Tarihteki Kutsal Duygu Aşamaları:

​​​​​​​Marksist felsefe, konuyu ekonomik yönden ele alır ve toplumların gelişmesini beş aşamada açıklar:

Tarihteki Kutsal Duygu Aşamaları:

Yusuf Gündüz yazdı.

Tarihteki Kutsal Duygu Aşamaları:

Dört milyon yıl öncesine kadar insanlar yerkürede AİLE olarak yaşıyordu. Giderek kimi aileler birleşerek yaşamaya başladı ve ilkel komünler doğdu. Yerküre insanı için başlangıçtan bu yana gelişen Kutsal Duygusal Aşamaları şöyle sıralanabilir:

1) Aile

2) İlkel Komün

3)Kabile

4) Aşiret

5) İmparatorluk

6) Ulus Devlet

7) Hümanist Devlet

8. Komünist Devlet (Son aşama)

Marksist felsefe, konuyu ekonomik yönden ele alır ve toplumların gelişmesini beş aşamada açıklar:

1) İlkel Komünal Toplum

2) Köleci Toplum

3) Feodal Toplum

4) Kapitalist Toplu

5) Komünist Toplum (Son aşama)

Karl Marks’tan bu yana, Marksist gelişme üzerine Türkiye’de ve dünyada on binlerce kitap yazıldı.

AmaBİREYDE KUTSAL DUYGU AŞAMALAR konusunda yazılan ilk kitabı okuyorsunuz.

***

Türkiye’de Kutsal Duygu Çalkantıları:

Bu kitap,psikopolitik bir yapıttır. Osmanlı İmparatorluğu, din devletiydi.TC sınırları içinde yaşayan bireylerdeki anne sevgisi, aile sevgisi, arkadaşlık duygusu, milliyetçilik ve din duygusu ve yaşantıları, Osmanlı İmparatorluğu döneminden süre gelen Kutsal Duygulardır. Osmanlı İmparatorluğu döneminden süre gelen bu Kutsal Duygular, cumhuriyet yönetimine geçildikten sonra uygulanan yaygın eğitim ve yavaş yavaş da olsa canlanan dengeli ekonomik gelişmeler ortamındaULUSAL DUYGU aşamasına ulaştı.

Aslında Anadolu Hlakı’nın çoğunluğunda yaşanan anne,aile,arkadaşlık ve milliyetçilik Kutsal Duygular’ının temeli Orta Asyaya’ya dayanmaktadır.

***

 

19 Mayıs 1919 günü, Anadolu Özgürlük Savaşı’nı başlatan Mustafa Kemal ile çoğu arkadaşları, KUTSAL ULUSAL DUYGU aşamasında yaşıyordu. Din devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nun Türkiye bölgesinde, ulusal bir devlet olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu aşamasında CHP doğdu. 1950 yılına kadar yönetimde bulunan CHP döneminde akıllara sığmayacak düzeyde çok başarılı çalışmalar yapıldı: Saltanatın kaldırılması,anayasa değişikliği,dış politika,tekke ve zaviyelerin kaldırılması, eğitim bütünlüğü, yazının değiştirilmesi, kadın hakları, giyim devrimi, tarım ve sanayi devrimi, ölçülerin değiştirilmesi ve daha niceleri…

 

Hitlerin başlattığı İkinci Paylaşım Savaşı’nda altmış milyon insan öldü bu yerkürede. Çok başarılı bir dış politika uygulanan Türkiye Cumhuriyeti bu kanlı savaşın dışında kaldı.

***

Çiftçiyi Topraklandırma:

1945 yılında,TBMM’de, köylüyü topraklandırma yasası tartışmaları aşamasında Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan ile Fuat Köprülü bu yasaya karşı çıktı. Bu dört kişiyi, toprak ağası milletvekilleri de destekliyordu. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü:

‘’Parti kararına karşı çıkamazsınız. Bu durumda başka bir parti kurabilirsiniz.’’ diyerek üçüncü kez çok partili döneme geçme yolunu açmış oluyordu.

 

1946 yılında kurulan Demokrat Parti, dini söylemlerle propagandaya başladı.1950 yılında yönetime geçtiğinde, Türkçe okunan ezanı Arapçaya çevirdi. O arada köylerde çeşitli dini söylemler de dolanıp duruyordu:

‘’Okullarda öğretilen gavur yazısı kaldırılarak dinimizin yazısı olan Arapça gelecek. Okullarda din dersleri okutulacak. Kız ve erkek öğrenciler ayrı okullarda okuyacak, İmam Hatip okulları çoğaltılacak ve daha niceleri.’’

 

Cahil köylü kitleleri, köylüye toprak dağıtacak parti yanında değil de ahiret günü vadeden DP yanında yer alıyordu.

 

Bizim köy halkının üçte ikisi DP yanlısı oldu. O günlerde, DP söylemlerinden en önemlilerinden birisi de komünizm konusuydu. Demokrat Partililerin dediklerine göre CHP Türkiye’ye komünizmgetirecekti. Komünizm’in ne olduğunu DP yanlısı köylüler ince ince anlatıyordu:

a)Bütün arazileri devlet işleyecek, köylüler amele olarak çalışacak.

b)Köylerde aş evleri kurulacak, köyde yaşayan kadınlar, erkekler, delikanlılar, çocuklar bu aş evlerinde yemek yiyecek. Bu aş evlerinde, ‘’Sazlar çalacak, kızlar oynayacak.’’

c)Köylü Mehmet Amca, sabah erkenden öküzünü, eşeğini önüne katarak çifte gitti. İkindi üzeri evine döndüğünde bakıyor ki evinin kapısında bir şapka asılı. Belli ki başka bir erkek, Mehmet Amca’nın karısıyla oynaş yapıyor. O şapka yerinden alınıncaya kadar Mehmet Amca evine giremeyecek.

d)Yeni doğan çocuklar, devlet yurtlarına alınacak. Anne babalar çocuklarını, çocuklar da anne

babalarını tanımayacak.

Bizim köydeki DP yanlılarından çoğu bu söylentilere inanıyordu. CHP yanlısı olanlarsa inanmıyor

ve gülüp geçiyordu. DP yönetiminin çokça üzerinde durduğu konulardan birisi de Köy Enstitüleri’ydi. DP’ye göre, köylerde görev yapan Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmenlerin tamamı komünistti.

Konak Köyü kahvehanesinde, Konak Köyü öğretmeni ile sohbet ediyoruz. Bize yakın oturan bir köylü bana söz attı:

-Sen de enüstü mezunu musun?

-Evet, neden sordun?

-Enüstü mezunları goministtir de.

-Sizin köyün öğretmeni de Köy Enstitüsü mezunu.

-O başka, o gominist değildir.

Hangi köye gidersen git, o köylülere göre Köy Enstitüsü mezunu öğretmenler komünisttir. Ama o köyün öğretmeni komünist değldir.

***

1955 yıllarında bu yana, Hindistan’daki kimi eyaletlerde seçimle göreve getirilen komünist yönetimler bulunmaktadır. Batı Bengal eyaletinde, 1977 yılında seçimle yönetime geçen Komünist Parti,2011 yılına kadar yönetimde kalarak bir dünya rekoru kırmıştır. Komünist Parti yönetimi ile yönetilen eyaletlerdeki ekonomik ve kültürel gelişmeler, diğer eyaletlere göre daha başarılı oluyordu.

Tunceli’de komünist belediye oluştu. Acaba Tunceli saksısında yaşayan bu küçük çınar fidanı, Türkiye’deki, hümanist aşama düzeyine ulaşmış ve daha üst katmanlarda yaşayan bireyler tarafından kucaklanarak kocaman bir ormana dönüşecek mi? İşte o zaman hep birlikte coşarak Nazım Hikmet’in şu dizesini okuyabiliriz:

YAŞAMAK BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE ÖZGÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE…

Devam edecek...

YUSUF GÜNDÜZ / PSİKOLOG