Güvenli bölge’ planı Türkiye'yi daha güvensiz hale getirebilir

Türkiye- Rusya arasındaki Soçi Mutabakatı’nın sonuçlarını Şirin Payzın’a yorumlayan

Güvenli bölge’ planı Türkiye'yi daha güvensiz hale getirebilir

"'Güvenli bölge’ planı Türkiye'yi daha güvensiz hale getirebilir; ABD’nin yaptırımları, sahadaki gelişmeler bunun işareti"

Özpek, “Türkiye Afrin’e yönelik operasyona verilen tepkiye benzer bir tepki bekliyordu. Ancak bence bu yanlış hesaplandı. Trump’ın kontrolü dışındaki kurumların da tepki verebileceği hesaplanmadı” dedi.

Türkiye’nin ‘güvenli bölge’ planı ülkeyi daha da güvensiz hale getirebilir

Türkiye- Rusya arasındaki Soçi Mutabakatı’nın sonuçlarını Şirin Payzın’a yorumlayan Doç.Dr. Burak Bilgehan Özpek, Türkiye’nin ‘Barış Pınarı Harekatı’nda hedeflerinden uzak olduğunu ve güvenli bölge planının Türkiye’nin güvenliğini tehdit edecek bir projeye dönüştüğünü söyledi.

Şirin Payzın ile Ne Oluyor’a konuk olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğ(TOBB) Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, Türkiye’nin bölgedeki hedefleri ile uluslararası alandaki realiteyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajlarını, Soçi mutabakatını, Suriye Milli Ordusu’nu ve Rusya-Şam-YPG üçgeninde Türkiye’nin olası pozisyonunu değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Güvenli bölgeyi genişletebiliriz” açıklaması ve Ermeni Soykırımı ile ilgili ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen tasarının birbirinden bağımsız görülemeyeceğini ifade eden Özpek, “Türkiye Afrin’e yönelik operasyona verilen tepkiye benzer bir tepki bekliyordu. Ancak bence bu yanlış hesaplandı. Trump’ın kontrolü dışındaki kurumların da tepki verebileceği hesaplanmadı” dedi.

Dış politikanın amacının ülke güvenliğini sağlamak olması gerektiğini ve bu bakış açısıyla hareket etmek gerektiğini vurgulayan Özpek, Türkiye’nin güvenliğini sağlamanın yolunun güvenli bölgeyi genişletmek olamayacağını ifade ederek, “Güvenli bölge kurmanın kendisi Türkiye’nin bir dış politika amacına dönüştüğü için bu güvenli bölge kurma hevesi Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atacak bir proje haline geliyor artık. Güvenli bölge kurmak veya genişletmek dış politika amacı olamaz. Dış politikanın amacı ülkenin güvenliğini sağlamaktır. Ancak geride bıraktığımız 8 yıl içerisinde Türkiye kendi güveliğini sağlamak noktasında devamlı dönüm noktalarında yanlış kararlar aldı, kendisi gibi düşünmeyen herkesi kriminalize etti ve günün sonunda AKP’nin yarattığı sorunlar bir kar topu gibi büyüdü” diye konuştu.

Yaşadığımız dönemin özeti “Reis halleder” anlayışı

Ankara’nın ABD’nin kurumlarını baypas ederek Suriye politikasını dizayn etmeye çalıştığını ifade eden Özpek, Türkiye’nin hem İdlib hem de Afrin’deki askeri varlığının yanı sıra Rusya ile Astana sürecinde yer aldığı hatırlattı. Özpek “Geleneksel uluslararası ilişkiler bize şunu söylüyor; bir ülke aynı zamanda Astana sürecinin içinde yer alıp ABD’nin de izni ile Fırat’ın doğusuna operasyon yapamaz.”
AK Parti’nin dış politika anlayışının Erdoğan’a yüklenen misyon üzerinden değerlendirilebileceğini söyleyen Özpek, “Uzun bir zamandır AK Parti dış politikasında ‘olmazı olduran’ bir lider profili ortaya çıktı. Bu Erdoğan’dı. AK Partililer Erdoğan’ı olağanüstü meziyetleri olan bir lider olarak görüyor. Putin ve Trump’ı yani hem ABD’yi hem Rusya’yı aynı anada ikna ederek Türkiye’nin etki sahasını genişletmeyi düşündü. “Reis halleder” anlayışı yaşadığımız dönemi çok iyi özetliyor.”

“YPG Suriye yönetimi adına çalışan bir aktöre dönüşebilir”

Türkiye’nin YPG’yi bölgeden ‘silme’ hedefinden uzak olduğunu söyleyen Özpek, “YPG ile şu anda Türkiye, Rusya veya Suriye savaşmadığına göre bu insanların bir gecede hiçbir şey almadan teslim olduğuna inanmak gerçekçi değil.”

Dış politikadaki hataların ‘halkla ilişkilerle” kapatılmaya çalışıldığını belirten Özpek, “YPG komutanı Mazlum Kobani ABD’nin methine mazhar oldu. Rusya Savunma Bakanı ile telekonferans yaptı. YPG’nin sadece iltifat almak için 30 kilometrelik alanı Türkiye’ye bıraktığına inanmamızı mı istiyorlar” ifadelerini kullandı.

YPG’nin yapılan ateşkes sonrası olası pozisyonunu değerlendiren Özpek, “YPG muhtemelen rejim kuvvetlerinin içerisinde dönüşecek ve asker sayısı azalan rejim ile birlikte hareket edecek. Eskiden devlet meşruluğu olmayan YPG artık devlet adına çalışan bir aktöre dönüşebilir” dedi.

 
Özpek, Esad’la masaya oturmanın, Türkiye’nin eninde sonunda Suriye Milli Ordusu ile bağını koparmasını kaçınılmaz kılacağını da sözlerine ekledi.

 

T24