Dış politikada ağır hasar

F-35’LERİ KAYBETMEK

Dış politikada ağır hasar

Dış politikada ağır hasar

TAHA AKYOL YAZDI...

Türkiye ile Rusya arasındaki ‘asimetrik’ yani Türkiye aleyhine ciddi surette dengesiz ilişkilerden Putin çok yararlandı. Türkiye ise, başta F-35’ler olmak üzere önemli kayıplara uğradığı gibi Rusya ile ‘özel’ ilişkileri yüzünden yaptırım tehlikesiyle karşılaşmıştı.

Ukrayna’yı işgali yüzünden Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımları Putin’in ve oligarklarının şu veya bu ölçüde Türkiye üzerinden aştığı iddiaları ortaya çıkmıştı. Bu konuda NATO’dan, ABD’den ve AB’den Ankara’ya ziyaretler olmuştu…

Anlaşılan iş öyle bir kritik noktaya gelmiş ki, Türkiye bundan kurtulmak için dün “ani bir kararla”, yaptırım kapsamındaki Rus mallarının, 1 Mart’tan itibaren “Türkiye üzerinden geçişini durdurma kararı” verdiğini dün Bloomberg haber yaptı, Türk taraflarca da doğrulandı.
İsabetli ama genel hasar çok ağır.

F-35’LERİ KAYBETMEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Rusya’da yanlış görmediğini”, Putin’le aralarında “karşılıklı güven” olduğunu, defalarca söyledi. Amerikan PBS televizyonuna verdiği mülakatta bile “sevgili dostum Putin” diye konuştu. (21 Eylül 2022)

Bunu anlamak mümkün, çünkü Putin kadar yakın dostluk ve temas halinde olduğu belli başlı bir yabancı lider yok. Tabii Azerbaycan ve Pakistan’ı yabancı saymıyorum.

Putin bundan yararlanıyor. F-400’leri Türkiye’ye sattı, bu yüzden Türkiye’nin Batı’dan biraz daha uzaklaşmasını sağladı. Suriye’deki durum da ortada…

Erdoğan, bütün parçaları gelen S-400’lerin “2020 Nisanına kadar monte edileceğini” söylemişti. (13 Eylül 2019) Bırakın montajı, paketleri bile açılmadı, depolarda duruyor; Batı’nın daha fazla tepkisini çekmemek için.

S-400’ler uğruna F-35’leri kaybettik, yeni F-16’ları bari alabilelim… Aksi halde Ege ve Doğu Akdeniz’de hava üstünlüğünü kaybedebiliriz! Hele de Yunanistan F-35’lere sahip olursa!

HAVA ÜSTÜNLÜĞÜ

F-35’lerden dışlanmamız konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri şöyle:

Bize F-35 vermiyorlar, aldığımız savunma sistemlerine tepki gösteriyorlar, saçma sapan konulara kadar varan ambargolar uyguluyorlar. Açıkçası hiçbiri umurumuzda değil.” (30 Ağustos 2022)

Bu sözlerin bir iç politika söylemi olduğu açık, kaybı önemsiz göstermek istiyor… Halbuki resmi CB sitesinde, 10 Mayıs 2013 tarihli haberde “Türkiye’nin de aralarında olduğu 9 ülke tarafından geliştirilen yeni nesil savaş uçağı F-35, Türk savunma sanayine uzun vadede 12 milyar dolar gelir sağlayacak” deniliyordu.

Hem stratejik hava üstünlüğü, hem ileri teknoloji, hem ekonomi! “Umursamamak” mümkün mü?

Strateji uzmanı diplomat Sinan Ülgen, kaybın stratejik ve teknolojik önemini anlatarak uyarıda bulunuyor:

Bir yandan Türkiye’nin en basit tabirle bir nüfuz alanı mücadelesi içinde olduğu Yunanistan ve hatta Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler F-35 alıyorlar. Bunun sonucu, Türkiye’nin hava üstünlüğünü kalıcı biçimde bu ülkelere kaybetmesi olabilir.” (18 Ocak 2021)

EKSEN’E DÖNMEK

Bazı okurlarım “ABD Suriye’de PKK’yı destekliyor” diyecekler, evet ama soru şu: Rusya’ya bu kadar yakınlaşmanın, hele de S-400’leri alarak ‘NATO sorunu’ görüntüsü yaratmanın yol açabileceği olumsuz sonuçları öngörmek gerekmez miydi?

2014 sonbaharında, IŞİD ve Kobani olaylarında ABD-PYD yakınlaşması başladığında tıpkı Ermeni tasarıları gibi, Türkiye’nin Batı’daki dostlarını hareket geçirmesi, Suriye politikasını ayarlaması gerekmez miydi?.. Ermeni tasarılarını Senatodaki Türkiye dostları ve Türkiye dostu yönetimler püskürtürdü, değil mi?

Fakat, Sadrazam Âli Paşa’dan alırsak, yüz yetmiş yıllık ‘Batılı Türkiye’ imajının aşınması ve Rusya’yla ölçüsüz yakınlaşma Batı’da elimizi zayıflattı…

Bugün en sıkıntılı sorun ‘Kuzey Suriye’ olduğu gibi, dış politikada “Sevgili dostumuz”un Putin olması da tehlikeli bir yalnızlığın tablosudur.

Erdoğan’ın Araplarla ve İsrail’le ilişkileri düzeltmek istemesi doğrudur, demek ki bozması yanlışmış.
Yaptırım kapmasındaki Rus mallarına “geçiş izni vermemek” kararı doğrudur, demek ki Batı’dan bu kadar uzaklaşmak, Rusya’ya bu kadar yaklaşmak yanlışmış.

Batı’yla aramızda ciddi sorunlar var ama bu Batı’dan uzaklaşmayı değil, Batı içinde taraftarlar kazanmayı, bunu sağlayacak bir Türkiye imajı geliştirmeyi gerektiriyor. En yakın örnek, 2010'lara kadarki AK Parti dış politikası...

Yeni iktidar kim olursa, Türkiye’yi tarihten gelen doğal “eksen”ine yöneltmek zorunda.

TAHA AKYOL / KARAR