Fehmi Koru'dan ortalığı karıştıracak iddia: ''Erdoğan ve Gül beni aracı olarak Pensilvanya'ya gönderdi''

Koru, FETÖ lideri Gülen’den getirdiği mektuba ilişkin detaylı bilgi verdi.

Fehmi Koru'dan ortalığı karıştıracak iddia: ''Erdoğan ve Gül beni aracı olarak Pensilvanya'ya gönderdi''

Fehmi Koru'dan ortalığı karıştıracak iddia: ''Erdoğan ve Gül beni aracı olarak Pensilvanya'ya gönderdi''

Fehmi Koru, katıldığı programda çok konuşulacak açıklamalarda bulundu. Koru, FETÖ lideri Gülen’den getirdiği mektuba ilişkin detaylı bilgi verdi.

Fehmi Koru, Ali Tarakçı’nın Youtube üzerinden yayın yapan “gerçektivi” adlı kanalına konuk olarak önemli açıklamalarda bulundu. Son dönemde Abdullah Gül’e ilişkin değerlendirmeleriyle gündeme gelen Gazeteci Fehmi Koru,17-25 Aralık sürecinde FETÖ lideri Fethullah Gülen’den getirdiği iddia edilen mektuba ilişkin açıklamalarda bulundu.

“Zaman gazetesinin yayın yönetmenliğini ve Ankara temsilciliğini yaptım. İster istemez cemaatle ahbaplığım var. Fethullah Gülen’i de tanıyorum” diyen Gazeteci Fehmi Koru, Pensilvanya’ya gitmesinin nedenini de “Gidip orada ‘ne oluyoru’ öğrenmek amacıyla gittim” ifadelerini kullandı. 

FEHMİ KORU: ERDOĞAN BENİ KENDİSİNE YAKIN BİLİYOR

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın kendisini Pensilvanya’ya gitmesi için çağırdığını söyleyen Gazeteci Fehmi Koru, "Çünkü hem Tayyip Erdoğan beni kendisine yakın biliyor. Hem de onları tanıdığımı biliyor. Onlarla da geçmişim olduğunu biliyor. Dolayısıyla muhtemelen başka isimler de telaffuz edilmiştir aracılık için. Beni daha uygun gördüğü için benden böyle bir ricada bulundu. Ben hatta bunu kabul etmek istemedim. Kendime uygun bir görev olarak görmedim bunu ama ikna edildim. Netice itibariyle böyle görevin yapılması gerektiği söylenince en üst düzeyde, Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından… Her ikisi ile görüştüm zaten gitmeden önce. Yani koyduğum rezervi ortadan kaldırmam gerekti. Bu gidiş Türkiye’nin 17-25’ten sonrasında devlet kararıyla aldığı ‘FETÖ’ diye bir şeyin ortaya çıkması sonradan olmuş bir şey. O dönemde kimsenin böyle bir yapının varlığını düşündüğünü zannetmiyorum. " ifadelerini kullandı.

İşte, Gazeteci Fehmi Koru'nun çok konuşulacak o sözleri:

"Fehmi Koru: Orada konuşmalarım sırasında aldığım notları bir şekilde bir yere gideyim de not edeyim dediğim de Fethullah Gülen dedi ki ‘yok öyle bir şey yapmanıza gerek yok. Ben bir mektup yazarım siz de götürürsünüz’ dedi. Ben de orada kalmadım. Görüşmeden sonra New York’a gittim. Bana New York’a getirdiler mektubu.

Evet Alaaddin Kaya benim dostum. Yeni bir dostum da değil. Çok çok eskilere dayanan bir dostluğum var. 1960’lı yılların sonu 70’li yılların başından itibaren Alaaddin Kaya’yı tanıyorum. Evet onunla birlikte gittim Fethullah Gülen ile görüşmeye. Ama onunla birlikte dönmedim. O bu seyahatin sadece gidiş kısmında bana refakat etti. 

Ali Tarakçı: Yani devletin oraya gönderdiği biri değil mi Alaaddin Kaya. Siz misiniz o kişi?

Fehmi Koru: Ben ondan rica ettim gelmesini. 

Ali Tarakçı: Neden?

Fehmi Koru: Yani yolculuklarda ben tek başıma yolculuk yapmayı sevmem.

Ali Tarakçı: Gülen’e yakın bir isim olmasından kaynaklı mı?

Fehmi Koru: Hayır. Tam tersine onların o ara Gülen ile aralarının çok açık olduğunu biliyorum. Alaaddin Kaya Zaman gazetesinin imtiyaz sahibiydi. Bir gün ben Ankara temsilcisiyim. Matbaadan aradılar, ‘Fehmi Bey bir gariplik var. Künye değişmiş’ dediler. İmtiyaz sahibi değişmiş dediler. Bir gecede Alaaddin Kaya imtiyaz sahipliğinden uzaklaştırıldı. 

Ali Tarakçı: E sahibi nasıl uzaklaştırılır?

Fehmi Koru: Onun elindeki hisseler artık azılığa düşünce o uzaklaştırılmış oluyor. Onun yerine bir başkası geliyor. Bu da Alaaddin Kaya’nın onlarla ilişkisinin olmadığının en bence geçerli kanıtı. Ben hatta Alaaddin Kaya’nın yargılandığı davaya tanık olarak katıldım. Bunları mahkeme heyetine de ifade ettim. Alaaddin Kaya 15 Temmuz’da çok sonra yargı için ifadeye çağrıldı. Ve ondan sonra tutuklandı. İsteseydi o arada rahatlıkla kaçabilecek durumdaydı. Kaçmadı çünkü gerçekten onlarla bir alakası olmadığını o çevrelerin özellikle AK Parti çevresinin hükümetin bildiği için buna kendisi güven verdiği için başına böyle bir şey geleceğini ummadığı için gitmedi. Yoksa Alaaddin Kaya’nın yargılandığı ve halen yargı sürecinin devam ettiğini biliyorum. Bu süreç içerisinde olmasını gerektiren hiçbir sebep yoktur. 

Ali Tarakçı: Neden içeride?

Fehmi Koru: Pek çok kişi onun durumunda. Yani kendilerini anlatamadıkları için mahkemede tanıklık ederken bana daha önceki dönemlerle 1980’lerden 90’lardan sorular yöneltildi o aman da söyledim. Yani o döneme giderseniz bu cemaatle yolu kesişmeyen hiç kimse bulamazsınız.

Ali Tarakçı: Yani şimdi Başbakan Erdoğan sizi bizzat çağırıp Pensilvanya’ya gitmenizi istiyorsa bu bir ilişkinin kanıtı değil mi?

Fehmi Koru: Çünkü hem Tayyip Erdoğan beni kendisine yakın biliyor. Hem de onları tanıdığımı biliyor. Onlarla da geçmişim olduğunu biliyor. Dolayısıyla muhtemelen başka isimler de telaffuz edilmiştir aracılık için. Beni daha uygun gördüğü için benden böyle bir ricada bulundu. Ben hatta bunu kabul etmek istemedim. Kendime uygun bir görev olarak görmedim bunu ama ikna edildim. Netice itibariyle böyle görevin yapılması gerektiği söylenince en üst düzeyde, Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından… Her ikisi ile görüştüm zaten gitmeden önce. Yani koyduğum rezervi ortadan kaldırmam gerekti. Bu gidiş Türkiye’nin 17-25’ten sonrasında devlet kararıyla aldığı ‘FETÖ’ diye bir şeyin ortaya çıkması sonradan olmuş bir şey. O dönemde kimsenin böyle bir yapının varlığını düşündüğünü zannetmiyorum. 

Ali Tarakçı: O mektup niye yazıldı? Yani bir devletin en üstündeki Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu mektubu bir cemaatin başındaki kişiye neden yazar?

Fehmi Koru: Onlar yazmadı. ‘Nedir bu, sorun nedir, ne yapmak istiyorlar, niye birden bire böyle bir şey patladı’ dediler. Öğrenmemi istediler. Bu soruları onlara yönelttim. 

Ali Tarakçı: Neymiş sorun?

Fehmi Koru: O dönem dershanelerin kapatılması olayı vardı. Onu istemiyorlardı. İkinci olarak da sosyal medyada kendilerine yönelik özellikle şahsına (Gülen’e) yönelik tezyif edici şeylerin çıktığı söz konusuydu. Bunların yapılmasını istemiyorlardı. Aslında basitti şeyler. Ben 17 Aralık’ın ertesinde gittim. Döndüğüm gün, Başbakanla görüştüğüm gün 25 Aralık’tı. 17’de olan operasyon 25’te daha da artırılarak ortaya çıktı. 

O mektupta yazanla olanlar arasında dağlar kadar fark ortaya çıktı. Bir yandan o mektupta olayın fazla büyütülmeye değer olmadığı söylenirken. Burada 25 Aralık günü bu mektup Türkiye’ye geldiğinde yeni bir operasyon başlatılmıştı. Bu sebep nedir diye sorulduğunda. Ben dedim ki bu şeyin altına büyük bir samimiyetle imza atan bir adam gördüm.

Ali Tarakçı: Sonra?

Fehmi Koru: Ya büyük bir sahtekarlık yalancılık söz konusu. Mektup yazıp altına imza atıyor. Ya da bunların kendileri içinde de derin bir cemaatleri daha var. "

YENİÇAĞ