Herkes eteğindeki taşları döksün: Trabzon’u neden kaşıyorlar

 "KARADENİZ POLİTİKALARINA SALDIRIYORLAR"

Herkes eteğindeki taşları döksün: Trabzon’u neden kaşıyorlar

Herkes eteğindeki taşları döksün: Trabzon’u neden kaşıyorlar

Kemal Üçüncü yazdı...

TEOPOLİTİK BİR ETKİNLİK OLARAK SÜMELA AYİNİ

Öncelikle İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin Trabzon Sümela Manastırında yapacağı ayinle ilgili açıklamasını okuyoruz:

“Meryem Ana Yortusu'nun tüm dünyada Hristiyanlar tarafından 15 Ağustos'ta kutlandığı anımsatılan Fener Rum Patrikhanesi'nin yazılı açıklaması şöyle: "Meryem Ana Yortusu'nu bizler de memleketimizde birçok kilisede kutluyoruz. Hükümetimizin izniyle son 10 yıldır olduğu gibi bu sene de Patrikhanemiz yortuyu Meryem Ana'ya adanmış olan Sümela Manastırı'nda yapacaktır. Son günlerde bazı siyasetçiler tarafından dini faaliyetimizin hedef gösterilmesi bizi derinden üzmüştür. Sadece birkaç saatliğine bayramımızı kutlamak için gideceğimiz Trabzon ziyaretimiz siyasi söylemlerle hedef haline getirilmiştir. Bu topraklarda asırlardır yaşayan bir millet olarak bize karşı yapılan bu haksız söylemleri kınıyoruz. Devletimize güvenimiz tamdır."

Yarın Trabzon Sümela Manastırı'nda düzenlenecek ayini Fener Rum Patriği Bartholomeos yönetecek.

Buraya kadar hiçbir sorun yok. Trabzon bilinen 4000 yıllık tarihi olan kadim bir şehir. Tarih boyunca farklı din ve mezhepler, kültürlerin karşılaşma alanı olan cami, kilise yüz yıllardır bir arada yaşayan bir liman kenti. Din ve vicdan özgürlüğü bağlamında değerlendirilecek ve saygı duyulacak bir faaliyet. Kaldı ki Trabzon’da halen aktif olan Santa Maria Katolik Kilisesi faaliyetlerini yürütmektedir. Trabzon’da bu konuda herhangi bir sorun ve negatif tavır ve iklim yoktur. Günlük yaşamın olağan hadiselerinden biridir.

Trabzon’da bulunan Katolik kilisesi de Ortodoks kardeşlerimiz gibi benzer dini günü kutlayacak ve kimse bir rahatsızlık duymayacak.

"HERKES ETEĞİNDEKİ TAŞLARI DÖKSÜN"

Öyleyse sorun nedir?

Herkes eteğindeki taşları yere döksün, karnından konuşmasın ki nerede anlaşıp nerede anlaşamadığımız ortaya çıksın.

Açık konuşalım Sayın Patrik Hazretlerinin Lozan anlaşmasının hükümlerine açıkça aykırı bir biçimde uluslararası sistemi, Atlantik’i arkasına alarak kendini Ekümenik Patrik olarak bir siyasi erk sahibi devlet başkanı gibi bir protokolle takdim etmesi Türk milletinde ciddi bir rahatsızlık yaratmaktadır.

Adliye ve Dahiliye vekaletimiz sağ olsunlar, konuyu bugüne kadar hiç üzerlerine almadılar .Oysa ki bu yasa ihlali birinci derecede onları alakadar eder. Fener Patrikhanesi 15 civarında otosefal Ortodoks patrikhane üzerinde manevi ağabeyilikten öte teşri’i (yasal) bir icrayi yetkisi yoktur. Patrikhane ABD’nin Rusya’ya karşı politikalarında bir kart olarak dizayn edilmiştir.

 "KARADENİZ POLİTİKALARINA SALDIRIYORLAR"

ABD, Ukrayna, Fener, Yunanistan tek cephe olarak Türkiye  / Rusya’nın  Karadeniz politikalarına saldırıyorlar. Rusya’nın ve Moskova Patrikhanesinin bu rahatsızlığını defaatle yansıttığı bilinmektedir. Fener devlet içinde bir ayrı devlet olarak laik bir devlette dini nüfuzunu Türkiye’nin politik vizyonuna muhalif bir doğrultuda ortaya koyması kabul edilemez. Türkiye bu anlamsız riski alamaz. Patrikhane yasal sınırına çekildiği takdirde gerilim büyük ölçüde düşecektir.

Gelelim Trabzon’a

Trabzon herhangi bir yer değil. Tarih boyunca Avrasya’da güç mücadelesi içerisinde olan büyük güçlerin ele geçirmek istediği bir jeopolitik eksendir. Türkiye’nin bugün, su yolu-demiryolu güzergâhlarından oluşan uluslararası ticaret koridorları ile baypas edilmiş durumdadır. 2 trilyon dolarlık Asya Avrupa ticaretinden demiryolu- derin deniz limanı entegrasyonumuz Asya’yı Avrupa’ya, Kuzeyi Güneye bağlayacak hatlar eksik olduğu için yararlanamıyoruz.

Ülkemizin, uluslararası ticaretten pay alabilmesi için var olan limanlarımızın hızla modernize edilmesi ve bu limanlarımızın gerek ulusal ve gerekse uluslararası demiryolları ile entegre edilmesi gerekiyor. Bu bağlamda, Doğu Karadeniz Limanları öncelikli projeler arasında olmak zorundadır. Özellikle, Baltık Denizi-Ren-Tuna-Karadeniz Su Yolu Güzergâhı eskiden olduğu gibi bugün de çok önemli bir güzergâh olup bu güzergâhın en doğu ucunda Doğu Karadeniz Limanları bulunmaktadır.

Bu limanlardan Asya Demiryolu ağına bağlı bulunan limanların çok büyük bir avantaja sahip olduğu apaçık görülmektedir. Asya’yı Ortadoğu’ya Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunu GAP hinterlandını en kestirme yoldan Asya pazarına en yakın bağlama avantajına sahiptir. Bu aynı zamanda Türkiye’nin Türk dünyası ve akraba topluluklar ile pazar anlamında bütünleşmesini entegrasyonunu beraberinde getirecektir. Bu eksen dünyanın en önemli lojistik eksenlerinden biri olmaya adaydır. Karadeniz'de Rus limanlarına çıkıldığında kanallar sistemi ile kuzey denizine hazara, demiryolları ile bütün Asya’ya açılmak mümkündür.

Karadeniz bölgesinin demiryolu entegrasyonun engellenmesinde İngiliz siyasetini yok sayamayız. Yakındoğu ve Ortadoğu ticaretini ve siyasetini kontrol etmek Türkiye’nin Hazar alanıyla etkileşimini engellemek için gerekliydi.

Soğuk Savaş sonrası dönemde Karadeniz havzasının ve Trabzon’un önemi daha da artmıştır. Trabzon; Türkiye’nin Avrasya’ya açılan kilididir. Bu kilide hamle yapılmaktadır. Din, ekonomi, spor, kültür burada yumuşak bir güç unsurları olarak kullanılmaktadır.

Bunun farkında olduğumuzu ortaya koyalım ki arkadaşlar yanlış anlamasın.

Diğer bir husus Trabzon Pontus Rum Devleti münasebetiyle tarih bilgisinin manipülasyonuyla oluşmuş yanlış algıdır. Greklerin bölgede varlığı MÖ 8. yy’da başlar. Liman şehirlerinde tacir kolonicidirler. Büyük Ortaçağ Karadeniz tarihçisi Prof. Dr. Sergey Karpov’un Trabzon İmp.Tarihinde belirtiği gibi hiçbir zaman nüfusları yerli halkın yarısı nispetine ulaşmamıştır. Bunu bir kenara not edelim.

Pontus Perslerin bölgeye verdiği bir isimdir.

Antik kaynaklarda Karadeniz sahillerinde yaşayan doksan kadar etnik gruptan bahsedilir. [Hattiler, Kaşgalar, Muşkiler, İskitler, Makronlar, Mssynoikler, Kolkhlar, Driller, Khalybler. Tibarenler, Helenler bunlardan en önemlileridir]

Orta Asya çıkışlı İskitlerin Kimmerleri Karadeniz’in kuzeyinde sıkıştırması ile tarihin tanık olduğu göçleri daha yakın çağlarda da etmiştir. Bölgenin egemenlik tarihinde Persler vardır, Grekler vardır, Türkler vardır.1204’de kurulan şehir devleti Türk jeopolitiğinin içinde bu şekliyle kalamazdı. Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildi.

Meselenin 1. Dünya savaşı sonrası bir boyutu vardır ki bölge insanın kolektif hafızasında acı izleri vardır. Pontus Rum Devleti kurmak üzere girişilen terör ve tedhiş hareketleri neticesinde bölgede on binlerce Müslüman Türk katledilmiştir. Sümela güzergahı, Santa Cirip Mito çetesinin operasyon alanlarından biridir. Venizolos ve Atatürk büyük bir öngörü ve dostlukla bu kanı kanla yuğmamış dostluğa tahvil etmişlerdir.

"TÜRK DEVLETİNİ BU KADAR HAFİFE ALMAYIN"

Lakin bütün bu tarihsel bagajı olmamış sayamayız.

Sahi! Atatürk Samsun’a hangi amaçla gönderilmişti?

Hatırladınız mı?

Topal Osman Bey’i hatırladınız mı?

Patrik Hazretlerinden siyasi güç ve manevi nüfuz devşirme gayretindeki bir kısım şaklabanlar , Trabzonspor’u bu halkla ilişkiler ve tanıtım faaliyetlerine bulaştırma gayretkeşlikleri sizin bu yaptıklarınız da dikkat çekiyor, salağa yatmanız sizi Türk milleti nezdinde aklamaz. Türk devletini bu kadar hafife almayın bence.

Kadim Hristiyan azizler, tapınaklar şehri. Mesele başka. Türk Ortodoks Patrikhanesinin ikazlarına dikkat edilmelidir. Tekrarla söyleyelim; Avrasya’nın kilidine hamle yapıyorlar. Trabzon Türkiye için Avrasya’nın kilididir. Trabzon üzerinden sergilenen Fetö/CİA, Gladyo  arka planlı soytarılıkları biliyoruz. Cepheyi bozmayacağız. 2023 yılında din ve mezhepler üzerinden konuşuyor olmak ayrıca hüzün verici. Hristiyan Türk, Şaman Türk, Musevi Türk kardeşlerim gibi hepiniz Türk kültür havzamızın asli unsuru ve bileşenisiniz. Trabzonlu hemşerilerimizi her şeye rağmen sağduyulu ve soğukkanlı olmaya davet ediyorum. Provakatörler mevzide olacaktır. Şayet biz bu bilinçte olursak her halükârda ülkemiz ve milletimiz kazanır.

Odatv.com