaşadıklarını anlattı: Bize zorla iğne yapıp ilaç içirdiler

"KİTAPLARIMI VE KAZAKİSTAN SEYAHATİMİ SORGULADILAR"

Çin toplama kampının mağduru yaşadıklarını anlattı: Bize zorla iğne yapıp ilaç içirdiler

Çin toplama kampının mağduru yaşadıklarını anlattı: Bize zorla iğne yapıp ilaç içirdiler

Doğu Türkistanlı Kazak Türkü Çin Nazi toplama kampı mağduru ve tanığı Cazira Asenkızı (Cezire Hasankızı) işgalci Çin’in Doğu Türkistan’da kurduğu Çin tipi toplama kamplarındaki hayatını anlattı. Asankızı, "Kampta bize zorla uyuşturucu iğneler yapıyor ve bilinmeyen haplar yutmaya mecbur ediyorlardı. Bu yüzden biz tutuklu kadınlar 'işe yaramaz birer obje' haline getirildik" dedi.

Doğu Türkistanlı Çin toplama kampı mağduru ve tanığı Kazak Türkü Jazira Asenkizi geçtiğimiz mayıs ayında Almanya’nın Münih kentindeki Doğu Türkistan Milli İstişare Kurultayı'na katılarak Çin’in toplama kamplarındaki Uygur, Kazak ve diğer Türk tutuklulara yapılan insanlık dışı baskı ve zulümlerini anlattı.

Uyghurnet.org'da yer alan habere göre, Asankizi yaşadıklarını şöyle anlattı:

"1986 yılında Doğu Türkistan’ın Altay Vilayeti Cemeney ilçesinde dünyaya geldim. Öğrenimimi Edebiyat üzerine yaptım ve aynı zamanda bir yazarım. Bunun yanında ticaret ile de iştigal ediyordum. 3 Haziran 2017’de Çin polisince gözaltına alındım ve bir toplama kampında hapsedildim. Çin tipi toplama kampında 1,5 yıl tutuklu kaldım. 25 Aralık 2018’de bir gece yarısı serbest bırakıldım. 10 Haziran 2019’da yasal olarak Kazakistan’a göç ettim ve o yılın son aylarında Kazakistan vatandaşı oldum."

"KİTAPLARIMI VE KAZAKİSTAN SEYAHATİMİ SORGULADILAR"

"Ben bir edebiyatçı ve yazar olduğum için evimde hepsi Çin devletinin izniyle basılan 5 bin civarında kitabım vardı. Ayrıca, ticaret için birkaç kez Kazakistan’a gittim. Bana sorgulanma esnasında bunlara ait sorular yönelttiler. 5 bin civarındaki kitaplarımı neden topladığım ve evinde bulundurduğumun sebebini sordular. Ayrıca, Kazakistan’ın bir terör devleti olduğunu iddia ederek oraya neden gittiğimi sordular."

"KAMPTA BİZE VERİLEN YİYECEKLER HAYVANLARA VERİLENLERİN AYNISIYDI"

"Toplama kampında içinde tuvalet ve duşu bulunan zemini beton olan 20 metrekarelik bir odada 19 kişi kalıyorduk. Soğuk betonun üstünde 19 kişiyle yatıyorduk. Birlikte kaldığımız 19 kadının içinde 19-20 yaşlarında genç kızlar ile 60 ve üzeri yaşlarda bulunan yaşlı hanımlar da vardı. Kaldığımız hücrede 60 yaşında bir bayan öğretmen de vardı.”

Yaşadığım Altay vilayetinin çoğunluğu Kazak Türkleri olduğu için kampta tutulanların çoğunluğu da kazak idi. Tutulduğum kampta yaklaşık 600-800 kişi olduğunu tahmin ediyorum. Bunlardan yaklaşık 10 kişi Uygur, 30 kadarı ise Tungan(Çinli Müslüman = Hui) idi. Kaldığımız koğuş hem kışın hem de yazın daima soğuktu. Buhar, kışın kasıtlı olarak kapatılıyordu. Kışın soğuk suyla banyo yapıyorduk. Giysilerimizi soğuk suyla yıkadık. Bize verilen yiyecekler hayvanlara verilenlerin aynısıydı."

"BİZE İŞKENCE EDEREK İŞLEMEDİĞİMİZ SUÇLARI İTİRAF ETMEYE ZORLUYORLARDI"

"Kazak tutuklular Kamptan serbest bırakıldığımızda Uygurlar ve Tunganlar serbest bırakılmadı. Bizimle birlikte serbest bırakılan 2 Uygur bir hafta sonra bunları tekrar tutuklayarak kampa hapsetmişler.

Toplama kampında 'karanlık oda' olarak adlandırılan bir hücre vardı. Burası tutukluların işkence edildiği işkence odası idi. İnsanları bir sandalyeye oturtup onlara işkence ediyorlardı. Bu sandalyenın adı “kaplan sandalyesi” idi. Bazen hiç oturmamıza izin vermeden 4-5 saat süre ile ayakta durdurularak cezalandırılıyorduk. Çinli polisler sorgu esnasında tutuklulara işkence ederek işlemediğimiz suçları itiraf etmeye zorluyorlardı.

Kaldığım kamp Kazakistan’da 80 kilometre uzaklıkta ve nispeten diğer kamplara göre şartları daha hafifti. Bizler buna rağmen bu kampta çok büyük sıkıntılar ve acılar çektik. Serbest bırakıldıktan sonra başka kamplarda tutuklu kalanlarla konuştum. Kaldıkları kamplarda şartların çok kötü ve ağır olduğunu hatta bazıları taciz ve cinsel saldırılara maruz kaldıklarını ağlayarak anlattılar. Onların isimlerini sizlere söyleyemem. Çünkü onların hayatları tehlikeye girer. Çünkü onlar hala oradalar."

"BU 3 SORUYU SORMAYIN"

Cemeney’deki kampta bize hiç durmadan sürekli olarak zorla siyasi ve ideolojik eğitimler veriliyordu. Ben kamp öğretmenine 'Bizi ne zaman serbest bırakacaklar?', 'Neden soğukta yatıyoruz?', 'Verilen yemekler neden çok kötü?' sorularını sorduğumda, "Bu 3 soruyu bir daha asla bize sormayın. Çünkü bunların cevaplanması yasak” demişti."

"GELECEKTE SADECE ÇİN DİLİ İLE ÇİN PARASI KULLANILACAK"

"Her gün ÇKP Lideri Xi Jinping’in konuşmalarını ve özellikle Afrika ziyareti görüntülerini seyretmek zorunda idik. Bize ders veren öğretmenler, “Afrika ülkeleri çok fakir ve onlara maddi yardımda bulunuyoruz. Yardımdan amacımız Afrika’yı Çinlileştirmek. Afrikalılarla evlenmek ve onları Çinlileştirmekle ilgilidir. Çinceyi iyi öğreniniz. Gelecekte dünyada sadece Çin dili ile ve Çin parası kullanılacak. Çinceyi iyi öğrenirseniz bunun yararını görürsünüz.” şeklinde bize telkinde bulunuyorlardı."

"BİZE VERDİKLERİ İĞNE VE İLAÇLARLA AKLIMIZDAKİLERİ UNUTTURDULAR"

"Çin toplama kamplarında kalanların tamamının hayatlarında anormallik ve özellikle unutkanlık vardır. Örneğin ben bir binaya girdiğimde katları unutuyor ve karıştırıyorum, sıkışıp kalıyorum. Alışveriş için pazara gittiğimde kendi başıma alışveriş yapamıyorum. Birisi benim yanımda olmalı ve yardım etmesi gerek. Edebiyatla ilgileniyordum. 5000’e yakın kitabım vardı. Kazakistanlı Muhtar Şahanov, Mukagali Makataev, Maraltay gibi Kazak şair ve yazarların şiirlerini ezberlerdim. Hangi şiirin hangi sayfada olduğunu bile hatırlayabiliyordum. Şu anda ise tek bir mısra şiiri bile hatırlamıyorum. Çin, biz tutuklulara zorla bilinmeyen iğneler ve bilmediğimiz ilaç vererek aklımızdaki her şeyi unutturmuş olduğunu düşünüyorum. Kampa giren herkes için durum böyledir.

Kamplardan serbest bırakılan bizlerde ortak sorun şu: Hayata ilgisiz, devamlı uyumak istiyor ve geçmişi tam hatırlayamamak. Sadece toplama kamplarında gördüklerinden ve zorla öğretilenlerin dışında hiçbir şey hatırlayamıyoruz. Biz kamp mağdurları hiçbir şey hatırlamayan hayata ilgisiz birer işe yaramaz obje haline getirilmiş bulunuyoruz.

Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da kurduğu Çin tipi Nazi/toplama kamplarından Kazakistan yönetiminin girişimleri sonucunda kurtarılan yüzlerce kamp mağduru Kazak Türkleri bulunmaktadır. Bunların tamamı psikolojik olarak rahatsızlar. Ortak sıkıntıları sürekli korkaklık ve unutkanlıktır. Ben bütün bu hastalıkların sebebi olarak, Çin kampında bize zorla verilen ilaçlar, bize mecburi olarak yapılan iğneler olduğunu düşünüyorum.

Kazakistan’da faaliyet gösteren Uluslararası Hukuki Yardım Grubu adında bir ajans var. Bu örgüt şimdiye kadar Çin toplama kamplarından kurtarılarak Kazakistan’a gelebilen yaklaşık 50 kamp mağduruna sağlık desteği veriyor. Bunlar aylarca hastanelerde yatarak psikolojik tedavi görüyor ve anormallikten ve depresyondan kurtarılmaya çalışılıyor.

KARAR