Mustafa Çağrıcı Din-Hukuk-Reform

“Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” demişti.

Mustafa Çağrıcı   Din-Hukuk-Reform
Mustafa Çağrıcı

Mustafa Çağrıcı

Din-Hukuk-Reform

Elbette din, birey ve toplum olarak insan içindir. Din adalet ve hakkaniyetin, sulh ve sükûnun, güvenlik ve huzurun, terbiye ve nezaketin, kısa ahlakın hâkim olduğu bir insanlık hayatı ister ve bunun için ilkeler koyar. Ama sadece ister ve ilkeler koyar; bunları garanti etmez. Bunları garanti edecek olan, birey ve toplum olarak insanın kendisi, Kur’an’ın tabiriyle onun “amel-i sâlih”idir.

Tıpkı tevekkül ve dua gibi. Din bizim Allah’a tevekkül etmemizi, dua etmemizi ister. Ama sırf bunlarla rızkımızın geleceğini, felâketlerden kurtulacağımızı garanti etmez. Allah’a olan inancımızı ve gönül bağımızı tevekkül ve dua ile gösteririz; rızkımızı ve felâketlerden korunmamızı da Allah’ın doğal dünyada kurduğu yasalara göre iş yapmakla sağlarız.

***

Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül, geçtiğimiz günlerde, yargıdaki reform hazırlığıyla ilgili açıklamasında -gayet doğru olarak- “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” demişti.

Elif Çakır birkaç gün önceki bir yazısında bu sözün dünya siyaset ve hukuk tarihindeki geçmişini özetlemişti. Adaletin önemiyle ilgili bizim kültürümüzde de güzel sözler var. Çok beğendiklerimden biri, m.11. yüzyıl başlarından itibaren eski bilgelerden birine nispet edilerek kaynaklarımızda yer alan “GÜVENLİK EN MUTLU HAYAT, ADALET EN GÜÇLÜ ORDUDUR” sözüdür. “ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR” sözü de hepimizin malumu. Bu sözü ilk defa gramerci Ebûbekir Muhammed b. es-Serrâc’ın (ölümü: m.928) “el-Usûl fi’n-Nahv” adlı kitabında gördüm. Belki daha eski kaynaklarda da vardır. Anılan eserde bu ifadenin bir gramer kuralına örnek olarak kullanılması, daha eski zamanlardan gelen bir özdeyiş olduğunu gösteriyor.

Fakat bugünlerde siyasetimizde konuşulan tehdit olayı gibi sayısız örneğe bakarak şunu merak ediyorum: Alanıyla ilgili en yüksek yürütme mevkiinde bulunan Bakanımız, hitap ettiği camiasının bu ilkelerin gereğini özgürce ve dirayetle yerine getirebilecek durumda olduklarını düşünüyor mu acaba?

Mustafa Çağrıcı / KARAR