Erşan Kuneri'nin anlatamadıkları: Erotik filmlerin kadın oyuncularına ne oldu?

Peki, erotik film furyasında yer alan kadın oyunculara ne oldu?

Erşan Kuneri'nin anlatamadıkları: Erotik filmlerin kadın oyuncularına ne oldu?

Erşan Kuneri'nin anlatamadıkları: Erotik filmlerin kadın oyuncularına ne oldu?

Netflix dizisinde erotik film geçmişini unutturmaya çalışan Erşan Kuneri’nin hikâyesi anlatılıyor. Peki, erotik film furyasında yer alan kadın oyunculara ne oldu?

DUVAR - Cem Yılmaz imzalı Netflix dizisi "Erşan Kuneri"nin gündeme gelmesiyle, Yeşilçam’da erotik film furyası da tartışılan konular arasına girdi. Evrensel'den Hakan Güngör de köşesine taşıdığı yazıda, 'erotik film furyasının karanlık yanı'nda neler yaşandığını anlattı.

Güngör'ün yazısı şöyle:

“Beş Tavuk Bir Horoz” ve benzer ilk yapımlar o kadar büyük gelir getirdi ki korkunç bir hızla benzer filmler çekilmeye başlandı. Bu süreçte yapımcıların yüzü epey güldü. Filmlerin, erkek yönetmen ve oyuncuların kariyerine olumsuz bir yansıması da olmadı. Hayatlarına devam ettiler, büyük bölümü saygın tiyatrocular olarak anıldı. Ama kadınlar için işler öyle gitmedi.

Kadınlar için o setlere dahil olmak da o filmlerde oynadıktan sonra gündelik hayata devam etmek de kolay olmadı.

Mesela Alev Altın soyunması gereken ilk sahnede çekindi. Soyunmakta gecikince yapımcı, Altın’a yumruk attı ve Altın hayatı boyunca o yumruğun izini burnunda taşıdı.

Arzu Okay… Ticaret yapmak istedi. Dükkan kiralayacağında onu tanıyanlar ya rahatsız ediyor ya da dükkanı kiraya vermiyordu. “Toplum baskısına maruz kaldığım doğrudur” diyordu. Sonunda Fransa’ya taşındı.

Zerrin Egeliler… “Araya ‘Parça’ Giren Yıllar” kitabının Yazarı Cihan Demirci’ye, “Yaptığım filmlerden sonra seksten iğrendim. Çıplaklıktan nefret ettim” dedi. Üstelik devlet, uzun yıllar görmezden geldiği filmlere dur demeye karar verince hakkında soruşturma başlatılan isimlerden biri Zerrin Egeliler oldu. Egeliler daha sonra Bursa’ya yerleşti.

Karaca Kaan… Kendi ifadesiyle, itibarsızlık ve aşağılamaya maruz kaldı. Sonunda İstanbul’dan ayrıldı, saçlarını boyayıp başka bir şehirde yeni bir hayat kurmaya çalıştı.

Seher Şeniz… İntihar etti. İntihar mektubunda, “Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim” dedi.

Feri Cansel… 39 yaşındayken bir erkek tarafından öldürüldü.

Erotik filmler çeken yönetmen Yılmaz Atadeniz o cinayeti yıllar sonra nasıl anıyordu biliyor musunuz? Bugün kadın cinayetleri sonrası bazı kesimlerden duyduğumuz saçmalıklara çok benzer şekilde, Feri Cansel’i suçlayarak, Cansel’i öldüren erkeği savunarak!

“Bir ara beraber olduğu bir adam vardı. Karınca bile incitemeyecek kadar zararsız biri idi. Feri ne çektiyse dilinden çekti. Adama hakaretler etmiş, erkekliğine dokunan laflar söylemiş ve adamı kışkırtmış. Dili yüzünden hem kendini hem adamı yaktı Feri.”

“Merhaba” gazetesi haberi, “Feri’nin sonu” manşetiyle duyururken göğüsleri açık haldeki cansız bedeninin fotoğrafını yayımladı.

Peki Feri Cansel’i öldüren Melih Ük’e ne oldu dersiniz?

24 yılla yargılandı, 15 yıl ceza verildi, 7 yılın ardından serbest kaldı. (Kaynak)